Chp, Gerçekten demokrat Mıdır?

Sonra biri çıktı dedi ki; CHP gibi demokrat bir başka parti varsa gösterin ona oy verelim

yazı resimYZ

Dün akşam Beylikdüzünde benim gibi genç emeklilerin takıldığı emekliler lokaline arkadaşların daveti ile çaya muhabbete gittim. Bu tarz mekanlarda konuşulan konular genelde: ekonomi, siyaset, tarih, sağlık ilaahir.

Bizim ekip kalabalık olunca masaları birleştirmek zorunda kaldık. Masalar birleşince mesafeler kısalıyor ve ister-istemez muhabbetin kıvamı da koyulaşıyor. Evet, ben; kişilikli, dürüst, sözünün eri insanları seviyorum. Söze değer veren, ne söylediğini bilen, duygularıyla yaşadığı şarkıları seslendiren, kalben kabullendiğini başkalarının gözünün içine baka baka anlatan insanları seviyorum. Bu insanların dünya görüşü, hayat felsefesi, cinsi ve milleti ne olursa olsun fark etmiyor değer veririm.

Dün akşam açıkçası öyle kültür, sanat, edebiyat sohbetleri yapacak kıvamda da değildim. Ülke politikası, değişen gündemler, yaklaşan yerel seçimler ister istemez muhabbettin yönünü illa politikaya, partilere, liderlere çeviriyor. Bir de erkek muhabbetinde, emekliler lokalinde ne beklenir ki? Muhabbet boyunca sohbete katılım göstermemeye dikkat etmeye çalışsam da dostlarım muhabbete dahil olmam için abi sen gazetecisin, bilirsin.. gibi sözlerle gaz vermeye çalışsa da sükunetimi koruyup anlatılanları dinlemeye çalıştım

Sonra biri çıktı dedi ki; CHP gibi demokrat bir başka parti varsa gösterin ona oy verelim

Söz elbette buram buram cehalet ve kibirle yoğrularak öyle çıkmıştı ağızdan biliyordum ama kibirli insanlara haddini bildirmek bende ata sporu olduğu için madem o kadar demokrat, o halde niye rahmetli Baykal zamanından beri Anayasayı sivilleştirmiyorsunuz? dedim

Gık yok! Sonra yanımda oturan Barlas: Yuşa konuştuğun kişi CHP gençlik kollarında ve avukat dikkat et dedi. Barlasın bu uyarısı zaten gergin sinir sistemimi daha da gerdi.

Arkadaş: Ak Partinin yaptığı Anayasa Açılımını niye destekleyelim deyince bu ülke ve halkı için isteyecek ve destekleyeceksin dedim.

Ak Parti bu ülkede iktidara geldiği günden beri Anayasa Reformu ile ilgili birçok şey konuşuldu. Konuşuldu ama bir çalışma da yapılamadı. Sebebi ne biliyor musunuz? CHPnin yani ana muhalefetin Yeni Anayasayı istememesi

2002 yılından beri anayasa değişikliklerinin görüşüldüğü TBMM toplantıları, muhalefet partilerinin, özel olarak da CHPnin gerçekten demokratik bir Türkiye istedikleri konusunda çok ciddi tereddütler uyandırmıştı bende. Tereddütler, evet, çünkü daha başından itibaren Anayasa Açılımına karşı olumsuzlayıcı bir tavır sergilemiş olmalarına rağmen, yine de TBMMde bir uzlaşı zemininin bulunabileceğini umuyordum. Maalesef, yanılmıştım!

CHPnin, Türkiyede bir yargı reformunun Yüksek Mahkemelerin yapısından başlayarak gerçekleştirilmesi zorunluluğunun farkında olmaması düşünülemeyeceğine göre, yargıya ilişkin 3 maddenin Anayasa değişikliğinin dışında tutulmasına olan itirazını anlamakta zorlanıyordum. Rahmetli Deniz Baykalın, uçan kuştan hile sezen Köroğlu mantığıyla ve Can Dündar gibi kanı bozuk ülke düşmanlarının Canlı Gaste programlarında Yeni Anayasa Reformuna niye itiraz ettiklerini daha dün gibi hatırlıyordum. O zaman da mealen sol kafanın fikri: Eninde sonunda Ak Parti iktidardan düşecek sonra dokunulmazlık imtiyazından yararlanamayacağı için bugünden önlemini almak, dolayısıyla yargı sisteminin yapısını değiştirmek istiyorlar! mantığındaydı. Baykal o dönemde Erdoğan başta olmak üzere, AK Partili bakan ve milletvekilleri hakkında birçok yolsuzluk dosyası bulunduğunu, dokunulmazlıkları kalkar kalkmaz da mahkemelerin yolunu tutmak durumunda kalacakları için hükümetin Anayasanın yargı erki ile ilgili maddelerini değiştirmek istediğini öne sürerken, meseleyi ne kertede basit bir idrakle yorumluyordu

Baykal, tastamam bu gerekçeyle Anayasa değişikliklerini Anayasa Mahkemesine götüreceklerini bildiriyordu ki, bu referandum yolunu kapatmak için işi yüksek mahkemeye havale etmek demekti. Açıkça o dönemde anlaşılan şuydu: CHP, millete değil, bürokrasiye güvenmekteydi! Halkın oyundan değil, bürokratik mekanizmadan medet ummaktaydı! Anayasa Mahkemesine, CHPnin yapacağı iptal müracaatı, esasen CHP liderinin ve CHPnin yönetici kadrolarının demokrasi konusunda bilinçdışılarında çöreklenmiş ve bastırılmış endişelerini okumak artık semptomal bir davranış haline gelmişti. Semptomal, diyorum çünkü şayet referandumun Anayasa değişikliklerine Hayır oyuyla sonuçlanacağından emin değillerdi! Emin olmamak şöyle dursun, tam tersine, Türk halkının bu değişikliklere büyük çoğunlukla Evet diyeceklerini de ince ince hesaplıyorlardı.

CHPnin TBMMde kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerinin iptali için Anayasa Mahkemesine başvuracağını açıklamakla Millet İradesine bir eylemle iki kere hakaret ettiğini görmemiz gerekiyor!

Nasıl mı?

Birincisi: TBMM, millet iradesini temsil eden kurumdur ve CHP, TBMMyi, dolayısıyla millet iradesini gözardı ederek Anayasa Mahkemesine başvurmayı tercih etmişti.

İkincisi: Anayasa Mahkemesi bu değişiklikleri iptal ederse, hükümetin referanduma gitme imkânı ortadan kalkmakta, dolayısıyla da millet iradesinin önü bir kez daha kesilmiş olmaktaydı.

Diyeceksin ki; Anayasa Mahkemesi, yasaların Anayasaya uygunluğunu denetlemekle yükümlü bir kurumdur; dolayısıyla TBMMnin onayladığı değişiklikleri reddederse Mahkemenin, millet iradesini gözardı etmiş olması gibi bir durum sözkonusu olmayacaktır. Tabi haklısın da burada unutulmaması gereken, bu defa Anayasa Mahkemesine iptal için gönderilenin, herhangi bir yasa değil, Anayasa olduğuydu. Anayasa Mahkemesi, TBMMde kabul edilmiş olan Anayasa değişikliklerini ancak Anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırı bulduğu takdirde iptal edebilir. Değiştirilen maddelerin, Anayasanın değiştirilemez maddelerine aykırılığı ise, elbette sözkonusu değildi.

Peki burada toplaşan dostlara sormak isterim. CHPnin o günden bu güne zihniyetinde sizce bir değişim var mı? Bakın hepimiz birer ferdiz. Onlarda fertler ama bu ülkede kimlerle birlikte yaşadıklarının farkında bile değiller maalesef. CHP, Türkiyede demokrasinin önünü kapatmak, millet iradesinin yerine bürokratik idareyi hâkim kılmak arzusundan vazgeçmeyeceği gün gibi ortada. Zira onların demokrasiden anladığı dil ise bambaşka Dün de bugün de CHP anayasa değişikliklerini kendini helak edercesine iptal ettirmek gayreti içine gireceğine, AK Partinin, anti-laik faaliyetlerin odağı haline geldiği iddiasına Danıştay saldırısını delil olarak gösteren Yargıtay Başsavcısı hakkında suç duyurusunda bulunamamış bir parti olduğunu unutmadık ki bugün onların demokrasi havarisi kesilmelerindeki niyeti anlamamış olalım
Daha bu örnek gibi binlerce mesele yüzünden CHPnin kurulduğu günden beri demokrat olmaya çalışmadığını bilmemek bir insanın beyni ile kıçının yer değiştirmesi demektir bana göre. O yüzden burada demokrasi dersi vermeye kalkacak en son parti CHP ve CHPlilerdir. dedim

Avukattan ses çıkmayınca müsaade isteyip evin yolunu tuttum. Yolda giderken bir insanın CHPye demokrat diyebilmesi için nasıl bir akıl tutulması yaşadığını düşündüm. Ya da böylesi eğitim alıp saf nasıl olabilirler diye düşünmeden edemedim. Gerçekten nasıl olurda bu insanlar tarihten, olandan bitenden ayrı bir hayal dünyasında yaşayabilirler? Bunlar acaba uyuşturucu filan mı kullanıyorlar dedim kendi kendime

Evet, kardeşlerim uzun lafın kısası şudur ki CHP bu ülkede hiçbir zaman demokrat olamamıştır. Hiç bir zaman da olmayacaktır. Avukat arkadaş gibi demokrasiyi kendi tekelinde sandıkça da yok olmaya, diz dövmeye mahkum bir parti kalmaya devam edeceklerdir. Bunları da onlara hatırlatmak bizim gibi farklı düşünenlerin görevidir. Zira insan ülkenin daha müreffeh bir konuma gelebilmesi için çalışacak ana muhalefete ihtiyacı olduğunu biliyoruz çünkü

Kalın sağlıcakla

Başa Dön