"Bana ev hikayesinden söz açmayýn. Artýk benim oraya gideceðim yok!" Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Türkiye’de vesayet rejiminin temsilcisi asker-sivil bürokrasinin ve bu Dünya görüþünü ideolojik planda savunan laikçi, milliyetçi, otoriter entelijensiyanýn temel tezi, siyasal alanýn liberalleþtirilmesiyle iktidara gelebilecek Ýslamcý muhafazakâr partilerin þeriat devleti hedefi gibi gizli gündemlerinin olduðu þeklindeydi. Bu yüzden, her türlü liberalizasyon sürecine kuþkuyla bakýlýyor ve ülkede çoðunluðu oluþturan muhafazakârlarýn fýrsat verilirse bir gün bu emellerini gerçekleþtirme olasýlýðýnýn olduðunu iddia ediyorlardý. Bu korkuyla toplum sürekli olarak teyakkuz halinde tutulmaya çalýþýlýyordu. Bunun tam karþýsýnda yer alan Ýslamcý muhafazakârlara göre ise, bazý radikal kesimler dýþýnda þer’i düzen isteyen yoktu. Her siyasi düþüncenin radikal kanadý olabilirdi. Fakat bu radikal kesim o düþüncenin bütününü baðlamamalýydý. Laikçi, vesayetçi kesimin korkularý insanlarýn dinlerini rahatça yaþamalarýna, ibadetlerini yapmalarýna, yaþam tarzlarýna ve dolayýsýyla demokratik siyasal düzene engel teþkil ediyordu. Laikçi kesim,bu haliyle otoriter,baskýcý rejimi koruyor ve meþrulaþtýrýyordu.Ýslamcý muhafazakarlarýn temel savý da buydu. Özellikle türban tartýþmasý üzerinden yürütülen bu “soðuk savaþý” radikal söylemleriyle her iki cephenin sözcüleri de katkýda bulunuyordu. Siyasal alanýn kýsýr laik-antilaik çatýþmasýyla daraltýlmasý, demokratik hak ve taleplerin meþru zeminde savunulmasýnýn bile önünde engel teþkil ediyordu. Demokrasiyi savunmak laikçi olmakla, laiklik karþýtý olmak ikileminden birini savunmak demekti. Bunun dýþýndaki bakýþ açýlarýnýn, taleplerin veya üçüncü bir yolun mümkün olduðunu savunmanýn anlaþýlýr bir tarafý yoktu. Sözü edilen her iki kesimin tarif ettiði demokrasinin ya yanýndaydýnýz ya da karþýsýndaydýnýz. Bahsedilen konjonktürde, Refah deneyiminden sonra geçmiþten “ders alan” yeni bir parti doðdu ve kýsa sürede iktidar oldu. Ýslamcý muhafazakâr bir parti olan Akp, iktidarda olduðu sekiz yýl boyunca, katý laisist, vesayetçi ve otoriter düzen ile mücadele etti. Kimi çevrelerce görece baþarýlý olduðu iddia ediliyor. Fakat bu deneyimin üzerinden yeterli bir zaman geçmediði için þimdiden bir kanýya varmak oldukça zor. Zamanla reaksiyonlarýn geliþebileceði akýlda tutulmalýdýr. Maðdur bir siyasi konumdan geldiði iddia edilen ve iktidar olan Akp, laikçi, vesayetçi kesimin “kalelerini”,daha doðrusu devletin kritik noktalarýný fetihçi bir zihniyetle yavaþ yavaþ ele geçirmeye baþladý. Burada “ele geçirme” iddiasý özellikle kullanýlmaktadýr. Zira iktidar olan Akp, devlet kurumlarýna yaptýðý atamalarda, liyakat, bilgi birikimi, tarafsýzlýk ve deneyimden ziyade kendi siyasi görüþünün temsilcilerini iþbaþýna getirmeye, kadrolaþmaya baþladý. Bu kadrolaþmanýn rövanþist bir tutumun açýk göstergesi olduðu vurgulanmalýdýr. Rövanþist tutumla kastedilen ise þudur. Örneðin Adalet bakanlýðýnýn, yýllardýr laikçi kesimin “elinde “ olduðunu iddia eden muhafazakârlar yüksek yargýnýn “ele geçirilmesiyle”,istedikleri þeyleri gerçekleþtirmenin önünde engel kalmayacaðýna inanmaktadýrlar. Bu düþünce tarzý sorunludur. Yargýyý belirli bir tabanýn istemleri doðrultusunda yönlendirmenin, üzerinde baský kurmanýn ve karþýt görüþlerdeki insanlarýn hayatlarýna müdahale aracý olarak kullanmanýn oldukça ilkel bir anlayýþ olduðu ortadadýr. Maðdur olduklarýný her fýrsatta dile getiren muhafazakârlarýn iktidar ve muktedir olduklarýnda maðduriyetlerine sebep olarak gördükleri kesim üzerinde tahakküm kurarak onlarý maðdur etmek istedikleri görülmektedir. Bazý kesimler özellikle son anayasa deðiþiklikleriyle biçimsel demokrasinin yerleþmesi açýsýndan epeyce yol alýndýðýný iddia ediyorlardý.Fakat hemen sonra yapýlan Hsyk seçimlerinde görüldü ki,”yetmez ama evet” diyen cephe seçimlerin demokratik bir ortamda yapýlmadýðýný, iktidar baskýsý sonucu serbest bir seçim süreci yaþanmadýðýný ve sonuçta iktidarýn desteklediði listenin kazanmasýyla yürütme ve yargýnýn fiilen birleþtiðini savunuyordu.Dolayýsýyla iktidardan beklenen,demokratik teamüllere riayet bile gerçekleþmedi.Burada sorun teþkil eden nokta þudur:Vesayetçi,katý laikçi ve otoriter yapýyý savunan cenahýn demokrasi kültürünü özümsememiþ olduðu zaten epeydir dillendirilmektedir.Fakat bunun yanýnda,sekiz yýllýk iktidarý sürecinde Türkiye’yi burjuva biçimsel demokrasisine doðru götürdüðü savlanan Ýslamcý muhafazakar iktidar demokrasiyi ne ölçüde benimsemiþ ya da içselleþtirmiþtir.Bu soruya verilecek cevabýn menfi yönde olduðu açýktýr. Ýslamcý muhafazakâr iktidar, devlet teþkilatýnda kadrolaþtýktan sonra, baþka bir tabirle devleti dönüþüme uðrattýktan sonra, sýranýn topluma geldiðini söylem ve eylemleriyle açýða vurmaktadýr. Kendi yaþam tarzlarýný toplumun bütününe dayatma gibi bir anti-demokratik tavýr sergilemektedirler. Özellikle yerel yönetimlerde, söz sahibi olduklarý yerlerde muhafazakâr yaþam biçiminin bütün kural ve kaidelerini zaten uygulamaktadýrlar. Orta Anadolu kentlerinde sözü edilen uygulamalarýn fütursuzca devam ettiði sosyolojik araþtýrmalar sonucu ortaya konmuþtur. Buna ilaveten, büyük þehirlerde, darülharp anlayýþýyla fethedilmiþ bölgeler oluþturarak toplumsal kutuplaþmalara zemin hazýrladýklarý görülmektedir. Tophane baskýný bunun tipik bir örneðidir. Kendileri gibi yaþamayan, düþünmeyen insanlarýn içki kullanmalarýný, giyinme biçimlerini ahlak anlayýþlarýna aykýrý bularak fiili müdahale ile cezalandýrma gereði duyan kesime iktidarýn sempati ile bakmasý muhafazakârlaþmanýn vardýðý boyutu göstermesi açýsýndan manidardýr. Ýktidarýn demokrasi, hak ve özgürlükler hususunda samimi olmadýðý, bu taleplerin ancak kendi seçmen kitlesi söz konusu olduðunda bir anlam kazandýðý, Alevi toplumunun talepleri karþýsýnda gösterilen negatif tavýrdan açýkça anlaþýlmaktadýr. Alevilerin ibadethane olarak Cemevini tercih etmelerini yadsýyan, toplumun bütününü Sünni –Ýslama inanýyormuþ gibi deðerlendirerek sair talepleri görmezden gelen zihniyetin tahakkümcü, dayatmacý bir zihniyet olduðu kuþku götürmemektedir. Zira her fýrsatta inanç özgürlüðüne vurgu yapan, insanlarýn inançlarýný serbestçe yaþamasý gerektiðini savunan iktidar, Alevilerin inançlarýna uygun biçimde ibadetlerini yapmalarý için Cemevine ibadethane olarak resmiyet kazandýrmak istemeleri karþýsýnda takýnýlan retçi ve dýþlayýcý tavýr samimiyetsizliðin açýk bir tezahürüdür. Mevcut siyasal iktidarýn, þer’i esaslara dayanan devlet tasavvurunu pratiðe aktarmak yolunda herhangi bir somut adýmýna henüz rastlanmamýþtýr. Zaten böyle bir yönetim þeklinin gerçekleþmesi mümkün gözükmemektedir. Yakýn ve uzak tarihe bakýldýðýnda bu topraklardaki yönetim biçiminin örfi esaslara dayandýðý, dini otoriteden sadece biçimsel olarak “olur” alýndýðý bilinmektedir. Dolayýsýyla laikçi cenahýn þeriat tehlikesi iddiasý saðlam temellere dayanmamaktadýr. Fakat toplum üzerinde özellikle kendileri gibi düþünmeyen insanlar üzerinde iktidarýn muhafazakâr bir tahakküm kurduðu ve daha da kuracaðý yaþanan tecrübelerle anlaþýlmaktadýr. Zira iktidardakilerin toplumu muhafazakâr yaþam ve düþünüþ biçimi yönünde deðiþtirme, dönüþtürme gibi saklamadýklarý misyonlarý vardýr. Bu misyon, anti-demokratik bir nitelik taþýdýðý gibi, daha da ötesi zamanla totaliter biçime de bürünebilir. Asýl tehlikeli olan ve teyakkuz hali gerektiren durum budur. Düþünüþ ve yaþayýþ biçimiyle muhafazakârlýðýn karþýsýnda duran her türlü düþüncenin tasfiye edilmesi gerektiði yolundaki “eylem planý” endiþe vericidir. Bu reaksiyoner tavrýn, eleþtirdiði anti-demokratik devlet yapýsýna demokratik bir nitelik kazandýracaðýna inanmak safdillik olur. Bu meyanda, muhafazakâr tahakküm olarak adlandýrabileceðimiz bir tehdit unsuruyla karþý karþýya bulunmaktayýz. 22.10.2010
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Akakiy Akakiyeviç, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |