Lord'umun Suskunluğunun Sebeb-i Hikmeti...
Lordum’un Suskunluğunun Sebebi Hikmeti… / Seval Deniz Karahaliloğlu / Pek
Lordum’un Suskunluğunun Sebebi Hikmeti… / Seval Deniz Karahaliloğlu / Pek
Soylu Lordum'a Mektup / Seval Deniz Karahaliloğlu / Sevgili Lord'um,
Deli mi Ne? / Seval Deniz Karahaliloğlu / Tutturdu da
Bir Bardak Soğuk Suyun Hatırına… / Seval Deniz Karahaliloğlu /
Bu yıl, 18. Uluslar arası İzmir Festivali buruk başlayacak. Çünkü festivalin ve sanat camiasının üzerinden bir yıldız kaydı. Pırıl pırıl yüreğiyle, aklıyla, gittiği yeri aydınlatan, entelektüel tavrıyla sanatı ve sanatçıyı tüm kalbiyle destekleyen sanat h
Efendiler, sıyırdıkları kemiklerin üzerindeki son et parçalarını da kapmaları için küçük efendilere atınca onların da sebeplendiğini görüp iki kez mutlu oluyoruz.
Nihai mutluluğu ermek ve siniri alınmış hayatları taçlandırmak için önceden bizim için seçi
Okuyacağınız çalışma, Türkiye’ yi de konu alan uzun soluklu bir planın günümüze uzanan süreç içersinde geçirdiği evreleri kapsıyor. Bu plan, zaman içinde geliştirilerek, günümüz koşullarına ve stratejilerine uygun olarak yapılan eklemeler ve düzeltm
İhtiyaçtan / Seval Deniz Karahaliloğlu / Bir cazcı sevgilim olmadı
Her Eve Lazım / Seval Deniz Karahaliloğlu / Cazı yasaklamalı,
Alerji / Seval Deniz Karahaliloğlu / Yiyeceklerden sarmısağa,
Komşu Çocuğu / Seval Deniz Karahaliloğlu / Karşı komşunun çocuğu,
Gülümse / Seval Deniz Karahaliloğlu / Gülümsemeyi seviyorum,
Akrep beşi, yelkovan on ikiyi gösterdiğinde işler yavaşlar,
İnsan beyni kısa süreli işi bırakma eğilimi bile gösterir.
Hatta zaman neredeyse durur.
İnsan doğanın çağrısına uymak zorunda kalır.
Galiba pek normal olmadığımı hassasiyetle, ilk teşhis eden rahmetli büyük annem oldu.
‘Bu kız, pek bir acaip’ demişti.
Hafif kınayan bir ses tonuyla.
Daha çocuk yaşlardaydım.
Yani, bu tasvip edilmeyen ‘zıpır’ biri olacağım konu
Sanki, Mr.Scott ışınlama odasında, kahrolası enerji panelindeki düğmelerle oynaya oynaya ışınlama sistemini bozmuştu da,
Geçmişten günümüze, un çuvalı misali fırlatılıvermişti.
Dönüp şu Mr. Scott’ı esaslı bir şekilde haşlayacaktım ki,
‘Ben’ Olmanın Sırları… / Seval Deniz Karahaliloğlu / Ruhunu saksafona
Kadınlık Halleri 22 / ‘Yüksek yüksek tepeler ev kurmasınlar, /
Kadınlık Halleri 21 / Koyu kırmızı karanlıkları kuşanıp, / Bir
Kadınlık Halleri 20 / Ya elektrikler kesildi, / Yada canın
Bakınız Verheugen’in açıklamasına yada Rumları tehdidine, ‘Eğer Annan Planına hayır derseniz TÜRK ASKERİ ADADA SONSUZA KADAR KALIR’
Bir şey bundan daha açık ifade edilebilir mi?
Daha net olarak ‘itiraf’ edilebilir mi?
Peki
Bazı insanlar için yazmak, yemek yemek, su içmek kadar doğal bir ihtiyaçtır. Yani benimki ihtiyaçtan. Bir vakit, hayatımla, ne yapmak istiyorum diye sordum kendime? Cevap : Yazmak. İşte bu kadar basit.
Yazmaya başlamadan önce, o kadar kayda değer bir geçmişim yoktu. Yok öyle, süslü, etiketlerle donanmış etkileyici bir özgeçmiş istiyorsanız. Ben de var. Ama maalesef işe yaramıyor. Zaman zaman Circilium Vitae'mi ?! (neden Türkçe Öz Geçmiş demeyiz acaba?) elime aldığımda, vay be neler de yapmış diyorum, sonra kendime geliyorum. Bu çok iş yapmış görünen insan düpedüz benim. Bir de ardıma bakıyorum, bir arpa yol gitmişim. Yani, dere tepe düz gittiğiminin hikayesinin pek o kadar da çok ilgi çekici bir yanı yok. Dedim ya ben yazmaya başladığım tarihi Milad kabul ediyorum. Ama ille de bir şeylersöylemek gerekiyorsa serbest gazeteceyim ve son sekiz yıldır sanat üzerine dilim döndüğünce sanatçılarla söyleşiler yapıyorum.
İzmir
Tümüyle serbest yazın. Belki biraz denemelere uygun
Etkilenmek ne derecede doğru bilemem ama beyinsel olarak beslendiğim isimler, Roland Barthes, Jorge Luis Borges, Braudel, Anais Nin, Oscar Wilde, Bernard Shaw, Umberto Eco, Atilla İlhan, İlber Ortaylı, Ünsal Oskay, Murathan Mungan,..
Kendimi kimseyel özdeşleştirmiyorum yada kendimle paralellik kurmuyorum. Her yazarı bağımsız bir evren olarak düşünüyorum. Nacizane kendimi de.