Ýnsandaki gerçek güzelliði ancak yaþlandýkça görebilirsiniz. -Anouk Aimee |
|
||||||||||
|
Habercilik esasen bir peygamber mesleðidir. Bu mesleðin bir sürü etik kurallarý vardýr. Habercilik iþi o kadar önemlidir ki hiç kimsenin anlatýlan gerçeklere sýrtýný dönmemesi gerekir. Ne yazýk ki ülkemiz siyasetinin siyasi dil ve düzeyinin alçalmasý çoðu insanýn habere bakýþ açýsýný hem deðiþtirdi hem de psikolojik etkileri oldu. Peki bu nasýl oldu? Evet, her salý iki büyük siyasi partinin ve yedek parti sözcülerinin yaptýklarý konuþmalarda bu zamana kadar kendi maaþlarý hariç, ülkemiz adýna; birlik ruhunu, nizamý, intizamý, ekonomiyi ilgilendiren alanlarda bir adým atýlamadý. Sadece bu sebep bile ülkemizin iki yaprak olmasýna engel teþkil edebilir deðil mi? Çünkü millet olarak; ilkesiz siyasete, insan vicdanýný sollayan eðlence ve israfa, çalýþmadan zengin olan mürailere, bilgili ama karaktersiz insanlara, ahlaktan yoksun iþ, spor, sanat sepet tayfasýna, insan sevgisini alt plana itmiþ bilimin ve yaþanmýþlýktan yoksun din anlayýþýný benimseyen tiplere karþý bile ortak bir tavýr geliþtirememiþiz… Daha kötüsü Cumhuriyet tarihinden beri bu ülkede eþi benzeri görülmemiþ bir ideolojik ayrýþmalarýn kenarýnda gezinip duruyoruz. Peki niye? Çünkü insanlarýn siyasi görüþünü, her türlü erdem ve ahlakýn önünde tutan basýn-yayýn ve sosyal medyamýz varda ondan! Vasat bir vicdanýn dahi reddetmesi gereken bir dolu melanet, salt siyasi kampýmýz öyle istiyor diye bize normal olarak dayatýlýyor, savunuluyor üstüne üstlük bunun kavgasý veriliyor. Ortalýkta uçuþan seviyesiz cümleleri, küfürleri, hakaretleri buraya taþýyýp bir de ben alet olmak istemiyorum bu müptezel gidiþata. Ama normal zamanda birbirinin yüzüne söyleyemeyecekleri, mikrofonu ya da medyayý gördükleri anda hiçbir vicdan ve iz’an kýstasýna tabi tutmadan söylemelerin hiç kimseye bir faydasý olmadýðý gibi aksine söz konusu bu ayrýþmayý en tepelere çýkartmaya yetiyor da artýyor! Ve bu gidiþat bence hiç de hayra alamet deðil.. Susmaktan, sükûtun deðer ve kýymetini idrak etmekten toplumca vazgeçtik. Sakin bir þekilde derdimizi anlatmayý da unutalý çok oldu. Yüksek sesle konuþmak, hakaretamiz ifadelerle gönülleri yerle yeksan etmek bir norm kabul edilir hale geldi. En çok baðýrýp çaðýran, aðzýndaki dili ineðin geviþ getirdiði gibi yayarak konuþan, ülke ve milletin menfaatine olmamasýna raðmen söylemlerinde haklýlýk olduðu algýlatýlan birçok siyasi lider çirkinlikte ve ilkesizlikte en önde giden atlýlarýmýz oldu. En aðýr hakaretleri dile getirmelerine raðmen dinleyen yýðýnlarýn bu söylemlere karþý gelmesi gerekirken alkýþlayýp “nasýl verdi aðzýnýn payýný” diye liderlerin sýrtýný sývazlamasý bana çok korkunç geliyor. Beri taraftan ötekinin ne dediði umursanmadýkça, seviye de iyice çukurlaþmaya baþladý… Hakaret, aþaðýlama artýk küfür ve bel altý düzeye kadar iniverdi. Siyasi terminolojinin özellikle de sol cenah tarafýndan böylesine sokak jargonu ile tekrar ve telif edilmesine hayret ediyorum. Ediyorum çünkü ben burada daha sizlere zýtlaþmaktan, tartýþmaktan, farklý fikirlerden ya da deðiþik çözüm yaklaþýmlarýndan bahsetmiyorum bile… Bu anlamda çeþitliliðin, hatta zýtlýðýn bir deðer ve zenginlik olduðuna inanmaya hâlâ devam ediyorum. Ama bazen ayný konuda neredeyse ayný görüþleri bile birbirine hakaret ederek dile getirenlerin bu durumun farkýnda olmamasý hepimizi tedirgin etmeye baþladý. Herhangi bir isim üzerinden bir söz söyleyip meramýmý özellikle dile getirmiyorum. Geçmiþte yaþananlarla günümüzde yaþananlarý yumurta tokuþturur gibi tokuþturma niyetinde filan hiç deðilim. Siyasetin idrak boyunun kýsaldýðýný görememek için çamurlaþarak akan azgýn nehrin içinde olmak gerekiyor herhalde! Devlet adamý ciddiyetinde -neredeyse- kimsenin kalmayacaðý bir sürece doðru hýzla gidiyoruz ne yazýk ki! Seçime ve seçmene endeksli kaygýlarýn güdülediði günübirlik saçmalýklar ne yazýk ki parti politikalarýna dönüþmüþ durumda. Buna bir de siyaset yapan medyacý, politik kaygýlarý her þeyin önünde duran bilim adamý, seçmene göz kýrpan iþadamý, ideolojisini sanatýnýn önüne yýðan sanatçýyý da eklersek, memleketin nasýl bir maymun kafesine dönüþtüðünü rahatlýkla görebiliriz. Özellikle ülkenin çýkar politikalarý söz konusuyken herkesin bir olup gerekene aðzýnýn payýný vermesini umarken, tam tersi istikamette yol izleniyor oluþu: “Acaba bu birleþmeyenler satýlýk mý?!” sorusunu akýllara getirmeye baþladý. Bozulan dengeleri ABD’nin, Ýngiliz’in kýsaca Batý’nýn demir paletlerinin altýnda düzeltmeye alýþmýþ ülkem sol kültürünün, siyasi gidiþatýný baþka türlü yorumlayamýyorum ne yazýk. Bu yazýya bile alýnacak dostlarýmýn olduðundan eminim. Onlara da insanlýktan, vicdandan uzaklaþmamalarýný tavsiye etmekten baþka bir þey gelmiyor gayri elimden… Bu konuda solun çirkin ve iðrenç siyasetine milletten baðýmsýz hareket tarzýna bakmayanlarýn söylediði hiçbir sözü artýk zerre kadar ciddiye almýyorum. Kalýn saðlýcakla…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |