..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Güzellik her yerde karþýlaþýlan bir konuktur. -Goethe
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Anýlar > Kazim Bayar




5 Temmuz 2012
Türkiyeli Ermeniler, Bayraðýmýz ve Ýstiklal Marþý  
Ýnsanýn Bencil Dünyasý

Kazim Bayar


Bir ders teneffüsüydü. Mikail, eli yüzü “kýp kýrmýzý” kanlar içinde okul duvarý dibinde aðlayýp duruyordu. Hemen onu lavaboya götürüp kanlarýný ve tozlarýný yýka-dým. Fena yaralanmýþtý, saatlerce sýzlanýp aðladý…


:BEII:
TÜRKÝYELÝ ERMENÝLER, BAYRAÐIMIZ ve ÝSTÝKLAL MARÞI     

Geçtiðimiz günlerde TRT Haber Televizyonunda izlediðim bir program beni çocukluðuma götürdü. Uzun zamandan bu yana bu kadar duygulanmamýþtým. Bura-dan program yapýmcýsýna ve emeði geçenlere teþekkür ederim. Bir sanatçýnýn baþarý öyküsüydü. Ýstanbul doðumlu Ermeni bir genç adamýn, çocukluðunda baþlayan müzik sevdasýný konu etmiþti TRT; “Güzel Ülke” adlý programýyla…
Aþaðýda bunun detaylarýný yazmak üzere þimdi benim çocukluðuma gidelim. Hemen hemen birçoðumuzun hiç unutamadýðý ilkokul yýllarýnýn baþladýðý ilk günlere…
Eylül 1971 olmasý gerekiyor, doðum yýlýma bakýlýrsa. Ceviz ve kavak aðaçlarý-nýn hüzünle dökülen yapraklarý sonbahara yenik düþerken, ben de yýllarca sürecek olan okul hayatýmýn ilkbaharýna baþlýyordum. Malum, siyah renkli okul önlüðünü; mahkûm gömleði gibi kollarýmýza önden giyer, düðmeleri zor da olsa arkadan ilikler-dik. Ve beyaz yakayý da boynumuza baðlayýnca haydi hazýrsýn, tabi bir de sýrtýnda kitap-kýrtasiye dolu aðýr çantayla… Bahçelerin taþ duvarlarý arasýndan iniþli çýkýþlý uzayýp giden sokaklarý, çocukluðun hafifliðiyle hýzla geçer; epeyce uzak, diðer mahalledeki Cumhuriyet Ýlk Okuluna 20 dakika kadar bir sürede varýrdýk. 1. Sýnýfa baþladýðýmda bana rehberlik yapacak olan aðabeyim de 4. Sýnýfa geçmiþti. Gâh korku gâh sevinç duygularýyla okul yollarýna dökülmüþtük bir güz gününde. Küçük bir tepe üstünde geniþçe bir alandaydý okulumuz. Çevresinde eski yapý duvarlarýnýn kalýntýlarý duruyordu. Yýllar önce büyük bir kilise varmýþ burada. Heyhat, o zaman yýkýlmýþ bir kilise bahçesine yapýlan okulumuzun akýbeti de þimdilerde ayný olmuþ…
Okul bahçesi bana mahþer alaný gibi gelmiþti, mahalledeki üç beþ çocuða ba-karak. Sert mizaçlý, eli sopalý Ekrem Hoca’nýn avaz avaz, tehditkâr baðýrmalarýyla ilk günden tanýþýp hemencecik susmayý ve asker gibi sýraya girmeyi öðrenmiþtik sabah içtimasýnda. “Türk’üm! Doðruyum! Çalýþkaným! Yaaasam; küçüklerimi korumak!” Diye, baðýra baðýra okunan “andýmýzý” aðzýmý aç kapa yaparak kalabalýða uyup bir haftada ezberledim. Fakat bugün anlamsýz da gelse o zamanlar içimden hep, “Bu öðretmenler babamýn Kürt olduðunu bilmiyorlar mý? Neden yalnýzca Türküm diye okuyoruz andýmýzý?” derdim. Gerçi annem Türk olduðu için de fazla ciddiye almadým kendimi. Çünkü ikisini de çok seviyordum…
Ýlk günün heyecaný ve tedirginliði olacak, arkalara bir yere oturmuþum. Sýnýfta bir uðultu, sanki arý kovaný daðýlmýþ; öðretmenimizi bekliyoruz heyecanla. Ben, bahçede bizi sýraya koyan o sinirli adamýn gelmesinden korkarak, olmamasý için dua ediyordum. Ders zili çaldý. Kapý açýldý ve öðretmenimiz sýnýfa girmiþti; uzunca boylu, karakaþlý, düz siyah saçlarý ve beyaz teniyle uyumlu al yanaklarýyla gülümseyen genç bir bayan. Benim gibi sýnýftaki birçoðunun, derin bir “ooh” mutluluðu ile kaslarý gevþedi. Günaydýnla baþlayan öðretmenimiz, tanýþmak için adýný söylediðinde çok þaþýrmýþtým! “Jinever” dedi ismim… Ne demekti Jinever? Onun ismi buydu, ama ben hiç duymamýþtým þimdiye kadar. Annem anlatýrdý; ben doðmadan önce, yakýn komþulardan bana farklý gelen isim Anþalos diye Ermeni bir kadýn varmýþ; annem bu kadýndan epeyce yemek tarifi öðrenmiþti. Ayrýca o yýllarda komþumuz Molla Dayý’nýn eþi Zühre Yenge vardý; bir Ermeni kýzýymýþ. Tehcirde yetim bulup büyütmüþler, sonrada bu adamla evlendirmiþler. Yine mahallemizde birden çok Ermeni kýzýnýn küçükten Müslüman yetiþtirilip Türklerle evlilikler yaptýðýný bilirim. Ama Jinever’i hiç duymamýþtým. Evet, Jinever! Öðretmenimiz bir Ermeni kýzýymýþ. Bizim ilçede yani Arapkir’de doðup büyümüþ ve okuyup öðretmen olmuþ. Benim için memnuniyet vericiydi. Ablam kadar sempatik, annem kadar sýcaktý sesi... Hiçbir Türk’ten farký yoktu Jinever Öðretmen’in. Giyimi, konuþmasý, þefkati, her þeyi Türk’tü. Ve bize 29 harfi öðretti; toplama, çýkarma, bölme yapmayý, dürüst insan olmayý, ayrýmcýlýk yapmamayý ve herkese saygýlý olmayý. Birçok defa, her pazartesi ve cumalarý Türk bayraðýmýzý göndere çekerken bizimle birlikte okuduðu “Ýstiklal Marþýmýzý” da o öðretmiþti bize… Yaþýyorsa kucak dolusu sevgiler gönderiyorum buradan ona, vefat ettiyse Yüce Allah’tan rahmet diliyorum Jinever Haným’a.
Günler ilerlemiþ, sýnýfça birbirimize alýþýp arkadaþlýklar kurmuþtuk diðer çocuklarla. Birbirimizi iyice tanýmaya baþladýk aylar içerisinde. Yakýn, uzak mahalle gruplarý oluþturup futbol maçlarý ve küçük kavgalar bile yapýyorduk, çocukluk hali bilirsiniz… Okulda Ermeni olarak Jinever Öðretmen yalnýz deðildi. Benim sýnýfýmda Mikail adýnda, aðabeyimin sýnýfýnda ise Mikail’in kardeþi olan Serkis adýnda iki öðrenci arkadaþýmýz daha vardý. Babalarý ara iþlerde çalýþýr, zor geçinirlerdi; sonradan Karayollarýnda çalýþtýðýný öðrendim. Mikail’in anne ve babaannelerini görürdüm bazen okul yolunda. Müslüman kadýnlara benzerler, annem gibi giyer, sýký sýkýya örtünürlerdi; yolda bir erkekle karþýlaþýnca kenara çekilip, örtüleriyle aðýzlarýný kapatýp o erkek geçene kadar beklerlerdi. Bu ailenin haline, o yaþtan kalmýþ olacak ki halen üzülüp durmaktayým… Çok talihsiz zamanlardý o yýllar, ama paylaþmak zorundayým: Hem Mikail hem de Serkis, Cumhuriyet Ýlkokulunda çok horlandýlar, çok itilip kakýldýlar, dövülüp sövüldüler çok…
Bir ders teneffüsüydü. Mikail, eli yüzü “kýp kýrmýzý” kanlar içinde okul duvarý dibinde aðlayýp duruyordu. Hemen onu lavaboya götürüp kanlarýný ve tozlarýný yýka-dým. Fena yaralanmýþtý, saatlerce sýzlanýp aðladý… Bizim Mikail, aslýnda bugün bildiði-miz BEP’li öðrenci* olmalýyken MEB’in ilkel yýllarýnda normal öðrencilerle beraber okumak zorundaydý. Bu halinden olacak ki, her þeyi kolayca kavrayamaz, itirazcý ve uyumsuzdu. Böyle olmakla beraber bir o kadar da savunmasýzdý. Bu yüzden birçok öðrenci onu döverek, yere çömeltip sýrtýna binerek eziyet ederlerdi. Yine bir iteklen-meyle beton zemine düþüp eli yüzü yaralanmýþtý ve bu akan “kýrmýzý kaný” beni hay-retler içinde býrakmýþtý! Okuldan eve dönüþte ilk iþim bunu anneme sormak oldu: “Anne, biliyor musun bugün ne oldu? Mikail diye bir Ermeni çocuk var ya. Onu okulda dövüp yaralamýþlardý; elinden ve burnundan kýrmýzý kanlar akmýþtý!” Annem, “Yazýk çocuða!” demeyle geçiþtirince ben, “Ama nasýl olur, Ermenilerin ‘kaný yeþil’ deðil mi?” diye ýsrarla, zihnime yerleþtirilmiþ bir doðruyu (!) teyit etme gayreti içindeydim. Annemin son sözü, o günkü çocukça komedyanýn da bugünkü politik trajedinin de cevabý olmuþtu; “Yavrucuðum onlar da Allah’ýn kulu, tabi ki kanlarý kýrmýzý akacak.” Eðer, bu soruyu anneme sormasaydým “Ermenilerin kaný” benim için hala “yeþil” akacaktý…
Bu nasýl bir anlayýþtýr ki, 7 yaþýndaki düþüncemi böyle biçimlendirmiþti. Bunu mahalle arkadaþlarým mý öðretmiþti bana; yoksa halkýmýzýn tarihte yaþadýðý, etnik çatýþma döneminden devreden bir husumet miydi bilemiyorum. Yoksa dinsel bir taassubun etkisi miydi acaba? Belki de hemen deri altýndan geçen toplardamarlarýn yeþil renkli görünmesinden bu þekilde bir kanýya da varmýþ da olabilirim. Sebebi her ne olursa olsun bir Ermeni’nin farklý olmasý gerekliliði düþüncesinin benden kaynaklanmadýðý belliydi. Yani onlarý ötekileþtiren, bizi “asil bir Türk” yapan bir farkýmýz olmalýydý. Ama ne yazýk ki, Cumhuriyet Ýlkokulu benim o masum çocuk zihnime kazýnmýþ kana dayalý, soya dayalý ve inanca dayalý bir ayrýmcýlýðý söküp atamamýþtý… Ýyi ki bunu, soruyu sýcaðý sýcaðýna sorup meseleyi o gün halletmiþim. Çok yaþayasýn Anacýðým…
Masis Aram Gözbek, TRT Haber’in programýna konu olan sanatçý. Gözbek, 1987 Ýstanbul doðumlu bir Ermeni. Müziðe 3 yaþýnda, oyuncak bir melodikayla baþla-mýþ. 7 yaþýndan itibaren kilise korolarýnda ilahiler söyleyerek, bu yeteneðini icra et-meyi, tüm imkânsýzlýklara raðmen Boðaziçi Üniversitesi Caz Korosu’nda sürdürmüþ. Çin’de düzenlenen dünya koro olimpiyatlarý "WORLD CHOIR GAMES - Shaoxing 2010"da ve yaklaþýk 90 ülkeden 450’nin üzerinde koro arasýndan üç kategoriden (oda korosu, çaðdaþ müzik, caz) üç altýn kazanmýþ. Ve arkasýndan, uluslararasý alandaki en büyük çaplý ve en saygýn koral müzik etkinliði olarak gösterilen, Temmuz 2011’de Avusturya’nýn Graz kentinde düzenlenen Dünya Koro Þampiyonasý’na katýlmýþ. Yine ayný ekiple, Çaðdaþ Müzik ve Folklor kategorilerinde ’DÜNYA ÞAMPÝYONU’, Karma Korolar kategorisinde ise ’Dünya Ýkincisi’ olmuþ. Þampiyonlarýn yarýþtýðý ’Grand Prix’de ise 2 altýn madalya kazanarak toplam 5 altýn madalyayý alýp ekibiyle Türkiye’ye dönmüþler.
Belki bu sanat dalý, birçoðumuzun ilgisini çekmeyebilir. Lakin genç müzisyen Masis Aram’ýn TRT’den verdiði etkileyici mesaj þu olmuþtu; “Avusturya’da iki kez, Türk bayraðýmýzýn salonda göndere çekilmesi ve Ýstiklal Marþýmýzýn iki kez okunmasý benim için en büyük þeref ve en büyük ödül olmuþtur.” Onun bu sözleri belleðimdeki kadim Ermeni sadakatini hatýrlatýp, Türk Milleti mensubiyetinden duyduðu memnuniyeti beni çok duygulandýrmýþtý…
Birilerinin, onlarý bu ülkenin vatandaþý bile saymak istemezken, üstelik insaniyetten çýkarmaya çalýþtýklarý þu “karanlýk politik” devrede; Ermeni kardeþlerimizin bizden hiçbir eksiði olmadýðý gibi, benim için fazlasý olduðunu görmekteyim. Bu ülkede biz neyi hak ediyorsak onlarda aynýsýný hak ediyorlar. Bayraksa bayrak, marþsa marþ, onursa onur!
Evet, benim için Jinever Öðretmen de, Mikail de, Masis Aram da birer deðer-dir ve öyle kalacaklar… Bu yüzden bir kez daha çocukluk anýlarýmla benliðimin ve bi-lincimin ayrýlmaz bir parçasý olan, bu ülkenin evlatlarý Ermeni kardeþlerimi saygýyla selamlamak istiyorum.
Anýlarýmý tazeleyen “Güzel Ülke” programý vesilesiyle;
Bana okuma-yazmayý öðreten öðretmenim Jinever Haným’a çok teþekkür ediyorum.
Çektiði acýlardan dolayý arkadaþým Mikail’den okul arkadaþlarým adýna özür di-liyorum.
Büyük bir özveriyle çalýþarak uluslararasý arenada bayraðýmýzý ve marþýmýzý yücelten deðerli genç sanatçýmýz Masis Aram’ý da tebrik ediyorum…
Bu ülkenin renkleri solmasýn, zenginliði kaybolmasýn ve dostluklar bozulmasýn Yüce Allah’ým…


* Bireyselleþtirilmiþ Eðitim Programý/Zihinsel yetersizlik içinde olan öðrencilere uygulanýyor.
      



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 1 -
Hz. Davud ve 99 Diþi Koyun - 2 -

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yusuf; Kuyu ve Zindan [Þiir]
Savaþ ve Çocuk [Þiir]
Ötzi'yi Kim Öldürdü? [Öykü]
Kur’an Ayetiyle Kadýnlarý "Döven" Din Âlimleri - 1 [Eleþtiri]
Allah; Tek Eþlilik Ýstiyor! [Eleþtiri]
Hac ve Kurban [Ýnceleme]
Ötzi'yi Habil Öldürdü [Ýnceleme]
Bu Yazýyý Okuyan Müslüman Oluyor [Bilimsel]


Kazim Bayar kimdir?

Kazým Bayar Biyografi 1964 yýlýnda Malatya’nýn Arapkir ilçesinde doðdu. Ýlk-Ortaokul ve Liseyi Arapkir’de bitirdi. Ýnönü Ünv. MYO Muhasebe ve Anadolu Ünv. Eðitim Fak. Fr. Öðretmenliði Bölümlerini okudu… Ýnsan Yayýnlarý, Haftaya Bakýþ Dergisi, Sýnav Dergisi ve Biliþim Yayýnlarýnda çalýþtý. Aktif Sýnavlara Hazýrlýk, Artýnet Yayýncýlýk ve Kalsiyum Yayýnlarýný kurdu… Ýslam ve tarih konularýnda araþtýrma ve yazarlýk yapmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
M. Akif Ersoy


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Kazim Bayar, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.