Yalnýzca sevgiyi öðret, çünkü sen osun. -Anonim |
|
||||||||||
|
Bu korku ve endiþe asayiþten kaynaklanan bir durum deðil,aksine evde bekleyen sevimli Bir canavarýn üzerime salacaðý “býkkýnlýk ve sýkýntý oklarý”nýn hedefi olma korkusu,ne kadar Kaçarsam o kadar isabet aldýðým ve bir türlü savuþturamadýðým oklar bunlar… “Bir elinde cýmbýz bir elinde ayna,umrunda mý dünya!” diyor ya Orhan Veli, bizim küçük canavar bir elinde Ýpad,bir elinde laptop,bir elinde oyuncak,bir elinde Tv kumandasý,o da olmazsa oyuncaklarý,mp4’ü ve elbiseleri ile “devr-i alem” deðil ama “devr-i Daire” yapýyor… Bense bu modern oyuncaklarýn ortasýnda yuvarlanan canavarýn reaksiyonundan Bir nebze de olsa geçici kurtuluþun rahatlýðýný yaþýyorum ama nereye ve ne zamana kadar?.. Çikolata krizi gelinceye kadar!.. Ve o meþ’um kriz geldiðinde iki kademeli “kronik diyalog” baþlýyor;.. -Baba,çikolata istiyorum,baba popcornlu süt ver… Eðer o anda kilerdeki “çikolata deposu”ndan istedikleri çýkarsa “market dalgasý”ndan yýrtýyorsunuz Yoksa arkadan “alýþveriþ tufaný” gelecektir;.. -Baba,markete gidelim,noooolurrrrr!!... Birkaç cilveli söz ve dürtüklemeden sonra kýzýnýn “naz kölesi” olan bendenizin aðzýndan standart Sözcük çýkacaktýr;.. -Tamam kýzýýýýmmm… Sonra market içinde “Tamek’se koy sepete” faslý baþlar;.. -Baba,bunu istiyorum,bunu beðendim… -Bunu alabilir miyim babaaaa?.. Karþýsýnda “hayýr” diyemeyecek bir “evet’çi bedbaht”ýn olduðunu bildiði halde kurnazca Bir “nezaket gösterisi”dir bu market içinde… Zaten oldum olasý aðabeyiyle beraber neden anneleriyle deðil de benimle alýþveriþe gitmek Ýstediklerini; anneleri olduðu zaman yarý keyifsiz ve buruþuk bir surat içindeyken benimle geldiklerinde yüzlerini bir “sevinç furyasý” kapladýðýný anlayamadým!.. Evin oturma odasýnda tv izleme ve “zappinf keyfi” yaþama þansýnýz yoktur zira tv kumandasý sadece trt çocuk,yumurcak tv ve cartoon network’e kilitlenmiþtir ve artýk ayný bölümlerin sayýsýz kere izlenmesinden dolayý bizim küçük canavar çizgi film kahramanlarýndan önce replikleri söylemekte, kendisi kadar bu konuda meleke kesbetmiþ olan annesiyle yarýþmaktadýr…Sizin tek þansýnýz salona iltica etmek,orada inziva faslýna çekilmektir..En azýndan hem onlarýn hem de annesinin “maç fobisi”nden ve þikayetinden uzak meþin yuvarlakla beraber “saadet zinciri” kurmaktýr… Tabii bir de servis saatlerinda yaþadýðýmýz “kriz nöbeti” var… Aðabeyiyle beraber yaptýðýmýz arabalý okula “geliþ-gidiþler” küçük hanýmefendi’de zaman zaman Kriz nöbetlerine dönüþüyor;mutlaka bunun rövanþý alýnmalý,arabanýn ön koltuðunda radyo frekanslarý Arasýnda gezinerek o ayrýcalýðý tatmalý,bunun içinde babacýðýndan telefon vasýtasýyla “garanti” Alýnmalý ama bu garanti “söz vererek!” alýnmalý,”tamam veya almaya çalýþýrým” gibi kaçamak Cevaplarýn sizi kurtarma þansý yoktur…. Bizim evde “hava raporu” sonbahar,kýþ,ilkbahar soðuk ve sýkýcý,standart ; yazlarý ise biraz daha sýcak hareketli geçer...Bu deðiþimin sebebi ise havuz ve deniz keyfinin devreye girmesi,bizimkinin babasýný evde unutmasýdýr;benim rahat ve huzur içinde balkon keyfi yaptýðým,tv karþýsýnda “beþ keçilik köy aðasý”zevki tattýðým günler ve saatlar… Peki bütün bunlar hayatýnýzýn “rutinleri” olurken sizin hiç hasretle karýþýk duygularýnýz ve mukayeseleriniz olmuyor mu?.. Bazen tüm bunlardan bunalýp “nostalji dünyanýz”da yolculuk yapmýyor musunuz?.. Ben de çocuktum ama teknolojinin ve rantýn henüz kirletmediði heyecanlarým,düþlerim vardý.. Ne pýrýl pýrýl yanan vitrinler,ne modern çarþýlar ve maðazalar,ne lüks otomobiller ve apartmanlar vardý;akasya aðaçlarýnýn ortasýnda kerpiç ,tuðla karýþýmý ahþap evlerde büyütürdüm düþlerimi.. Tahta sedirler üzerinde pencereden nal þýkýrtýlarýyla karþýk faytonlarý,arada bir geçen ford minibüsleri,seyyar satýcýlarý izlerdim heyecanlý ve meraklý gözlerle..Bahçedeki küçük tandýr evinde Maltuzun üzerinde piþen etli kýyma,tereyaðlý pilav kokularýyla,hurma tatlýsý ve kadayýf kokularýyla büyüdüm ben..Ne pizza ne hamburger gibi suni kokular,ne çikolata ne cips gibi jelatinli sahte tatlandýrýcýlarý tanýdým.Ramazanda çýkan horoz þekerleri,sokakta satýlan elma þekerleri,kuzineli sobada piþen patates,tandýrda kýzaran çörek,sac üzerindeki yufka ekmeði yiyerek doyardým;hem de ne iþtahla!.. Köye gitmenin heyecanýyla uyuyamazdým,tatil demek köy demekti,atlý arabaya binmek,harmanda düven sürmek,sap yýðýnlarýnýn arasýnda yuvarlanýp saklanmak,meranýn önündeki çamura dalmak,ýrmakta çimmek..Sonra en güzeli neydi biliyor musunuz;eli nasýrlý yüzü güleç köy insanýmýn -“Yiðenim,sen kimlerdensin” diyerek tanýdýktan sonra “Maþallah” sözleriyle saçýmý ve yüzümü okþamasý Anam ile Babamdan sitayiþle bahsetmeleriydi..Sonra beni seven o büyüklerin kimlerden,hangi sülaleden olduklarýný rahmetli amcama sormam ve onun bana anlattýklarý.. Dedemi,Ebemi ve onlarýn aile büyüklerini dinleyerek büyüdüm rahmetli amcamdan..Sanki heyecanlý Bir film izler gibi onu dinlerdim gözlerimi ayýrmadan..Geceleri akraba ve komþularýn gelip gaz lambasýnýn titrek ýþýklarý altýnda yaptýklarý sohbetler,eski köy ortamý hikayeleri..Sanki Sinbad’ýn uçan halýsýnda gezer gibi gezerdim onlarla beraber zaman içinde.. Köyden ayrýlmam benim için bir “hüzün”dü.Ama ayrýlýp þehre döndüðümde köy havasý eksik olmazdý ki bizim ahþap evde.Köyün yarýsý gelir-gider,rahmetli Babamýn kapýdan içeri girerken eþikte meraklý gözlerle ayakkabý aramasý ve yabancý ayakkabýlar gördüðünde gözlerinin gülmesi.. Hiç yadýmdan çýkmaz benim.. Yazlar da kýþlar da tatlýydý;her mevsim en güzel elbiselerini giyerek karþýlardý bizleri..Ne “küresel ýsýnma” ne de soðuma tehlikesi bilmezdik;Güneþ de bulutlar da “rahmet” arkadaþýydý bize adeta.. Yaðmur ve kar saklanmazlardý, toprak hasret çekmezdi onlara..Bereket derdi büyüklerimiz ve adam boyu karlarý kürerlerdi ellerinde kürek ve yabalarla.. Öðretmenlerim vardý;idealist,donanýmlý,yetiþmiþ ve güler yüzlü..Ýmkanlarý kýsýtlýydý ama yürekleri o kadar cömertti ki;kendi kütüphanelerinden bize ödül olarak kitaplar hediye ederlerdi.. Bizi birer “yarýþ atý” deðil insan olarak gördüklerinden önce “namus ve dürüstlük” kavramýný aþýlamaya çalýþmýþlardý. Meslek ayýrýmý yapmadan millete hizmetin bir “aþk” olduðunu onlardan öðrendim,gördüm ve yaþadým.. Ýþte böyle sevgili kýzým..Seninle benim dünyam çok farklý..Çünkü aramýza o kadar engel girdi ki ne sen Beni ne de ben seni anlayýp tanýyamýyorum..Anlatamýyorum zira merhum M.Akif’in; “Aðlarým aðlatamam,hissederim söyleyemem, Dili yok kalbimin ondan ne kadar bizarým” Mýsralarýnda ifade ettiði ruh hali benim ruh halim..Kelimeler kifayetsiz kalýyor duygularýmý ifade Etmeye ve takatim yok kendi dünyamý avuçlarýmýn içinde sana sunmaya..! Ayný çatý altýnda tamamen “ayrý dünyalar”ýn insanlarý olmak.. Duygularýmýzýn ve isteklerimizin hatta beklentilerimizin kendi dünyalarýmýzda hapis kalmasý.. Konuþan ama anlaþýlmayan,.. Yaþayan ama kendi dünyasýnda tutsak.. Ne kadar çok isterdim beni ve seni tutsak alan þu “çaðdaþ zincirler”i kýrýp seni kendi dünyama Taþýyýp orada beraber yolculuk yapmayý.. Kimbilir,bir gün mezar taþýma bakarken sen de “hasretleri”ni gözyaþlarýna katacaksýn.. Ve kimbilir bir gün sen de kendi dünyaný ve özlemlerini çocuklarýna aktarmak isteyeceksin Ama kelimeler kifayet etmeyecek.. Her þey deðiþse de eskise de deðiþmeyen tek gerçek aramýzdaki “Sevgi” olacak.. Ve o hep yaþayacak!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |