Yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeþçesine... |
|
||||||||||
|
Tütün mamülleri üzerine Anadolu’da sayýsýz deyiþ, türkü, söylence vardýr. Sýgaraya tarihin her döneminde sýcak bakýlmamýþtýr. Bunun temel nedeni de insan saðlýðýna olan zararlarýdýr. Sýgara ile mücadele hep yapýlmýþtýr. Kimi zaman yasaklanmýþ, kullananlara çok aðýr cezalar verilmiþtir. Tütün ve türevlerinden alýnan vergi devlet maliyesinin en önemli kalemlerinden olduðu için, yasaklar gelse de sýký bir denetim ve kontrol mekanizmasý pek iþletilmiþtir. 2008 yýlýnda kapalý mekanlarýn hemen hemen her tarafýnda yasaklanan, ancak sonra biraz yumuþatýlan sýgara içime yasaðý son zamanlarda görebildiðimiz kadar eski halini almak üzere! Sýgara ayný zamanda baðýmlýlýk yapan bir yapýsý olduðundan hep uzak durulmasý gereken bir nesnedir. Mesala ben sýgarayý býrakalý onbeþ yýl olduðu halde, bugün bir sýgara içsem sanki hiç býrakmamýþ gibi baþlar ve devam ederim.. Sýgarayý býrakmakla eski hale gelinmiyor. Ben þunu biliyorum ki, benim hayatýmda sýgara býrakmak bir dönüm noktasý oldu. Sýgarayý býraktýktan sonra kiþiliðim tamamen deðiþti. Bu mereti bir baþladýktan sonra býrakmak hiç mümkün olmuyor herhalde. En iyisi hiç baþlamamak. Benim tütün ile yakýnlýðým çocukluðuma dayanýyor. Tütün tarlalarý arasýnda büyüdüm Biz tütün ve mýsýr tarlarýndan çoban sýgarasý yapar içerdik gizli gizli. Bafra’da o yýllarda her aþaðý yukarý her tarlaya tütün ekilirdi. Bizde tütün ekerdik. Ayrýca Bafra ve Samsun’da sýgara fabrikalarý olduðundan bana hiç de uzak olmadý. O fabrikalarda çalýþan emekçilerden de öðrendim tütünün iþlemesinin ne kadar zahmetli bir iþ olduðunu. . Þimdilerde isteyen istediði yere tütün ekemez oldu. Fabrikalarýnda büyük bir kýsmý kapandý. Artýk çoðunluk ithal sýgara içiyor. Tütün üreticisi çiftçilerimiz bu konuda bir dertli bir dertli ki sormayýn gitsin… Eskiden sokaklarda kaçak sýgara satýlýrdý. Hatta hiç unutmam Hakkari’de bulunduðum 1993-1995 yýllarý arasýnda her on metrede tezgahlarda kaçak sýgara satýlýrdý. Þimdilerde de rastlýyoruz gazetelerde ‘kaçak sýgara yakalandý’ haberlerine. Özal öncesi; solcularýn, köylülerin, beyzadelerin, mebuslarýn, kimi mesleklerin ayrý ayrý sýgaralarý vardý. Uçlu uçsuz ucuzu pahalýsý birbirine karýþýrdý. Bakkaldan köylü sýgarasý istenildiðinde, adý köylü olmayan ancak köylü adýyla bilinen üçüncü sýnýf tütünden yapýlmýþ bir sýgara ucuz tarafýndan alýnýrdý.. Devrimci gençler de dudaklarýnýn yan tarafýndan görünecek þekilde tüttürürlerdi ;’Ýkici ‘isimli sýgaralarýný. Ýçilen sýgaranýn markasý kimliði, kiþinin statüsünü, konumunu da de belirlerdi. En ucuz sýgara bildiðim kadarýyla, ‘Birinci’ sýgarasýydý. Babam Gelincik sýgarasý içerdi. Çünkü kahvehanesi vardý. Þimdilerde bu ayrým yok. Sýgaralar içilirken, cins cins çakmaklar masalara atýlýrdý. Herkes kendi çakmaðýyla, etrafýndakilere göstererek sýgarasýný yakar, markasýyla ve orijinal bir çakmak olmasýyla övünürdü. Bugünlerde çakmaklarýn yerini cep telefonlarý aldý. Artýk masalarý cep telefonlarý güzelleþtiriyor. Aþaðýda anlatacaðým söylenceyi duyduðum da çok merakýmý çekti. Bana ilginç geldi. Burada paylaþmak ve yazýlý tarihe katmak istedim. Oysa Antakya ve Ýskenderun’da Nusayriler arasýnda anlatýlýrmýþ. Böylece tütünün haram olduðunu da ortaya koyarmýþ bu söylence. Kimileri de bunu hurafe olarak deðerlendirirlermiþ. . Ben duyduðum ve okuduðum kadar anlatýyorum. Yanlýþým ve eksiðim olabilir. Sürçülisan edersem affola…: “Zamanýn behrinde çok namaz kýlan bir kimse varmýþ. Bir gün mescide giderken yolda, yaþlý bir þeyh, ona demiþ ki: ”Namaz kýlýndý ve bitti ey çocuðum.” Bu laf üzerine bu genç(çocuk) geri dönmüþ. Fakat tekrar mescide gitmeye karar vermiþ, ancak bu þeyh tekrar karþýsýna çýkmýþ ve “Namaz bitti.” demiþ. O buna kulak vermemiþ ve yoluna devam etmiþ. Þeyh onu takip etmiþ ve bu sözleri tekrarlamýþ.. Ancak bu çocuk, mescide gitmiþ ve namaza yetiþmiþ.. Namaz bittikten sonra Nebi ona þöyle demiþ: “Seni, namaza baþlarken hazýr bulunmaktan alýkoyan nedir? O kiþi de bunun üzerine, yolda baþýndan geçenleri anlatmýþ. Nebi bir süre düþündükten sonra, bu gence; “”Ey çocuðum, o adam þeytandýr. Amacý, seni kandýrmaktýr. Eðer evlenmezsen, ona engel olamazsýn. Þimdi git ve anana seni evlendirmesini söyle ” demiþ. Genç hemen oradan ayrýlýp evine gitmiþ ve yaþadýklarýný anasýna anlatmýþ. Anasý;” Git ve gece olunca geri gel ve hanýmýnla beraber uyu.” demiþ Akþam olmuþ, anasý bir yatak sermiþ, yanüstü yataða yatmýþ ve lambayý da söndürmüþ. Sonra oðlu eve gelmiþ ve anasýna katýlmýþ. Oðul, orada yatanýn kendi anasý olduðunu bilmemiþ. Gün ýþýyýnca, fark etmiþ anasý olduðunu. Bu duruma çok üzülen oðlan, doðruca Nebi’ye gitmiþ, bu durumu anlatmýþ. Nebi’de ”Git ve ananý hemen öldür. Karanlýk basmadan, güneþ batmadan bu iþi bitir, onu hayatta býrakma.” Demiþ. Oðlan gitmiþ ve anasýný ýssýz bir yere götürmüþ. Orada öldürmüþ, cesedini de ölmüþ bir domuzun üzerine atmýþ Domuz, çocuða demiþ ki: “Onu üzerimden kaldýrmaný istiyorum. Eðer bunu yapmazsan, yemin olsun ki, onu taþýyamam, buna gücüm yetmez .” Çocuk da domuza; ” Konuþma, ikiniz de aynýsýsýnýz, birbirinizden daha pissiniz.”demiþ. Bir süre sonra o bölgede Nebi geziye çýkmýþ. Bir de ne görsün; bu iki diþi cesetten bir bitki çýkmýþ. Bu duruma üzülmüþ ve aðlamýþ. Bunun üzerine ahali ;”Neden aðlýyorsun ey Allah’ýn elçisi.” diyerek sormuþlar. Nebi onlara þöyle demiþ: “ Þu iki cesetten çýkan bitkiyi görüyorsunuz ya, bir zaman gelecek ümmetim bunu içecek. Onlar hala benim ümmetimden olduklarýný sanacaklar, ancak ben onlardan beriyim.”. Sonra bu bitkiyi koparmýþ ve uzak bir yere atmýþ. Sonra oradan ayrýlmýþ. Oraya sonra þeytan gelmiþ, o otu eski yerine tekrar dikmiþ ve üzerine iþemiþ. Bu ot sonra da büyümüþ.” Anlatýlýr ki; o ottan içen sanki anasýyla yatmýþ gibi olur ve aynen þeytanýn pisliðini içmiþ gibi olur. Tütün ile ilgili bu söylence, Nusayriler arasýnda yüzyýllardýr anlatýlýrmýþ. Ancak bunu Þimaliyye kolu kabul eder, Kilaziyye kolu hurafe sayar, kabul etmezmiþ. Kemal Düz, 18 Ocak 2009 - Ýskenderun
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |