Bir An Der Geçerim
Bir zaman boşluğu düşün, bir an hayatıma selam verdiğini bedelini ağır ödettiğin. İçimde sevgi kelimesine bile isyan başlattığın ismi hatırla.
Bir zaman boşluğu düşün, bir an hayatıma selam verdiğini bedelini ağır ödettiğin. İçimde sevgi kelimesine bile isyan başlattığın ismi hatırla.
Hayat uzun gelebilir. Oysa hiç de öyle değil. Zaman denilen kör yılan sokup duruyor dilini geçmişten geleceğe dair. Koparıyorum o dili, atıp gidiyorum saymadığım zaman için. Yeni bir sayfa çevirdim, okuyorum ve şimdi varım. Meydan okuyorum hayata, geçmişimde kalan ne varsa. Değmeyen yaşamları yük etmişim sırtıma. Önce onlar
Belki bir bakışın bir tokat gibi yüzüme çarpıyor kuşatılmış gençliğinden, geçmişte bıraktığım gençliğime. Yalan olmaz aşkta. Karanlık fısıldadı aslında yaralı ardında bıraktığı kadını. Sırt çantasına yükledi tüm cümlelerini, koyuldu gitmeye kaldırım taşlı yoldan, kuralsız yaşamın sınır tanımaz geleceğine. Teşekkür ederim geleceğim. Bir gün hüküm giyen bir adaletle, kayıp
Adam gibi adam kime denir? Babam / Anlatıyorum her derdimi anılarımda kalmış hayaline
Her gelişin mutluluktu. Seni ağırlarken, yüreğimin sözünü geçiremiyordum. Yalnızlığımla penceremden bakarken seni düşünüyordum. İyi ki geldin diyordum. Oysa her gelişin, alaysı gizlerinle doluydu. Aldatışların saklıydı ruhunda. Bakıyordum ve gülümsüyordum her seferinde. Mantığımın yüreğime dur dediği gecede, yüreğim sildi seni. İstem dışı gerçekleşti zannettiğim zamanlardı. Oysa bir kandırıştı, bedenindeki
Dilden dile, evden eve, elden ele, gönülden gönüle bir adamın kadınlar üzerindeki beş duyu merkezi. Biri aile biri huzur biri aşk ve para biri korku diğeri son nokta. Aradaki kadınların çerezliği cepte avanta. Beş kadın birbirinden haberdar adam arada kendini geçmişin sultanı sanmakta. Günümüzde evden eve nakliyatta taşıdığı
Her şarkıda bir kadın var unutamadığın. / İçindeki, içimdeki uçuruma hoş geldin.
Şemsiyesini açan, yüzleştiğim içimdeki can dostuma: Sevgilerden yağmur damlalarının küçük dokunuşları
İstanbula: Piyer Loti Kahvesinde çayımı / Haliçin üzerine doğan güneşle yudumluyorum.
Uzak bir geçmişi, göz ardı edemeyecek adamadır bu şiir. / İçinde fırtınalar, doludizgin
Yaşamak mısralarda, en uzak mavi geceden gözlerini. / Ayrı umutların yalnızlıklarla, ayrılık şarkıları
Geçmiş zamanı geri döndüremem. / Aynaya baktığımda yaşanan, her anın karesini,
Başka basamaklarda başka anlamlar bulacak onlar. Kendilerinden ve birbirlerinden kaçmaktan vazgeçebilseler. Birbirilerini olduğu gibi kabul edebilmenin yanında, can yaktıkları anların ateşini kendi yüreklerinde de duyabilseler. Sıçrasalar birden o ateşi sade karşısındakinin değil. Kendi içlerinde de hissetseler. Şaşırsalar birbirilerinin acısına. Sarılıp ağlasalar, birbirlerinin saçlarını okşasalar. Ve yeni bir an
Yunus Emre nin dediği gibi, bir ben var ki benden içeri. Bazen o dışarda ben içerde, bazen ben dışarda o içerde. Ben, beni seviyor birbirlerine iyi ki varsın diyor. Çünkü biliyor, ben bende, bende ben olmazsa ben olamam. Benler bir arada bazen başka benler de çalıyor kapıyı, benlerimiz
Öyle bir nefes al ki içinde olayım, dışarı verirken yanında. Nefesimizi boşa harcamayalım. Diyebilseydik keşke birbirimize: Hatırla, her yaptığın hatanın bedelinde sustuğumu, susarak kaybetmediğimi. Sabrettikçe zorluyordun sevgiyi. Oysa sana aşık olamazdım, arayışlarında binlerce kadın varken. Aslında yalan söylerken bile kendini kandırıyordun. Bilmiyordun; dimi gözlerine bakarken bütün dünyanı gördüğümü.
Aralıktan Marta / Gecelerin soluduğu / Kuzey rüzgârları
Buz kristali yüreklerde, / Isınır mı sevdalar, / Gözle görünmeyince.
Uyanış: Bir rüyanın dönüşüm sonrası. Aslında bir yalanı yakalamak. Her insanın tercih noktası. Şimdilerde yeni tanıştığım rol; insanı insana tanıştırmak. Bir yanım "O" diyor diğer yanımsa "Hayır". Gülmekten kendimi alamıyorum, hayatım hüzünlerime gülümsüyor. Ustalıkla nasıl da kaya olmayı seçenleri yeğliyorum.
Sana dair sözlerim aslında kendime. Güven veren her şeyi yok ediyor sonra da olmadı diyorduk. Aşk adına suçlanıyorduk. Şimdi ikimizde Nisan, içimizde yüzleştiğimiz sesimiz var.
Yalnızlığın yansımaları, meraklı bir duvarın aracılığıyla dile geldi ve düşündürdü beni. Yansımalar, yalnızlığa dairdir. Aynalar hep duvarda var aslında,
Baktığımızda, yüz yabancı değil. Ardındaki sır da, bir dolu insan. Alkış tutsa da, içinde insan, hep yalnızlığıyla baş başa kalan. Yaz dedin, yazdım yalnızlığım,
İçimi
Beni benden iyi anlatan dostlarımdır diyerek topu bana (Didem Duruöz) atan can dostumu sizlere tanıtmak isterim. Bendeki Sen: Sevecen tavrıyla dobracı olan, hayatı gülümseyerek karşılayan, sanat aşığı, ebru teknesinde kendinden geçen, eski osmanlı evlerinin resimlerini çekerek minyatürize ederek hayata döndüren, içinde adeta kendini yaşayan, çiçek dostu, çocuklarla çocuk büyüklerle büyük olmayı bilen yaramaz bir kadındır. :)
1961 İstanbul Eyüp doğumlu, edebiyat bölümü mezunu, halen ebru öğretmeni olarak devlet okullarında çalışmakta.
Deşarj olma ve acıyı içimden atmak için kullandığım yollardan biridir yazmak. Ayrıca, duygular acıttığında; insan canını yakanın canını, fena yakmak istiyor.
Severek takip ettiğim yazarlardan bazıları: Elif Şafak, Aret Vartanyan, Doğan Cüceloğlu, Marlo Morgan, Arthur Schopenhauer, Yaşar Kemal, Nazım Hikmet Ran, Robin Sharma
Robin Sharma
https://www.facebook.com/aynur.ozturk.581?fref=ts