Seviyorum, öyleyse varým. -Unamuno |
|
||||||||||
|
Þayet bu bir final olacaksa öyle ya muhteþem olmalý deðil mi? Son kez söylemeli ve susmalý… Bilenler, yalnýz onunla bilmeli, onunla anýmsamalý. Yaþamak denen allý pullu geline, en güzel þarkýyla “elveda” denmeli, denebilmeli… Anlýyorum ki bir þair için “yaþam defterini kapatmak”tan daha trajik, daha yoðun bir imge yoktur! Anladým! Kendi ölümüdür þairin kýyameti. Þairler göçer, nefes biter ve fakat þiirleri hiç susmaz… Kelimeler kaybolmadýkça, o dili konuþanlarýn nesli silinmedikçe yer üstünden þiir elden ele, gönülden gönüle sürekli dolaþýr. Yani gerçekten þu dünyada “Bâki kalan bu kubbede bir hoþ sadâ imiþ…” Mevlâna Ýdris Zengin de yaþam defterini kapayýp gitti. En güzel þarkýsýný, kendi ölümü için yazdýðý “Tarih Bitti”de söyleyerek… Bir vasiyet mi bu þiir, elveda mý, yaþamýn ve ölümün hakikatini duyurmak için mi geride kalanlara? Anlamý ne olursa olsun, bir þairin en güzel þiiri… Ve bir kere daha inandým: Bir þair, kendi ölümü üstüne yazar en içli þiirini… “Sana bakmak topraða bakmak kadar güzeldi Sert þarkýlar vardý yanaklarýnda Sabahýn sisini dalgýn atlara yükledim Senin þehrine vardým saçlarýný aradým boþuna Sen yoktun bir þey yoktu Bütün dillerde yalan söyledim sana inanmak için Sen gittin tarih bitti milat neyi açýklayabilir Sana bakmak topraða bakmak kadar güzeldi Ne vardý bir de bahçeler vardý Bahçeye resimler düþmeye devam ediyor Kimi eski bir denize çizilmiþ Kimi her yaný haziran bir trene Kimi bir kelimeye Bir resimde isa akþama bakýyor Bir resimde tarihçiler eliboþ dönüyor kadýnlarýn verdiði sözlerden Bir resimde yüzlerce anahtar var hiç kapý yok Bir resimde telefon çalýyor açýyoruz ve yaðmur Islanýyor zaman Bir resimde yedi kiþiyiz aramýzda en güzel ölüm gülümsüyor Çiçektik çok Hatýrlar mýsýn Hatýrlarsýn Geçtik dünyanýn arasýndan Geçtik bu küçük omuzlarýmýzla Maviler giymiþ aðlayan meleklere Tarifsiz kadýnlara Düþmüþ bayraklara gecikerek Geçtik dünyadan baðýþla bizi Yaptýklarýmýz için Yapmadýklarýmýz için Elimizi Dilimizi Tanrým Baðýþla bizi Kimsenin olmayan bir yoldan geçerken Kimsenin olmayan bir resmini gördüm hayatýn Büyük dalgýnlar vardý Cevapsýzlar Hiç deniz görmeyenler Kimseye bir þey sormayanlar vardý Kaybedenler Hayatýn büyük ýrmaðýnda Vardý ve akýyordu Sonra kimse kalmadý Hiç kimse Baðýrmak için Yalvarmak için Çünkü herkes gitti Çünkü herkes gider Geceler var bir de iyi geceler Ýyi geceler bayým hiç yittiniz mi En az bir defa yitmeli insan Nasýl geçti yýllar telefon beklerken mi Þarkýlar bitti þarkýlar bitti Bir þey söylemedin kadýnlar için Devrimler için bir þey söylemedin Yýldýzlar için Ýyi geceler bayým Yine birisi aðlamýþ bak yeryüzü ýslak. Ýçinde yalan olmayan bir cümle söyle bana Ýçinde amerika olmayan bir cümle söyle Ýçinde zulüm olmayan bir cümle Ýhtiyacým var buna Çok hýrpalandým zeytin aðacý Çok hýrpalandým sevgilim Bu vakitsiz deðiþen haritalardan Kederli göklerden mübarek çocuklardan kapanmýþ çiçeklerden Geldi geçiyor dünya Elimi tut Bir cümle söyle Ýçinde yalan olmayan bir cümle Göklere bakma anýnda dünyadan çýkma anýnda Söyleyip kaybolayým söyleyip varolayým Bir cümle bir cümle bir cümle Lailaheillallah” Kimi bir dilektir, kimi kehanet; ama ille de “dünya” ile alýp verilemeyen bir hesabýn belgesi… Þairin kendi ölümü üstüne söylediði þiir. ” Geldi geçiyor dünya / Elimi tut” dese de “Düþünce” þairi, “Söyleyip kaybolayým söyleyip varolayým” Ve yaþam taze bir gelin gibi çaðýrýr insaný. Ýþte, bütün güzelliði bundandýr ölüm üstüne yazýlmýþ þiirlerin; hele de kendi ölümü üstüne yazdýðý þairlerin… Ýki çaðrý arasýnda çoðalan tereddüdün þiiridir çünkü onlar. Ebedî ve ertelenmez çaðrýyla “dünya”nýn çaðrýsý… Gitmekle ve mecburen gitmekle kalmak; daha doðrusu kalamamak arasýndaki yürek parçalayan çeliþki. Söylemek ne denli kolaysa, yaþamak o denli zor “elveda!”yý… “Bir gün bir köy evi bacasýndan Kara bir duman göklere çýkacak, Külebi ölmüþ dediklerinde Umurunda bile olmayacak. Erzurum taþý gözlerinde Herkese ýþýklar parlayacak Yine de belki de birkaç kadýn Benim için yas tutup boyanmayacak. O ince mavi bileklerin Gür çeþmelerden akacak, Yine de belki de birkaç kadýnýn Kirpiklerinde damlalar toplanacak. Sesin, o sýcak kiraz sesin Sevecenlikle týnlayacak, Yine de belki de birkaç kadýn Günlerce Meryemana gibi susacak. Külebi de bu dizeleri düþmüþtü kendi ölümü üstüne. Kim bilir kirpiklerinde hangi kadýnlarýn damlalar toplandý o göçünce ve kaç kadýn günlerce sustu Meryemana gibi. Ýnanmayýn, inanmýyorum!.. “Beni unutun” deyiþine bir þairin… Þair ki gün doðup battýðý müddetçe anýlmak ister insanlar arasýnda. Bu yüzden sana inanmýyorum, “Erguvan” þairi Hilmi Yavuz! “Çölde Ölüm” þairi, sana inanmýyorum! “ben çýkmazda, ten kilitli, yaz girift; varoluþ baþtan baþa çöl… sen hilmi yavuz, ey deþt-i fenâ sen öl! kimseler anmasýn anma gününde… …. yurtsuzdun aþklarda, aþklar da yurtsuz; gövden çölde yaladýðýn acý tuz… yalnýzlýklar vardý diye sen vardýn ve kilitli testilerde tutulduðumuz o susuz günleri mumyalayýp, mum yalayýp sen öl! kimseler anmasýn anma gününde…” …. Þair de ölür ve aðlayanlar olur onun da ardýndan. Ve yaþayacak bir dize bile býrakýp gitmiþ olsa, anýlýr her þair “anma gününde”. Gövdesi sýyrýlýr aramýzdan, cismi unutulur; ama adý ölümsüzdür artýk. Dilinde dizeleri dolaþanlar için “uzak bir yerde çalýþýyor” sayýlýr o. Perdenin ardýnda, belki ulaþýmý zor, gitmesi müþkül bir yerde; capcanlý, sýmsýcak, dünyada olduðu gibi yaþýyordur. Belki dünyada yaþadýðýndan daha çok “yaþama” denir buna. Ve son söz: Olsa olsa bir kinayedir þairin unutulmak dileði. Bilir yaþayacaðýný insan durdukça. Bir eser, bir dize bile býrakýp gitmiþse bir þair, aðlamamalý ölümüne. Daha güçlü, daha büyük bir yaþama geçmiþtir o, ölümsüz bir yaþama… Faruk Nafiz’in dediðince: “Adý destanlara geçmiþ her eser sahibine Niçin aðlar ve yanarlar ölümünden sonra? Yaþýyor, yirmi asýr var ki, baþ üstünde Mesîh, Gerilip çarmýha, can verdiði günden sonra!” Mekânýn cennet olsun Mevlana Ýdris aðabey. Baþýn sað olsun güzel insan H. Salih Zengin…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |