..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Sorularla dolu bir kitap... hiçbir zaman eksiksiz olamaz. -Robert Hamilton
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Öykü > Didaktik > Orkun Levent BOYA




23 Ağustos 2005
Deve ile Yılan  
Bir Yolculuk Öyküsü

Orkun Levent BOYA


Pazar yerindeki sepetinden sızarak uzaklaşan kobrayla, kervandan kaçan deve şehrin dışında, çölün başlangıcında karşılaşmışlar. Yılan devenin tabanından ürkmüş, deve ise, yılanın dilinin ucundakinden.


:CJBB:
Pazar yerindeki sepetinden sızarak uzaklaşan kobrayla, kervandan kaçan deve şehrin dışında, çölün başlangıcında karşılaşmışlar. Yılan devenin tabanından ürkmüş, deve ise, yılanın dilinin ucundakinden. Az sonra ikisi de, dönüp dönüp geriye baktıklarından birbirlerinin tedirginliklerinin aynı olduğunu anlamışlar; “arkamızdan gelen var mı?”

Tek çıkışlarının “çölün diğer tarafı” olduğunu ikisi de biliyormuş; tecrübelerine güvenen deve, “ben çölü geçebilirim” demiş. “beni de al sırtına... ne sırtına, hatta başının üstüne al. Birlikte geçelim şu çölü... Beni başının üstüne alırsan, hem daha uzağı görmene yardımcı olabilirim hem de yanına arkadaş olurum.” Demiş, yılan. Deve, tedirgin bir halde sormuş, “Ama sen bir yılansın!.. Ya, yarı yolda beni sokar, öldürürsen?..” Yılan kendinden emin ve rahat, “Olur mu hiç? Beni başının üstünde taşıyan birini nasıl sokarım. Hem, seni sokarsam kendimin de öleceğini bilmeyecek kadar aptal değilim. Evet, ben bir yılanım, zehirim çok güçlüdür. Ama ben, neyi nerede yapacağımı bilirim. Kaldı ki, seni sokmamın bana hiçbir yararı olmaz. Çünkü, seni yiyemem. Biz yılanlar, yiyebileceğimiz avları sokarız. Bir de, bize saldıranı.” Demiş. Yılanın bu yanıtı aklına yatan deve biraz daha rahatlamak adına sormuş; “söz mü?”... “söz” deyince, yılan, “hadi bakalım geç başımın üstüne, birlikte geçelim şu çölü arkadaşça” demiş.

Yılan, hızla tırmanarak devenin başının üstüne oturmuş ve yola çıkmışlar. Çok çabuk da kaynaşmışlar. Deve, hörgücündeki stoklarından diline uzattığı ıslaklıkla yılanın ağız kuruluğunu gidermesine ve karşısına çıkan böcek türü şeyleri ayağıyla ezerek, karnını doyurmasına yardımcı olurken, yılan da, devenin göremeyeceği yerlerdeki çalılıklardan deveyi haberdar ederek karnını doyurmasına yardımcı oluyormuş.
Hatta, yolculuğun bir anında, yılan çölün ortasında bir su birikintisi ve etrafında gölgesinden faydalanabilecekleri ağaçların olduğunu haber verince deve bile hayretler içinde kalmış, “yıllardır bu çölü aşıp dururum da, burada böyle bir yer olduğunu hiç bilmiyordum, sağ ol yılan kardeş” demiş.

Aralarında oluşan bu dostlukla yolculukları, sorunsuz olmanın yanında neşe içinde devam ederken deve, yılların tecrübesiyle, yolun yarısında olduklarına kanaat getirmiş olmalı ki, “Eee, bak dostum, benim dayanıklılığımla, senin gözcülün birleşince nasıl da yolu yarıladık” deyince, yılan, hemen deveyi boynundan sokmuş.

Aldığı zehrin darbesiyle yer yıkılan deve, sayılı nefeslerini hızla tüketmeye başladığında, yaptıklarına pişman bir yüzle yılana, “Neden yaptın?.. Hani söz vermiştin?.. Şimdi ikimiz de öleceğiz!..” demiş. Yılan, muzaffer bir edayla dilini dalgalandırdıktan sonra deveye, “Seninle yolculuğumuz buraya kadar... Gerisini ben yalnız da giderim... Bütün bir yol boyu sana gözcülük yapacağımı sanmakla, yanıldığını öğrenmiş oldun sen de... Her şeyi kestirebilirsin ama bir yılanın ne zaman ne yapacağını asla!.. Bir yılanın, ne zaman, ne yapacağını bir yılandan başkası bilemez.” Demiş. Yılanı dinleyen deve güçlükle, “Bir daha yılanla yola çıkmak mı?” dediğinde, yılan gülerek, “Öğreniyorsun ama, geç öğreniyorsun... Aslında sen de insanlar gibisin; her bir şeyi yaşayarak öğrenmek istiyorsun ama bu uğurda bazen de ölebileceğini bilmiyorsun...” demiş... Deve de, “Aynı senin gibi!” dediğinde, yılan hayretler içinde sormuş, “Nasıl yani?” Deve, “Sana şaka yapmıştım, yolun yarısı demekle. Dostluğun, arkadaşlığın o kadar çok hoşuma gitmişti ki, ben de böyle bir dostluğun bitmemesi için yolu uzatıyordum. Daha yolun dörtte birini bile gitmedik.” Demiş ve eklemiş, “Ama yanılmışım. Hem yılandan dost olmayacağını öğrendim, hem de yılanla şaka yapılmayacağını...” Yılan ise üzgün bir halde, “Evet, ben de bir şey öğrendim; O da, dostluğun ne demek olduğunu.” Demiş ve eklemiş, “ama artık çok geç...”

O.L.Boya

.Eleştiriler & Yorumlar

:: öykünüz..
Gönderen: ayşegül engin / İstanbul/Türkiye
31 Ağustos 2005
öğretici, ders verici, didaktik.. büyük beyaz bir tebeşir, karatahta, tek ayak üstünde beklemek gibi:)

:: Selamlar
Gönderen: özgür yenigün / Kırıkkale/Türkiye
30 Ağustos 2005
Merhaba Orkun Abi, Öykünü çok beğendim. İnsanlar için çok eğitici. Bu öyküden çıkarılacak ders şu: Bir insana hiç bir zaman tam anlamıyla güvenme. Saygılar...




Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın didaktik kümesinde bulunan diğer yazıları...
Bendeki Karga ile Tilki

Yazarın öykü ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Küçük Deniz Kızı ve Sevgi
Kutu Kutu Pense
Kış Günlüğü
Anastasia & Pietro
İlk Öğretmenim
Tanrı ve Test
Hale'nin Papatyaları
Bozulmayan
Çal Hanky Çal!..
Kendileri Babam Değildir, Sadece Soyadı Benzerliği

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Tiktak Tiktak [Şiir]
Mutlu Olma Sanatı [Deneme]
Ufak Şeyleri Dert Etmeyin [Deneme]
Yeni Tanrı [Deneme]


Orkun Levent BOYA kimdir?

Basit, sade, sıradan bir şeyler yazarım.

Etkilendiği Yazarlar:
Klasikler


yazardan son gelenler

bu yazının yer aldığı
kütüphaneler


 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © Orkun Levent BOYA, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.