..E-posta: Şifre:
İzEdebiyat'a Üye Ol
Sıkça Sorulanlar
Şifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karşılaşılan bir konuktur. -Goethe
şiir
öykü
roman
deneme
eleştiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katılımı
Yazar Kütüphaneleri



Şu Anda Ne Yazıyorsunuz?
İnternet ve Yazarlık
Yazarlık Kaynakları
Yazma Süreci
İlk Roman
Kitap Yayınlatmak
Yeni Bir Dünya Düşlemek
Niçin Yazıyorum?
Yazarlar Hakkında Her Şey
Ben Bir Yazarım!
Şu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm başlıklar  


 


 

 




Arama Motoru

İzEdebiyat > Deneme > Din > lütfi akarçay




17 Mart 2010
Önce "Yürek"te Yaşamak Gerekir...  
lütfi akarçay
Affan’ın oğlu Osman’ın “Duruşu” ile anlattığı bizim “söz” ile anlattıklarımızdan daha derin bir “tesir” bırakıyorsa o zaman “söz”ü artık “Yürek”’e bırakmanın zamanı gelmiştir!.. Önce “Yürek”te yaşamak gerekir…


:AIBH:
Yaşamak,bir ressamın tabloya çizdiği bir resim;..

Bir müzisyenin notalara döktüğü musiki parçası gibi sanattır.

Bu sanatı icra ederken sizin cismani varlığınızın bir önemi yoktur.

Yusuf gibi Ay’ın bile yanınızda sönük kalacağı kadar güzel;

Veysel Karani gibi çocukların taşlayacağı kadar çirkin olabilirsiniz…

İster “ebna-i vakt” olun isterse “aba-i vakt”(zamane çocuğu veya demode olmuş zihniyet);..

İster Tac Mahal’de fink atan bir prens,..

İster Yunus gibi “Gönül Seyyahı” olun içinde bulunduğunuz zaman ve mekanın da önemi yoktur

o sanatı icra etmekte…

Mekke’de yaşayıp Cehennem’e,Moskova’da yaşayıp Cennet’e gidebilirsiniz…

Nuh’un oğlu olup Hakk’a isyankar,

Putperest Azer’in oğlu olup Halilur Rahman olabilirsiniz!..

Sizin dünyaya gelmenize vesile olan anne-babanız ve onların meşrebi de değildir yaşama sanatını
tayin eden…

Peki nedir?..

“Kul” olabilmek!..

“Fena” ile “Beka” arasında kul olmanın hazzını yaşamaktır.

Yüreğinde “Bir”’den başkasına yer vermemek,İki’yi unutmaktır…

Tüm köleliklerden kendini azat ederek “O”’ndan gelen ruhunu “O”’nda eritmek,”Son”’dan “İlk”’e
dönmektir.

Bütün arazlardan arınıp “Öz” olabilmektir…

“İnsan-ı Kamil” olarak bütün sıfatları kendinde cem’ederek “O”’ndan başka “O” olmadığı hakikatine erişebilmektir…

Efendim “konuş” diyorlar,”anlat” diyorlar…

Şairin dediği gibi;..
“Söylesem tesiri yok,sussam gönül razı değil”…

Hani Yunus gibi tarif edecek olursak sözü;..
Söz ola kese savaşı
Söz ola kestire başı
Söz ola ağulu aşı
Yağ ile bal ede bir söz…

Söz bu,evet,tesiri çoktur ama aslolan “Öz” ile uyuşabilmesi,birbirini inkar etmemesidir.İşte o

zaman insan“sadık” ve “muhlis” bir kul olarak Rahman’ın aynasında tezahür eder…

Hani hikayedir ama kalbin hikmetini ortaya koyması bakımından İmam Gazzali bahseder;..

“Hükümdar,resim sanatında pek mahir olan Çinli ressamlar ile Hintli ressamlar için bir yarış

düzenler ve onlar için perde ile ortadan ikiye ayrılan geniş bir salon tahsis eder.

Çinliler ellerinde boya ve fırçaları ile kendilerine ayrılan duvar yüzeyine çok güzel resimler çizmeye

başlarlar. Öte yanda ise Hintliler kendilerine tahsis edilen duvarı sadece cilalamak ile

meşguldürler.Nihayet verilen süre dolar ve resimlerin sergilenme zamanı gelir.Hükümdarın

işaretiyle perde açılır ve bütün gözler bir anda Hintlilerin duvarına çevrilir zira resim o derece

parlak,o derece göz kamaştırıcıdır ki,kimse Çinlilerin yaptığı resmin aslında Hintlilerin duvarına

yansımasından ibaret olduğunu fark edemez…

Evet,çizdiğiniz resim,ortaya koyduğunuz görüntü,anlattıklarınız;hepsi güzel olabilir ama

yüreğinizdeki ışık üzerine düşmüyorsa sönük ve etkisiz kalacak,akamete uğrayacaktır…

Ya yüreğinizdeki “nur” sönmeye yüz tutmuşsa?!..

İşte o zaman çizdiğiniz resim “Karanlıkta kavga eden zenciler” tablosu olarak ömr-i hederinize
kaydedilecektir…

Bizim en büyük yanılgımız,bir düşünürün:”İnsan alışkanlıklarının çocuğudur” sözünde ifade ettiği

gerçeğin farkında olmamamızdır…

Namaz,oruç,zekat,Hacc ve diğer ibadetlerin her biri aslında “yürek cilası”dır ama biz o hale getirdik

ki bunları tıpkı yemek,uyku hatta ilaç gibi günlük olarak almamız gereken bir alışkanlığa döndürdük!..

Dahası günlük koşturmalarımızda,meşgalelerimizde kendiliğinden ortaya çıkan bir “refleks”e

dönüşüverdi.İş veya yemek aralarında aldığımız bir “garnitür” oluverdi.En kötüsü de”Ötekiler”’in

içki sofralarında “meze kardeşliği” ile kotardıkları çıkarlar “Bizimkiler”in sözde “İhvan” örtüsü

altında gizlendi. O “yürek cilaları”nı kendi çıkar boyalarımızla boyadık!..

“…Biz,Allah’ın boyasıyla boyanmışız!..Var mı O’nun boyasından daha güzel boyası olan?!..Biz,O’na

hakkıyla kul olanlardanız…” Hakikat-i İlahiyyesi’ni küçük hesaplar ve çıkarlar karşılığında ucuza

sattık;

nurdan sırmalı “Hidayet Kesesi”ni verip “Dalalaet Çuvalı”nı omuzlarımıza sırtladık…

Namaz,oruç ve sair ibadetler eğer ticari kazançlarımızı,makam-mevki hırslarımızı törpüleyemiyorsa

o takdirde Vahy-i İahi henüz yüreğimize inmemiş,Mirac ufuklarından çok alçaklarda yürümeye

devam ediyoruz demektir!..

O halde “İnsan-ı Kamil” olabilmenin sırrı nerede yatmaktadır?..

-Yürekte!..

Batılıların “L’homme Universel” olarak tanımladıkları,”Kainatın özü” veya “Prototip”i olarak

Allah’tan başka tüm varlıkları dışarıda bırakan;yalnızca Allah’a kul olup tüm köleliklerden kendini

azat eden “Yürek”’tir…

Evet,anlat diyorlar,konuş diyorlar ama”kendinde” olmayanı anlatmak,yüreğinde olmayandan

bahsetmek hem kendini hem de karşıdakileri aldatmaktan öte ne olabilir ki?!..

Affan’ın oğlu Osman’ın “Duruşu” ile anlattığı bizim “söz” ile anlattıklarımızdan daha derin bir “tesir”

bırakıyorsa o zaman “söz”ü artık “Yürek”’e bırakmanın zamanı gelmiştir!..

Önce “Yürek”te yaşamak gerekir…






Söyleyeceklerim var!

Bu yazıda yazanlara katılıyor musunuz? Eklemek istediğiniz bir şey var mı? Katılmadığınız, beğenmediğiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düşündüğünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazıları yorumlayabilmek için üye olmalısınız. Neden mi? İnanıyoruz ki, yüreklerini ve düşüncelerini çekinmeden okurlarına açan yazarlarımız, yazıları hakkında fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloğa geçebilmeliler.

Daha önceden kayıt olduysanız, burayı tıklayın.


 


İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.

Yazarın din kümesinde bulunan diğer yazıları...
Dua...
Olur Mu Dersin Ahmet?.. Dua ve Ben…
Bir Mr Hikayesi... Rüveym ve Ben...

Yazarın deneme ana kümesinde bulunan diğer yazıları...
Kızım ve Ben... Ya da Zamanda Yolculuğumuza Alegorik Bir Yaklaşım...
İçimdeki Med - Cezir...
Kûtül Amare'yi Anarken...
Kelimeler Küser mi, Küsüyorlar İşte…
Çanakkale...
Kaht-i Ricalin Tam da Zirvesindeyiz...
Mevlana ve Biz...
"Tek Adam"... Şark Dünyası'nın "Mitolojik İkonu"
Işid,nusra,öso ve Diğerleri... Neo - Liberalizm’in "Küresel Tetikçileri"
"Siyasi Ahlak" ve "İdeal Devlet" Üzerine Tarihsel Bir Analiz...

Yazarın diğer ana kümelerde yazmış olduğu yazılar...
Ne Öğrendin Dersen Ey Yâr... [Şiir]
Yaşayarak Öğreneceksin Çocuk... [Şiir]
Bizden Gidenlerin Adını Zaman Koymuşlar... [Şiir]
Uyansın Umutlarım Güneş Gözlerinde... [Şiir]
Leyla'ya Mektuplar - II - [Şiir]
Düşmelerim Hep Senin Yüzünden... [Şiir]
Muna (Li) Sa’ya… [Şiir]
Ağlasam Yağmurlarda... [Şiir]
Gelecek mi O Kervan... [Şiir]
Acımı Kaybettim Despina... [Şiir]


lütfi akarçay kimdir?

yazılmamış en son şiiri,söylenmemiş en son türküyü yüreğinde arayan adam. . .

Etkilendiği Yazarlar:
Mevlana,Yunus Emre,M.A.Ersoy,Nazım Hikmet,Necip Fazıl,Yahya Kemal,Sezai Karakoç, vs...


yazardan son gelenler

 




| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık

| Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim Yapım, 2024 | © lütfi akarçay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır.
Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz.