..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Ben bir öğretmen değil, bir uyandırıcıyım. -Robert Frost
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Bilimsel > Felsefe > Bayram Kaya




12 Ekim 2021
Kurucu İnşanın Temelindeki Kolektifi Oluşumlar 13  
Bayram Kaya
Kolektif alan kişi davranışlı salınım genlikleriyle iç içe geçişen girişmelerdir. Aç insanın salınan frekansları savunma durumunda olan kişinin salınım frekansları arasındaki boşluklu tanecikli kısımlarla girişen eylemiyle kolektif ortamın işlerge kuvveti dediğimiz tahrik enerjisini ortaya koymaktadır.


:EDC:
Burada hem geleceğe miras olup aktarılacak hem de sizin yarın için başlangıç depo enerjinizi oluşacak kolektif birikimin olması nedenle sizin; ne yarın endişeniz vardır. Ne yarına miras bırakma endişeniz vardır! Öyleyse sizin herkesle aynı olan birim emek gücü sürenizle üretemeyeceğiniz bir on binlerce kişinin emek gücüne sahip olmak niyeydi ve nasıldı?

Emek gücü üzerinde üretilen enerjinin tüketimden fazla olup, yarın için başlangıç enerjisine ya da çalışamamanın enerji sağlamasına, amortismana vs. ye dönüşen kolektif birikimi; seçilmiş kişilere rızk diye veren hile karşısında kişiler; toplumsal bağları aşınmış olmakla çökmüş bir moral değerleri ile sefaletin içindedirler. Güya güzel ve örnek ahlakı ve refahı aramaktadırlar. Amiyane tabirler eğer yerseniz.

Herkesle ve hepimizle; herkese ve hepimize göre işlerge kuvvetin işleyimiyle, kolektif birim zamanlı çalışma ve üretim diyen kolektif alan; kişinin muhtaçlığını ve yarın endişesini (tekil kazanç edinmesini) öngörmez. Kolektif birikim herkese göre olduğunda, herkesin yarın endişeniz yoktur. Depo enerji herkesle, herkese göre olmaktadır.

Futbol da, ses gücüyle vs. aynı birim süre içinde ortalamada biraz fazla emek gücü ortaya koyan kişilerin astronomik kazançlar edinmesiyle yurttaşların ensesinde boza pişiren cehaletlerin; matematikte, elektronikte, felsefe bilmemekte, sağlıkta, buğday üretmede, maden çıkarmada, araba tamiri gibi yığınlarca alanda aynı başarıyla olamayıp; hatta hiç olmaları karşısında; aynı birim sürede ortalamanın da gerisinde olan bu kişilerin bu geriliklerine karşı sözüm ona kazanç kayıpları dengelenmiş midir?

Yoksa köleci mantığın gereği, birinin efendi olup; diğerinin muhtaçlıkları olacak biçimde; bir alandaki başarının diğer alandaki cehaletlerine, geriliklerine karşılık bir denkleşme olacakken sadece futbol üzerinde başarıyla ödüllenmişler mi?

Köleci sistem yozlaşmalı yansıma olan ticari öğretinin eylem hırsı, gelir getiremeyenler üzerine gelirsiz ligin de yeni bir stresi olarak yansır. Eğer inşanın temelinde değiştirme değeri ne artan ne azalan karşılıklı emekler değişimli denkleşme yoksa kâr hırsıyla, kazanç nedenle herkesin tacir olmamasını nasıl öngörecektiniz.

Buna aptalca "tacir olmak için önce üretilip satılacak, tüketime konu olacak bir malınızın olması gerekir" demeyin. "Ticaret böylesi bir dengedir" demeyiniz. Başlangıç koşulu belirleyiciliği ticaret yapmak için yapılan üretimi bilmez.

Başlangıç koşulu doğada sağlama yapan rasgeleliklerin doğa gücü karşısında yardımlaşan, dayanışan; doğa gücüne karşı direnci büyütmekten doğan bileşimin kolektif tahrikli işlerge ve işleyim gücünden doğmuş sağlama paylaşım hareketidir.

Kişinin 24 saat çalışmayla sınırlı emek gücü işlerge kuvvettir. Bir emek gücü ile olan meşgul olan işlerge kuvvetin; diğer emek güçlerine karşılık olarak değişilmesi; işleyim kuvvetiyle kolektif bir tahrik gücüdür.

Ticaret, kâr yapma, kazanç gibi köleci enfeksiyonlar inşaca olan kolektif tutumla organize olmuş kolektif üretim koşullarının gelişmesi, oturmuş bir yapı sistem olması içine çok sonradan konmuş hileci köleci tuzaklardır.

Köleci sistemler değişilir üreten emeği değil, kazancı, ticareti ön görür. Ve kazanç kutsaldır der! Kazancın on da dokuzu ticarettir der. Emekten ve değişilir karşılıkla üretimden bahsetmez bile. tacirliğinde emek olduğu demagojisi yapmayınız.

Çünkü kolektif inşa ticareti öngören bir bileşilme oluşan alan değildir. Ticaret denen olgu ittifaklarla ganimeti El mantığıyla genişleyen coğrafya alan içine emekler değişimini ulaştırma hizmeti olarak sonradan ortaya çıkmıştır.

Elbette genleşen bir üretim hareketi alanında ulaştırma şarttır. Ulaşım gerekliliğini de içeren kâr mantıklı ticaret sonradan olan sonuç olan durum ve kâr mantığı gibi yapaylıklar olmakla sağlatan üreten başlangıç koşulu gibi ortaya konamaz.

Tuzu eline almakla avcıya doğru koşan biri avdan bir parça et alıp karşılığında tuz veren ticaretle değil kolektif sistem kurmak, inşaca bile olamazsınız. Ama bir kez kolektif sistem kurulup işlerlik kazandı mı artık tuz ticaretiyle de inşa kurarsınız. İnsan ticaretiyle de inşa kurarsınız. Çünkü bunlar denklikle değişilen emek gücünün kolektif depo enerjisi üzerine çöreklenen sömürüyle olasıdır.

Çöreklenilen kolektif depo enerji kolektif alana dönmemekle kişilerde yarın endişesiyle ha bire çalışma, ha bire asalakları doyurmaya; "çok şükür bu gün de karnım doydu. Bunu da bulamayan var" diyen şükrediş ve toplumuna yabancılaşma ortaya konur.

Paranın kolektif emekler üzerinde bir değiştirme değeri kolaylığı olmasıyla; herkesle kolektif gücün oluştuğu, kolektif gücün herkese dağıtıldığı, kolektif gücün herkese göre depolandığı yer şimdiki deyimle kolektif alanın maliye ve hazinesidir. Maliye ve hazine de planlama düzenlemesiyle kolektif alan kökenli olup eski totem güçle şimdi devlettir.

Totem alan herkesle, herkese sağlasındı kolektif alandı. Totem alan dışa kapalı girişmeydi. Sağlasındı katılım ve paylaşım ilişkileri totemi ortamın faaliyetiydi. Bu alanın tüzel öznesi totemdi tabu anlayışlıydı. Totem alan sağlasındı düzenlemeler ve organizasyonlar gereği (belli belirsiz kurumlaşmalar gereği) totemi merkez iş güç gibi görevlenmeleri ve görevleri organize ediyordu.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın felsefe kümesinde bulunan diğer yazıları...
Ölçü 2
Ölçü 1
Ölçü 4
Hemcinslerin Tarihi 11
Hemcinslerin Tarihi 14
Hemcinslerin Tarihi 4
Ölçü 3
Hemcinslerin Tarihi 6
Hemcinslerin Tarihi 12
Hemcinslerin Tarihi 13

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Bildin mi? III [Şiir]
Ayrılık Nedir? [Şiir]
Bildin mi? [Şiir]
Bildin mi? II [Şiir]
Bülbülü Öldürmek [Şiir]
Hata Yapmak [Şiir]
Asuman [Şiir]
Ne Devletsun Ne Devletlu [Şiir]
Köle 2 [Şiir]
İçimizdeki Yabancı [Şiir]


Bayram Kaya kimdir?

Emekli eğitimci. 1950 Mucur / Kırşehir doğumlu.


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.