..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Düþgücü güzelliði, adaleti, mutluluðu yaratýr. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Destan > Orkun Levent BOYA




24 Mart 2005
Anastasia & Pietro  
Sonsuzluða

Orkun Levent BOYA


Yükseklik korkusu olan bir güvercin düþünebiliyor musunuz? Ben öyleydim iþte! Ama bütün suç aðabeyim Sergey’deydi.


:BICF:
          1

Diðer iki kardeþim çoktan uçmayý öðrenip yuvadan ayrýlmýþlardý. Ama ben hâlâ yuvadaydým ve bir kanat çýrpýþ mesafesi kadar bile uçamamýþtým. Tüylerim ve kanatlarýmla birlikte tüm vücut hatlarým da artýk yavru bir güvercin olmaktan çok uzaklaþmýþtý. Ama ben hâlâ, gün boyu yuvada oturup annemin bana getireceði yiyecekleri bekliyordum.
Babam, bu halime baktýðýnda beni hep tembel ve þýmarýk olmakla suçluyordu. Babamýn bu yaklaþýmý beni üzüyor ve için için aðlamama yol açýyordu. Ama bu durumlarda hemen annem devreye girerek babama karþý beni savunuyordu. Yine babamýn bana söylendiði bir gün, annem dayanamayarak araya girdi ve babama,     
-Lütfen kýzýma karþý kýrýcý olma!.. Tamam, belki O, senin oðullarýn kadar yetenekli olmayabilir. Uçmayý öðrenmekte geç kalmýþ olabilir ama þunu unutma onun tertemiz bir kalbi var. Çok hassas bir çocuk O. Ona karþý konuþurken kýrýcý olmamaya dikkat et Igor. Ona, Çuvtsva adýný ben verdim. O benim biricik Çuvtsvam. Ona söz söyletmem... dediðinde, babam
-Tamam, özür dilerim Nastia. Ama sen de biliyorsun ki yaradýlýþýmýzýn gereði olarak yakýnda bu yuvayý terk etmek durumunda kaldýðýmýzda Çuvstva ne yapacak? Ben onun için endiþelendiðimden dolayý üzerine gidiyorum. Ama sen öyle diyorsan, öyle olsun, dedi.

Aslýnda ben de uçmayý, kendi kanatlarýmla hayatýma yön vermeyi çok istiyordum. Ama yuvamýz çok yüksekteydi. Annemin, sekiz katlý bir apartmanýn çatý aralýðýna kurduðu yuvamýzdan aþaðýya baktýðýmda gerçekten baþým dönüyordu. Yükseklik korkusu olan bir güvercin düþünebiliyor musunuz? Ben öyleydim iþte! Ama bütün suç aðabeyim Sergey’deydi. Benden üç-beþ dakika önce dünyaya gelmesine raðmen, bana karþý her zaman büyüklenir ve hatta daha da ileri giderek tehdit bile ederdi. Kardeþim Ývan’la ikisi yuva içinde oynarlarken, benim de katýlma isteðime,
-Git baþýmýzdan!.. Beni sinirlendirme!.. seni aþaðýya iteklerim, ölürsün. Ölmezsen de sabahtan akþama kadar yuvamýzý göz hapsinde tutan o canavar kedi tarafýndan öldürülüp, onun bir öðünlük yemeði olursun... diyerek korkutmasý, bende bu fobinin oluþmasýna neden oldu. O sözler, beynimin içine kazýndý. Hepimiz öyle deðil miyiz? Sizler de öyle deðil misiniz? Söyleyin bakalým bana, ateþin ‘cýss’ olduðunu ne zaman öðrendiniz? Kaçýnýz hatýrlýyorsunuz öðrendiðiniz aný? Ama onun ‘cýss’ olduðunu hiç biriniz unutmadýnýz deðil mi? Hiç iðne vurulmadýðý halde, kocaman insanlar olmanýza raðmen, hâlâ iðneden korkanlarýnýz, düþüp bayýlanlarýnýz, aðlayanlarýnýz, ortalýðý birbirine karýþtýranlarýnýz çok mu azdýr? Çünkü Sergey’in bana yaptýðý gibi, bir büyüðünüz de çocukluk döneminizde, sizi iðneyle tehdit edip korkutmuþtur? Ve siz hiç iðne yapýlmadýðýnýz halde, hep o korkuyla yaþar bir hale geldiþsinizdir artýk? Doktor olmak için, hasta olmak gerekmez!..

O gün annem, büyüklerinden öðrendiði bir baþka sözü de bana öðretti son olarak; “kuþ olmak için uçmak gerekir, ama uçmak için kuþ olmak gerekmez.” Bu sözü bana niçin söylediðini o an çok iyi anladým. Yapacaktým!.. Kuþ olacaktým!.. Hem de tam bir kuþ!.. Evet, uçacaktým!.. Ama ne zaman?..
                          2

Sergey’le, Ývan yuvadan uçup gittikten sonra artýk günlerim daha da sýkýcý geçmeye baþlamýþtý. Tartýþýrdýk, sürtüþürdük, didiþirdik ama beraberdik. Ýyi ya da kötü fark etmez ama, bu yuvada birlikteliðimiz vardý nihayetinde. Yuvada birilerinin olmasýnýn gerçekten bir gereksinim olduðunu daha iyi anladým onlar gidince.

Baþlayan sýcaklarla birlikte annem, yeni yumurtalarýný yuvaya býrakma noktasýna geldiðini söylediðinde çok þaþýrdým. Yeni kardeþlerim gelecekti. Ama ben hâlâ uçamýyordum. Çok üzüldüm bu duruma. Üzüldüðümü gören annem gülerek “Þaka-þaka,” deyince rahatladým.
Annem ve babam artýk daha uzun süreler yuvadan uzaklaþýyorlardý. Çünkü, yiyecek tedarik etmekte zorlanýyorlardý. Kent halký tatil yörelerine gitmiþlerdi. Balkonunun, penceresinin kenarýna bizler için ekmek kýrýntýlarý býrakan iyi kalpli insanlar, yazlýklarýna gitmiþlerdi. Annem bunlarý anlatýrken, içim burkuldu.
-Peki, bizi bu kadar çok seviyorlardý da neden bizi de götürmediler?.. diye sorduðumda, annem önce bir kahkaha attý ve ardýndan,
-Ýnsanlarýn gittikleri tatil yörelerinde de bizim akrabalarýmýz olan güvercinler var Çuvstva!.. insanlar o yörelere gittiklerinde onlara, döndüklerinde ise bizlere yiyecek verirler. dedi ve biraz durduktan sonra sol kanadýný iyice üzerime doðru gerip baþýmý kalbinin üstüne bastýrarak,
-Dinle Çuvtsvam, dinle!.. Kalbimin sesini dinle. Bizler insanlarla birlikte yaþayan en eski kuþ türüyüz. Onlarla birlikte ayný þehirde yaþadýðýmýz halde ayný evde yaþayamayan nadir canlýlardanýzdýr. Bizim seksene yakýn türümüz olmasýna raðmen pek azýmýz insanlarla ayný mekanlarda yaþayabiliriz. Aslýnda onlar bizi, biz de onlarý çok sever ve anlaþýrýz. Avuçlarýndan yem yiyecek kadar samimiyizdir onlarla, birbirimize karþý. Ama hepsi o kadar. Bu sesini dinlediðin kalp, insanlara karþý, her zaman aþk ve sevgi dolu duygular barýndýrýr içinde. Ama bu kalp, ayný zamanda kendi baðýmsýzlýlýðýna da ayný duygularla doludur. Bir atýn, bir köpeðin –onlarýn tabiriyle- ehilleþtirilmesi sýradan bir þeydir insanlar açýsýndan. Ama bu, güvercinler açýsýndan çok zordur. Ve özellikle de bizim gibi sokak güvercinlerinin ehilleþtirilmesi imkansýza yakýndýr. Ayný sokak köpekleri gibi. Bunu insanlar da bildiði için hiç biri bizi evlerine ya da kafes dedikleri þeylere hapsetmeyi hiç düþünmezler bile... dediðinde Ona bu kez,
-Peki anneciðim, babamýn söylediði bu gösteri güvercinleri ne oluyor? Onlar bizden deðil mi?.. diye sordum...
-Dinle Çuvstvam, anlatacaklarýmý iyi dinle; bizler binlerce yýldýr insanlarla yan yana yaþarýz. Ýlk postacýlar bizlerdik. Nereye, ne kadar uzaða gidersek gidelim, sonunda yine yuvamýza dönme huyumuz vardýr. Bu yönümüzle insanlara yüzyýllarca çok büyük hizmetler verdik. Çok yüksek hýzlarla, çok uzun menzillere uçarak yol alan türlerimiz vardýr bizlerin. Bu amaçla kullanýlan güvercinler genellikle daðlarda yaþayan, yine insanlarýn tabiriyle yabani güvercinlerdir. Barýþýn, özgürlüðün, kardeþliðin simgesi olmuþuzdur bu dünyada bizler!..
Dünya çok büyük felaketin yaþandýðý o tufandan sonra sularýn çekilip- çekilmediðini kontrol amacýyla Nuh’un, gemisinden gönderdiði atamýz, sularýn çekildiðini anlatmak amacýyla gagasýnda bir zeytin dalýyla geri döndüðünde, kutsanmýþýzdýr bizler. Ama dünyadaki tüm canlýlar gibi bizlerin de çok deðiþik türleri vardýr. Ýnsanlar tarafýndan farklý amaçlarla kullanýlanlarýmýz da vardýr, bizim gibi kendi haline býrakýlanlarýmýz da. Bizim seksene yakýn türümüz olduðunu söylemiþtim az önce. Sanýrým, bu yeterli olacaktýr soruna yanýt olarak.
-Peki yabani güvercinler kimdir anneciðim? diye sorduðumda,
-Onlar bizim saf ýrk olarak kalabilen nadir türlerimizdendir. Ýnsanlarla uzlaþmayý, birlikte yaþamayý hiç kabul etmemiþlerdir. Çünkü, özgürlük onlarýn genlerinde hâlâ ilk günkü gibi canlý kalmýþtýr. Hiçbir yere konmadan yüzlerce mil uçabilen, uzun süre açlýða dayanabilen onlarýn, bulutlara kadar bile yükseldiði söylenir. Kendi soylarýnýn dýþýnda bir güvercinle çiftleþmeye asla yanaþmazlar. Ve bu katý tutumlarý yüzünden soylarý tükenme tehlikesiyle de karþý karþýyadýr. Ama onlar bunu hiç umursamazlar. Saf ve özgür olarak ölmeyi tercih ederler, bizlerin arasýna karýþmak yerine!.. Ýnsanlar da onlarýn saf kan hattýný çok iyi bildikleri için, onlarý yakalayýp kendi amaçlarý doðrultusunda kullanmak üzere eðitmeye çalýþýrlar. Ve insanlar yine onlarý farklý amaçlarý için kullanmak adýna diðer ýrktan güvercinlerle çiftleþtirirler. Sadece bize deðil bir çok hayvana bu yöntemi uygular insanlar. Bunu neden yaparlar bilmiyorum. Kendilerince haklý nedenleri olsa gerek!.. dedi... Anastasia, biraz soluklandýktan sonra tekrar baþladý;

-Bak Çuvstvam geçenlerde çok komik bir durumla karþýlaþtým. Anlattýðýma örnek olacak bu olayý sana anlatayým da gül biraz!.. Uçarken yiyecek þeyler bulabileceðim balkonlarý keþfetmeye çalýþýyordum. Bir apartmanýn terasýnda ilginç bir hayvan gördüm. Uzunca bir süre, onu süzmeme raðmen bir türlü ne olduðuna karar veremedim. Onun uzanamayacaðý bir yer olarak seçtiðim uydu anteninin üstüne konup onu tanýmaya çalýþtým. Köpek desem, köpek deðil! Kedi desem kedi deðil! Zaten o da beni tanýyamadý. Dakikalarca aptal aptal birbirimizin suratýna bakýndýk durduk. Sonunda “caf-caf” diye seslenerek üzerime doðru geldiðinde “herhalde insanlar tarafýndan türetilen yeni bir köpek cinsi” diyerek havalandým. Hem gülüyor, hem uçuyordum! “ne çirkin þeydi o öyle! Ah bu insanlar, ah! Böyle ilginçlikleri yapmayý ne kadar çok seviyorlar!” dedim içimden.
Ýnsanlar böyle komiklikler, ilginçlikler yapýyor diye sakýn onlar hakkýnda kötü düþünme Çuvstva. Onlardan bize kesinlikle bir zarar gelmez. Bize sapanla taþ atan çocuklar, büyüdüðünde kendi elleriyle bize yemek vereceklerdir. Bazen bize yememiz için býraktýklarý ekmekleri yerken balkonunu pislettiðimiz insanlar, orayý temizlerken bize kýzýyor olabilir ama hepsi o kadar!.. Kýzgýnlýklarý orada kalýr. Ertesi gün, yine bize yiyecek bir þeyler veren de, yine bize kýzan O kiþi olacaktýr. Bundan emin olabilirsin Çuvstva; Onlar bizi, biz onlarý severiz.
-Peki anneciðim, bu kadar birbirini seven iki topluluk neden ayný yerde yaþayamýyorlar? Hiç içimizden onlarla yaþayanýmýz olmadý mý?
-Kulaðýný bana ver Çuvstva, sana bir öykü anlatacaðým þimdi. Bunu dinledikten sonra artýk bir çok þeyi daha iyi anlayacaksýn. Ve bu öðreneceklerinin gelecekteki hayatýnda çok faydasýný göreceksin. Hazýr mýsýn?
-Hazýrým, hazýrým anneciðim, hadi anlat, hemen anlat, bekliyorum, lütfen anlat!
-Dur dur dur! Bu kadar aceleci olma!.. Unutma Çuvtsva, yavaþ yapanýn yanlýþ yapma olasýlýðý yoktur. Sabýrlý olmayý öðrenmelisin. Hak ettiðin her þeyi alacaksýn!.. Ama zamaný geldiðinde!..
-Tamam anneciðim sustum. Sabýrla senin anlatacaklarýný bekleyeceðim. Sana söz veriyorum, hiç sözünü kesmeyeceðim.
-Uzun uzun zamanlar önceydi. Küçük bir kasabanýn giriþinde yaþlý bir çift yaþardý. elli yaþlar civarýnda olan kadýnýn adý Anastasia idi...
-Ama bu senin adýnla ayný anneciðim, diye araya giren yavru güvercine annesi,
-Hani sözümü kesmeyecektin?.. diye çýkýþtýðýnda
-Tamam anneciðim özür dilerim, bu son. Bir daha olmayacak!.. Söz!..dedi ve annesini merakla dinlemeye koyuldu.
                               3

Çoook çok uzun yýllar önce, küçük bir kasabanýn giriþinde yaþlý bir çift yaþardý. Yaþý elli civarýnda olan kadýnýn adý Anastasia idi... Eþinden yaþça çok az büyük olan erkeðin adý ise Pietro idi. Altýn gibi kalplere sahip olan bu çift, biraz yaþlý olmalarýna raðmen hayli dinç ve saðlýklýydýlar. Her þeylerini kendileri yapar ve yetiþtirirlerdi. Çok az sayýda büyükbaþ hayvanlarýnýn yanýnda, birer tane de atlarý ve eþekleri vardý, genellikle odun taþýmak ve þehre gidip gelmek için kullandýklarý!.. Onlarca sayýda tavuklarý da vardý ama sahip olduklarý koyun ve keçilerin sayýsý ise mevsimine göre 30-50 arasýnda deðiþirdi. Çünkü, küçükbaþ hayvanlarýn yavrulama dönemlerinde çoðalýyorlardý doðal olarak. Ve bu dönemlerde daha fazla uðraþ gerekiyordu. Ama enteresandýr, onlar hallerinden hiç þikayet etmezlerdi.

Pietro’nun büyük babasýnýn yaptýrdýðý ve üçüncü kuþak olarak kendilerinin yaþadýklarý evlerinin ön bahçesinin bir tarafýnda mevsimine göre çeþitli sebzeler yetiþtirirlerdi. Ahýrýn yer aldýðý diðer tarafýnda ise çeþitli meyve aðaçlarý vardý. Evin arka tarafýnda kalan 2-3 dönüm kadar küçük bir tarlada da kýþlýk ihtiyaçlarý için tahýl ve bakliyat ürünlerini yetiþtirirlerdi. Kendi ihtiyaçlarý dýþýndaki üretimlerinin tamamýný, þehir yolundaki fabrikalarla baðlantýlý çalýþan kasabadaki kooperatife devrederlerdi. O kadar ýsrarlý tekliflere raðmen Pietro, mallarýný kesinlikle özel þahýslara satmazdý. Çünkü, yaþanýlan onca savaþtan ülkesinin sonunda galip çýkmasýnýn güçlü bir devlet yapýsýyla saðlandýðýna ve güçlü devletin de ancak çalýþan fabrikalarla var olacaðýna inanýrdý. Zaten sevgilisiyle kendilerine kurduðu o küçücük dünyadan baþka þeylere kafa yormayý oldum olasý sevmezdi. Kimlerin neler yaptýðý deðil, kendilerinin neler yaptýðý önemliydi. Çünkü, “baþkalarýnýn hayatýna ilgi deðil, saygý duyun” prensibi öðretilmiþti ona, ebeveynleri tarafýndan.

Hiç çocuklarý olmamýþtý, olamamýþtý. Ama onlar “hata kimde?” diye hiç araþtýrmadýlar, sorgulamadýlar. Sahip olduklarý, olmadýklarý tüm hayvanlar zaten onlarýn çocuklarý gibiydi. Birbirlerini ve hayvanlarý çok severlerdi. Ve kasaba halkýyla da aralarý hiçbir zaman kötü olmadý. Böyle iyi insanlarla kötü olmak zaten mümkün deðildi ki!.. Herkese çok sýcak ve samimi duygular beslemiþlerdi her zaman!.. Ama çocuklara karþý besledikleri duygular çok baþkaydý. Kavanozlarýnda her zaman rengarenk þekerler bulundururlardý yoldan geçen çocuklar için. Bir yýlbaþýnda Noel Baba bile oldu Pietro onlar için. Yüzünde doðuþtan oluþan tatlý tebessüm, onun en sevilen Noel Baba unvanýný almasýna yetmiþti o sene!.. Anastasia bir gün ona,
-Gülme rekoru kesin sendedir aþkým. Çünkü, doðduðundan beri gülüyorsun... dediðinde, Pietro,
-Cenazemde rahip soracak, ‘Pietro’yu nasýl bilirdiniz?’ herkes, ‘Gülerdi’ diyecek. Rahip ‘Peki nasýl gitti?’ diye sorduðunda bu kez ahali ‘Güle-Güle’ diyecek. Gerçekten, eðer bir gün ölürsem güle güle ölmeyi isterim prensesim, demiþti...
                          4

Baharýn o, insanýn kanýný kaynatan yeþil örtüsünü doðanýn üstüne cömertçe örttüðü günlerden birinde Pietro, Anastasia’nýn “Uðurlar olsun” öpücüðünü aldýktan sonra, yakacak odun toplamak için ormana gitmek üzere eþeðiyle evden ayrýldý. Çünkü, o yýl kýþ biraz sert geçmiþti ve yakacak stoklarý tükenme noktasýna gelmiþti. Aslýnda havalar birden düzelmiþti ama Pietro, yýllarýn tecrübesiyle “Hava, aniden mevsim normallerinin üstüne çýktýysa aniden altýna da inebilir. Tedbirli olmak lazým” diyerek odun toplamak için ormana gitmeye karar vermiþti. “Zaten ikindin olmadan dönmüþ olurum” dedi kendi kendine yolda giderken.

Ancak eve döndüðünde karanlýk çökmek üzereydi. Eþeðinin sýrtýndaki odunlarý tutan ipi gevþettiðinde odunlarýn tamamý yere yýkýldý. Taþýdýðý yükten kurtulan eþek güzelce bir silkelenip sakinleþtikten sonra, Pietro kendi sýrtýndaki heybeyi dikkatlice alarak, eþeðin sýrtýna özenle yerleþtirdi. Ve sonra içeriden elinde iki tane þekerle gelen Anastasia’yý öptükten sonra onun elindeki þekerleri alarak eþeðe yedirirken diðer eliyle de kafasýný okþadýðý eþeðinin kulaðýna eðilip “Teþekkürler Sezar” dedi. Ama der-demez o an içinden “Ona bu ismi vermekle acaba yanlýþ mý yaptým? Çünkü, bu Sezar’dan daha Hayvancýl!..” diye geçirdi. Ve ardýndan eþine dönerek
-Bak heybede ne var! Sana bir þeyler getirdim daðlarýmýzdan!.. dediðinde Anastasia içinden “Koca Kurt yine aþk oyunlarýndan birini mi yapmýþtý? Kim bilir hangi yaban çiçeðini bulup getirmiþti daðlarýn en ücra köþelerinden?” diye sordu kendi kendine. Pietro’nun getirdiði þeye bakmak için tam heybeye doðru eðilmeye yeltendiðinde, Pietro hemen onu durdurarak,
-Neden geciktiðimin cevabý bu heybededir. Sanýrým bana bu soruyu sormaman için, göreceðin þeyler yetecektir. Ama önce gözlerini kapat prensesim. Büyü bozulsun istemiyorum... dediðinde.
-Tamam Koca kurdum benim, tamam!.. diyerek gözlerini kapatan eþinin; gözünü açtýðýnda sürprizinin tamamýný net bir þekilde görebilmesi için heybenin dolu gözünü iki eliyle iyice geniþlettikten sonra Pietro
-Tamam!.. Açabilirsin gözlerini prensesim!.. dediðinde, hýzla gözlerini açan Anastasia olduðu yerde dondu kaldý. Hiçbir þey konuþmadý, hiçbir tepki göstermedi. Sadece heybenin içine diktiði gözleri tepki gösteriyordu gördüklerine; iki damla yaþý yanaklarýna göndererek!.. Ama onun gözlerinde yolculuða baþlayan yaþlar, yas deðil mutluluk gözyaþlarýydý. Þefkatten kaynaklanan bu gözyaþlarý eþliðinde Pietro’ya dönerek,
-Nereden buldun bunlarý Pietro?!? Ne kadar harika þeyler bunlar!.. diyebildi sadece. eþinin yanaklarýna doðu süzülen yaþlarý dudaklarýyla içen Pietro,
-Lütfen, bir daha çok tuzlu yapma prenses. Biliyorsun belli bir yaþtan sonra bize yasak olan þeylerden biri de tuz!.. dediðinde.
-Dalgacý seni. Þu her þeyi, þakaya yöneltip geçiþtirme huyun yok mu senin! Bayýlýyorum sana Koca Kurt, bayýlýyorum... Ama aþkým hâlâ söylemedin nereden bulduðunu bu yavrularý?.. diyen eþine her þeyi anlatmaya baþladý Pietro...

Beyazdan beyaz, bu iki þirin minik güvercin yavrusunu ölüme terk etmeye içi el vermemiþti Pietro’nun. Annesi ve babasý, bir çift doðan tarafýndan öldürülen bu yavrucaklarýn ailesinin doðanýn gereði olarak ortadan kaldýrýlýþýný an be an görmüþtü O gökyüzünde!.. Ve mevsimin güvercinlerin yumurtlama dönemi olduðunu çok iyi bilen Pietro, olasý yumurtalarýn veya yumurtalardan çýkmýþ olabilecek yavrularýn yuvasýný aramaya koyulmuþtu hemen. Baþka birisi iþinin çok zor olduðunu düþünebilirdi onun. Ancak bu daðlar, güvercinlerin olduðu kadar onun da daðlarýydý. Çocukluðundan beri, bu daðlarý karýþ-karýþ gezen, öðrenen, bilen, bulan, keþfeden Pietro’nun, bu yavrularýn yuvasýný çok kolay bir þekilde bulacaðýna inancý ve kendine güveni tamdý. Eskisi kadar çevik olmayabilirdi. Ama bir þeyi iyi biliyordu: “Daðlar, insanlar gibi çabuk eskimez, hele hele bir insan hayatý süresince! Asla!..”

Çocukluk yýllarýnda ayak bastýðý her yer halâ zihnindeydi!.. Ve o zihninden ezbere bildiði yerlere, bir balerin inceliðiyle basan Pietro, eliyle koymuþ gibi yavrucaklarý oturduklarý yuvada çýðlýklar atar bir halde buldu. Ve hemen onlarý oradan alarak kendi evlerine getirdi. Onlarýn ne kadar asi ve özgürlük düþkünü olduklarýný çok iyi biliyordu ama orada býrakýrsa ya açlýktan öleceklerdi, ya da baþka bir hayvanýn açlýðýný gidermek için!.. Ve, son olarak da, bu cins güvercinleri insanlarýn bulunduðu bir ortamda büyütebilmenin de çok zor ama imkansýz olmadýðýný da biliyordu.

Sevgiyle, Anastasia’nýn yanaklarýna dokunan Pietro
-Onlarý burada tutabilecek tek þeyin adý(ný) Sevgi!.. olarak fýsýldadý sevgilisine gözlerinin içine bakarak ve ardýndan
-Çünkü... Hiçbir güç yoktur ki; sevginin karþýsýnda dize gelmesin, ona boyun eðmesin, saygý duymasýn ve sevgiyi sevmesin... dedi.

Bir sevgi tutkunu olan bu çift, her bir þeyleri sevgiyle yapmayý yaþam tarzý olarak benimsemiþlerdi. Onlar sevgileriyle; aðaçlara mevsiminden önce çiçek açtýrmýþlardý. Aðaçlar da onlara verebilecekleri en güzel meyveler vermiþlerdi karþýlýðýnda!.. Onlar deðil miydi ki; “Bütün büyükbaþ hayvanlarýnýn doðumunu kimsenin yardýmýna gereksinim duymadan sadece sevgiyle yaptýranlar”, onlar deðil miydi ki; “Ýneklerin memelerinden oluk-oluk süt akýttýranlar, baþaðýn her tanesini sevgiyle dolduranlar, Tavuklarýna aþk þarkýlarý söyleyenler!..” Ýþte yine sevgileriyle bir þey daha yapabilme þansýna kavuþmuþ olmanýn mutluluðu gözlerinden okunuyordu!.. Sevginin gücünün nelere kadir olduðunu bir kez daha yaþayacaklardý. Ýçlerindeki inanýlmaz coþku, yüzlerine de yansýmýþtý. Gülen gözlerle yeniden birbirlerine baktýlar ve hiçbir þey konuþmadan el ele tutuþtular. Boþta kalan ellerine ise birer tane yavru alýp sevgiyle onlara baktýlar. Ardýndan, önce kendi ellerindeki yavrularý öptüler. Sonra, birbirlerine ellerindeki yavrularý öptürdüler. En sonunda da birbirlerini öptüler ve hiç çocuklarý olmamasýna üzülen Allah’a, kendilerine bu yaþtan sonra iki yeni minik yavru verdiði için kalplerinden þükranlarýný sundular ve “Bu yavrulara sadece güzel ve iyi deðil, ölümüne bakacaðýz. Artýk, onlarý yaþatmak için yaþayacaðýz” diye kendi kendilerine söz verdiler.
                          5

Pietro, depo olarak kullandýklarý bodruma inerek, oradan boþ bir tahta elma kasasý getirdi. Anastasia ise, çatý katýndan bir kýl çuvalý buldu. Bir hafta önce kýrktýklarý koyunlarýn yünlerinden de kullanarak tahta sandýðýn içine yavru dað güvercinleri için çok güzel bir yuva yaptýlar elbirliðiyle. Yavru güvercinler için hazýrladýklarý sandýðýn içine onlarý yerleþtirdikten sonra yuvanýn karþýsýna geçerek bakmaya baþladýlar. Ve aniden kafalarýný birbirlerine doðru çevirip ikisi birden ayný anda birbirlerine “Ama?..” dediler. Ve kýsa bir suskunluktan sonra baþladýlar gülmeye!.. Anastasia,
-Bana, ‘Ama, ya yavrular üþürse?’ Diye soracaktýn deðil mi?”
-Evet, ayný senin diyeceðin gibi!.. diye yanýt verdi Pietro.
-Peki neden vazgeçtin?
-Seninkiyle ayný nedenden dolayý!.. diyen Pietro; küçük birer öpücük kondurdu eþinin gözlerine. O yavru güvercinlerin hiçbir zaman üþümeyeceðini söylemiþti gözleri birbirlerine!.. Çünkü, onlarýn sevgisinin sýcaklýðý o yuvayý hep ýsýtacaktý. Yine konuþmadan anlaþmýþlardý iþte; Tüm hayatlarý boyunca olduðu gibi...

Pietro, hazýrladýklarý yuvayý, ahýrda yer alan saman yýðýnýn üstündeki, tavana dayanak görevi gören ve görüntüsüyle bir üçgeni çaðrýþtýran aralýða yerleþtirdi. Bu arada, Anastasia da yavrulara pilav hazýrladý. O ana kadar her þey çok iyi gitmiþti. Sadece bir þey dýþýnda; yavrulara bir gram yiyecek yedirmeyi baþaramamýþlardý. Ve en önemlisi de buydu. Çok küçük olduklarý için açlýða fazla dayanamazlar ve çok kýsa sürede de ölürlerdi. O gece, yavrularý sürekli kontrol etmek için ilk defa birlikte uyumadýlar. Çünkü, uyumayý da sýraya koymuþlardý. O, çok zor geçen gecenin ardýndan her bir þeyi býrakarak sabah erkenden þehir merkezine gitmeye karar verdiler. Süt saðma, yumurta toplama ve kooperatife teslim etme gibi iþleri komþularý Alex’ten rica ettiler.
-Hiç merak etmeyin, ben hepsini gerektiði gibi yaparým. Gözünüz arkada kalmasýn... diyen Alex’e teþekkür eden çift þehre doðru yola çýktýlar.
                               6

Geri dönüþ yolunda, uzaktan evlerini gördüklerinde hava kararmak üzereydi. Uzaktan el ele yürüyerek geldiklerini gören Alex’in köpeði Zemleniçka onlara doðru koþmaya baþladý. Kasaba halký tarafýndan havlama özürlü olduðuna inanýlan Zemleniçka kýsacýk bacaklarýný öretecek kadar uzun olan beyaz tüylerini, kendi yarattýðý rüzgarda dalgalandýrarak yanlarýna yaklaþtýðýnda Anastasia çoktan çantasýndan renkli þekeri çýkarmýþtý bile. Etraflarýnda bir tur attýktan sonra ikisinin arasýna girerek onlarla birlikte yürümeye baþlayan köpek daha da küçülttüðü o küçücük adýmlarýný atarken sürekli kafasýný yukarý doðru kaldýrarak bir Anastasia’ya, bir Pietro’ya bakýyordu. Kahkahayý basan Anastasia,
-Tamam kýzým, tamam... deyip yere çökerek, önce boynunu okþadý ve sonra diðer elinde sakladýðý þekeri “ooooppppa” diyerek havaya fýrlattý. Köpek, bir miktar yükseðe týrmandýktan sonra iniþe geçen þekerin kendi boy seviyesine gelmesine bile izin vermeyip havada yakaladýðý þekeri aðzýndan akýttýðý salyalar eþliðinde birkaç saniyede yedi ve sonra, tekrar aralarýna girmeyip yol boyunca yanlarýnda koþarak ve etraflarýnda dönerek eve kadar onlara eþlik etti. Köpeðin bu neþeli görüntüsü, daha da keyiflendirmiþti onlarý. “Ne kadar kolay mutlu olabiliyorlar, küçücük bir þeyle bir canlýnýn bu kadar kolay mutlu edilebilmesi ancak hayvanlara has bir þey olsa gerek” diye düþündü yüzündeki tebessümle Pietro. Ardýndan, “Ya insanlar? havlayana kýzýyorlar, havlamayana ise kusur buluyorlar. Bazen bu insanlarý hiç anlamýyorum. Ne kusuru var bunun? Ne kadar iyi bir karaktere sahip bir kýz bu Zemleniçka.” Diye söylendi içinden.

Tesadüfen, kapýsýnýn önüne çýkan Alex onlara,
-Hoþ geldiniz!.. Zemleniçka havlamadýðý için duymadým geldiðinizi. Nasýldý þehir? Bulabildiniz mi aradýklarýnýzý?.. diye sorduðunda zaten cevabýný almýþtý. Çünkü ikisini de gözlerinin içi parlýyordu. O gözlere bakan Alex, onlarýn aradýklarýndan da fazlasýný bulduklarýný anladý. Ve onlarýn vereceði yanýtý beklemeden
-Sevindim, bulduðunuza!.. dedi.
-Nereden anladýn bulduðumuzu Alex?
-Gözlerinizden Pietro, gözlerinizden. Ýkinizin de gözlerinin içi parýldýyor. Konuþmanýza gerek yok. Onlar sizin yerinize konuþuyor dostlarým benim. Sevindim, gerçekten sevindim sizin adýnýza.

Alex’e kendi yokluklarýnda yaptýðý iþler için teþekkür ettikten sonra evlerinin kapýsýna doðru yöneldiklerinde, aniden durdular ve ahýra doðru yöneldiler. Çünkü, yavru güvercinlerin seslerini duymuþlardý. Ahýrýn kapýsýný açýp, hýzla içeri girdiler. Sandýðýn içinden kendilerine doðru uzanan açýk minik gagalarýn, seslerini duyurmak için birbirleriyle yaptýðý yarýþmayý gördüklerinde yutkundular. Ve yutkunmalar arka arkaya geliyordu ve geliþ sýklýðý hýzla artýyordu. Pietro onlara doðru yürürken, Anastasia hemen ahýrdan çýkarak eve geçti. Üstündeki fazla giysileri çýkardýktan sonra akþam hazýrladýðý pilavdan küçük bir tabaða koydu. Yanýna aldýðý küçük bir kaþýk ve bir bardak sütle tekrar ahýra yöneldi.

Yavrularýn yanýnda dikilen Pietro, eþinin elindeki, içinde küçük bir kaþýk bulunan pilav tabaðýný ve bardaðý aldý. Kaþýða aldýðý küçük bir parça pilavý eþinin aðzýna verdi. Ardýndan ayný kaþýkla bardaktan aldýðý bir kaþýk sütü de Anastasia’nýn aðzýna dökerek “hadi annemiz sýra sende!” dedi. Aðzýndaki yiyecekleri damaðýyla ezmeye baþlayan Anastasia aðzýna aldýðý bir miktar daha sütle birlikte aðzýndaki yiyeceði iyice ezdikten sonra hafifçe yutmaya çalýþtý. Yiyecekler tam gýrtlaðýna geldiðinde yutaðýný yukarý kaldýrarak yavrulara doðru eðildi. Aðzýný sonuna kadar açtý ve yavrulardan birinin çýðlýklar atan gagasýna doðru uzattý. Yavrunun kafasý Anastasia’nýn aðzýnýn içine doðru uzandýðýnda O, el-ele tutuþtuðu arkasýna geçmiþ bulunan Pietro’nun elini sýktý. Pietro, o anda boþta olan ve yumruk haline getirdiði diðer elini, korkarak eþinin omuz kemiklerinin arasýndaki boþluða vurduðunda Anastasia’dan bir böðürme sesi çýktý. Ve bu sesle birlikte, boðazýndan gelen þeyi yavru güvercin bir hamlede yuttu. Bu sahneyi seyreden Pietro’nun gözleri dolu bir vaziyette içinden “Olmaz böyle bir þey, o insan deðil, gerçekten bir melek” diye geçirdi. Yavrularý aðzýyla besleyen eþini kutladý ve
-Ben de isterim. Hani beni seviyordun? Niçin beni hiç böyle beslemedin?.. diye çocuklaþýverince birden.
-Gel buraya benim koca bebeðim gel buraya, benim hiç büyümeyen çocuðum, gel buraya... diyerek onu kendine doðru çekip, öptü ve tekrar iþine koyuldu. Ayný iþlemi defalarca yaptýlar. O gün yavru güvercinleri, Anastasia’nýn damaðýndaki sývýlaþtýrýlmýþ pilavla doyurdular. Aynen kütüphanede okuduklarý gibi yapmýþlar ve baþarmýþlardý. Yavrularý teker-teker öptükten sonra birbirlerini de öptüler. O an dünyanýn en mutlu insanlarý olduklarýný söylediler birbirlerine gözleriyle...

Evin giriþ kapýsýnýn yanýnda bulunan kapaðý kaldýrarak bodruma inen Pietro, sadece her yýlbaþýnda içtikleri þaraptan, bir þiþe alarak eve girdiðinde banyodan henüz çýktýðý saçýndaki ýslaklýktan belli olan ve akþam yemeðini hazýrlayan; “Dünyanýn en güzel kadýný” olarak tanýmladýðý eþini, arkasý dönük bir halde iþ yaparken görünce çok sevindi. Sessizce arkasýndan sokularak boynuna bir öpücük kondurduktan sonra, hýzla þiþeyi gözünün önüne tutmayý planladý. Ve tam planladýðý gibi sessizce eþinin arkasýna sokularak, boynunu uzattý. Dudaðýný Anastasia’nýn boynuna yaklaþtýrýp öpücüðü kondurmak üzereydi ki Anastasia’nýn
-Þiþeyi lütfen masaya býrak sevgilim!.. Bir kazaya yol açmayalým... dediðini duyunca, hemen fikrini deðiþtirdi ve onu kollarýyla sýkýca sararak,
-Ýþte seni bunun için seviyorum. ‘Bazen, görmek için bakmak deðil, hissetmek de yeterlidir’ sözünü senin için söylemiþler herhalde aþkým... dedi.
                          7

Önlerinde 2-3 hafta olduðunu biliyorlardý. Çünkü kütüphanede okuduklarý kitapta yavrularýn üç ya da en fazla dört haftalýk olduklarýnda kendi baþlarýna yemek yiyebilecekleri ve uçmaya baþlayabilecekleri yazýyordu.
Günleri neþe, mutluluk ve huzur dolu geçiyordu. Yavru dað güvercinleri, onlarýn hayatlarýna yeni bir renk katmýþtý. Anastasia, yavrularýn yiyecek ihtiyaçlarýyla ilgilenirken, Pietro da yetiþmekte olan yavrulara kendilerini bekleyen hayatý öðretiyordu kendince!..

Onlara dünyayý, hayatý ve hayatýn vazgeçilmez parçasý olan canlýlarý öðretmek amacýyla gerekli þeyleri almak için þehre bir kez daha gitmiþti Pietro. Çeþitli hayvan resimlerinin yer aldýðý kataloglar, hikaye kitaplarý, bol miktarda kaðýt, rengarenk kalemler almýþtý þehirden. Pietro, yavrulara hayvan resimlerini göstererek ilerde karþýlaþacaklarý dünyada kendilerini nelerin beklediðini öðretmeye çalýþýyordu. Tamamý hayvan karakterlerinden oluþan hikayeler de okuyordu onlara, akþam yatmadan önce. Kaðýtlara aðaç resimleri çizerek ormaný, daðlarý, nehirleri çizerek doðayý öðretmeye çalýþýyordu. Büyük bir sabýrla, insan muamelesi yaparak, konuþuyor, anlatýyordu kendince öðretmesi gerektiðini düþündüðü her bir þeyi onlara!.. Aslýnda onlarýn, birer kuþtan baþka bir þey olmadýðýný çok iyi biliyordu Pietro, ama onlara bir kere çocuklarý olarak bakma sözü vermiþti kendi kendine!.. Ve bu sözünü tutmak adýnaydý bütün uðraþý.
                               8

Bir sabah Anastasia’nýn,
-Koca Kurt, gel, gel, çabuk, çabuk gel lütfen. Ýnanamayacaksýn göreceklerine!.. diye seslendiðini duyan Pietro, -sesin geldiði yer olan- ahýra doðru yöneldi!.. Kapýyý açýp içeri girdiðinde, güvercin yavrularýnýn yuvadan çýkarak -daha doðrusu uçarak- karþýdaki pervaza tüner bir vaziyette durduklarýný görünce çok þaþýrdý. Ve ardýndan “Baþardýýýýýk” diye baðýrarak, samanlarýn üzerine atladý. Saman yýðýnýn arasýnda hopluyor, zýplýyor, yerlerde yuvarlanýyordu. Onun bu haline gülerek bakan Anastasia,
-Sen hiç büyümeyeceksin!.. Ne oldu sana? Gayet normal. Zaten bir gün uçacaklardý... Dedi.
-Evet!.. Evet!.. Uçacaklardý. Ama bunlar kendi baþlarýna zoru baþardýlar. Yaþadýklarýný bir düþünsene onlarýn gözüyle!.. Kendiliklerinden uçtular. Kimse onlara hiçbir þey öðretmedi ve yardýmda bulunmadý bu konuda.
-Sen sadece koca bir kurt deðil, ayný zamanda kocaman bir yalancýsýn da!.. Ben bilmiyorum mu sanýyorsun; onlara her gün neler öðrettiðini!.. Her bir þeyi öðretmedin mi onlara? Alýþveriþ yapýlacak bakkalý bile anlatmadýn mý? Kasabanýn en zengin adamýnýn çiftliðinin kapýsýndaki amblemi de öðretmedim deme bana!..
-Ama Nastia, bunlar kuþ!.. Benim ne anlattýðýmý nasýl anlayabilirler ki? Benimkisi sadece kiþisel tatmindi!..
-Hiç de bile!.. Sen bu yavrucaklarý getirdiðinde, bahçede el-ele tutuþtuðumuzda bana ‘dünyada hiçbir güç yoktur ki sevginin karþýsýnda dize gelmesin’ dememiþ miydin? Bunlara sen hiçbir þey öðretemediðini sanma sakýn!.. Sen bunlara en önemli þeyi; sevgiyi öðrettin koca kurt sevgiyi!.. Bizdeki en büyük þeyi öðrettin onlara Koca Kurt!.. Bunlar bir kuþ olabilir, ama sevgiyi bizden daha çabuk algýlarlar ve karþýlýðýný da hemen verirler!.. Oysa biz insanlar, baþ ucumuzdaki sevginin bile farkýna varmakta ne kadar zorlanýrýz!..deðil mi? Senin bunlarla hiç konuþmana bile gerek yoktu!.. ‘Sizi seviyorum’ demene de!.. Sadece sevgiyle bakman yeterliydi! Oysa sen daha fazlasýný yaptýn; onlarla konuþtun. Ýster bir kuþ, isterse bir köpek olsun, hiç fark etmez. Tek doðru vardýr bu hususta o da; hiçbir hayvan kendisine gösterilen sevgiyi ve onu göstereni yani sevgiliyi asla unutmaz!..
-Güzel konuþuyorsun da!.. Ama bunlar dað güvercini Nastia!.. Evcilleþtirilmeye pek yatkýn deðildirler. Özgürlüklerine aþýrý düþkünlükleri vardýr. Þimdi bu kapýyý açsam, hemen uçarak, yurtlarýna, daðlarýna giderler, hem de artlarýna bile bakmadan!..
-Aç o zaman! Sen onlarý hapsetmek için mi getirdin buraya? Hayatlarýný idame ettirmelerine yardýmcý olabilmek için mi? Uçabildiklerine göre, ne yapacaklarýna karar verme hakkýna da sahipler, demek deðil midir? Gökler onlarýn evleri, ver onlara evlerini Koca Kurt. Ver onlara özgürlüklerini!..
diyen Anastasia’ya hak veren Pietro, yine de istemeye-istemeye de olsa kapýya doðru gitti. Elini kapýnýn tokmaðýna dokunduðunda son bir kez eserlerine döndü baktý! Onlar da ona!.. Göz göze geldiler bir an!.. Ne olduysa o an oldu iþte!.. Birden Pietro’nun gözleri parladý, yüzüne her zaman hakim olan tebessüm, gülümsemeye dönüþtü!.. birkaç dakika sürdü bu bakýþma!.. Ve ardýndan hýzla kapýyý sonuna kadar açan Pietro, Anastasia’yý kolundan çekerek,
-Hadi dýþarý çýkalým Prensesim. Benim bildiðim olacaklarý, senin de görmeni istiyorum!.. dediðinde Anastasia, þaþkýn bir yüz ifadesiyle,
-Ne olacaðý? Yine ne geldi aklýna?..
-Gel dýþarýya çýkalým Prensesim, sabret göreceksin her þeyi! Ýnanamayacaðýn bir þey oldu!.. Bekle ve Gör!.. dedi.

Ahýrý terk edip bahçe kapýsýnýn önüne doðru geldiklerinde güvercinlerin kapýdan çýkýp havalandýklarýný gördüler. O an heyecandan kalbi yerinden çýkacak gibi atýyordu Anastasia’nýn. Ama Pietro, gayet sakin bir vaziyette izliyordu onlarýn uçuþunu!.. Pietro daha fazla dayanamayarak baþladý konuþmaya
-Bak Prensesim, þimdi bizim çocuklar ilk olarak çýkabildikleri kadar yükseðe çýkacaklar. Onlarý hayâl-meyâl görebileceðimiz kadar ki yüksekliðe çýkacaklar!.. dediðinde Anastasia þaþkýnlýkla,
-Sen nereden biliyorsun böyle yapacaklarýný?.. diye sorduðunda güvercinler, Pietro’nun doðru söylediðini ispatlamak için zaten göklerdeki yerlerine doðru hýzla yükselmeye baþlamýþlardý bile!..
-Þimdi oradan kasabayý seyredecekler. Bildikleri, öðrendikleri her þeyi tanýyacaklar o yükseklikten!.. dediðinde Anastasia hayretle tekrar,
-Peki sen bu hepsini nasýl biliyorsun Pietro?.. diye tekrar sorduðunda,
-Ahýrýn kapýsýný açarken onlarla göz göze geldiðimizde ‘biz senin öðrettiklerini görmeye gidiyoruz. Akþam olmadan döneriz babacýðým’ dediler gözleriyle bana, Dedi, gülerek. Anastasia hemen ona sarýlarak gözlerinden öptü ve,
-Kuþça da konuþurlarmýþ benim canlarým!.. dedi...

9

Akþamüzeri dönen güvercinlerden diþi olaný Pietro’nun, erkek olaný ise Anastasia’nýn omzuna kondu. Ve gagalarýyla yanaklarýna dokunduklarýnda iki damla yaþ süzüldü bizim sevgililerin yanaklarýndan... Mutluluk gözyaþlarýydý bunlar ve yine mutlulukla içilmeliydi. Birbirlerinin yanaklarýndaki yaþlarý içtikten sonra, artýk kendileriyle yaþamaya karar veren çocuklarýna isim koymanýn zamanýnýn geldiðini düþündüler. Ve kendi isimlerini veriverdiler oracýkta onlara... “Anastasia-Pietro”...

Güvercinlere adlarýyla hitap ettiklerinde, genç Anastasia’yla, genç Pietro tekrar gökyüzüne doðru kanat çýrpmaya baþladýlar. Birlikte taklalar attýlar, kanatlarýný iyice açarak hiç kýpýrdatmadan pike dalýþ yaptýlar, sonra aniden takla atarak gökyüzünün kalbine girmek istercesine yukarýya doðru çýlgýnca kanat çýrptýlar durmaksýzýn!.. Onlarýn bu sevinç gösterilerini birbirlerine sarýlý vaziyette izleyen çift, mutluluðun doruðuna ulaþmýþlardý gördüklerinin etkisiyle.

Genç güvercinler tekrar iniþe geçip omuzlarýndaki yerlerini aldýklarýnda, baba Pietro, omzundaki Anastasia’yý eline alarak kulaðýna götürdü. Ve Eþine de ayný þeyi yapmasýný söyledi. Güvercinlerin, çýlgýncasýna çarpan kalplerini dinliyorlardý. Eþine dönen Pietro,
-Pazar günleri Kilise ayinlerinden sonra, nehir kýyýsýnda yorulana kadar koþtuðumuzda beni dinlendirmek için baþýmý göðsüne bastýran bir sevgilinin kalbinde duyduðum sesin ritmine benziyor duyduklarým Nastia!.. dediðinde, kulaðýna dayadýðý genç Pietro’yla birlikte eþinin gözlerinin içine bakarak,
-Benim duyduðum sesin ritmi ise, askerden dönüþte trenden atlayýp valizini döke saça sevgilisine koþan birinin kalbinin ritmine benziyor... dedi.
                          10

Karpatlara yaz, geç gelir ve erkenden gider!.. Bir tadýmlýk ömrü vardýr yazýn Karpatlarda. Günlerle sayýlýdýr orada yaz mevsimi... Ama o sene haziranýn baþlarýnda ýsýtmaya baþlamýþtý güneþ her bir yeri, erkenden uzun bir yazýn müjdecisi olarak!.. Her yýl temmuz ayýnýn baþýnda kutlanan geleneksel yaza merhaba partisi, havanýn bu hoþ sürprizi nedeniyle öne alýnmýþtý, kasabalýlar tarafýndan... Ve o Pazar,tüm kasabalýnýn da katýldýðý parti neþe ve coþku içinde geçiyordu nehir kenarýnda!.. Yörenin dünyaca ünlü üzümlerinden yapýlan yýllanmýþ þarap fýçýlarý açýlmýþtý. Ve o fýçýlarýn, içine daldýrýlan kepçeler birbirleriyle yarýþmaya baþlamýþtý...

Çocuklarýn verdiði konserden sonra, yöresel motiflerle bezenmiþ giysileriyle gençler folklor gösterisi yapmak için sahnede yerlerini aldýðýnda Pietro’yla Anastasia da, diðerleri gibi çimenlerin üstünde oyuna eþlik etmek için tersten kol-kola girmiþ bekliyorlardý... Aslýnda bugün çocuklarýnýn keyifsiz olmasý biraz düþündürmüþtü onlarý. Ama bir anlam veremediler buna!.. Ve yarýn þehirdeki kütüphaneye tekrar gidip bunu araþtýrmayý düþündüler. Güvercinlerin, eðlence baþladýðýndan beri yanlarýna hiç gelmemelerine üzülmelerine raðmen, karþýdaki dut aðacýnýn dalýnda, olmalarý biraz olsun rahatlatmýþtý ikisini de. “Hiç olmazsa gözümüzün önündeler” diyerek teskin etmiþlerdi birbirlerini...

“biiiir....ikiiiii.....üüüüüüç”....diyerek dansa baþlayan tüm halk hep bir aðýzdan müziðe eþlik ediyorlardý, coþku içinde!.. Dans, tüm hýzýyla sürerken güvercinler birden tünedikleri daldan ayrýlýp havaya doðru fýrladýklarýnda, Anastasia, Pietro’nun kolundan sýyrýlýp öne doðru eðilerek acý çeken bir yüz ifadesiyle ellerini midesinin üstüne bastýrdý! Çok acý çektiði her halinden belli olan Anastasia’ya bakan Pietro ani geliþen bu durum karþýsýnda geçirdiði bir anlýk þaþkýnlýktan sonra, hemen eþine doðru eðilerek,
-Nastia’m!.. Ne oldu sana? Ne oldu aþkým? Dedi korkuyla!..
-Yok bir þey, bir an bir þey saplanýr gibi oldu mideme. Meraklanma birazdan geçer sevgilim. Panikleme lütfen!.. diyen eþinin tekrar koluna giren Pietro onu arkalarýndaki tahta kalaslardan yapýlmýþ piknik masasýna oturtmak için geriye doðru döndüðünde, müzik susmuþtu. Tüm kasaba halký etraflarýnda toplanmýþ, Anastasia’ya yardým edebilecek þeyleri konuþmaya baþlamýþlardý... Kasabanýn tek doktoru olan Vladimir, hemen orada yaptýðý muayene sonucunda gaz sýkýþmasý olabileceðini ama yarýn hastaneye giderek daha ayrýntýlý bir muayeneden geçmesinin daha iyi olacaðýný söyledi. Vladimir’in tavsiyesiyle onun tek atlý arabasýna binerek eve dönmeye karar verdiler ve diðer kiþilerinde yardýmýyla Anastasia’yý arabaya bindirdiler. Pietro, “Çocuklar hadi eve dönüyoruz” diye seslenmek için güvercinlerin az önce durduklarý yere doðru döndüðünde onlarýn orada olmadýklarýný gördü!..
-Meraklanma aþkým onlar arkamýzdan gelir... diyen eþinin yanýna oturan Pietro güvercinler hakkýnda yol boyunca “Acaba nereye gittiler?” diye düþündü, durdu...
          
11

Eve döndüklerinde, arabadan kolayca inebilmesi için eþini kolundan tutan Pietro, güvercinlerin çatýda olduðunu görünce rahatladý. Salondaki geniþ koltuða eþini yatýran Pietro, Vladimir’in önerileri doðrultusunda papatya çayý hazýrladý. O gece Vladimir onlarýn yanýndan hiç ayrýlmadý. Çünkü, Anastasia’nýn acýlarý her geçen süre daha da artýyordu. Ve onlar, ne yaptýlarsa da bir türlü onun acýlarýný dindiremiyorlardý. Vladimir, gece yarýsý yaptýðý kontrol amaçlý son muayenenin ardýndan Pietro’ya,
-Gerçekten sabah erkenden onu hastaneye götürmen gerekli!.. Sanýrým durumu ciddi... Dediðinde Pietro’nun yüzüne endiþeli bir korku görüntüsü hakim oldu!..

O geceyi çok zor geçiren Anastasia sürekli istifra etti, soðuk terler döktü!.. Ve gözünü açabildiði her arada Pietro’ya güçlükle,
-Seni seviyorum. Lütfen yanýmdan ayrýlma Koca Kurt!.. Beni yalnýz býrakma hayatým!..Hiç býrakma!.. diyordu!.. Pietro ise için için aðlayarak eþinin bu dileðine her seferinde,
-Korkma hayatým, sürekli yanýndayým ve hep olacaðým. Seni yalnýz býrakmamý nasýl düþünebilirsin aþkým... Dedi gece boyunca Sabahýn ilk ýþýklarýyla birlikte Pietro eþini, þehir hastanesine götürmek için yola çýkarken hemen-hemen tüm kasaba halký arkalarýndan el sallýyordu!.. Doktorla konuþan komþularý Alex aniden atýna atlayýp,
-Heeey Pietro!.. diye seslenerek yanlarýna geldiðinde,
-Pietro!.. Pietro!.. En büyük dostum, caným kardeþim benim, tüm kasaba halký gibi benim de kalbim sizinle olacak, sizi çok seviyorum!.. Bu sevgi için, lütfen bu sevgi için, geri dönmeyi unutmayýn!.. dedi.
-Saðol can dostum saðol. Bizde ayný duygularla seni seviyoruz... Diyen Pietro, eþine dönerek
-Dimi aþkým?.. diye sorduðunda Anastasia güçlükle
-Evet caným, elbette Alex!.. Döneceðiz elbette ama senden bir ricam var; lütfen çocuklarýmýza iyi bak” dedi.

Ortalýkta görünmeyen güvercinler ise onlarý yol boyu uzaktan takip ediyorlardý. Neredeyse yolun yarýsýna geldiklerinde Pietro güvercinlerin kendilerini takip ettiklerini fark etti ve hemen onlara, eve geri dönmelerini iþaret etti. Ama onlar geri dönmek yerine hýzla alçalarak önce arabanýn kenarýna kondular. Ardýndan da, Anastasia’nýn omuzlarýna!.. Gagalarýný onun yanaklarýna süren güvercinler daha sonra hýzla havalanarak kasaba yönünde gözden kayboldular!..
-Sana iyi yolculuklar öpücüðü vermek için buraya kadar peþimizden gelmiþ bizimkiler... diyen eþine bakan Anastasia,
-Bunu da sen mi öðrettin yoksa? Diye sordu, gülümsemeye çalýþan bir yüz ifadesiyle,
-Tabi ki!.. Çocuklarýmý kültürsüz olarak yetiþtiremezdim herhalde!.. diyen Pietro’nun bu lafýna ikisi de güldü. Ancak eþinin yüzündeki gülümsemenin zoraki bir gülümseme olduðunu hisseden Pietro içinden Allah’a yalvardý, “Nereden çýktý bu aðrý durup dururken þimdi? Eðer ona bir þey olursa dayanamam Allah’ým, lütfen yardým et bize!..”
                          12

O akþam geç vakitte eve tek baþýna dönen Pietro, salondaki masanýn üstüne eþinin þalýný katlayarak koydu. Çatý katýndaki rafta dizili duran mumlardan en uzun ve kalýn olanýný alarak aþaðýya indi ve mumu yakýp masanýn üstündeki þalýn yanýna koydu. Annesinden kalan tek þey olan el yapýmý büfenin içinden de bir þiþe votka alarak masaya tekrar dönüp, her zaman oturduðu sandalyesine oturdu. Kapaðýný açtýðý votka þiþesinden büyükçe bir yudum aldý. Ama aðýz boþluðunda duran votkayý daha yutmadan eþinin ‘Bardakla içersen ne kadar içtiðini daha iyi anlarsýn Koca Kurt’ lafýný hatýrladý. Gözleri doldu. Yerinden kalktý ve lavabonun yanýndaki bulaþýklýktan bir bardak alarak tekrar yerine döndü. O anda týklayan kapýyý açmak için tekrar yerinden kalkarak kapýya yöneldi. Kapýyý açtýðýnda, önde yan komþusu Alex ve arkasýnda kadýnlý-erkekli çok sayýda kiþinin beklediðini görünce, “Buyurun” diyerek hepsini içeri aldý.

Anastasia’nýn rahatsýzlýðýnýn ne olduðunu, neden kaynaklandýðýný henüz doktorlarýn da tespit edemediðini, bunun için bir süre hastanede kalmasýnýn gerektiðini anlattý onlara. Ve kendisinin de bu süre içinde þehirde kalacaðýný söyleyince Alex,
-Sen buralarý hiç merak etme Pietro her bir þeylerle biz ilgileniriz...dedi ve cebinden çýkardýðý ve içinde bir miktar para olan bir zarfý,
-Belki ihtiyacýnýz olur diye kasaba halkýmýzýn arasýnda topladýðý küçük bir katký olarak bunu al Pietro... diyerek uzattý.

Kasaba doktoru Vladimir, Anastasia’nýn hastalýðýnýn çok aðýr olduðunu anlamýþ ve -Yanýlmýþ olmayý isterim... Ama teþhisimde haklýysam Anastasia’nýn günleri sayýlý. Sanýrým bir daha onu aramýzda göremeyeceðiz. Þimdi hepimiz Pietro’nun yanýnda yer almalýyýz... diyerek, anlatmýþtý. Bunu öðrenen kasaba halký kendi arasýnda para toplayarak eþinin rahatsýzlýðý sona erene kadar þehirde kalacak olan Pietro’ya yardýmcý olmak istemiþlerdi.

Zarfý eline alan Pietro gözlerini hemen doktora çevirdi ve ona sadece “Dün gece ki yardýmlarýn için teþekkürler Vladimir” dedi. Ve oturduðu sandalyeden kalkarak arkasýndaki lavaboya yöneldi. Alex, o an sürekli tebessüm halinde olan Pietro’nun yüzünün artýk þekil deðiþtirmiþ olduðunu gördü. Onun yüzünde ilk kez hüznü gördüðünde, insanýn bir günde bu kadar deðiþebileceðine ilk kez þahit olduðunu düþündü. Ve Pietro’yu rahatsýz etmemek için birlikte geldikleri kiþilere dönerek,
-Biz kalkalým artýk... Dedi. Çünkü Pietro aðlamak istediðini hissetti. “Bazen aðlamak iyidir. En güzeli de yalnýz baþýna yapýlanýdýr.Aðla Pietro aðla!.. Aðlamak, yüreðinin pasýný alýr” dedi, içinden. Lavabonun önünde salona arkasý dönük bir vaziyette için için aðlayan Pietro’ya
-Sabah görüþürüz caným kardeþim... Dedi. Kapýdan çýkmakta olan diðerlerinin hepsinin dýþarýya çýkmasýnýn ardýndan, son olarak da kendisi dýþarý çýktý ve kapýyý çekti.
                              13

Uzun süredir kafasýný lavabonun ortasýndaki deliðe bakar vaziyette öne eðik olarak tutan Pietro birden kafasýný lavabonun üstündeki pencereye doðru kaldýrdý. Çünkü pencerede bir týkýrtý duymuþtu. Pencerenin önünde duran “Çocuklarým” dediði güvercinlerdi bu sesi çýkaranlar. Hemen, çok az açýk vaziyette duran pencereyi sonuna kadar açtý. Hýzla içeri dalan güvercinler evin içinde uçmaya baþladýlar sevgiyle!..

Baþýnýn üstünde çýlgýncasýna dönen güvercinlere baktýðýnda, sadece “Ýyi ki varsýnýz” dedi ve yüzüne yeniden tebessüm geldi. Onun yüzünde yeniden tebessümü gören güvercinler uçmayý keserek omuzlarýna kondular ve gagalarýný yanaklarýna sürttüler!..
-Tamam çocuklarým benim. Bu öpücüðünüzü yarýn annenize götüreceðim... Hadi bakalým geçin karþýdaki annenizin sandalyesine, sizinle konuþacaklarým var... Dediðinde, güvercinler hemen uçarak karþýdaki sandalyenin üstüne kondular ve onun anlatacaklarýný beklemeye koyuldular!..

Gözlerini onlara dikti ve biraz durduktan sonra baþladý onlarla konuþmaya;
-Anastasia ve Pietro, çocuklarým benim!.. Biz, size her þeyi öðrettik. Artýk kendi ayaklarýnýzýn üzerinde durabilecek, ya da kendi kanatlarýnýzla uçabilecek durumdasýnýz. Anneniz çok hasta. Benim sonsuza kadar onun yanýnda olmam lazým. Çünkü, ‘bizi ölüm bile ayýramaz’ sözümüz vardý birbirimize. Ben askerden döndükten sonra ilk kez bu gece ayrýldýk birbirimizden. Yarýn tekrar annenizin yanýna gideceðim. Ve sonsuza kadar onun yanýnda bulunacaðým. Alex size her gün yiyecek verecektir. Ama, artýk kendi baþýnýza da yiyecek bulmayý öðrenmelisiniz. Çünkü kimse kimseye sonsuza kadar bakamaz; anne-baba ve gerçek sevgilinin dýþýnda hiç kimse bakmaz, bakamaz. Ýlerde sizlerde evleneceksiniz. Ve inanýyorum ki çok da mutlu olacaksýnýz. Çünkü bizler sizleri, sevgiyle büyüttük. Sadece sevgiyle. Her kim ki sevgiyle büyütülürse, ömür boyu mutlu olur. Bizim olduðumuz gibi!.. Sizin olacaðýnýz gibi!.. Herkesi, her þeyi sevin diye bir telkinde bulunmayacaðým size. Çünkü sizler zaten böyle yapacaksýnýzdýr... Dedi ve votkasýndan bir yudum daha aldýktan sonra devam etti yaptýðý konuþmaya;
-Þimdi bu söyleyeceklerimi dikkatle dinleyin!.. Eðer annenize bir þey olursa, bilin ki bana da olmuþ demektir. Ben onsuz yaþayamam. Biz, bedensel olarak bu dünyadan gitsek de kalbimiz sizinle olacak. Ve adlarýmýz da sizde yaþayacak. Hadi þimdi yerinize gidip anneniz için dua edin. Çünkü onun buna ihtiyacý var... dedi!..

Gözlerinden süzülen iki damla yaþ yanaklarýna doðru ilerlerken yerlerinden havalanan güvercinler hemen onun omuzlarýna yerleþerek akan göz yaþlarýný içtiler. Ve kafalarýný boynuna sürtmeye baþladýlar. Onlarýn bu hareketinden daha da duygulanan Pietro ayaða kalkarak
-Lütfen hadi yerinize gidin artýk. Biraz yalnýz kalmak istiyorum. Dedi.

Aldýklarý bu komut üzerine tekrar havalanan güvercinler pencereye kondular. Ve onun gözlerine bakarak “Sizi seviyoruz. Ýyi geceler babacýðým” dediler gözleriyle Ardýndan havalanýp karanlýkta kayboldular!..
                    
14

O gece; Pietro için, hayatýnýn en çok votkasýný içtiði gece oldu!.. Ýçtikçe aðladý!.. Aðladýkça içti!.. Çok az uyusa da sabahleyin kalktýðýnda kendini çok enerjik ve güçlü hissetti. “Çok enerjik olmalýyým. Aþkýmý tekrar saðlýðýna kavuþturabilmek için elimden geleni yapacaðým. Bu kasabaya; öyle ya da böyle gittiðimiz gibi, birlikte geri döneceðiz”... Dedi kendi kendine... Kapýdan çýkarak Alex’in evine gitti. Onunla yapýlacaklarý konuþtuktan sonra, güvercinlerin yanýna yöneldi.

Ahýrýn kapýsýný açtýðýnda güvercinler yuvasýnda oturur vaziyette ona bakýyorlardý. Onlarýn yanýna giderek ikisini de öptü ve ellerine alarak kalbinin üstüne yasladý. Sonra aniden havaya fýrlattýðýnda güvercinler beklemedikleri bu eyleme, yaratýlýþlarý gereði hemen adapte olarak kanat çýrpmaya baþladýlar ve tekrar yuvalarýna döndüler. Pietro onlara iyice yaklaþtý ve “Bizi bekleyin evlatlarým. Ben annenizi almaya gidiyorum” diyerek dýþarý çýkmak üzere kapýya yöneldiðinde güvercinler hemen uçarak gelip omuzlarýna kondular. O halde birlikte dýþarý çýktýlar. Gökyüzünde minicik bir bulut dahi olmadýðýný gören Pietro güvercinlere
-Hadi uçun özgürlüðünüze, uçun gerçek evinize... dedi. Onlar ise bu komutu duyduktan sonra hemen havalandýlar. Ama bu kez onu dinlemeyerek doðrudan yuvalarýna döndüler. Onlarýn yuvalarýna olan bu düþkünlüðüne sevinen Pietro gülümsedi ve þehre gitmek üzere yola çýktý.
                         
iki hafta sonra Alex þehre, onlarý ziyarete gittiðinde, Anastasia’yla görüþemedi. Pietro ise düþünceli ve endiþeli halini gizlemeye çalýþýyordu ama “Yarým asýrlýk arkadaþým” dediði Alex’in gözlerinden kaçmamýþtý onun bu hali. Alex iki gün sonra tekrar þehir hastanesinden içeri girerken yanýnda küçük bir çanta dolusu para vardý. Pietro, hastane masraflarýný karþýlayabilmek için, evini ve arazisini kasabanýn en zengin adamý Anton’a ipotek etmiþti.

15

2 ay kadar sonra bir gece...


Yataðýndaki uykusuna henüz yeni baþlamýþ olan Alex, aniden gözlerini açtý. Duyduðu sese inanamadý. Önce rüya sandýðý bu sesin, gerçek olduðunu anlamasýyla yataktan kalkmasý bir oldu. Havlama özürlü diye bilinen köpeði Zemleniçka; sadece havlamakla kalmýyor ayný zamanda uluyordu da!.. Merdivenden aþaðýya doðru inerken köpeðinin kapýyý týrmaladýðýný gören Alex hýzla kapýya doðru yürüdü. Dýþarýda önemli bir gariplik olduðunu hemen anladý ve kapýnýn yan tarafýnda asýlý duran feneri alýp, fitilini yaktýktan sonra köpeðine “Neymiþ seni yýllar sonra havlatan þey? Gidip bakalým” diyerek kapýyý açtýðýnda dýþarý fýrlayan Zemleniçka hýzla Pietro’nun ahýrýna doðru yöneldi. Köpeði izleyen Alex, ahýrýn giriþ kapýsýnýn tokmaðýna ulaþmak için sýçrayan köpeðine “Tamam kýzým bir dakika. Kenara çekil de açayým kapýyý” dedi. Bunu duyan köpek, hemen arka ayaklarýnýn üzerinde yere çöktü. Sahibinin kapýyý açmaya baþladýðýnda ise bulduðu ilk aralýktan ahýrýn içine daldý ve samanlara sapýndan dikine saplanmýþ vaziyette duran dirgenin yanýna gelerek tekrar ulumaya baþladý. Alex içeriyi daha net görebilmek için karanlýða doðru uzattýðý elindeki feneri biraz daha yukarýya doðru kaldýrdýðýnda gördüðü þeyin yarattýðý etkiyle gevþeyen elindeki fener parmaklarýndan yere düþtü. Alex, ellerini aðzýna götürdü ve sadece “Aman Allahým!!! Olamaz!!!” dedi.

Olduðu yere çöken Alex, gözlerinden akan yaþlarla birlikte “Ýyi uykular Anastasia, Ýyi uykular Pietro...” dedi. Tekrar ayaða kalkarak yerde yatýk vaziyette sönmek üzere olan feneri eline aldý ve güvercinlerin yuvasýnýn kenarýndaki çiviye astý. Dirgenin uçlarýna yaptýklarý intihar düþüþüyle tam göðsünden saplanmýþ vaziyette duran ve hala kanlarý damlayan iki beyaz güvercini yavaþça oradan çýkardý. Onlarýn cansýz bedenlerini tekrar yuvalarýna koyan Alex onlara bakarak “Rahat uyuyun çocuklar, yarýn ailenize kavuþacaksýnýz” diyerek duvarda asýlý feneri alýp, köpeðiyle oradan ayrýldý.

Hemen atýna atlayarak, kasabanýn içlerine doðru yöneldi. Meydana geldiðinde yanýndaki tüfeðini üç kez ateþledi. Acil durum olduðunun habercisi olan bu sesleri duyan kasaba evlerinde teker teker ýþýklar yanmaya baþladý. Az sonra yeterli sayýda insanýn meydanda toplandýðý kanýsýna varan Alex,
-Haydi þehre gidiyoruz. Anastasia ve Pietro’yu kaybettik. Onlara karþý son görevimizi yapalým arkadaþlar... dedi. Þaþkýn bakýþlarla Vladimir,
-Sen nasýl öðrendin bu saatte Alex? diye sorduðunda
-Çocuklarý söyledi... Hem de kanlarýyla, canlarýyla söylediler... Dedi. Bu açýklamaya kasaba halký çok üzüldü. Ýçleri burkuldu. Çünkü Anastasia ve Pietro’nun, güvercinlerine “Çocuklarýmýz” dediðini bilmeyen yoktu kasabada!..
                              16

Pietro, güvercinlerine verdiði sözü tutmuþ anneleriyle birlikte geri dönmüþtü. Güvercinler de birbirlerine “Sizi, bizden ölüm bile ayýramayacak, asla ayrýlmayacaðýz” þeklinde verdikleri sözü tutmuþlar, aileleriyle birlikte sonsuzluða uçmuþlardý...

Ýki gün sonra, Anastasia ve Pietro, kalplerinin üzerine yerleþtirilen çocuklarýyla birlikte sonsuzluða uðurlandý.

O gündür bu gündür her 1 Eylül günü, o iki mezarýn üstünde birer tane küçük zeytin dalý görüldüðü söylenir. En yakýn zeytin aðacýnýn binlerce kilometre uzakta olmasýna raðmen o zeytin dallarýnýn kim tarafýndan býrakýldýðýný ise halen kimseler bilmez...
                          17

Hiç sesini çýkarmadan annesinin anlattýðý öyküyü dinleyen Çuvstva, annesinin þaþkýn bakýþlarý altýnda, aniden fýrlayarak havalandý. Bütün gücüyle gökyüzüne týrmanýyordu!.. “Göðün ta kalbine, içine, en içine ulaþmak istiyorum” diyordu içinden!..

Ne kadar süredir uçtuðunu, nereye uçtuðunu bilmiyordu ama gideceði yerde onlarý göreceðine inanýyordu. Bir ara aþaðýya doðru baktýðýnda yeryüzünün bembeyaz bir tabakayla kaplanmýþ olduðunu görünce, “Ýþte bulutlarýn üstündeyim!..”... “Ama onlar neredeler? Hani, canlýlar ölünce ruhlarý bulutlarýn üstüne çýkardý?” diye, içinden geçirirken uzaklardan kendine doðru iki güvercinin gelmekte olduðunu gördü ve sevinçle “Ýþte Onlar!” diye, baðýrarak onlara doðru uçmaya baþladý!.. “Gerçektiler iþte!.. Yaþýyorlar iþte!..” dedi, sevinçle...
Bembeyaz renkteki güvercinlerin yanýna vardýðýnda, bu kez onlarýn uçuþ istikameti yönünde, yanlarýnda uçarak konuþmaya baþladý.
-Siz!.. Evet Siz!.. Anastasia ve Pietro!.. Biliyordum sizinle karþýlaþacaðýmý!.. dediðinde güvercinlerden erkek olaný
-Hayýr!.. Bizler, onlar deðiliz!.. Bizler isimsiz güvercinleriz!.. Ayaklarýmýzda taþýdýðýmýz þu zeytin dallarýný onlarýn mezarlarýna býraktýktan sonra Anastasia ve Pietro isimlerini alacaðýz!..dedi.
-Peki ama?!? Ama?!? Ama benim annemin adý da Anastasia?!? Dedi þaþkýnlýkla Çuvstva... Erkek güvercin ise onun bu söylediði karþýsýnda sevinçle,
-Bu harika bir þey!.. Onunla gurur duymalýsýn!.. Öyle bir annenin çocuðu olduðun için ne kadar övünsen azdýr!.. Senin annen zamanýnda de bizim þu an yapmakta olduðumuz iþi yapmak için seçilmiþ ve görevini baþarýyla yapmýþ olmalý ki o ismi almýþ!..dedi.
-Ama benim annemin tüylerinin rengi sizinki gibi beyaz deðil?
-Bu daha da güzel bir þey!.. Çünkü, bu kutsal iþ için bizim türümüz dýþýnda bir güvercin seçilmiþse, bu seçim onun büyüklüðünün göstergesidir.
-Peki siz nereden geliyorsunuz?
-Nereden geldiðimiz deðil, nereye gittiðimiz önemlidir!..
-Neden sizler seçildiniz bu iþ için?
-Her diþi güvercin bu kutsal iþ için yavru yapmak ister ama bu çok az anneye nasip olur. Çünkü bu iþ için yaratýlacak güvercinin hangisi olacaðý, daha yumurta býrakýlmadan birkaç gün önce anne güvercinin rüyasýnda kendisine söylenir Anastasia ve Pietro’nun ruhlarý tarafýndan.
-Ýnanamýyorum!.. Ne müthiþ bir þey bu!..Hayatýmýn ilk uçuþunu bugün yapýyorum ve bulutlarýn üstüne çýkýyorum!.. Bir de sizlerle karþýlaþýyorum!.. diyen Çuvstva’ya isimsiz güvercin;
-Hadi artýk, lütfen geri dön annen seni merak etmesin!.. Vedalaþarak ayrýldýklarýnda, erkek güvercin, birlikte uçtuðu diþi güvercine,
-Ýki yýl sonra, bu görevi gerçekleþtirecek güvercinlerden birini dünyaya getirecek anneyle karþýlaþtýk sonunda!..dedi. Diþi güvercin de gülerek,
-Þaþýrdýn mý? Bu karþýlaþma zaten olacaktý!.. Neden gideceðimiz yer bize o kadar yakýnken tüm dünyayý dolaþýyoruz, unuttun mu?.. Ýki yýl sonraki yavrularý dünyaya getirecek ikinci anneyi aradýðýmýzý bilmiyor musun? Hayatýnýn ilk uçuþunu bulutlarýn üstüne çýkarak yapan diþi güvercinleri aradýðýmýzý unuttun mu? dediðinde, Çuvstva çoktan gözden kaybolmuþtu bile!..

Çuvstva, soluk soluða yuvaya dönüp de hararetli bir þekilde annesine yaþadýklarýný anlattýðýnda, annesi; “Allah’ýma þükürler olsun!.. Kýzým!.. Çuvstvam iki yýl sonra bu kutsal iþi yapacak çocuðun annesi olacak!.. Ýki kuþak sonra da ayný kutsal görev için görevlendirilen bir ailenin mensubu olma þerefini bana yaþattýðýnýz için sana minnettarým Anastasia, sana minnetarým Pietro!” dedi, içinden. Çuvstva,
-Peki anneciðim, sence ben de bu kutsal görev için çocuk yapabilir miyim?.. diye sorduðunda, içine mutluluk yaþlarý aktýðýndan kendinde daha fazla konuþabilecek gücün kalmadýðýný hisseden Anastasia,
-Ben biraz dolaþacaðým, sonra konuþuruz, haydi sen dinlen biraz... dedi ve hýzla havalandý...
                    
          18

Çuvstva, o hafta tanýþtýðý erkek arkadaþý Heorhiy’le hayatýný birleþtirerek, elbirliðiyle kurduklarý kendi yuvalarýna yerleþti. Ailesiyle çok sýk görüþmez olmuþlardý artýk!.. Çünkü, O da bir yuva kurmuþtu ve sürekli eþiyle birlikte yiyecek bulmaya çýkýyordu.

Günler, günleri kovaladý ve o kutsal görevin gerçekleþeceði gece geldiðinde, uykusundan irkilerek uyanan Çuvstva, hýzla yuvadan fýrladý ve gecenin karanlýðýna aldýrmadan Opera Binasý’nýn önündeki ana caddeye doðru uçmaya baþladý!.. Gördüðü rüyanýn yönlendirmesiyle uçan Çuvstva, Opera Binasý’nýn önündeki sarý-mavi parke taþlardan yapýlmýþ kaldýrýmýn asfaltla birleþtiði kenarda sayýlý nefesini tüketmekte olan annesinin yanýna konarak,
-Ne oldu sana anne? Neden yaptýn bunu? Neden? Ne olur ölme? Lütfen ölme anneciðim? Lütfen?.. diye yalvarmaya baþladý.

Kendisini yoldan geçmekte olan bir arabanýn önüne atarak intihar uçuþunu gerçekleþtiren Anastasia, Çuvstva’ya gülen gözlerle bakarak,
-Sana, Anastasia ve Pietro’nun öyküsünü anlatmýþtým kýzým, Hatýrladýn mý?
-Evet anne hiç unutur muyum!.. Ama anlamýyorum anneciðim, neden yaptýn bunu? Neden?.. Çuvstva’ya son bir kez daha baktý gülen gözlerle ve

-O zamandan beri, biz güvercinlerin dünyasýnda hiçbir zaman iki tane Anastasia ve iki tane Pietro olmadý ve olmayacak da!.. Ve bizim dünyamýzda, O isimleri hak eden kiþiler birbirleriyle hiç evlenmediler ve sonsuza dek evlenmeyeceklerdir. Çünkü onlar iki kardeþtiler ve hep öyle kalacaklardýr!..

Ben, Anastasia ismini hak eden yeni Anastasia’nýn yaþamasý için deðil, inançlarýmýz için ölüyorum. Zamaný geldiðinde O da bunu yapmaktan kaçýnmayacaktýr. Çünkü bizler, yaþamak için deðil inançlarýmýzý yaþatmak için yaratýlmýþýzdýr!.. Ve son olarak bizler, inandýðýmýz þey uðruna ölmekle, ölmüþ olmuyor, aksine ‘sonsuzluða’ ulaþýyoruz!.. dedi, ve gözlerini kapattý!..
                           19

Birden, Anastasia’nýn cansýz bedeninin üzerinde beyaz bir ýþýk oluþtu. Ve bu ýþýk hýzla Anastasia’nýn vücudunun þeklini alarak bembeyaz bir güvercine dönüþtü. Ayný anda gecenin karanlýðý yarýp gelen bembeyaz bir erkek güvercin belirdi, gökyüzünde. “Haydi kardeþim gidiyoruz” dedi, gökyüzünden gelen ýþýktan oluþmuþ güvercin. “Geliyorum Pietro” dedi, Anastasia. Yerden bir metre kadar yükselen Anastasia, Çuvstva’ya dönerek, “Beni sonsuza dek kaybetmek istemiyorsan, arkamdan aðlama. ‘Olmasý gerekenler oldu; ayný, bundan sonra olmasý gerekenlerin olacaðý gibi,’ diye düþün. Gurur, hak edenlerindir. Önünde, hak edeceðin bir gurur seni bekliyor. Haydi kanat çýrp gururuna.

Anastasia, kýzýna "Seni seviyorum." dedi ve Pietro’yla birlikte karanlýðýn uçsuzluðuna doðru yöneldi. Çuvstva ise annesinin ardýndan sadece iki kelime söyleyebildi; “Ben de seni..."

O.L.Boya


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Elinize, yüreðinize, kaleminize saðlýk
Gönderen: Didem Duruöz / , Türkiye
3 Ocak 2010
Öykünüzü çok beðendim, bir solukta okudum.Hatta o sýrada yapmam gereken baþka þeyler olduðu halde yazýnýzýn baþýndan kalkamadým.Okuduktan bir süre sonra aklýmdan aþaðýdaki düþünceler geçti, sizinle paylaþmak istedim.Ýyi ki varsýnýz, iyi ki yazýyor ve bu platformda paylaþýyorsunuz. Terk-i Diyar Demir perdelerin ardýnda bir ýþýk, bir alev sönüyor.Gökkuþaðý renklerinden çalýntý imgeler gezegende fýr dönüyor. Anlamsýz, belirsiz, niteliksiz, hem her biri hem hiçbiri. Ateþ yükseliyor, aðaçlara eriþiyor. Ceylan bakýþlý ürkek kuþlar, bem beyaz tüyleri korkudan ürpererek, aðýzlarýnda taþýdýklarý yavrularýyla yuvalarýný terk ediyor. Yavrusunu kapan, ardýna bile bakmadan güvenli bölgelere uçuyor. Ayný bizlerin sevilen bir mekaný, sevilenin kendisini, hatta sevmediðimiz kendimizi terk ettiðimizde hisssettiðimiz gibi onlarýn da içi acýyor, kimbilir. Dýþ görünüþ aldatýcýdýr, sözlere gelince bazen yarým anlamlý, bazen kýþkýrtýcý, bazen kurtarýcý, bazen yalan, bazen acý, bazen gerçek. Belki de, söyleyenin yerine, duyanýn verdiði anlamla, akýllarda kalan bir iz sadece.Didem




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bendeki Karga ile Tilki
Küçük Deniz Kýzý ve Sevgi
Kutu Kutu Pense
Deve ile Yýlan
Kýþ Günlüðü
Ýlk Öðretmenim
Tanrý ve Test
Hale'nin Papatyalarý
Bozulmayan
Çal Hanky Çal!..

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Tiktak Tiktak [Þiir]
Mutlu Olma Sanatý [Deneme]
Ufak Þeyleri Dert Etmeyin [Deneme]
Yeni Tanrý [Deneme]


Orkun Levent BOYA kimdir?

Basit, sade, sýradan bir þeyler yazarým.

Etkilendiði Yazarlar:
Klasikler


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Orkun Levent BOYA, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.