"Gerçek, her sabah uyandığımda, 'Bu sefer de kurtardık mı?' diye sormamla başlar." - Samuel Beckett"

İçinden bir isim tut

Bu yazı yaşadıklarımdan, yazdıklarımdan, havadan, sudan okuduklarımdan kısacası yaşamdan etkilenerek yazılmıştır. (Mart - Nisan 2002'de yayınlanan ve sonradan okuyuculardan aldığım eleştiriler doğrultusunda okuduğum \*Fahrettin Çiloğlu'nun \*Nisan adlı h

yazı resimYZ

Nisan’dı. Üniversite’nin avlusunda, incir ağacının dibindeki banka oturmuş, zaman geçiriyordum.

Dalgındım.

İmkansız şey
Şiir yazmak
Aşıksan eğer;
Ve yazmamak,
Aylardan Nisansa.

Nisan rüzgarıyla kulağıma dolan mısraları duyduğum ilk anda en sevdiğim şairin bahar gününe yakışan Nisan şiiriydi yalnızca beni etkileyen...

Ardından dalgın dalgın uzaklara bakan gözlerim bu ruhumu etkileyen sesin geldiği yönde, yakasından eteğinin ucuna değin düğme dizili elbiseli kızı gördü.
Çok mutluydum. Onun gülümsemesinin ardından gittim. O an yeryüzündeki en güzel gülümsemeye ve eteğinin ucuna değin düğme dizili bir elbiseye sahip olan yüzün peşinden sürükleniyordum, sanki.

Ona çok güzel olduğunu ve elbisenin çok yakıştığını söyleyemedim.
Adının “Nisan” olduğunu düşlediğimi, bugün doğum günüm olduğunu, pastaların en çikolatalısını sevdiğimi ve onunla birlikte, bu günü daha özel bir hale getirmek istediğimi de bilmiyordu.

Tüm bu bu düşüncelerimin, kelimeler halinde boğazıma dizilip kalmasına sebep; avuçlarımın arasına almak istediğim, o güzel ellerinde gördüğüm bir yüzüktü yalnızca.

****

Onu bir daha hiç görmedim. 20 yıl sonra yine bir bahar günü okulun bahçesine gidinceye değin.

Seneler sonra okulun bahçesindeki mezunlar gününe gittiğimde onu ilk gördüğüm günü hatırladım. Sonra bir koku hissettim. Salt burnumda değil tüm damarlarımda. Özlediğim ve çok gerilerde bıraktığım, incir ağaçlarının kokusuna karışan bir kadın kokusu…

İncir ağacının altındaki bank artık yoktu. Yakasından eteğinin ucuna kadar düğmeli elbiseli küçük kız dikkatimi çekti, hemen ağacın altında koşuşturan. Küçük kızın yanındaki ise oydu. Yanıma geldi eskiden olduğu gibi güzel gülümsemesiyle bana baktı yada ben öyle hayal ettim.

Elimi sıktı. Kızı elinden kurtulup bana doğru bir kaç adım attı. O küçük kızı bana tanıştırmak için söze başladığı anda, ben içimden seneler öncesinden bir isim tutmuştum.
O ise ilk kez duyduğum ve hep güzel olduğunu hayal ettiğim sesiyle, tanıştırayım;

- Kızım “Nisan” dedi.

Ömür İsfendiyaroğlu / 04.04.2002 Perşembe

KİTAP İZLERİ

Pia Mater

Serkan Karaismailoğlu

Zihnin Labirentlerinde Bir Gerilim: "Pia Mater" Bilim ve edebiyatı bir araya getirme çabası, çoğu zaman bir tarafın diğerinin gölgesinde kalmasıyla sonuçlanan riskli bir girişimdir. Bir
İncelemeyi Oku

Yorumlar

Başa Dön