..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Doğaüstü henüz anlayamadığımız doğal şeylerin adı. -Elbert Hubbard
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Yazarlar ve Şairler > Yûşa Irmak




18 Ağustos 2021
Tanpınar’ın Şark ve Garp Çıkmazı Üzerine…  
Yûşa Irmak
Doğu ve Batı üzerine birçok esere imza atan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın takdire şayan çabası, yaşadığı dönemde maalesef pek anlaşılamamış… Hatta döneminin birçok yazarları tarafından ortaya koyduğu bu eserler küçümsenmiş, yadırganmıştır. Söz konusu bu çabanın bugün bile yeterince anlaşıldığını sanmıyorum maalesef…


:IAI:
Doğu ve Batı üzerine birçok esere imza atan Ahmet Hamdi Tanpınar’ın takdire şayan çabası, yaşadığı dönemde maalesef pek anlaşılamamış… Hatta döneminin birçok yazarları tarafından ortaya koyduğu bu eserler küçümsenmiş, yadırganmıştır. Söz konusu bu çabanın bugün bile yeterince anlaşıldığını sanmıyorum maalesef…


Aslında edebiyat dünyamıza baktığımızda bugün rahmetli Tanpınar’ı anlatan bir çok eseri görebiliriz. Fakat bu çalışmalar da özümsenerek okunmadığından, Huzur romancısı hâlâ batıya hapsolmuş bir zihniyetin fikir teatileri gibi gelir ya da bu dar zihniyetin temsilcileri, Tanpınar’ı kendilerinin bir lideri sanır.

XIX. Asır Türk Edebiyatı Tarihi’nde kültür gömleği değiştirmenin sancıları adım adım duyumsanabilir. O kadar ki, harika eserin sahibi bile zaman zaman kendisiyle çelişkiye düşmüş. Daha doğrusu, Batı’nın hırpaladığı Doğu’yu, Doğu’nun tutuculuk sebebiyle yok saydığı Batı’yı yer yer savunmak zorunda kalmış.

Dergah’ta yayınlanan Tanpınar’ın özel günlüklerinin birinde, yazar, Melih Cevdet Anday’ın bir eleştirisinden yola çıkarak, doğululuk ve batılılık üzerinde baya bir kafa yormuş. Notlar, keskin dilli çiziktirmeler, 1960 öncesi kaleme alınmış. Melih Cevdet’in hangi eleştirisinden ya da değinisinden söz açtığını tam olarak bulamadım.

Tanpınar aynen şöyle demiş: “Melih Cevdet’in makalesi, üç sütun. Bütün mesele, iki ayrı kültürümüz olabilir mi?! (…) Mesele hiç de yersiz değil. Hakikaten konuşulabilir. Fakat softalığın dışında. Halli ne kadar basit halbuki.

Hem şarklı, hem garplı olabilir miyiz? Elbette hayır. Fakat garplı bir şarklı olabiliriz. Şark bizim şimdilik çektiğimizdir. Ve galiba da uzun zaman öyle kalacaktır. Hüviyetimizden milletçe çıkmak imkânımız olmadığına göre kabil değil.”

Söz konusu bu yazı, sanıyorum, Melih Cevdet’in Doğu-Batı (1961) kitabında yer alan denemelerinden biri olabilir. Orada Melih Cevdet, “ikici” kültür endişesiyle makaleler yazdığını hatırlıyorum. İkici kültürün ikiye bölünmeye yazgılı bir toplum oluşturup oluşturmayacağı ise burada büyük bir şüpheli olarak duruyor. Ama yine de Batı’ya doğru yol almayı tercih ediyorlar.

Tanpınar, Doğu ve Batı konusunda, yaygın anlayış ve tutumdan, egemen bakış açısından bir hayli farklı tutum sergilemiş. Örneğin: Bir aşk çevresinde oluşan; “Yaz Yağmuru” hikâyesi, bir bakarsınız, kültür gömleği değiştirmenin derin sancılarında odaklanıyor… Büyük yangında kavrulup gitmiş mâzi, işte, bellekte yaşadıklarını unutamamaktadır yazar…

Kabul etmek gerekiyor ki, Tanpınar’ın yaşadığı dönemin kalemşörlerinin çoğu, kendisi gibi düşünmüyordu. Batılılaşmak ise bu minval üzerine bir umuttu. Ziya Gökalp’in Kurtuluş Savaşı sonunda Halide Edip’e söylediği : “Bu Doğu mefkûresi denilen şey de ne olur, Halide Hanım? Türk’ün mukadder olan kültüründen bizi uzaklaştırmaz mı? Türk, Orta Asya’dan geldiği günden beri yüzünü Batı’ya çevirmiş değil mi?” diye sorar.

O kültürel ortamdan dışarıya çıkan Tanpınar ise bambaşka sorunlara değinir:

“(…) Şark’ı bilmeyen ve bizi en basit unsurlarımızla tanımayan bir insan, ne dereceye kadar kendini -Türk milletini inkâr etmek şartıyla- hakiki münevver addedebilir? (…) Tesadüfen Dede’yi tanımıştım. İnsanlığın ayrı bir yüzü olduğunu öğrenmiştim. Yunus diye bir şairim, Naci diye acayip bir şairim var, o halde niçin bilmiyorum!.. Bilmesem rahat edebilir miyim!.. Ve mesele, kendi kendime, oh bugün Dede Efendi’yi unuttum, yarın da Itrî’den kurtulsam… diyebilir miyiz? Dememiz doğru mu?”

Hızlıca yazılmış bir makaleyi andıran bu kopuk, meramı tam dile getiremeyen tümceler, yazarın aslında kaygısını da dışa vuruyor. Acı olan belki de şu: Dünün, yüzünü Batı’ya çevirmiş münevveri de Dede Efendi’yi, Itrî’yi, Yunus’u bugünün insanlarından daha çok biliyor ve belki daha çok seviyordu. Tanpınar’ın tedirgin soruları zaman içinde yanıtsız kaldıkça, “insanlığın ayrı yüzü” büyük ölçüde silinip gitti. İşte bugün bile bu silik hayaller üzerine bir makale okumuş oluyorsunuz.

Artık ne Şarklı, ne Garplı, ne de -Huzur romancısının özlediği gibi- “garplı ve şarklı” olabiliyoruz. Hayatımızı her anlamda belirleyen medya ve sosyal medya ABD’nin tekelinde ve belli bir zümrenin denetimi altında. Çünkü günümüzün insanı içi boşaltılmış Doğu ve Batı kavramlarıyla ilgili düşünce gücüne sahip bile değil. Ona medyada uyarlanan ve öğretilen, gelgeç değerler, ya da, değer görünümlü değersizlikler etrafında bir ömür tüketmek, ömür tükettiğinin farkında olmaması için her türlü gayret ve çabanın nasıl ilmek ilmek işlendiğini dikkatli bakan herkes görebilir. İnsanı işte bu durum gerçekten çok huzursuz ediyor…

Yani, bilemem ne zaman insanımız uyanır?, Ne zaman öz değerlerine sahip çıkar? Ne zaman tekrar büyük bir millet oluruz? Bilemem… Ama 2021’in 2022’ye yaklaştığı bu günlerde çekilen bir takım sancıların boşuna olmadığını düşünüyorum… Gönül her alanda, tam anlamıyla hedefi on ikiden vuran bir millet olmayı arzu ediyor.

Diğer taraftan, Tanpınar’ın çok bilinmeyen bir özelliğinden de bahsetmek isterim. Çoğunuz yazarın, resim sanatını çok sevdiğini, bu sanat üzerine önemli yazılar kaleme aldığını bilmeyebilirsiniz. Tanpınar’ın resim sanatı üzerine de kaleme aldığı yazıları mutlaka okumalısınız. Onun dünya görüşüne göre bu yazılardan tam anlamıyla Batı’nın bir tutkunu olduğunu anlarsınız. Nasıl mı? Örneğin, İstanbul’da mevsimleri tasvir ederken Batı resminin ustalarını anmasından, ressamların eserlerinden çağrışımlara yol almasından… Bu yönüyle Tanpınar: “Softalığın dışında” kalırken, perspektifini ne Şark’a, ne Garp’a kapamış bir yazar olarak karşımıza çıkar. İnanın bu yönüyle bile değerli bir yazarımızdır.
Kesinlikle hürmete ve övgüye layık bir kalemdir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın yazarlar ve şairler kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ruhu Vurgun Yemiş Dalgıçlar
Abdülhamid, Abdülhak Hâmid ve Karındeşen Jack
Dilaver Cebeci
Bir Çığlık
"Anlamı Yok Tüm Sözlerin"
İlla da Ben… Ben!..
"Babil’de Ölüm, İstanbul’da Aşk"
Bizi Birleştirenler
"Suya Kanat" Ummana Karışan Şiirler
Deneme Ustası Evliya Çelebi

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
O Kelime!
İstanbul’u Düşünmek
Geçmişi Geçmişimiz Olan Şehir: Bosna - Hersek
Kaygı ve Endişe İnsanı İnsanlıktan Çıkartır
13 - 14 Yaşındaki Kız Çocukları Hakkında…
Ezberlerin Bilimsel Kılıklısı Bir Felakettir
Gidene Yol, Kalana Yer Vermek
Eşek Edebiyatı
İşlenmemiş Cevherler Ülkesi: Türkiye
Hakikati Hakikat Olduğu İçin Sevmek

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Geldim [Şiir]
Bir Hicran Nağmesi [Şiir]
Sakin Bir Acı [Şiir]
Sözün Çiçeği [Şiir]
Sevgiliye Hasretle [Şiir]
Geceye Kâside [Şiir]
Benimle Ölür Müsün? [Şiir]
Gözbebeği Turşusu [Şiir]
Beste-i Nigar [Şiir]
Bilemezsiniz [Şiir]


Yûşa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aşığı! Yayıncı, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.