Gene gel gel gel. / Ne olursan ol. / ... / Umutsuzluk kapýsý deðil bu kapý. / Nasýlsan öyle gel. -Mevlânâ |
|
||||||||||
|
Ben Avrupa. Liberal hoþgörünün tohumlarýndan filizlenen demokrasilerin beþiði. Otoriter ve tahakkümcü yapýlar karþýsýnda azýnlýklarýn da en az çoðunluk kadar eþit hak sahibi olduðu bir modelin temsilcisi oldum hep… -Aslýnda bunu istiyor muydum? -Aslýnda kiþiliðim ve karakterim farklýlýklara ‘açýk’ oldu mu hiç? -‘Öteki’ne saygýyý ‘öteki’ni kapsamak, kendime benzetmek gibi anlamadým mý? -Benzetemediðim noktada ondan deliler gibi korkmaktan ve onu tehdit saymaktan fazlasýný yapabildim mi? -Mermer miyim, mozaik mi? -Durum bu ise, Türkiye’nin bir AB ülkesi olmasý gerektiðini nasýl rasyonalize edebilirim? -Son kertede bir güvenlik meselesi olan bu üyeliði kabul etmem ne denli güvenli? *** Türkiye’yi Avrupa’dan ‘farklý’ kýlan tek önemli ve belirleyici nedenin ‘din’ olgusu olduðunu kabul edelim. Bu Avrupalýlar ‘feci halde’ Hristiyan olduðu için deðil; bilakis Hristiyanlýk gündelik hayatýn küçük bir parçasý olma noktasýna geriletildiði halde, Müslümanlýðýn Ramazanýyla, Kurban Bayramý’yla giyim kuþamý ve örfüyle hayatýn tümünü renklendirmeye aday bir din olmasýndan kaynaklanýyor. Ýþin garibi bu son derece önemli olgu Türkiye’yi isteyen kanatlarca savuþturuluyor ve vahim bir mevzuu deðilmiþ gibi yapýlýyor. Oysa AB yolunda ilerlerken görüldü ki gerek Avrupa’da yaþasýnlar gerekse Türkiye’de; kendilerine dini referans alarak yaþayan ve çok talihsiz(!) bir þekilde ‘Sünni’ olan Müslümanlar, AB sürecinde paylarýna düþen bedeli herkes gibi ödeyecekler fakat din ve vicdan özgürlüðü konusundaki taleplerine eser miktarda karþýlýk bulamayacaklar. Türkiye ile senlibenli caným cicim iliþkisi içindeki ‘kanatlarýn’ görmezden gelmeleri þöyle dursun; eþikteki Türkiye ve onu oluþturan çoðunluðun dini, Türkiye’nin üyeliðine þüpheli bakan ya da Türkiye’yi birliðe istemeyen kamuoylarýnýn gerekçelerine kulak týkamayan düþünce gruplarý tarafýndan ciddiyetle sorgulanýyor Avrupa’da. Türkiye gayrimüslimler, Kürtler, aleviler ile ilgili hummalý tartýþmalarý göðüsleme durumunda iken AB ülkeleri adýna ve bir dizi gönülsüzlük gerekçesi üzerinde düþünülmesi size fazlasýyla narsist bir tavýr gibi gelebilir. Evet, ‘bizi istemeyen’ Avrupalý aslýnda bizi isteyenlere oranla daha kibirli, ama olaya ‘gerçek’ bir sorun üzerinden yaklaþtýðý da kesin: “Müslüman bir ülkeyi, farklý bir kültürü neden isteyelim?” Müslüman bir ülkenin birliðe girmek istemesi devlet-ulus-vatandaþ kavramlarýnýn eski ama saðlam zeminine basarak gerçekleþtirilen ‘çeþitliliðe açýk olmamak için on sebep’ ya da ‘farklýlýk’ kutsal mýdýr; farklý kültür neden ille de kutsanmasý gereken bir unsurdur tarzýnda mülahazalara kadar gidiyor. Çeþitli kültürlerle bir arada yaþamak kaçýnýlmazsa, farklý kimlikleri toplulukla uyuþabilecekleri noktaya kadar silikleþtirmek, asimile etmek mümkün deðil midir? konusu ‘þimdilerde’ açýk açýk dile geliyor. Bu, batýlý liberal demokrasilerin mevcut yapýlarý açýsýndan bir çifte standart içermiyor; ama liberal hoþgörü projesinin özünde yatan ‘modus vivendi’ arayýþý ile fena halde çeliþiyor. Zira bu öz, farklýlýklarý memnuniyetle tanýmayý ve hiçbir zaman tek bir iyi yaþam modelinin olmayacaðýný tevazu içinde kabul etmemizi gerektirir. Fakat bugünün batýlý liberal demokrasileri Aydýnlanma felsefesiyle iç içe geçmiþ bir ‘akýlcý uzlaþmalarla inþa edilecek ideal yaþam’ hedefine kilitlenmiþ durumda. Bu hedef diðer kültürleri, diðer iyi yaþam tariflerini bir kusur olarak görüyor; hatta bunca ilerleme ve geliþmeye raðmen hala farklý kültürlerin, hala dini önemseyenlerin olabilmesini esefle karþýlýyor. Bunun liberal felsefenin en miadý dolmuþ yorumu olduðu, upgrade edilmesinin gerektiði de bir gerçek. Yani, Türkiye’yi AB için problem olarak görmeyen tarafýn, farklý din ve kültürlere sahip insanlarýn bir arada yaþayabilmeleri için ‘silikleþtirilmelerini’ önermeyen bir demokrasi anlayýþý, bir modus vivendi arayýþýný projelendirilmesi lazým. Deðilse azýnlýk haklarýný bile ‘bölünme’ endiþesiyle karþýlayan Türkiye’nin çok kültürlüðü geniþ yýðýnlarýn mutabakatýyla kabullenemiyor oluþuna hayret edilmemeli.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |