Bugün
(Şebnem Pişkin) 25 Ocak 2008 |
Tasavvuf |
| |
bugün . . . ben. . . istiyorum ki . . . |
|
Sözün Yoksa Sus,söyleme!
(Şebnem Pişkin) 20 Şubat 2008 |
Tasavvuf |
| |
Söz, sözü söylemeyi bilen, sözün kudretini anlayan kişinin yanında büyüktür. Eğer iyi bir söz söylemezsen bin söz söylesen onlar söz sayılmaz.
|
|
|
Kitaplarım Hakkında:
BİR – Cinius Yayınları, 2006
Baktıklarımız, gördüklerimiz, düşündüklerimiz üzerine bir kitap...
“Bu kitapla sizi zihnimin içine, Bilgi’ye giden yolda birlikte yolculuk yapmaya davet ediyorum. Eğer davetimi kabul ederseniz yaşama, ölüme, zamana, insana yani bilgiye dair sorularla dolu bir yolda, Gerçek’e doğru birlikte bir yolculuğa çıkabiliriz. Yol’a çıkmaya var mısınız?”
Şebnem Pişkin, Cinius Yayınları’ndan çıkan ilk kitabı Bir’de zaman, yaşam, evren, yaratılış, ölüm, insan ruhu gibi kavramları çeşitli kaynaklara, yaşam tecrübelerine dayanarak anlatıyor ve bölüm sonlarında çıkarımlarını okuyucuyla paylaşıyor. “Ben” olanın “Bir” olana yolculuğuna eşlik edeceğiniz bu kitapta belki de kendiniz için yazılmış satırları okuyacak, ihtiyacınız olan bilginin ihtiyacınız olan zamanda sizi bulduğunu göreceksiniz.
Yazar, bu kitapla son yıllarda “var oluş, ölüm, din, ezoterizm” üzerine yaptığı araştırmalarla vardığı anlayış ve bilgiyi toplumsal fayda yaratma arzusunun da bir sonucu olarak okuyucuyla paylaşıyor.
TUĞRA – GOA Yayınları, 2008
Yıl, 1878; yer, İstanbul; Padişah, 2. Abdülhamit…
Aşk mı, sadakat mi, siyaset mi?
Kendi zaman ve mekânlarına sahip farklı boyutlar bir anda sizin de içinde bulunduğunuz zaman diliminde kesişseler ve sizi geçmiş sandığınız zamanlara geri götürseler neler olurdu, hiç düşündünüz mü?
Beyoğlu sokaklarının sıradan kalabalığıyla başlayan sıradan bir gün... Zamansızlığı şimdiki zamana taşıyan sıra dışı bir antikacı dükkânında, sıra dışı bir tuğra koleksiyonu...
Ve sıradan olan yaşama ve zamana dair tüm kavramları sıra dışılığa taşıyan bir hikâye.
Osmanlı tarihine merakı ile tanınan Turan Bey hayatı boyunca insanları anlamaya çalışmaya hiç lüzum görmemiştir. Ama zamanı anlamak ister. Zamanı anlamak için maddeyi aşabilmelidir. İnsanları anlamak için ise yaşama onların gözlerinden bakmayı öğrenmeli... Zamanda bir kapı aralanır ve Turan Bey kendisini 1878'in İstanbul sokaklarında gezinirken buluverir. Kendi zaman boyutunda almayı reddettiği yaşam derslerini şimdi başka bir boyut ve başka bir zamanda almaya mecbur kalacaktır.
İSRAFİL’İN AYNASI – AstreA Yayınları, 2009
“Elementtim öldüm, bir bitki oldum; bitkiydim öldüm, bir hayvan oldum, hayvanken öldüm, bir insan oldum”
Ve ruh, yedi kat yukarı göklerdeki tahtını bırakır da aşağılara, hem de ta aşağılara inmeye gönüllü olur. “İsrafil’in Aynası” ruhun ezelde başlamış olan serüveninin hikâyesidir. Ruh halden hale geçer, insan kisvesine bürünür ve Aşk'ı aramaya başlar. Yüce Yaratıcı bir nefes üfler, bir su damlası akar ve okyanuslara karışır. Bir kuş kanat çırpar ve dünyada yaşam başlar. Rüzgâr, bulutu sürükler ve bulut gök kuşağının içinden geçer. Kırmızı bir damla düşer gökten, kan olup bedene girer. İsrafil borusunu çalar ve tüm insanlar uyanır.
İsrafil’in Aynası, hayatta eğilip bükülmeden “elif” gibi dimdik, dosdoğru olabilmenin kitabıdır.
KIRKLAR DİYARI - Astrea Yayınları, 2010
"Kırk kapı ardında kırk sır
Yarısı var oluşa dair, diğer yarısı da var olana
Sırları bilmeyenler ölmeye mahkum ne yazık.
Bilenler uzanacaklar sonsuzluğa."
Yaşamdan keyif almayı çok önceleri bırakmıştı. Artık yaşam tatsız, keyifsiz ve gereksizdi onun için. Ölmeye karar verdi, bugün onun son günü olacaktı. Her zamankinden farklı bir güne başladı: Son gününe.
Güneşi doğarken görmüştü ama batışını göremeyecekti; baharı ilk defa hissetmişti ama bu onun görüp göreceği son bahar olacaktı. Başladığı gün bitmeden ölüme atladı, ve öldü…
Yaşamda vermekten kaçındığı mücadeleyi şimdi gittiği yerde vermek zorunda kalacaktı. Yaşamdan kaçmayı başarmıştı ama artık bulunduğu yerden kaçmak için hiçbir şansı yoktu. Ya kor ateşlerde yanacak ya da kırk sırla dolu, kırk kapıyı bulacaktı.
Kırklar diyarına gönderildi. Kırk kapı ona sonsuzluğu vaat ediyordu. Peki bu diyarda saklı olan kırk sır neydi?
|
|