"Usun ve deneyimin aksaçlýlarýnki gibi, ama yüreðin masum çocuklarýnki gibi olsun." -Schiller |
|
||||||||||
|
Derken, Hüsamettin Bozok’tan gelen mektubu yazmýþ. Þiirlerin basýmý sonbahara kalacakmýþ. Adalet Cimcoz’a, belki daha iyi olacak diyor, hiç deðilse, belki “Eþik”i bitirebilecek. Ama hemen ardýndan kaygý, umutsuzluk tekrar alevlenip; yirmilerinde yazdýðý bir þiiri insan altmýþýnda kitaplaþtýrýrsa düþüncesi… Durakaldým. Çünkü ayný mevzuyu, Tanpýnar’ýn güncesinde okuduðumu hatýrladým. Deðiþen çað, deðiþen dil, deðiþen þiir beðenisi… Dil mevzusu üzerinde ayrýca durulmuþ. Bugün, diyor, okullarda okutulan dil, dilsiz kaldýðýmýzýn apaçýk göstergesi. 1960’larda dil kavgalarý çok olmuþtu. Bu dönemlerde Öz Türkçe’nin hýzla geliþtiðini ileri sürenler de vardý. Bu yeni tilciklerin hiç tutmayacaðýný ileri sürenler de vardý. Öz Türkçe’ye kökten karþý olanlar ise baþka bir zümre… 1940’larýn güzel Türkçe’si, sözgelimi Refik Halid’in Türkçe’si de niyeyse görmezden geliniyordu. Bu kavga sürüp gitti. Hatta siyasi bir kimlik edindi. Ve “Bitmeyen kavga”larýmýzdan biri olup çýktý. Derken dil, anadilimiz, 2000’lerde, iþte Tanpýnar’ýn söylediði gibi, dilsizliðe dönüþtü. Tanpýnar, bugünkü yaþýmda þiirden bambaþka bir þey anlýyorum diye yazmýþ. Onu asýl kaygýlandýran, dergilerde kalmýþ ya da yayýmlamamýþ olduðu þiirlerin eskiyip eskimediðiydi. Mektubun bu bölümünü okuyunca yazarýn heyecanlar içinde yazdýðýna, çektiði sancýlara þahit oluyorsunuz… Ama bir yandan da, “eskimek” üzerine yeniden düþünüyorsunuz… Ben de kendi yazdýklarýmý yayýmladýklarýmý ölçüp biçtim. Bakýnca ne çok þeyin eskidiðini gördüm. Evet, ne çok þey! Bazen de, elinizde olmayan sebeplerden eskiyip gidiyor çoðu þey… 2008 yýlýndan bu yana bloðumda yayýnladýðým; araþtýrma, inceleme ve denemelerin birçok tez de kaynak olarak gösterilmiþ olmasý sevindiriciydi. Sonra yeni bir çok alanda yazý daha ekledim. Hep birilerinin yolluna ýþýk tutmasý için. Geçmiþten bugüne bakýnca insan geriye hiçbir þey kalmamýþ sanýyor. Eðer bir büyücü ya da kâhin deðilseniz bu yazýlanlarýn kime ýþýk tuttuðunu hiçbir zaman bilemeyeceðiz… Özellikle gönül telime dokunan denemelerdeki konular, anlatým, üslup, yaþadýðým geliþmeler ýþýðýnda daha çok yabancý ve ürkütücü geldi bana. Doðru bu sözcükler, kelimeler benim ama bir cümleyi kurarken bile hangi ruh halinde yazdýðýnýzý hatýrlamak tuhaf ediyor insaný… Hatýrlýyor olmanýza raðmen yine de yabancý geliyor iþte… Belki eskiyip gitmiþ her þey diye düþünmeden edemiyorsunuz… Birçok yorumcunun yazýyý, konu baþlýklarýný eleþtirdiði noktalara bakýnca gönülden dökülen yazýlarýn birçok yürekte karþýlýðý olduðunu, bazýlarýnýn ise uzaktan yakýndan alakasý olmadýðýný görüyorsunuz.. Oysa etkilenme, esinlenme her sanatýn mihenk taþý belki doðasý. Ama o etkileniþleri, esinleniþleri kendi iç potanýzda eritip yazýya dökmenin nasýl bir zaman aldýðýný ancak siz bilirsiniz, okuyan deðil. Hele hele coþkun bir yüreðe, deli bir gönle sahipseniz; aþk, özlem, hasret, ayrýlýk!!! gibi mevzular ciddi manada yaralanmanýza sebep oluyor. Bugün en son karaladýðým “Tesirsiz Sözler” bile eskimiþ gibi geliyor bana. Zira onlarý eskiten, yaþadýklarýmý tam manasýyla eritememiþ olmamdýr. Her ne ise, Tanpýnar’ýn mektubuna tekrar dönüyorum! O þiirler, eskidi diye yerindiði þiirler çok daha önce kitapta derlenseydi bence zerre kadar üzülmezdi yüce yazarýmýz. Çünkü ben de uzun yýllar üzerinde çalýþtýðým kitabýmý nihayete erdirip yayýnlanmasý için yayýncýlarý dolaþtýðýmda onlarýn istekleri karþýsýnda ümidimi yitirip yayýmlanmasýndan vazgeçmiþtim. Sonra kitabýmý tekrar okuyunca tecrübesizliklerimi görüp, çocukça bir korkuyla saklamaya, gizlemeye çalýþtým. Oysa yeni yazýlan metinlerin daha sonra yazdýklarýma yeni bir yol açtýðýný duyumsadým. Evet, hep daha iyisi olabilir düþüncesi güzel ama bu yazýnýn da içtenliðini, samimiyetini yerle yeksan ediyor. Yani bir þey de ruh yoksa kime can baðýþlar diye sormadan edemiyorsunuz. Bir de muhteva olarak bir insan daha iyi bir eseri ortaya çýkartamayacaksa yeni bir kitabý dünyaya getirmesinin bir anlamý olmadýðýný düþündüm. Ýþte bu sebeplerden dolayý kitap çýkartma fikrimden kökten vazgeçmiþtim. Belki hepsi, insanýn kendisiyle, yazarlýðýyla mücadele ettiði bir süreçtir bilemem ama benim yaþadýðým bu süreçte yeni bir kitabý dünyaya getirme fikri yok artýk! Benim Tanpýnar titizliðinde bir yazar olabilmek gibi isteklerim olmadý hiç! Ama onun bu mücadelede yaþadýklarýný okuyunca büyük bir saygý duydum. Ýþte büyük bir yazar, sanatçý böyle olur dedim. Zira o bugün edebiyatýn en önemli kalemleri arasýnda… Biz ise daha bir gönle girmeyi, onla senkronize olabilmeyi becerememiþ acizleriz… Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |