..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Kendinden daha uyanýk insanlarý iþe aldýðýn zaman, senin onlardan daha uyanýk olduðunu kanýtlamýþ oluyorsun. -R. H. Grant
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Yerler > kemal düz




24 Ekim 2010
Ýskenderun'dan Akdeniz Kýyýlarýna Dolmuþla Seyahat  
kemal düz
... özellikle firik pilavý çok beðenildi. sunduklarý kahveleri içtik, türkçe / arapça þarkýlar, þiirler söyleyerek hoþça vakit geçirdik. saat 22.30’da ayrýldýk. dönüþümüzde daðlar tepeler aþtýk. sora sora baðdat bulunur misali, trablus’a bulduk...


:BJBA:
ÝSKENDERUN’DAN AKDENÝZ KIYILARINA DOLMUÞLA SEYAHAT




Bir zamanlar…
“Bir kral varmýþ!” diyecekler hemen, benim küçük okurlarým.
Hayýr çocuklar, yanýldýnýz. Bir zamanlar bir odun parçasý vardý.
Carlo Collodi( Pinokya)

Ýskenderun Paç’da, Mehmet Berkyürek’le buluþtuðumuzda takvim 17 Ekim 2010’u saat ise, 07.00 yi gösteriyordu. Sokaklarda çok az insan vardý. Amanoslar’ýn baþýndaki kurþuni renk bulutlar hareket halindeydi. Gelen ilk dolmuþa binerek Antakya’ya hareket ettik. Sarýmazý, Belen, Serinyol derken Antakya’ya geldiðimizde ’de saat: 8.00’i biraz geçiyordu. Mustafa Kemal Üniversitesi Rektörlük Binasý önünde indik. Geziye katýlacak diðer arkadaþlarýmýzý beklemeye koyulduk. Çok kýsa bir süre sonra, gezi katýlacak Ayþe Delioðullarý, Mehmet Bebek ve Ýrfan Hatipoðlu’da geldiler. Az bir bekleyiþten sonra, seyahat edeceðimiz halk ozaný /þair Mehmet Atilay (Turabi)’ýn kullandýðý minübüs de geldi. Minübüste, Aalen- Antakya Kültür Derneði Baþkaný Mehmet Karasu’nun dýþýnda dört kiþi daha vardý. Biz bu seyahate Ayna Ýskenderun Kültür Sanat Derneði’ni temsilen katýlmýþtýk. Antakya’dan 8.30 gibi hareket ettik. 9.30’da Yayladaðý gümrük kapýsýna ulaþtýk. Pasaportlara yapýþtýrmak üzere 15 liralýk pul aldýk. Aracýn dizel olmasýndan dolayý 100 dolar fark, aracýn sigortasý içinde 50 lira ödeme yapýldýðý konuþuluyordu.. Pazar günleri iki ülke tarafýndan sýnýr geçiþlerinde ek bir vergi alýndýðýndan bugün ticari araçlara rastlamadýk. Sonra pasaport kontrolü ve gümrük iþlemlerinden sonra Suriye kapýsýna geçtik. Burada da benzer iþlemler yapýldý. Bir saat devam eden bu geçiþ iþlemlerinden sonra 10.30’da Suriye’ye giriþ yaptýk. Yayladaðý çýkýþýnda baþlayan ormanlýk bölge, girdiðimiz Suriye topraklarýnda devam etti. Bir saat süren orman içi yolculuðundan sonra düzlük bir alanda devam etti yolculuðumuz. Lazkiye’ye yaklaþtýkça narenciye ve zeytin aðaçlarý yol boyunca karayoluna eþlik ediyordu. Saat: 11.30’da Lazkiye göründü. Bugün pazar ve Suriye’de iþyerleri ve resmi daireler açýk. Oldukça yoðun bir trafik var. Arap Yazarlar Birliði Lazkiye Þubesine, dolmuþumuza eskortluk yapan bir taksinin yardýmýyla ulaþtýk. Birlik Baþkaný yazar Najdat Zrika, yardýmcýsý(naip) þair Muhammed Vahit Ali, eski birlik baþkaný þair Züher Cabbur ve dernek üyeleri bizi kapýda karþýladýlar. Ýçeriye geçtik. Hoþbeþ edip oturduktan sonra ilk önce “mýrro” dedikleri; koyu, tadý acýmsý, þekersiz kahveyi küçük bir cam bardakla ikram ettiler. Birlik Baþkaný, iki ülke arasýndaki siyasi - politik geliþmelerden önce kültürel iþbirliðinin baþlatýldýðýný, bunu da dostum diyerek hitap ettiði yazar Mehmet Karasu’nun katkýsýyla gerçekleþtiðini belirten bir konuþma yaptý. Mehmet Karasu’nun þimdiye kadar yaptýðý iki ülke arasýndaki kültürel çalýþmalarýný anlatan bir seminer yapacaklarýný da belirtti. Birliðin en küçük üyesi, Najdat Zrika’nýn tanýtýmýyla, yaþý küçük fikri büyük,10 yaþýndaki Ali Beþþur, bizlere hitaben; “Ülkenize hoþ geldiniz, sizleri çok seviyoruz.” diyerek kýsa bir konuþma yaptý. Gezi boyunca tercümanlýðýmýzý ozan Turabi yaptý. Ýki ülke arasýndaki bu kültürel iliþkilerin artarak devam etmesinden memnun olduklarýný ifade ettiler. Daha sonra, içine þekeri konulmuþ ve karýþtýrýlmýþ halde bardak içinde çay ikram ettiler. Najdat Zrika, demokrasi ve barýþýn saðlanmasýnda gösterdiði çabalardan dolayý Polonya hükümeti tarafýndan kendisine verilen bir belgeyi gösterdi. Birliðin bir odasý tamamen kitaplarla dolu idi. Baþkan ve naip bizlere kitaplarýný imzaladýlar ve hediye ettiler. Suriye’de yazar; þair ve sanatçýlara genel olarak, “Fennen” olarak denilmekte. Fennenlere sahip çýkýldýðýný çok deðer verildiðini, dernek üyeliðinde 10 yýlýný dolduran yazar ve sanatçýlara çok uygun koþullarda konut temin edildiðini, ayrýca maaþ baðlandýðýný öðrendik. Biz ayrýlmak için izin istedik, bu isteðimizi kabul etmediler, mutlaka bir þeyler yedirmek istediklerini söylediler. Biraz bekledik. Yemekler hazýrlanmýþtý. Bizler yemeklerin tanýmak istediðimizi belirtince, içinde domates, salatalýk, biber, soðan, nane, et ekmek gibi yiyeceklerden yapýlmýþ salata benzeri yemeðe, “Fetti” denildiðini söylediler. Antakyalý arkadaþlarýmýz bu yemeðe, Antakya’da “Fettüþ” denildiðini söylediler. Birlik binasýnda görevli Mazen Borli isimli bir gençle tanýþtýk. Kendisiyle kýsa da olsa Türkçe sohbet ettik. Bizleri oturduðu Borj Ýslam köyüne davet etti. Bizde ilerde kýsmet olursa gelebileceðimizi söyledik. Baþka gideceðimiz yerler olduðunu belirterek izin istedik Fotoðraflar çekildi. Yemekleri bitirmeden gitmemize izin vermeyeceklerini þaka yollu söylediler. Birlik üyeleri bizleri büyük sevgi ve muhabbetle uðurladýlar. Heykeltýraþ-Ressam Hasan Halabi’nin atölyesine gitmek üzere saat 14.00’de dolmuþumuz hareket etti. Lazkiye oldukça modern ve geliþmiþ bir Akdeniz kenti. Yeni inþaa çalýþmalarý göze çarpýyor. Binalar, caddeler sokaklar parklar oldukça temiz. Lazkiyeliler daha çok modern bir yaþam biçimini benimsemiþler. Kimi yerlerde az da olsa cola reklamlarýna rastladýk. Sokaktaki insanlar genellikle rahat ve çaðdaþ giysili. Denizden yararlanýlmadýðý gibi bir izlenim edindim. Deniz adeta gizlenmiþ gibi geldi bana.
Hasan Halabi, Araplarýn en büyük sanatçýsý Feyruz’un bazý bestelerinin notalarýný atölyesinin kapýsýna asmýþ. Kapý Feyruz’un þarkýsýyla açýlýyor.
Halabi önce bizlere atölyesini tanýttý. Eserlerini zeytin aðaçlarýnýn köklerinden yaptýðýný, dünyanýn pek çok yerinde eserlerinin sergililer düzenlendiðini söyledi. Þimdilerde Fransa ve Ýspanya’da sergisi olduðunu belirtti. Biz de kendisine Ýskenderun’a davet ettik. Geleceðine dair de -söz de aldýk. Dönüþte içerisi çok büyük bidonlara nohutlarýn konulduðu bir imalathaneyi gördük. Bizi bu durumda gören Hasan Halabi hýzlý bir þekilde yanýmýzdan ayrýldý. Dolmuþa binerken son anda bir marketten aldýðý köfte büyüklüðünde yiyeceði bir kaðýdýn içinde bize ikram etti. Bunun nohut, sebze ve baharattan yapýldýðýný, Suriye’de ve Arap ülkelerinde yaygýn biçimde yendiðini adýnýn “Felafel” olduðunu söyledi. Felafelleri dolmuþun içinde yedik ve kendisine teþekkür ettik. Dönüþümüzde Ortadoðu’nun en büyük kampusüne sahip olduðu söylenen, Teþrin Üniversitesi’nin yakýnýndan geçtik. Oradan merkezi bir yerde bulunan Þeyh Tahir meydanýna geldik. Burada birbuçuk saat sonra ayný yerde buluþmak üzere gruplar halinde ayrýldýk. Yanýmýzda Türk parasýnýn dýþýnda para yoktu. Bir küçük kuyumcu benzeri bir yer bulduk Bir miktar Suriye lirasý(Suri) aldýk. Suriye’de alýþveriþ ederken iyi pazarlýk edilmeli. Çünkü alacaðýnýz mala yüksek bir fiyat talep ediyorlar. Pazarlýk sonucu, fiyatýn dörtte birine kadar da inebiliyorlar. Benim pazarlýk gücüm olmadýðýndan alýþveriþ edemedim. Sadece hoþuma giden bir kalemlik aldým. Gördüðüm bir kitabevine dalýyorum. Kitap satýþlarýndan memnun bir hali var. Türk edebiyatýna ait herhangi bir kitap var mý þeklindeki sorumuza hayýr yanýtýný alýyoruz.. Sadece Türkçe öðrenme kýlavuzlarýnýn olduðunu söylüyor. Burada þunu da öðreniyoruz: Suriye’de eðitim ve saðlýk hizmetleri parasýzmýþ. 16.30’da ayný yerde buluþuyoruz ve Tartus’a hareket etmek üzere yola çýkýyoruz. Yolda þoförümüz yakýt ikmali yapýyor. Bu arada dolmuþta þarkýlar türküler söylüyoruz. Yol boyunca kamyonlar týrlar göze çarpýyor. Sanayi mallarý, inþaat malzemeleri taþýyorlar. Oldukça canlý, hareketli bir ortam var. Etrafýmýza baktýkça evlerin geniþ bir alana yayýldýðýný görüyoruz. Yolun etrafýnda üstü ve yanlarý naylonlarla kapatýlmýþ tarým alanlarý var. Seracýlýk oldukça yaygýn. Organik tarýmýnda yapýldýðý konuþuyor. Verimli topraklarýn oluþturduðu ova, doðuya doðru yükseltiler… sonra daðlar baþlýyor. Bu yerleþim biçimi ne köy ne kasaba ne de kent özelliði gösteriyor. Her taraf evler – aðaçlar, bahçeler iç içe. Tarým alanlarý, ormanlar, zeytinlikler, narenciye bahçeleri, tepelere yayýlan konutlar devam ediyor.
Bir sahil kenti olan Baniyas’a geliyoruz. Petrol Rafinerisinin bacalarýndan çýkan dumanlar bir an için Ýskenderun’la kýyas yapmamýza yol açýyor. Buradaki dev bacalar gökyüzüne kara bulutlarý pompalýyor. Þehir merkezine girmeden Lazkiye –Tartus yolundan doðuya yönelerek, Akdenize paralel uzanan Ansariye daðlarýna yavaþ yavaþ týrmanýyoruz. Bu daðlarýn Ýsmaililer (Haþhaþiler) tarikatýnýn Alamut’tan sonra yaþadýklarý ikinci yurtlarý olduðunu öðreniyoruz. Yolda dolmuþumuz zorlanýyor. Aðaçlarýn, evlerin iç içe olduðu yerleþim yerlerinden geçiyoruz. Buralara, 17. yüzyýlda, Yavuz Sultan Selim’in baskýlarýndan, Mersin, Adana ve Antakya yöresinde kaçýp gelmiþ Nusayriler sýðýnmýþlar. Cebel Ansariye daðlarý içinde; uzun, derin bir vadi( Pýnarlar Vadisi) boyunca gidiyoruz.. Bu yerleþim yerlerine, sýðýnmadan dolayý Alevi Daðlarý(Cebeli Nusayri) denmiþ. Bu daðlarda Aleviler, 70 yýl yaþamýþlar, daha sonra bir kýsmý geriye dönmüþ. Þimdilerde yazýn sýcaktan bunalanlara tatil merkezi olmuþ. Her taraf yazlýk evlerle dolu. Masyaf adýnda bir yerleþim yerinden geçtik. Saat, 19.00 sýralarýnda Errakme köyüne geldik. Þam’da yayýnevi iþiyle uðraþan Arap yazarlar Birliði üyesi, çocuk yazarý Meryem Hayýrbek ve eþi Abdurrahrahim Ýsmail sýcak ve samimi duygularla bizi karþýladýlar. Hazýrlamýþ olduklarý yemekleri yedik, bahçelerinden topladýklarý meyveleri ikram ettiler. Ciðerlerimiz oksijeni bol yayla havasýyla bayram etti. Özellikle firik pilavý çok beðenildi. Sunduklarý kahveleri içtik, Türkçe/Arapça þarkýlar ve þiirler söyleyerek hoþça vakit geçirdik. Saat 22.30’da ayrýldýk. Dönüþümüzde daðlar tepeler aþtýk. Sora sora Baðdat bulunur misali, Tartus'u bulduk. Yollarda yön levhalarý var, ancak yeterli deðil. Yolu sorduklarýmýzdan kimi motorsikletiyle kimi kamyonuyla kýlavuzluk etti. Yolda silahlý sivil giyimli güvenlik görevlileri dolmuþumuzu durdurdu. Nereden gelip nereye gittiðimizi kibarca sordular. Sonra selametler dileyerek bizleri uðurladýlar
Tartus’a indik, deniz maalesef burada da Lazkiye’deki gibi. Sahil tamamen inþaat atýklarýyla doldurulmuþ kimi yerlere de barikatlar yapýlmýþ, adeta deniz hapsedilmiþ. Bisikletinin arkasýnda seyyar çay ve kahve satan bir gençle sohbet ederek birer de kahvesini içtik. Tartus'un, Osmanlý ve antik döneme ait eserlerle dolu bir kent olduðu söylendi. Zamanýmýzýn olmamasý ve geceye denk gelmesi nedeniyle bu eserleri gezip görme imkanýmýz olmadý. Tartus’un karþýsýndaki, ‘Arvad Ada’sýný da göremedik. Buralarý ilerde tekrar gezip görmeye de karar verdik. Ancak, Lazkiye’den önemli bir liman olduðu ve gemi ve nakliye hizmetlerinin olduðu gözlemledik. Suriye’de hayat akþamdan sonra devam ediyor. Gece yaptýðýmýz uzun yolculuk boyunca köyde kasabada yaylada geçtiðimiz her yere iþyerlerin açýk, sokaklar cývýl cývýl olduðunu gördük. Kahvelerde nargile keyfi yapan genç yaþlý insanlarla, parklarda dolaþan oturan insanlarla hayat akýp gidiyordu.
Yayladaðý sýnýr kapýsýna yaklaþtýðýmýzda tenha bir yerde bulunan bir bakkalýn önünde alýþveriþ yapmak için mola verdik. Anadolu’nun herhangi bir yerindeki bakkaldan farksýzdý. Bakkalda Türk parasý dahil her türlü para geçiyordu. Ben 7 lira verip 5 kilo þeker aldým. Kimi arkadaþlar burada domates ucuzmuþ, “Antakya’da domatesin kilosu 5 lira, burada bir liraymýþ, domates alalým paylaþalým.” dediler. Ancak bu bakkalda domates kalmadýðýndan bu istek gerçekleþmedi. Lazkiye’den sonra aracýmýz yakýt almak için uðradýðý petrol istasyonlarýnýn hepsi kapalý idi. Daha sonra, Suriye’de petrol istasyonlarý saat: 22.00’de kapandýðýný öðrendik. Gece yarýsý saat: 02’de Yayladaðý gümrüðüne geldiðimizde takvim 18 Ekim pazartesiyi saat ise, 02.00’yi gösteriyordu. Suriye gümrüðünde iyice bir arama taramadan geçtikten sonra pasaport iþlemleri yapýldý. Gecenin bu saatinde gümrükte bizden baþka kimse olmadýðýndan, pasaport ve gümrük iþlemleri uzun sürmedi. Her iki tarafta yarým saatte tüm iþlemlerimiz bitmiþti. Beþ dakika sonra Yayladaðý’ndaydýk, oradan da, 45 dakika süren yolculuk sonrasýnda Antakya’ya gelmiþ olduk. Mehmet Berkyürek’le Ýskenderun’a dönmemiz gerekiyordu. Sabaha kadar vasýta bulamayacaðýmýzý bildiðimizden, Ýrfan Hatipoðlu’nun daveti üzerine evine gittik. Bir-kaç saat uyku sonrasý aldýktan sonra, Mehmet Bebek’de Ýskenderun’da iþi olduðundan gideceðini söylemiþti, onun aracýyla saat: 8.00’de Ýskenderun’a doðru hareket ettik. Ýskenderun’a geldiðimizde saat: 9.00’ u gösteriyordu ve yeni bir iþ günü baþlamýþtý…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn yerler kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Anýlarda Ýskenderun: Cem Erman ve Hikayet-i Zeki Müren
Trene Özlem: Ýskenderun'dan"dan Adana'ya" Yolculuk
Payas'ta Tarih Tarihte Payas
Ýskenderun Þatosu Payas Kalesi

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Genç Bir Yazar ile Söyleþi: Murat Kömür
Bir Dönem Soðukoluk ve Hatay
Koranavirüsle Nasýl Mücadele Ettik
Bir Paçavra Hastalýðý: Koronavirüs
Krishnamurti ile Kendini Tanýma Sanatý
Divan Edebiyatýnýn En Güzel Þairi
Sinemanýn En Figüraný
Nusayriler de Enterasan Bir Tütün Söylencesi
Sokakta Sanat: Ýskenderun Kültür Sanat Þenliði
Kitaplar Arasýnda Bizden Sesler

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Nevruz Uður [Þiir]
Aybastýlý Þair Ýzzet Haznedar [Þiir]
Münzevi Bir Osmanlý [Þiir]
Çukurova'nýn Ýki Yiðit Sesi: [Þiir]
[Þiir]
Þiirin Hatayý [Þiir]
Düþüyorum Tut Elimden - Selma Sayar [Öykü]
Bir Öykücümüzden Bir Öykümüz Var [Öykü]
Aybastýlý Bir Feylesof: Refik Güley [Roman]
Ýskenderun'da Kitapçý Olmak [Eleþtiri]


kemal düz kimdir?

edebiyat sanat, tarih, kültür ve folklora karþý ilgim var. yerel bir gazetede kültür sanat yazýlarý yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
engin geçtan, edip cansever, tevfik fikret v.b.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © kemal düz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.