Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide |
|
||||||||||
|
Kitabýn ilk sayfalarýndan itibaren, insan ve eþya arasýnda daha önce ismi konulmamýþ kurgularla, varlýðýn ve insanýn hiçbir cüzünü ötelemeyen, özenli, çarpýcý ve diþil bir þiirle karþý karþýyayýz. Son kertede dikkatli ve duyarlý. Öylesine ki, çarpýcý ve büyüleyici bir akustikle yeni bir diriliþin ve güçlü bir direniþin usa vuruþu da kararýnda iþlenmekte. Þiirin bilincine yaslanan herþey bir dayanma noktasý olarak yine þiirin tam da kendi gücünü seçerken, dil hakimiyeti duygunun sonsuzluðundan ve aklýn istikametinden ödün vermeden ilerliyor. Böylelikle þiirde iþlenegelen tüm metaforlar bir kaldýraç misali yaþanan gerçekliði temelinden sarsýyor. çýkmaz bir sapakta ardýn sýra. hýrsla sürülüyor gidiþin namluya. (hüzzam beste s.47) Arzu Eþbah’ýn þiirlerinde birbirinden oldukça farklý ama ustaca iç içe geçirilmiþ diþil bir iç ses mevcut. Bu sesi, bazen perde arkasýnda soluklanýrken bazen de soluk soluða sahnede ýþýklarýn tam altýnda yeni bir gökkuþaðýna dönüþürken görüyoruz. Belki de bu yüzden verimli ve doðurgan bir yapýsallýktýr burada bizi kendine çeken. Dahasý bu sesin hep orada olduðunu bilmemiz, þairin olanca gücüyle bunu bize hissettirmesi, okurla baðýný koparmamasý ve yer yer deðiþse de sesin hiç düþmeyeceðini haber vermesidir benliðimizi saran duygu. Özellikle öne çýkan bazý mýsralarda þair kendi sesinden þeffaf bir düzlem edinip yine kendi sesini bu düzlemde yankýyla pekiþtiriyor ve anlamý gürültülerin arasýnda boðmadan akustik bir armoniye ulaþýyor. Her kelimenin bilinç taþýr gibi kendi yerini bildiði ve hiçbir sesin diðer bir sesi engellemediði bir akustik düþünün. Þair, bu akustiðin için de sýklýkla kadýnlýðýn/erkekliðin/insanlýðýn/varolmanýn binbir halini seziyor, sorguluyor, örseliyor, heceliyor ve çoðunlukla yeniden im’liyor, kadýnsal bir sezginin dipsiz aynasýna tutuyor kalem kadehini. Açýk, içten, samimi ve sakýnmasýz. Bazen kadeh tuzla buz oluyor. Geliþigüzel deðil, kendini kaybetmeyen aklý baþýnda bir esriklik içinde daðýlýyor aynada. bir bir kurþunladým içimde konaklayan tüm kadýnlarý /analýðýmdan gayrý/ kiminin yüzü kum fýrtýnasýydý kimininki med cezir telâþý (ayna aþk ve ölüm s.32) Bazen de kalem kadehi kadýnlýðýn ýþýltýlý aynasýnda daha bir þavkýyor. Bir kadýn kýrýlganlýðýyla, ancak yine bir kadýnýn doðasýnda bulunabilecek bir sabýrla ve sezgisellikle yaklaþýyor varlýðýn ve olgularýn akýl almaz doðasýna. sahi hiç ölçtünüz mü kaç adým gelir acaba bir kadýnýn ölümü ya da acýtýr mý bir aðacýn kökünü hani o tek yapraðýn renksizliðe sürgünü (ayna aþk ve ölüm s.32) Yine bazen bir kadýnýn gözünden bir kadýnla erkeðin arasýnda resmedilebilecek en masum imgeyi saðýyor sabahýn göðsünden: uyandýðýmda yüzümü yüzünle yýkamýyorum uzun zamandan beri (ah’ýn halleri s.19) /sahi sesin nasýl da yeni toplanmýþ böðürtlen kokuyordu / (ah’ýn halleri s.21) Þair, kimi zaman da tüm kimliklerinden soyunarak yaþýyor hayatý, alabildiðine özgür ve alabildiðine cesur çekiyor acýnýn fotoðrafýný. Heybesinde yalnýzca taptaze, mahrem bir bakýþý alýkoyarak: iyi bilirim satýrlarýn uzadýkça yaranýn kabuða nasýl da yaslandýðýný (adam çingene kýzý ve kýrlangýç sevdalarý s.11) Fark etmek uzun sürmüyor. Dilküþa, kendini gözkýrpmadan seyrettiren bir direniþin avazý oluveriyor. Seyrettiren dedim çünkü, þiir burada hem dinlenilen hem de tüm azalarla dikkat kesilen bir “ yer” olmuþtur. Mýsralardaki bu avaz, acýnýn ve onun bir uzantýsý olan direniþin hiçbir biçimini ýskalamaz. Ýnsanýn halinin ahraz olduðu yerde þiir avaz kesilir. Sahip olduðu yaranýn kutsiyetinin farkýnda olan þair insanýn vefasýzlýðýnýn da altýný çizmektedir: hani þart deðildi nazarýnýzda leyla olmak yazýlsaydým yeterki alnýnýza yeterki dokunsaydýnýz yaraya parmak uçlarýnýzda vefa (Kadýn ve giz s.8) Þair, bizi biz yapan tüm deðerlere ve yaþamýn bizi acýtan zorlu kavþaklarýna, evrenseli kucaklayan bir yakarýþý dahil eder. Sanki bazý mýsralar þiirde, uzaklardan çýkýp gelen atlý bir ulak gibi ansýzýn sesini duyurur. Arzu Eþbah, okuru susuz býrakmayan bir çöl çiziyor mýsralarýnda. Bir þiir kitabýnda az rastlanýr bir vahanýn izlerini sürüyor: Þimdi bir bedevînin becerisi ile geçiyorum ezberimdeki çölü (yolculuk s.91) Dilküþa’da uyaklar, þairin elinde duraðan, tekrarladýkça cýlýzlaþan ve anlamýn üzerini örten uzak baðlantýlar deðildir. Tam aksine çoðaldýkça ritmi arttýran, þiirde anlamý çoðaltan ve keskinleþtiren, bir nevi vurgusu örste yankýlanan çekiç seslerini andýrýr. Kýrýlgan ama sert bir müziðin ruhunuzdaki aksini bu med-cezirlerde bulursunuz. Ritm, pürüzsüz akan bir su gibi kývrak dolanýr mýsralarý, her uyak, kýyýya ýsrarla vuran sert dalgalar gibi þiir okyanusunun göðüne uzanýr. Dilküþa’da bir yaþamak sýzýsý bu þölen eþliðinde soyut ve somutun sarmalýnda karþýlar sizi: aslýnda suskudur bu fasýlda tek kusur dur avucumdaki kýrýk zardan kaçan uður! dur dur mezar mezar dolaþan huzur (ateþ ve kan s.30) “Bir þair kelimelere aþýktýr.”, diyen yine haklý çýkmýþtýr. Bu böyledir de, þairin vurulduðu kelimeler þairden belki en az aþký kadar baðýmsýzdýr, hem onundur hem deðildir. Kimi zaman kelimeler sýtmaya tutulmuþ gibi titremekte ve þairin dilinin prangasýndan kendini kurtararak baðýmsýzca seyrini sürdürmektedir. Dilküþa’nýn þairi, aþýk olduðu kelimelerle bu anlamda da iyi anlaþmaktadýr. Þairin özdilinden dökülen mýsralar kendi özgür varlýklarýnda yaþýyor gibidirler: þah ve mat, sözlük anlamýný yitirdi aramýzda artýk sadakât ( kuzey’e son mektup, s. 63) Dilküþa, hayalin uçsuz bucaksýz karanlýk sularýnda gezinenlere gözleri kamaþtýran bir deniz feneri gibi ýþýk tutmakta. Bunun yanýnda þair, göðsünde sancýyan yaraya þifa istemeyecek kadar cesur. Diþi ve diri þiirler sert sessiz harflere bile bir sada bahþediyor mýsralarda. Bir gezgini sürükler gibi adým adým derin bir yaranýn kýyýlarýnda, bir girdabýn kývrýmlarýnda boy atýyor þairin sesi, gürleþiyor. Ayak basmamýþ patikalarda kavrýyor sizi bileðinizden ve þifa istenmeyen bir yaranýn varlýðýný iþaret ediyor. Bu, kaybetmekten gocunmayan, daðlanmýþ yarasýna muti, mihnetinde kasýrgalar saklayan bir metanetin dýþavurumudur. /ölüm dediðin sanki kaç arþýn / ve girdabýný duyarým adamýn savurduðu baðýtlarýn iyi bilirim yani direniþini esâmeli ruhlarýn (adam çingene kýzý ve kýrlangýç sevdalarý s.12) Þair, þiirlerinde, ananke, acheron, horus, hermes gibi mitolojik motifleri ve semazen, simurg gibi tasavvufi terimleri baþarýyla kullanýyor. Dilküþa, okurla özel bir bað kurabilen, cesur ama ayný zamanda naif; acýsýnýn ardýndaki nidayý onu örselemeden iþiten ve ona sahip çýkan ; acýyý, aþký, varlýðý ve yokluðu, kýsaca yaþama ve ölüme dair tüm duygularý varoluþun estetik çatýsýnda arýndýran, yeniden iþleyen bir kitap... Güçlü hafýzasýyla toplumdaki baþlýca rolleri sorgulayabilen, okurun varlýk algýsýný altüst ederken onu anlamsýzlýk vadisinin eþiðinde býrakmayan ayný zamanda. Onu okurken bir yandan diri bir akustiðe can kulaðýnýzý dayayabilir ve göz kamaþtýran, ýþýltýlý bir ahengin renklerini iþitebilirsiniz… Leyla Karaca Tok -7 kasým 2010-ankara Hece
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © leyla karaca, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |