D ö n ü ş...

Bu şiir, derin bir içsel yolculuğun ve bir yakarışın dizelere dökülmüş halidir. Şair, ruhunun en kuytu köşelerinden yükselen sesiyle, hem Rabbine sığınır hem de aşkın ağırlığı altında ezilen kalbini anlatır...

yazı resim

içimde inleyen bir ben varda varamadım hâlâ yanına,

gelemedik yüz yüze, yaklaşıp tutamadım elinden,

vuslatı yoldaş edindim, bircan’dan habersiz.

kırkbeşlik ömrü arayış yerine beklemekle geçirdiğimi fark ettiğimde

geç kaldığımı anladım ya da bir şeyler geçmişti sanki benden…

çoraklaşmış içimde öz ve kabuk hâlâ benim mi?

soluğunu tutan diğer aşıklardan ayıran ne ki beni?

ya İlahi, ya Rab! ya Allah derim en içten sözlerimle!

gözyaşıma sen layıksın bir tek ancak bir yanım da kayıyor işte!

düşüncelerime esir düştüm, düşüncelerimde onun yanında tutsak,

daha dünya yok iken ve cennet-cehennem yok iken…

nereden, nasıl başladı bu yanış, kim ya da zamanın önemi yok artık.

anlatsam, söylesem kim dinler, kim anlar ki senden başka İlahi!

kül mü olayım yoksa yanmaya devam eden bir kor mu?

daha ne kadar kaldırırım bu aşkın ağırlığını bilemedim ilahi!

bilmediklerimde boğulmadan,

bir sebep bul bildir ya İlahi, ya Rab, ya Allah…

bu yükü kaldıracak gücü istemeyi de ihsan buyur ya Allah.

sen ki, sevdiklerimizi yaradan, sevdiklerine cömertçe verensin.

Kitabullah şahidim bire on veren, bir adıma on adımla gelensin.

kapına gelişlerimin yollarını ne çok uzattım, bilmez miyim ya Allah!

ışıltısına kapılınca hayatın, günahım çizgi gibi göründü gözüme.

şimdi hiçbir yönüm yok benim.

en merhametli tutuşunla tutar mısın elimden?!

bir can gül ömrüne erişti vuslat.

halbuki ben bir bakışıyla ona doğru çekildim.

sanki bir mıknatısın çekim gücüne itildim..

bu dünyada olmadan nasıl yaşanır ki aynı dünyada?

kenara atılmış bir kağıt parçasına gıptayla bakıyorum.

bırakın beni de öyle bir kenara yapayalnız.

usulca tekrar alınacağı güne kadar beklemede kalayım.

ben kendimi dinleyeyim bir de onun lavta sesini

konuşan bir ayna gibidir lavta bana

tok perde aralığından kalır mı farkı bir bülbül sesinden?

evet, ben bir kağıt parçası, bir eşya olmalıyım.

onun sesinden lirik bir şiire şöhretleniyor insan.

ey sevgili! ey yâr!

gelemeyişinle bir ben kalmadı ortada

çünkü senlik benlik gitti hepsi bir artık…

bir merhabanla gelseydin

kim bilir sen, ben bir hiç kalırdık.

isteyipte yapamayışınla bile bir güzellik eyledin.

gönlümü aşkınla billah kebap eyledin.

Yorumlar

Başa Dön