Sevgi en azgın yüreği uysallaştırır, en uysal yüreği azdırır. -Alexis Delp |
|
||||||||||
|
Sene 1789 yilina geliyor... Martin Luther ve benzeri anarsik, terorist, otekiler ve kafirler diye halk tarafindan pek de sevilmeyen abiler skolastik dusunceye karsi cikiyor. Ronesans ve reform hareketlerine onculuk ediyor. Oyle ya fikirdir bu. Degisir, gelisir ve hep daha iyisi olur. Yeter ki insanlar bu yeni fikirlere adapte olabilsin. Fransa halki da ne kadar bu abiler ve taraftarlari papazlar tarafindan dinden aforoz edilse de (onlar da bizim gibi, akillari cikiyor ya dinden cikarsam diye) yavas yavas bu yeni fikirleri kabulleniyor ve kraliyete kafa tutmaya basliyor. Oyle ya halk calisacak, didinecek, uc kurusunu ve tarlasindaki mahsulu devlete verecek, karsilinda bir hatasi yuzunden ya aforoz edilecek ya da kellesi gidecek. Bu kadar kolay miydi insan hayati? Evet, o zamanlarda o kadar kolaydi. Gerci 2017'ye de baktigimiz zaman... Haydi neyse. Devam edelim... Bu akim tipki sosyal medya postlarinda oldugu gibi tum dunyaya yayilmaya baslasin, kraliyetler birer birer yikilsin, imparatorluklar bolunmeye baslasin ve halkin egemen oldugu devlet dusuncesi bas gostersin. Yurekler sizlayacak belki ama bu akimdan bir de Osmanli Imparatorlugu da nasibini alsin. Ne kadar tarih hocalarimiz bolunmeyi yediremeyip valla dis mihraklar yuzunden Sirplar ayaklandi yoksa Yunanlilar da ayaklanmazdi deseler de, her akli selim insan ozgurluk dusuncesiyle yanar tutusur. O donemin milletleri de bunu istedi ve sahip oldu. Olay bu kadar basittir. Bu durum olurken, yani Osmanli'nin imparatorluk olmasini saglayan hemen hemen her millet bagimsizlik bayragini sallarken bu imparatorlukta bulunan Turk milleti isyan etmemistir. Degil isyan, padisahindan talepte bile bulunmamistir. Fakat padisah olur da basimiza bir sey gelmesin diye kendi kendine meclis kurmus, biraz o meclise yetki vermis, son karari tabi ki kendisinde birakmistir. Meclistekilerde saniyorum padisaha ayip olmasin, zaten istemedigimiz halde bize yetki verdi dusuncesiyle fazla degisiklik taraftari olmamistir. Imparatorluktan geri kalan Anadolu halki padisahiyla demokrasicilik oynarken ulkenin ekonomisi bitmis, ordulari dagilmis ve duble yol projeleri hayata gecemeden son bulmustur. Mustafa Kemal Ataturk ki kendisinin yaptiklarini yazmaya kalksam bitmez bu duruma dur demistir. Rutbesini yitirmis bir asker; ona inananlar esliginde bastan yeni bir ulke kurmus ve bu ulkenin adini Turkiye Cumhuriyeti koymustur. Turkiye dememistir. Turkiye Baskanligi da dememistir. Cumhuriyeti uygun gormustur. Fakat insanlar bu durumu anlayamamistir. Oyle ya Ataturk simdi yeni padisah midir? O padisah degilse ulkeyi kim yonetecektir? Halkin sectigi mi yine halki yonetecektir? Nasil ya? Ataturk'un ne yazik ki bunlarla ugrasacak zamani yoktur. Bir yandan batiyi yakalamali, onlarla iyi gecinmeli, bir yandan Osmanli'nin borclarini odemeli, bir yandan yeni anayasayi uygulamali, bir yandan kilik, kiyafet, alfabe devrimlerini getirmeli ve bir yandan da ABD ve Rusya ile ince cizgide yurumeliydi. Yogundu yani. Her sey hizli gelisti. Halkin cogu hala bir dakika bir dakika! Basbakan, yeni padisah mi simdi diye sorarken, ne oldugunu anlamadan kapildi bir devrime gitti. Bu durum uzun bir sure patlak vermedi. Halk yavas yavas devrimleri sindiriyor, Ataturk yeni yeni anlasiliyor, raki masalarinin sonunda da adam buyuk adammis deniyordu. Nitekim gunumuze gelelim... Tansiyonu yuksek baskanlik secimine az kaliyor. Neler neler demiyorlar ki. Neler neler yapmiyorlar ki. Durust olmak, dogrulari soylemek istiyorsan ya isinle, ya hayatinla ya da geleceginle oynuyorsun. Tarihten yazdim tarihten bitireyim. Sanki firavunlar zamanindaki Misir'dasin. Biri Ra olmus, tum yetkiler elinde ben ne dersem o diyor. Sen susuyor aga ben piramitimi yapar onumden yerim diyorsun. Fakat piramit bittikten sonra gelecegin belirsiz. Duvarlari git gide kuculuyor, oksijen git gide azaliyor ve sana sirin gorunmek icin sans veriyor. Buna ragmen sen de diyorsun ki isigi da kapat. Adam piramit yapti. Ben buna hayir diyorum, kapama... Aksine yardir Kizildeniz'i ikiye...
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Alp Şahin, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |