Ýnsanlýðý tanýmak insanlarý teker teker tanýmaktan kolaydýr. -La Rochefoucauld |
|
||||||||||
|
Zaman zaman Türkiye’nin gündemini meþgul eden Dersim meselesi, son günlerde yine tartýþýlýyor. Chp’li Hüseyin Aygün’ün bir gazeteye verdiði mülakat vesilesiyle gündeme gelen Dersim, iktidar ve muhalefetin birbirlerini suçlamalarýna, kimin özür dilemesi gerektiði gibi güncel politik atýþmalara konu oluyor. Tabii bunun yanýnda Dersim konusunda araþtýrma yapanlarýn medya vasýtasýyla kamuoyunu bilgilendirmeleri de, Dersim konusunda ne kadar az bilgiye sahip olduðumuzu göstermesi açýsýndan manidardýr. Dersim, daha önce de Onur Öymen tarafýndan gündeme” haddini bildirme “ benzetmesi vesilesiyle gelmiþti. Fakat o dönemde þimdiki kadar tartýþýlmamýþtý. Zira Baykal dönemiydi. Cumhuriyetçi muhafazakârlýðýn “yýlmaz temsilcisi” Baykal’dan bu konuda bir “açýlým” beklenemezdi. Kýlýçdaroðlu’nun bir Dersimli olarak Chp’nin genel baþkaný olmasý konunun hassasiyetini artýrdýðý gibi etraflýca düþünülmesine ve tartýþýlmasýna vesile oluyor. Dersim meselesi, tek parti döneminde vuku bulan ve dolayýsýyla devleti ilgilendiren bir mesele olsa da, tartýþma dönemin iktidarý Cumhuriyet Halk Partisi olduðu için onun üzerinden yürütülmeye çalýþýlýyor. Mevcut iktidar, popülist amaçlarla, devlet adýna özür dilenmesi gerekiyorsa özür dilediðini beyan ediyor. Ama tartýþmanýn diðer aktörü Chp, iktidarý samimiyetsiz bularak, özürle bu iþin bitmeyeceðini, arþivlerin açýlmasýný, sürgün listelerinin deþifre edilmesini ve el konulan mallarýn iade edilmesi gerektiðini savunuyor. Tartýþmalarýn sadece Dersimle bitmeyeceðini, Sivas’ýn, Çorum’un ve baþka katliamlarýn da hesabýnýn verilmesi gerektiðini ifade ediyor. Ve fakat þimdiki Chp’nin genel baþkaný olarak Kýlýçdaroðlu, Dersim konusunda özür dilememekten özellikle imtina ediyor. Bu sorunlu ve sorumsuz tutumu anlamak mümkün deðildir. Buna ilaveten, iktidarýn, salt muhalefeti “köþeye sýkýþtýrmak” maksadýyla gerçekten samimi olmadýðý bir hususta aksini iddia ederek beyanlarda bulunmasý da inandýrýcý deðildir. Kýlýçdaroðlu’nun sürekli olarak Aleviliðini dillendiren ve bunu sanki utanýlacak bir durummuþ gibi lanse eden siyasi iktidar riyakâr bir politika izlemektedir. Dersim, genç Cumhuriyet’in uluslaþma ve mevcut sýnýrlar içinde otoritesini tesis etmesinin önünde bir engel, týbbi deyimle “çýbanbaþlarýndan biri” olarak görüldüðü için kesilip atýlmasý lazým gelen bir ur gibi düþünülmüþtür. Devlet, bu coðrafyada hâkimiyetini tam anlamýyla kuramadýðý, vergi alamadýðý için Kürt ve Kýzýlbaþ olan ve bu manada da “makbul vatandaþ” tanýmýna uymayan bölge insanýný tedip etme yoluna gitmiþtir. Zira geç Cumhuriyet’in uygun gördüðü insan profili Sünni-Türk ve üstelik de Hanefi mezhebinden olmalýydý. Sair kesim ve mezhepler caiz görülemezdi. Fakat bu tedip harekâtý oldukça kanlý olmuþ ve Dersimliyim diyenlerin bir daha unutamayacaklarý büyük bir travma yaþanmýþtýr. Ýnsanlarýn canlarýný kurtarmak için sýðýndýklarý maðaralarda zehirli gaz kullanýlarak fare gibi zehirlendikleri artýk biliniyor. Resmi makamlar tarafýndan on üç bin küsür insanýn öldürüldüðü iddia edilse de bu sayýnýn çok daha fazla olduðu açýktýr. Devletin toplu katliam yoluyla insanlarýný dize getirmesi,”medenileþtirmesi” sorgulanmasý gereken bir husustur. Bunun yanýnda özellikle küçük çocuklarýn Türkleþtirme-Sünni Ýslamlaþtýrma politikasýna alet edilerek evlatlýk ve sürgün yoluyla asimile edildiði bilinmektedir. Bugünkü Chp, tek parti dönemini ve uygulanan politikalarý tartýþmaktan, eleþtirmekten neden imtina etmektedir? Atatürk kültüne sýðýnan cumhuriyetçi, laikçi ve hatta Alevi kesim, dönemin tarihi gerçeklerini, sorumlularýný öðrenmek dahi istememekte adeta ayak diremektedir. Bunun bir sebebi olmalýdýr. Adý geçen kesim, tarihle yüzleþmek yerine inkâr etmeyi daha yeð bulmaktadýr. Bu ayný zamanda bir psikolojik tutum olduðu gibi, üzerinde durulan zeminin kayýp gitmesi ihtimali karþýsýnda bir korkuyu da imlemektedir. Sebebin ne olduðu tartýþýlmalýdýr. Cumhuriyetçi, laikçi ve Alevi kesim, Anadolu’da adet her þeyin Cumhuriyet’le baþladýðýný, Cumhuriyet’ten önce Osmanlý döneminde medeniyet, kültür ve eðitim adýna hiçbir þeyin olmadýðýný, dolayýsýyla böyle bir karanlýk döneme bakarak Cumhuriyet’in büyük bir kazaným olduðunu savunurlar. Bu düþünüþ biçiminin tek parti döneminin ideolojik koþullanmasýnýn bir sonucu olduðunu iddia edebiliriz. Özellikle 1940’lý yýllara kadar Osmanlý dönemini araþtýrma, sorgulama ve akademik yayýn yapma yasaklanmýþtý. Yeni Türk Devleti’nin meþruiyet temeli “Türk Tarih Tezi” ve “Güneþ Dil Teorisi” gibi fiktif tezlerle uzak tarihe bakarak oluþturulmuþtu. Yakýn tarihin inkârý ve reddi, eðitim politikasýnýn da bu temel/temelsizlik üzerine bina edilmesi bellek yitimine yol açtýðý gibi, otoriter politikalar da eleþtirel düþüncenin önüne geçti. Böylelikle Cumhuriyet politikalarý hiçbir suretle eleþtirilemediði gibi askeri yönetimlerin bu ideolojiyi tahkimiyle artýk tartýþýlmasý imkânsýz doðrular haline geldi. Günümüzde hala baþat rolünü koruyan “Cumhuriyet döneminde ne yapýldýysa meþrudur, haklýdýr” þeklinde ifade edebileceðimiz Cumhuriyetçi muhafazakâr tezler, býrakýn sol düþünceye rehberlik etmeyi liberal demokratik teoriye bile aykýrýdýr. Özellikle Alevi kesiminin bu düþünceyi savunmasý, tek parti dönemini araþtýrmaktan, sorgulamaktan azade addetmesi aksi iddialara raðmen Stockholm Sendromu’yla iliþkilendirilebilir. Dersim meselesi, Cumhuriyet’in kuruluþu ve “düzen”in saðlanmasý sürecinin, toplumsal sözleþmeye deðil de baský ve zulümle sonuç almaya dayandýðýnýn, toplumsal bellekte büyük travmalara sebep olan acý olaylarýn yaþandýðýnýn açýk bir göstergesidir. Bu travmayla toplumun her kesimi, özellikle siyasi partiler ve devlet açýkça yüzleþmelidir. Bu hususta var olan belge ve bilgiler açýklanmalýdýr. Geçmiþin karanlýk olaylarýyla hesaplaþmadan geleceðin özgürlük ve kardeþlik üzerine inþa edilebilmesi imkânsýzdýr. Sabiha Gökçen ismi övünme deðil deyim yerindeyse yerinme vesilesi olmalýdýr. 26.27.30 Kas. 2011
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |