Umutsuzluğa düşmeyin. -Charlie Chaplin |
|
||||||||||
|
Her insanın okuma alışkanlığı farklı farklı. Bendeniz bir eseri sindire sindire okumayı severim. Geç olsun ama anlayayım, düşüneyim, kitapla konuşup dertleşeyim isterim. Kitaba bakış açım böyle olunca ilk okuduğumda dikkatimi çekmeyen ama ikinci okumada dikkatli okumama rağmen gözden kaçırdığım bir sürü ayrıntıyla karşılaşıyorum… Geçen ay eski iş arkadaşlarımdan Mine Hanım aradı. İstanbul’dan taşınacağını, elinde 100’e yakın kitap olduğunu, hepsini bana vermek istediğini söyledi. O gün gidemedim ama geçtiğimiz pazar Kadıköy’den aldım kitapları. Kitaplar arasında iyi kitaplarda var zaman kaybı olanlarda. Ama en çok hatırat kitapları ilgimi çekti. Özellikle diplomat şair ve yazarlar hakkında bir hayli yeni kitabım oldu. Aylar önce Abdülhak Hamid’in hatıratını yeniden gözden geçirirken kütüphaneme dahil ettiğim yeni kitaplarımla birlikte tekrar okumaya karar verdim. Abdülhak Hâmid’in hatıratını tekrar okumaya başlayınca karşıma Karındeşen Jack çıktı. Birçok filme, belgesele konu olan Karındeşen Jack (Jack the Ripper), çoğunuzun bildiği gibi; 1888 yılının ikinci yarısında, Londra’nın gecekondu semtlerinden Whitechepel’de hayat kadınlarına musallat olan ve bütün cinayetlerini tasvir edilemeyecek kadar büyük bir vahşetle işleyen bir seri katil olarak bilinir. Kimliği bugün bile merak edilen Jack’e bu isim, İngiliz istihbarat teşkilâtı tarafından katil olduğunu iddia eden birinin gönderdiği mektuptaki imzadan hareketle verildiği söylenir. Peki konunun Hâmid ile ne ilgisi var? Okuduğum bu kitapta Hâmid; “Jack the Ripper” isminin Londra halkı tarafından verildiğini, “Yarıcı Jack” anlamına geldiğini, “Şikem-şikaf” (Karındeşen) dememek için “Ripper”in tercih edildiğini söylüyor… Şimdi gelelim esas meseleye… Rahmetli Sultanımız II. Abdülhamid Han, Londra’dan Jack the Ripper imzasıyla bir suikast mektubu almış ve bu mektubun kim tarafından yazıldığını araştırması için o tarihte Londra Sefareti’nde başkâtip olarak görev yapan Hâmid’e iki yüz elli liralık bir çek göndermiş. Bu paranın 200 lirası “ihsan”, 50 lirasını da tahkikat için olduğu bildirilmiş. Çekle birlikte gönderilen mektupta müracaat edilmesi istenen İngiliz detektifinin ismi ve adresi de bildiriliyormuş. Hâmid, Şehbender Emin Efendi’yle birlikte gidip bu detektifle konuştuğu gibi kendi imkânlarıyla bazı araştırmalar da yapmış. Bu arada aynı tehdit mektuplarından Rus çarına da gönderilmiş olduğunu öğrendiklerini belirten Hâmid, “Londra’daki Jack the Ripper… bizim çarşıdaki ‘Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’dan da beterdi. Yedi milyona karîb nüfusu olan bir şehirde böyle meşhur ve müstekreh bir nâm-ı müstearla yazılan suikast mektubunun sahib-i mes’ulü kimdir, nasıl tahkik olunabilir? Her taraftan bu yolda cevaplar almıştık.” diyor… Hâmid, Sultan Abdülhamid’in tahkikat için gönderdiği paranın çok azını harcadıklarını ve “netice-i tahkikat”ı “atebe-i şâhâne”ye arz ettiklerini de söylüyor. Burada insanı en çok şaşırtan şey Sultan Abdülhamid’in böylesine önemli bir meseleyi o zamanın Sefiri (elçi) olan Kostaki Musurus Paşa’ya değil de şiir yazmaktan ve güzel yaşamaktan başka derdi olmayan Abdülhak Hâmid’e bu görevi tevdi etmiş olmasıdır… İnsan acaba sırf Hâmid’e para göndermek için mi yapıyor diye düşünmeden edemiyor doğrusu.. Zira üstad, hatıratının Karındeşen Jack meselesini anlattığı sayfalarında, “Hazine-i Hassa’dan muhassas (tahsis edilmiş) maaşım yoktu. Sultan Hamid’in vükelâsından yahut jurnalcilerinden değildim” demiş olsa da, mektupları dikkatle okunduğunda başka neticelere de ulaşabiliyorsunuz. Yukarıda sözünü ettiğim yazıda, Tanpınar’a dayanarak Abdülhamid’in Hâmid’e daima şüpheyle baktığından söz etmiş olan Prof. Dr. İnci Enginün, Dergâh Yayınları’ndan çıkan “Abdülhak Hâmid’in Hatıraları”nı incelediğimde konuyla ilgili detaylı bir şey yazmadığını gördüm. Ancak ne var ki kendisi bu konuda şüpheleri olduğunu da ifade etmiş. Beri taraftan İnci Hoca’nın söz ettiği çarpıcı ayrıntı ise şöyle: Hâmid, Sultan Abdülhamid’le özel olarak haberleşebilmek için bir şifre anahtarı hazırlamış! Açıkçası, Sultan Abdülhamid’in “Şair-i Azam”la ilişkisi var; durum anlaşılmasın diye Hazine-i Hassa’dan ek bir maaş tahsis etmemiş, ama Karındeşen Jack’ı tahkik etmek gibi sudan sebeplerle para gönderip durmuş. Hâmid, çekirdekten yetme bir hariciyeci gibi görünse de hep amatör kalmıştı; üstelik diplomat olarak ciddi bir faaliyetinden ve başarısından söz etmek de mümkün değildi. Güzel giyinmeyi, pahalı restoranlarda güzel yemekler yemeyi seviyor, çok içiyor ve çapkınlıkta ise sınır tanımıyordu. Fakat o hem “Şair-i Âzam”dı, hem de öyle anlaşılıyor ki, zât-ı şâhânenin has adamıydı! Başkalarının meslek hayatını bir anda bitirebilecek kusurlar, ihmaller ve skandallar onda hoş görülüyordu. Esat Cemal Paker’in Kırk Yıllık Hariciye Hatıraları’nda, Hâmid’in amatör memur olduğu için Musurus Paşa’nın kendisinden iş ve yardım beklemediğini, esasen Abdülhamid’in onu Londra’ya iş görsün diye değil, bir bakıma mecburi istirahate gönderdiğini söylemesi de dikkat çekici oldu benim için… Evet, yeni aldığım bu kitaplarla birlikte yeni öğrendiğim bir gerçek daha var artık: Hatırat kitapları genellikle bazı gizli şeyleri açıklamak için değil, gizlemek için yazılır imiş… Şimdi gel de neye inanacağını şaşırma… Kalın sağlıcakla…
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Yûşa Irmak, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |