..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Deðiþim dýþýnda hiçbir þey sürekli deðildir. -Heraklitos
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Dinbilim > lütfi akarçay




13 Haziran 2016
Ýslam Dünyasý’nda "Kavram Kargaþasý" Ya da Ýslami Düþüncelerin "Historisizm" Problemi... (I)  
lütfi akarçay
Son dönem geliþen dünya olaylarý ve özellikle bölgesel savaþlarýn ve mücadelenin en acýmasýz metotlarla yürütüldüðü Ortadoðu ve Ýslam Coðrafyasý’nda Müslümanlarýn kafa karýþýklýðýna sebep olan bir “kavramlar karmaþasý” yaþanýyor.. Þii..sünni..nusayri..ibadi..yezidi..ezidi..husi(zeydi)..dürzi.. Mezhep..tarikat..cemaat..hizip..parti.. vs..


:BBCG:
Son dönem geliþen dünya olaylarý ve özellikle bölgesel

savaþlarýn ve mücadelenin en acýmasýz

metotlarla yürütüldüðü Ortadoðu ve Ýslam Coðrafyasý’nda

Müslümanlarýn kafa karýþýklýðýna

sebep olan bir “kavramlar karmaþasý” yaþanýyor..

Þii..sünni..nusayri..ibadi..yezidi..ezidi..husi(zeydi)..dürzi..

Mezhep..tarikat..cemaat..hizip..parti.. vs..

Müslüman kimliðinden ve bazý temel dini bilgiler ve

dogmalardan baþka elinde veri olmayan

hatta mensup olduðu mezhebin sadece adýný bilen,o

mezhebin pratiðini taklidi olarak yerine

getiren bir çoðunluk veya “yýðýn” içinde yaþýyoruz..

Batý Dünyasý’nda da var(dý) ayný sorun..

Onlarca mezhep,tarikat,cemaat..

Yýllarca süren savaþlar ve nihayetinde sekülerizmin

saðladýðý konformist yaþam ve dini dogmalarýn

kuþattýðý dünyadan kaçýþ..

Pragmatizme teslim oluþ..

Liberalizmin“ikon” olduðu yeni bir deist-ateist karýþýmý

din..

Bu hengamda içlerinden bazý muhalif sesler ve “öze

dönüþ” çaðrýlarý olsa da Yahudiliðin

kendi dini kültlerini koruma,anlama ve yaþatmada

Müslümanlar ve Hýristiyanlara göre daha

bir muhafazakar olduðunu hatta bu uðurda savaþmayý ve

kan dökmeyi göze aldýðýný biliyoruz..

Peki son zamanlarda Müslümanlarýn birbirlerine,bilenlere

çokça sorduklarý mezhep,tarikat,cemaat,

hizip ve bu kavramlar içinde tezahür eden dini akým ve

cereyanlara tam ve kamil bir manada cevap

bulabildiklerini söyleyebilir miyiz;

hayýr,maalesef..

Yazýlý ve görsel medyanýn “bilgi bombardýmaný”na tuttuðu

Müslüman çoðunluðun bu

kavramlarýn ne epistemolojisini ne de tarihsel seyir ve

geliþmesini(historisizm) bilmedikleri malum..

Kadim “Þiizm”in Sünniliðe ve selefiliðe bakýþý veya Sünnilik

ve selefiliðin þiizme bakýþý nedir?

Selefilik nedir?

“Vehhabizm”i selefi bir akým olarak görmek ve

deðerlendirmek doðru mudur?

Þiizmin asýrlardýr süregelen kendi iç çekiþme ve

ayrýmcýlýðýnýn son asýr Ýran þiizmine ve diðer

farklý coðrafyalardaki Þiiliðe tesirleri nelerdir?

Modern Ýran’ýn siyasal yapýsý ve hiyerarþisi içinde þiizmin

fonksiyonu nedir?

Ýbadilik ,”modern haricilik” olarak algýlanabilir mi?..

Tasavvufi tarikatlar ve cemaatlerin Müslüman Coðrafya’da

tesirleri ve son dönem

“tekfirci selefilik”in bu akýmlara karþý takýndýðý sert tavýr ve

mücadele..

Sorular..sorular..

Öncelikle “mezheb(p)” kavramýnýn doðru algýlanmasý ve

Ýslam Ümmeti ve Coðrafyasý için

hayatýn pratiði ve düþüncenin statikten dinamizme geçiþi

açýsýndan zorunlu olduðunu bilmeliyiz..

Modern selefilik olarak ortaya çýkan akýmlarýn iddia ettiði

gibi “mezhepler”in gereksiz olduðu

ve Kur’an’ýn anlaþýlmasýnýn Ýslam Toplumlarýna yön

vereceði düþüncesi hayatýn pratiði ve

Kur’an’ýn anlaþýlma gerçeðinden çok uzaktýr..

Muaz b.Cebel hadisinde de müþahede ettiðimiz gibi Ýslam

Peygamberi(s.a.v) de toplumun idare ve

sevkinde,yeni olaylar ve geliþmeler karþýsýnda “ictihad”

dediðimiz bireysel düþünce egzersiz ve

yorumuna icazet vererek “mezhep” adýný verdiðimiz bu

ekollerin oluþmasýna zemin hazýrlamýþtýr..

Mezheplerin oluþumunda aðýrlýk merkezini ibadet-

muamelat-ugubat(ceza hukuku) gibi“fýkhi-hukuki”

mevzular ihtiva etse de “iman-akaid” konularýnda da

mezheplerin ortaya çýktýðýný görüyoruz..

Ýslam Ümmeti içinde “ayrýþma-fitne”ye yol açan;

Emeviler ile Abbasiler’in bazý dönemlerinde “Mihne ” adý

verilen,þiddet ve cezalandýrmaya

gidecek kadar fikrî münakaþalara yol açan “itikadî”

düþünceler ve ekoller olmuþtur;

fýkhî mezhepler deðil..

Dolayýsýyla bugün de Ýslam Coðrafyasý’ný kuþatan bu

ayrýmcý þiddet dalgasýnýn kaynaðýný fýkhî

ekollerden ziyade “itikadî ekoller” de aramak doðru

olacaktýr..

Fýkhî ekollerin tohumu Peygamberimiz döneminde

“ictihad” kapýsýyla atýlmýþtý ama itikadî

mezheplerin ortaya çýkýþý ve ivme kazanmasý

Peygamberimiz sonrasýna denk gelmektedir..

Aslýnda Abdullan b.Ubeyd b.Selul ile baþlayan “ayrýþtýrma-

fitne” faaliyetleri Peygamberimiz ve

Sahabe’nin samimî mücadelesi sayesinde

bastýrýlmýþ,”mescid-i dýrâr” namýyla maruf olan

fitne merkezlerinin faaliyetleri akîm býrakýlmýþtýr.

Ýslam Peygamberi’nin vefatýndan sonra Hz.Ebubekir ve

Hz.Ömer’in Müslüman teb’anýn desteðiyle

gösterdikleri dirayetli yönetim ve merkezî siyaset

Hz.Osman’ýn baþa geçmesiyle za’fiyet göstermeye

baþlamýþ,hanedan-ehli beyt kavgasý ve fitnesine sahne

olmuþtur..Hz.Osman’ýn kendi akraba ve

sülalesinden olan kimi insanlarý devlet idaresinde

görevlendirmesi ve buna karþý çýkan,hoþnutsuz

olan ehl-i beyte yakýn isimlerin itirazlarý ta o zamanlar

“Emevi-Ehli Beyt” çekiþmesinin ilk

kývýlcýmlarýný atmýþtý..Medine’de yaþayan ve tarihten gelen

“fitne-anarþi” ekolünün en büyük

temsilcileri Yahudilerin Abdullah B.Sebe liderliðindeki kaos

çalýþmalarý Hz.Osman’ýn þehadetine

muvaffak olmuþ ve Ýslam Tarihi’ndeki siyasi-itikadi

çekiþmelerin-savaþlarýn tohumlarýný ekmiþti..

Sahabe-i Kiram’ý bile içine çeken ve ayrýþtýran bu “fitne

operasyonu” Hz.Ali döneminde alevlenmiþ

“iç savaþ”a yol açmýþtý..

Þia(Ali taraftarlýðý) ve karþýtlarýnýn savaþý Hz.Ali’nin þehadeti

ve sonrasý

artýk tüm Ýslam Tarihi’ni kapsayacak ve günümüze kadar

uzanacak bir sürecin-ayrýþmanýn da

mücadelesi ve savaþýydý..

Emeviler ile týrmanýþa geçen ve Ýslam Coðrafyasý’ný

kuþatan,tekfirci selefiliðin atalarý Hariciler

ve arkasýndan Vasýl b. Ata gibi önderler aracýlýðýyla ortaya

çýkýp yayýlmaya hatta kimi halifeler

tarafýndan korunma ve desteðe alýnan Mutezile gibi itikadi

hareketler ve mezheplere karþý

“sünnetin müdafaasý” olarak Ýslam Toplumu içinde

reaksiyoner bir akým doðmuþtur..

Ýlginçtir ki Eþarilik akýmýnýn kurucusu ve önderi Ebul Hasen

el-Eþari,Mutezile ekolünü terk

ederek muhaddis ve müfessirlerin akaid ile ilgili

yorumlarýný derleyip “kelam” ilmi

ve terminolojisi oluþturmuþ ve bunu talebeleri vasýtasý ile

Ýslam Coðrafyasý’nda yaymaya

ve bir “kelam ekolü” oluþturmaya baþlamýþtýr..

Diðer yandan daha doðuda,Türkistan Coðrafyasý’nda

yaþayan Ýmam Maturidi ise yine

“sünnî” bir metot takip ederek daha sonra adýna nispetle

“Maturidilik” olarak anýlacak

bir baþka bir ekolü ortaya koymuþ ve bu iki itikadi akým

özellikle sünnî fýkýh ekollerinin

“akaid” ilminde baþlýca tercihleri olmuþtur..

Dikkat çeken husus þudur ki,Baðdat ve Hicaz “hadis

ekolleri” ile Kufe’nin “re’y ehli”

Tekfirci selefilik ve Þia’nýn aksine akaid ve fýkýh(Ýslam

Hukuku)da sünnî metodu takip

etmiþler ve öðretilerini geniþ bir coðrafyaya

yaymýþlardýr..Hz.Ömer’in hilafetinden sonra

zuhur eden ve Emevi-Abbasi dönemlerinde kendi

görüþlerinin yayýlmasýna zemin bulan

hatta bazý dönemlerde “resmi ideoloji” statüsü verilen bu

aþýrý ve heretik düþünceler

toplumda kaotik bir ortama,kargaþa ve fitneye yol

açmýþlardý..

Gerek “akaid-itikad” ve gerekse hukukî olarak temel

umdelerde ve nasslarýn ýþýðý altýnda

buluþan “Sünnî Ekoller” bu fitnenin zafiyete uðratýlmasý ve

Ýslam Toplumu’nun idarî ve

sosyal alanda bir bütünlük arz etmesinde önemli bir

misyon üslendiler..

Ýlk dönemlerde “ferdî” ve baðýmsýz olarak ortaya çýkan bu

düþünceler daha sonra gelen

tabiileri ve salikleri sayesinde bir “disiplin” altýna alýnarak

“mezhepler” olarak karþýmýza çýkmýþlardýr..

Hem devletin kurumsal hem de bireylerin þahsi hukukunu

tanzim etmede “üniter”

birer yapý oldular..Ýslam’ýn aslî kaynaklarýnýn anlaþýlmasý ve

toplumda var olan kimi heretik

düþüncelerin tasfiyesinde baþrol oynamýþlardýr..Ýslam

Dünyasý içinde Ýran-Horasan,

Irak-Necef ve biraz da Güney Yemen bölgesi dýþýnda kalan

çoðu yerlerde aðýrlýðý teþkil etmiþlerdir..

Bugün Ýslam Coðrafyasý’na “demografik” olarak

baktýðýmýzda Müslüman nüfusun ¾’nün

“Sünnî mezhepler”e mensup olduðunu,sünni nüfus içinde

de “Hanefi Mezhebi”nin yoðunlukta

olduðunu müþahede etmekteyiz..

Bu noktaya gelinmesinde,þüphesiz,özellikle Hz.Osman

dönemi’nde zuhur edip Emevi-Abbasi

dönemlerinde devam eden

Hariciye,Mürcie,Kaderiye,Mutezile ve tabii Þia gibi itikadî

ekollerin þiddete kadar varan yayýlmacý metotlarý,Ýslam

Toplumu içinde yol açtýklarý kaotik inanç ve

düþünceler yumaðý ve bu düþünceleri asýlar içinde

geniþletme politikalarýna karþý Ýslam Toplumu’nun

ilmi ve fikri alanda vermiþ olduklarý “bütüncül refleks”

etken olmuþtur..

Kýsaca bu “yayýlmacý heretizm” politikasýna karþý Ýslam

Toplu’nun verdiði “bütüncül refleks”in

adýdýr Sünni Ýslam hareketi..

Emevi ve Abbasi dönemlerinden sonra etkisi azalan ve

kaybolmaya yüz tutan bu heretik yapýlarýn

aksine Sünni Ýslam’ýn temsilcileri olan “fýkhi ekoller” daha

güçlenmiþ,doðuda Selçuklu ve

Osmanlýlar’ýn,batýda ise Endülüs Emevileri’nin sayesinde

Ýslami Düþüncesi’nin en belirgin

karakterleri olmuþlardýr..Bu geliþmeye paralel olarak bu

saydýðýmýz yönetimler ve coðrafyalarda

tasavvufi akýmlar-tarikatlar,felsefe ve pozitif

bilimler,kültürel ve sanatsal faaliyetler de zengin

bir ivme kazanmýþ ve kadim Ýslam Medeniyeti’ne sayýsýz

hizmetler sunmuþlardýr..

Yalnýz Osmanlý Ýmparatorluðu “Tanzimat dönemi”ne kadar

devlet otoritesini koruma ve

toplum içinde doðabilecek fikri anarþiyi önleme adýna bazý

bilimsel ve felsefi çalýþmalara-akýmlara

karþý kademeli bir “sansür” uygulandýðýný söylemeden

geçersek objektif olamayýz..Bu sebepden dolayý

Endülüs Emevileri ve Selçuklu’da gördüðümüz derin fikri

hoþgörü ve serbestisini,bilimsel terakkiyi

Osmanlý’da uzun bir dönem yakalayamadýðýmýz tarihsel bir

hakikat olarak karþýmýzda durmaktadýr..

Ýtikadi düþünce açýsýndan baktýðýmýzda dört “Sünni ekol”

olarak karakterize ettiðimiz fýkhi-hukuki

hareketlerden Hanefi ekolünün “Maturidi” akaidini,diðer üç

Sünni ekol Þafii,Maliki ve Hanbelilerin

ise “Eþ’ari” akaidini benimsediðini görmekteyiz..

Orta ve Güney Irak,Ýran,Azerbaycan ile Güney Yemen’i

istisna tutarsak Akaid ve fýkýh(hukuk)

arasýndaki bu simetri günümüze deðin deðiþmeden

devam edegelmiþtir..

Tasavvuf ve tarikatlar boyutundan bakacak olursak da tarihi

seyrin akaid ve fýkýh boyutundan

çok da farklý olmadýðýný gözlemleriz..Asr-ý Saadet’ten sonra

Emevi ve Abbasi dönemlerinde

“ferdi” bir riyâziyat-nefsi mücahede olarak hoca-talebe ya

da “þeyh-mürid” irtibatý,eðitim-terbiye

metodu ile devam etse de Abbasi dönemi sonlarýndan

itibaren hem Arap hem de Türkistan

Coðrafyalarý’nda bir “ilmi disiplin” olan tarikatlar tarzýnda

zuhûr etmiþtir..

Tabii çok sayýda mutasavvýf-mürþidlerin kendi öðretileri ve

disiplinleri olmuþtur..Akaid ve fýkýhta

olduðu gibi kimi zaman“bâtýnî öðretiler-hareketler” ortaya

çýkmýþ,tasavvufa Yunan ve eski

Ýran-Hind kültleri sirayet ederek onu özünden

saptýrmýþlardýr..Fakat akaid ve fýkýhý,sünnî

öðretiler altýnda disipline eden ve belli ekoller oluþturan

tarihsel seyir tasavvuf-tarikatlarý da

“sünnî” bir renge bürüyerek çeþitli adlar altýnda disipline

etmiþtir..Kadirilik,Nakþibendilik,Þazelilik,

Mevlevilik gibi..Hem Endülüs Emevileri hem de Selçuklu ve

Osmanlý dönemlerinde sosyo-kültürel

olarak çok önemli iþlevler görmüþ,Ýslamýn Müslüman

olmayan veya yeni feth edilen topraklarda

yayýlmasý konusunda öncülük etmiþlerdir..Tasavvuf ve

tarikatlarýn en güçlü olduðu coðrafyalarýn

hatta coðraftanýn Orta Asya-Türkistan Coðrafyasý olduðunu

söylersek mübalaða etmiþ olmayýz..

Hatta Selçuklu ve Osmanlý’da tasavvufi öðretilerin vücud

bulmasý ve yayýlmasý bu coðrafyadan

Anadolu’ya göç eden “Erenler”in etkisi ve onlarýn tekke ve

zaviyeleri sayesinde olmuþtur..

Ýtikadî ve fýkhî ekollerde yaþanan ayrýþma ve sapmalar

zaman zaman tasavvufî akýmlar içinde de

yaþanmýþ ve bunun kimi olumsuz yansýmalarý Ýslam

Toplumu’nda iç barýþý bozmuþtur..

Gulât-i þia’nýn Ýsmailiyye ve Karmatîlik kollarý,Þeyh

Bedrettin ve Baba Ýshak isyanlarý,Bektaþi

kalkýþmalarý,Bahailik ve Kadýyanilik gibi akýmlarý ilk etapta

sayabiliriz..

Her ne kadar 13. Ve 19. yüzyýllar arasýnda zaman zaman

Ýslamî akýmlar arasýndan ayrýþmalar

ve sapmalar olmuþsa da bu dönem aralýðýnda Ýslam

Coðrafyasý’nda hakim renk “Sünnî”

düþünce olmuþtur..Ýtikadî olarak Maturidî ve Eþ’arÎ; fýkhî

olarak Hanefî,Þafiî,Malikî ve Hanbelî;

tasavvufî olarak Kadirî,Nakþibendî,Þazelî,Mevlevî tarikatleri

“Sünnî Ýslam Ekolü”nün yüzleri

olarak yer almýþlardýr..

19.yy’a girdikten sonra ne olmuþtur?

Reform ve Rönesans hareketlerinin ardýndan büyük bir

deðiþim ve geliþime imza atan Avrupa

yeni ticaret yollarýnýn keþfiyle beraber diðer coðrafyalara

ve zenginliklerine göz dikmiþ ve

emperyal bir anlayýþla bunlarý kendi topraklarýna aktarmaya

baþlamýþtý..Bu arada “petrol” adý verilen

çok deðerli bir enerji keþfedilmiþti ve bu enerjinin büyük

kýsmý Osmanlý sýnýrlarý içinde kalýyordu..

Sanayi devrimini çeþitli sebeplerle yapamamýþ olan

Osmanlý’yý sadece askerî güçle yýkmak çok kolay

bir metot deðildi ama Osmanlý içinde yaþayan ve özellikle

petrol kaynaklarý üzerinde oturan

azýnlýklarý kýþkýrtmak ve bir “fitne operasyonu” ile içten

çökertmek daha kolay bir strateji olarak

görünüyordu..Zaten hem Doðu’da Ruslar hem Batý’da

Balkanlar hem de Afrika Kuzeyi’nde Avrupa

ile savaþta olan,askerÎ ve ekonomik olarak yýpranmýþ ve

zayýf düþmüþ yorgun Osmanlý’nýn

karþýsýna bu azýnlýklarý dikmek..

Bunun için sadece onlarý silahlandýrmak yetmiyordu;

Onlarý asýrlardan beri bir arada tutan “inanç-kültür”

baðýndan koparmak gerekiyordu..

Ülkeler arasý “diplomasi” yi asýrlardan beri çok iyi bilen ve

yürüten,ajanlýk faaliyetlerinin

Duayeni bu ülke için Truva atlarýna “Müslüman Brütüs”

bulmak zor deðildi..Ve çok geçmeden

buldular;

Muhammed bin Abdilvehhab..

Bu Arap genci klasik Ýslam düþünceleri ve akýmlarýndan

rahatsýz,reformist bir yapýlanmadan heyecanla

bahsediyor,mezhepler ve tarikatlarýn bunun önündeki en

büyük engel olduðunu söylüyordu..

Psikolojik harekat ustasý Ýngiliz casus Hempher ve

yardýmcýsý Sophia için bulunmaz bir cevherdi..

Onlar Muhammed b.Abdilvehhab’a her türlü psikolojik ve

maddÎ desteði saðlýyorlar ve algý

operasyonuna hazýr-âmâde olan Necid bedevilerini

etrafýnda topluyorlardý..Sophia hidayete eriyor ve

Safiye adýyla Muhammed ile izdivaç yapýyordu..Sonra Arap

yarým adasýnda bitmek tükenmek

bilmeyen isyanlar,Müslümanlar arasýnda yayýlan yeni bir

“tekfir” akýmý ya da diðer adýyla

“Çaðdaþ Hâricilik”..

Böylece Hempher’ýn baþlattýðý bu “Ýhtilalci! müslümanlýk”

kendi halkýný ayrýþtýrmayý ve Osmanlý’dan

koparmayý baþarýyordu..Dahasý artýk Arap yarýmadasýnda

Þia’dan sonra Sünni Müslümanlýða karþý

2.büyük dalga olarak yerini alýyordu..

Þerif Hüseyin ve ailesinin Ýngilizler tarafýndan tehcir

edilmesi ile Vehhabi düþüncenin Necid

Çöllerindeki temsilcisi “Suud” ailesine kalýyordu

saltanat..Ve tabii günümüze kadar

uzanan Vehhabi ekolü..

Ortadoðu ve Ýslam Dünyasý’ný öteden beri kendi global

çýkarlarýna göre dizayn etmek isteyen

20.yy’ýn en önemli “Üst Aklý” Ýngiltere Pakistan-Bangladeþ-

Hindistan ekseninde de boþ durmadý

elbette..

Kadim kolonileri olan bu topraklarda Sünni ekole alternatif

bir itikad-tarikat karýþýmý

Muhalif akým ortaya çýkarmakta gecikmediler..Mirza Gulam

Ahmed adýnda bir dini otorite

ortaya çýkarak kendine göre “Kadýyanilik” adý altýnda bir

“inanç felsefesi” kurdu..Yüzbinlerce

mürid-talebe topladý ve Ýngiliz sermayesi desteði ile

onlarca-yüzlerce okul-medrese açtý..

Daha sonra Pakistan idaresince yasaklanmasýna raðmen

bugün bile milyonlarca tâbiisi,okullarý

ve yayýn organlarý bulunmaktadýr..

Bunlar dýþýnda da zaman zaman bir çok heretik mezhep ya

da tarikat ve cemaatler zuhur etmiþtir..

Bahailik,Kenan Rýfai hareketi vs..

21. yy’a girdiðimiz ve yaþadýðýmýz þu dönemde de Ýslam

Dünyasý içinde sayýsýz tarikat,cemaat

hareketleri görmekteyiz..

Þunu unutmayalým ve altýný çizelim ki;

Her ortaya çýkan tarikat-mezhep-cemaat oluþumlarýna

mâziden aldýðýmýz dersler ve edindiðimiz

tecrübeler ýþýðýnda “ihtiyat”la yaklaþmak ve ele almak

zorundayýz..Bin dört yüz yýllýk Ýslam Medeniyeti

ve öðretileri ýþýðý altýnda hareket etmemiz tüm bu akýmlara

karþý “turnusol” iþlevi görecektir..

Buraya kadar “hülasa” niteliðinde mezhep-tarikat-cemaat

kavramlarýnýn tarihi seyri ve problemini

ele aldýk..

Bundan sonraki makalemizde ise neden “mezhep”ler var

olmalýdýr,

“Sünni akide ve mezheplerin önemi” ile tarikatlarýn sosyo-

kültürel açýsýndan varlýk ve önemini ele

alacaðýz..

Vesselam..




.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Ýslam' Anlamak çok kaydýr
Gönderen: Cemal Zöngür / , Ýsviçre
22 Temmuz 2016
Bir düþünce, din ve siyasi yapý, 1500 yýldýr anlaþýlmayýp sürekli kavram kargaþasý ve çatýþma yaþýyorsa ki, yaþamaktadýr. O zaman ya Ýslam'ýn içi gerçekten boþ Arap hikaye ve söylenceriyle dolu olmasýdýr. Veya Arap Ýslam düþüncesinin aþýrý derecede baðnaz ve tutucu olmasý neticesinde, diðer toplum ve kültürlerle hiçbir þekilde uymamasý ya da uyum saðlayamamasýndan kaynaklanmaktadýr. Bunun baþka bir izahý olmadýðý gibi, Arap hikayelerini tekrar tekrar uzunca anlatmak, topluluklarý her seferinde bilinç karmaþasý ve kaosa sürüklemeden baþka bir þey deðildir.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn dinbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýslam Dünyasý’nda "Kavram Kargaþasý" Ya da Ýslami Düþüncelerin "Historisizm" Problemi... (2)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Ne Öðrendin Dersen Ey Yâr... [Þiir]
Yaþayarak Öðreneceksin Çocuk... [Þiir]
Uyansýn Umutlarým Güneþ Gözlerinde... [Þiir]
Bizden Gidenlerin Adýný Zaman Koymuþlar... [Þiir]
Leyla'ya Mektuplar - II - [Þiir]
Muna (Li) Sa’ya… [Þiir]
Düþmelerim Hep Senin Yüzünden... [Þiir]
Gelecek mi O Kervan... [Þiir]
Acýmý Kaybettim Despina... [Þiir]
Aðlasam Yaðmurlarda... [Þiir]


lütfi akarçay kimdir?

yazýlmamýþ en son þiiri,söylenmemiþ en son türküyü yüreðinde arayan adam. . .

Etkilendiði Yazarlar:
Mevlana,Yunus Emre,M.A.Ersoy,Nazým Hikmet,Necip Fazýl,Yahya Kemal,Sezai Karakoç, vs...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.