..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yedi iklim dört köþeyi dolandým / Meðer dünya her tarafta bir imiþ. -Dadaloðlu
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Eleþtiri > Günlük Olaylar > Ömer Faruk Hüsmüllü




29 Kasým 2012
Öðretmenim Bana Darýlma Ama  
Ömer Faruk Hüsmüllü
En sonda söyleyeceðimi en baþta söyleyeyim: Ben hayatýmda bir kere bile “Bu mesleði çok seviyorum.” Demedim. “Öðretmenliði çok seviyorum, yeniden dünyaya gelsem gene öðretmen olmak isterdim” gibi ifadeleri duyduðumda ise bazen þaþýrdým, bazen de kýskandým.


:ACBH:
En sonda söyleyeceðimi en baþta söyleyeyim: Ben hayatýmda bir kere bile “Bu mesleði çok seviyorum.” Demedim. “Öðretmenliði çok seviyorum, yeniden dünyaya gelsem gene öðretmen olmak isterdim” gibi ifadeleri duyduðumda ise bazen þaþýrdým, bazen de kýskandým.
Haklý olarak, öyleyse 30 seneden fazla bir süre bu mesleði neden ve nasýl yaptýn, diye soranlar da olacaktýr. Açýklayayým:
Üniversitede Sosyoloji bölümünde okurken bize dediler ki : “Toplumun Sosyologlara çok ihtiyacý var. Çünkü toplumsal sorunlar giderek artýyor. Siz mezun olduðunuzda devlette ve çeþitli araþtýrma kuruluþlarýnda rahatlýkla bir iþ bulacaksýnýz.” Ýnandýk. Ta ki iþ arayýp da gerçeðin böyle olmadýðýný öðrenene kadar… Toplumsal konularda araþtýrma yapan kuruluþ muruluþ yoktu. Sadece anket yapan bir-iki yer vardý. Oysa o zamanlar bile geliþmiþ ülkelerin çoðunda fabrikalarda bile Sosyologlar çalýþýyordu.
Yani ya Sosyolog ünvanýna sahip ama karný aç, ayaðý yalýn dolaþacaktým ya da baþka bir alana yönelecektim. Öðretmenlik mesleðini seçiþim böyle oldu. O nedenle de ben iþime hep profesyonelce yaklaþtým, ekmek parasý için elimden geldiðince iyi yapmaya çalýþtým.
Bu mesleði,
Yaratýcýlýktan uzak, ezberci bir nesil yetiþtirdiði için mi?
Çocuklarýn beyinlerine yüklediði bilgilerin yüzde doksaný hiçbir iþe yaramadýðý için mi?
Her dönem binlerce yazýlý kâðýdý ve ödev okuduðum için mi? (Bir sene girdiðim sýnýf sayýsý tam 21 tane idi. Her dönem her sýnýfa üç yazýlý yapmak ve bir de ödev zorunluluðu var. Sýnýflar en az 60-70 mevcutlu. Bu rakamlarý birbiri ile çarpýn bakalým ne çýkacak? Bunu þunun için söylüyorum, hani bazý siyasetçiler öðretmenlerin yattýðý iddiasýndalar ya… Kaldý ki öðretmenin tek iþi yazýlý ve ödev okumak deðil. Madde madde sýralasam öðretmenin yapmasý gerekenleri, sýkýlýp bu yazýyý okumaktan vazgeçersiniz.)
Kitap alýp okumaya bile parasý olmadýðý için mi? (Öðretmen okumuyor/okuyamýyor. Çünkü bütçesinden kitap almaya para ayýramýyor. Çocuðunun ya da eþinin bir ihtiyacý varken “Bu þimdilik dursun, ben elimdeki para ile kitap alacaðým.” Diyebilir mi anne ya da baba olan bir öðretmen? Varsayalým ki bir þekilde kitap için para ayýrdý. Acaba okumaya zaman bulabilir mi?)
Kalabalýk sýnýflarda nefes bile alamadýðým için mi? (Bir okulda girdiðim bir sýnýfta öðrenci mevcudu tam 130 kiþiydi. Çocuklar sýralara dört kiþi oturduklarý halde gene de çoðu ayakta kalýyordu. Bu durum bereket bir-iki ay devam etti, çünkü sonradan bazý öðrenciler baþka bir okula aktarýlarak sýnýf mevcudu azaltýldý.)
Her 24 Kasým’da övgüler düzülüp, þiirler okunup, kendi eridiði halde çevresini aydýnlatan bir muma benzetildiði, bazý siyasi iktidarlarýn bu gün dolayýsýyla maaþ ya da ek ders ücretlerine 3-5 kuruþ zam yaptýðý müjdesini verdiði için mi, sevdiðimi söylemedim?
Hayýr, hiçbiri deðil. Çünkü ben öðretmen olarak yetiþtirilmedim. Ben öðretmenliði, öðretmenlik yaparken öðrendim.
**
Anýlara gelince, önce öðrencilerimle ilgili hatýrladýkça beni rahatsýz eden iki anýmý anlatayým:
Müdür baþyardýmcýsý olarak görev yapýyorum. Baþarýlý öðrencilerle ilgili öðretmenlerden bilgi geldiði gibi, maddi durumu iyi olmayanlarla ilgili de geliyor. Çok baþarýlý bir öðrencinin yaðmurda çamurda yýrtýk ayakkabý ile okula geldiðini öðrendim. Doðruydu söylenenler. Çocuðun bütün notlarý pekiyi, çok zeki bir öðrenci. Okul koruma derneði ile temasa geçip bu çocuða yardým etmelerini istedim. Kabul ettiler. Öðrenciyi çaðýrýp kendisine ayakkabý almak istediðimizi uygun bir dille anlattým. Çocuk bu teklife çok bozuldu, hatta karþý çýktý. Maalesef bilmeden bu çocuðun gururunu incitmiþtim.
Öðrencinin biri, derste pencereden atlayýp kaçýyor. Öðretmen sýnýftan çýkýp haber verdi. Tellerle çevrili okul duvarýndan atlamaya çalýþýrken onu yakaladým. Çok sinirlenmiþtim, hâlâ nasýl yaptýðýmý bilmiyorum, ama bir tokat atýp: “Düþüp gebereceksin eþþek oðlu eþþek!” dedim. Çocuk da bana, “Hocam, beni isterseniz öldürüne kadar dövün, sesim çýkmaz. Ama bana o sözü söylemeyecektiniz. Çünkü benim babam öldü ve ben ona eþek denmesini kabul edemem.” Dedi. Çok piþman oldum, ama olan olmuþtu bir kere!
Ben, daha çok öðretmenlerle ilgili anýlarýmdan bahsetmek istiyorum. Bunlarý bir kýsmýný Memleketimin Delileri romanýnda da anlattým.
Öðretmenlikteki ilk dersimi stajyer olarak atandýðým okuldaki müdürüm sayýn Ali Yýlmaztürk’ten aldým. Dedi ki: “Hocam, ben bu meslekte yirmiden fazla yýl geçirdim. Daha bir gün bile çalýþmadan, hazýrlýk yapmadan öðrencinin karþýsýna çýkýp da ders anlatmadým.” Dersimin olduðu her günün gecesi bu söz hep aklýma geldi ve beni motive etti. Örnek bir müdürdü. Sabah öðrenci okula gelirken, teneffüslerde ve okul bittiðinde mutlaka ya merdiven baþýnda ya da giriþ kapýsýnýn yanýnda durur, öðrencileri izlerdi.
Ataköy’de bir lisede görev yapýyorum. Bir bayan öðretmenden öðrenciler þikâyet ediyor. Hiç ders yapmýyormuþ, çünkü sýnýfa “Durun, oturun, gürültü yapmayýn!” demekten ders yapmaya zaman kalmýyormuþ. Kýsacasý sýnýfa hakim olamýyormuþ. Bu bayan, bir öðrencinin kendisine tabanca çektiðini ve öldürmekle tehdit ettiðini söyledi. Ýnceledim ve tabanca zannedilen þeyin bir oyuncak olduðunu gördüm. Gene bu bayan öðretmenin öðrencilerin evlerine kendisini zorla davet ettirdiðini, oralarda yiyip içtiðini, banyosunu yaptýðýný ve çoðu zaman da yatýya kaldýðýný duymuþtum.
Ayný okulda müdür yardýmcýlarý odasýnda otururken bir çýðlýk sesi duyarak yerimden fýrladým. Ruhsal rahatsýzlýðý olan bir bayan öðretmen vardý. Çoðu zaman robot gibi dolaþýrdý, bazen de böyle tam tersi tepkilerde de bulunurmuþ. Sonradan buna da alýþmýþtým.
Küçükçekmece’de bir okuldayým. Bir erkek öðretmenin kýzlara çok sert, erkek öðrencilere ise tam tersi davrandýðýný ve bol not verdiðini duymuþtum. Bu öðretmenin bir gün içi görünen incecik bir gömlek giydiðini ve altýnda da bir bayan giysisi olan kombinezon bulunduðunu görmüþtüm.
Gene Küçükçekmece’deyiz: Okula bir Kimya öðretmeni atanmýþtý. Üniversiteyi derece ile bitirmiþ. Asistan olarak kalmasý teklif edildiði halde kabul etmemiþ. Normalden çok uzun boyluydu. Okula gelirken eþyalarýný bir bez torba içinde getiriyordu. Gürültü eden çocuklarý tek eliyle kaldýrýp öteki sýraya koyuyormuþ. Okulun son günleri herkes derste, ben koridorlarda dolaþýyorum. Bir sýnýftan gelen gürültü rahatsýz edici. Kapýyý açtýðýmda bu öðretmenin tek baþýna üç-dört öðrenci ile güreþtiðini, sýnýftaki diðer öðrencilerin de arkadaþlarý lehinde tezahürat yaptýklarýný gördüm. Odama çaðýrýp bunu açýklamasýný istediðimde: “Bana bir tanesi güreþ teklif etti. Kabul etmesem, korktu diyecek. Sýralarý aralayýp, güreþmeye baþladýk, ama arkadaþlarý da bana saldýrdý.” Dedi. O gün bu öðretmen güreþirken elini sýraya çarpmýþ ve bileði zedelenmiþ. Günlerce eli sarýlý gezmiþti.
Tozkoparan’da bir okulda müdürüm. Yeni atanmýþtým. Kapý vuruldu ve bir bayan öðretmen içeri girdi. Elleri ayaklarý titriyor, yüzü bembeyaz. “Müdür bey, Kazým bey geldi benim sýnýfýma girdi. Çocuklara istiklal marþýný okutturuyor, sorular soruyor ve bilmeyenlerin kafasýna vuruyor. N’olur gidin bir bakýn, çünkü çocuklara bir zarar vermesinden korkuyorum.” Dedi. Bu Kazým Bey, matematik öðretmeni. Önceden tanýyanlardan öðrendiðime göre, çok zeki, bilgili ve öðrencinin çok sevdiði bir öðretmenmiþ. Ama kalýtsal nedenli ruhsal bir hastalýk dolayýsýyla uzun süredir raporluymuþ. Raporu bitince göreve baþlamak için gelmiþ ve aklýna esen bir sýnýfa girmiþ. Bu öðretmeni malulen emekli ettirene kadar aylarca uðraþmýþtým.
Florya taraflarýnda bir okulda nöbetçi öðretmenim. Dersim boþ, ama koridorlarý dolaþýyorum. Arada sýrada müdürün de odasýndan çýkýp tekrar içeri girdiðini görüyorum. Daha sonradan müdür yardýmcýsý arkadaþ bana anlattý, okul müdürü ona “Ömer bey devamlý beni gözetliyor.” Demiþ. Paranoyak bir kiþilik… Zaten diðer örneklerden de bu meslekte ruhsal sorunlarý ve hastalýklarý olan çok sayýda kiþinin bulunduðunu kolayca tahmin edebilirsiniz.
Özel dershanelerde de 16-17 yýl çalýþtým. Buralarda da çok ilginç olaylar yaþadým. Uzun uzun anlatmaya zaman yetmez. O nedenle aklýma þimdi geliveren bir tanesinden bahsedeyim: Edirne’de bir dershanede görevliyim. Dersimin olmadýðý gün teftiþe bir müfettiþ gelmiþ. Müdüre “Öðretmenin bugün dersi yok dediniz, ama çaðýrsak acaba gelir mi? Çünkü bu felsefeciler biraz aksi olurlar da..” Demiþ. Müdür de “Bizim öðretmenimiz o dediklerinizden deðil.” Diye cevaplamýþ. Neyse, çaðýrdýlar, gittim. Usulen bir sýnýfa ders anlattým. Çocuklar da þaþýrdý, çünkü o gün felsefe dersi olmadýðý için önlerinde ne defter ne de kitap vardý. Bana bakýp duruyorlardý. Dersten sonra müfettiþ, yýllýk planlarýmý ve sýnýf defterlerini incelemeye baþladý. Konu olarak birbirinden çok farklý yerlerde bulunan iki sýnýfa kafayý taktý. “Neden konu olarak biri geride, diðeri çok ileride?” Diye sordu. Ben de geride olan grup açýlalý bir ay olduðunu diðerine ise dört aydýr derse girdiðimi söyledim. Tatmin olmadý. Defalarca ayný soruyu sordu, ayný cevabý aldý. Sonunda sinirlendim ve baðýrarak “Müfettiþ bey, defalardýr size ayný þeyi anlatýyorum. Gruplarýn baþlama takvimleri birbirinden farklý. Ama siz nedense anlamýyorsunuz!” deyince, “Tamam hocam, þimdi anladým.” Deyip yanýmdan ayrýldý.
Hangi bir anýmý anlatayým ki? Gece taksi þoförlüðü yapýp gündüz derste uyuyan öðretmenden mi, kendi öðrencisine ders veriyor diye gazeteci ordusuyla evi basýlýp boy boy fotoðraflarý gazetelerde yayýmlanan üç-beþ öðretmene karþýlýk devletin en üst makamlarýndan birinde bulunan kiþinin torununa özel ders veren öðretmenden mi, ufacýk öðrencilere tacizde bulunan bunu bilen velilerin dilekçe vermekten korktuklarý için hakkýnda herhangi bir iþlem yapýlamayan öðretmenden mi, ya da yazdýðý uyduruk þiirlerini toplayýp kitap bastýrarak öðrencilere zorla satan öðretmenden mi bahsedeyim…?
**
Öðretmenim, canýmlý cicimli, süslü püslü, içinde Atatürkümüzün öðretmenler için söylediði bir vecizesi bulunan bir yazý yazýp sonuna da bir dörtlük ekleyip sunamadýðým için kusura bakma, bana darýlma! Ama gene de sürç-ü lisan ettiysem affola…
Ýstedim ki daha iyiye, daha güzele ulaþmak için, benden de senin için bir özeleþtiri olsun.
Ömer Faruk Hüsmüllü
Emekli Felsefe Öðretmeni



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn günlük olaylar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kitaplarý Yakýn, Kütüphaneleri Yýkýn!
Ekonomi Uçuyor
Dönme Paradoksu!
"Gibi" Yapmak
Korkuyorum Korkuyorsunuz Korkuyorlar
Bilip de Bilmiyormuþ Gibi Yapma (K) !
Panpiþ Ýle Ýlgili Bu Haberi Hiçbir Gazete Yayýmlamaya Cesaret Edemiyor
Elalemin Uçkuru ve Ortadoðu’da Dökülen Kan
Güncellenmiþ Yaþam Tüyolarý
Hovarda Milletiz Vesselam (!)

Yazarýn eleþtiri ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Atatürk’ün Ordu - Savaþ ve Barýþ Hakkýndaki Sözleri
Ýnsanoðlu Dur ve Dinle!
Türk Devletleri Ne Zaman Kuruldu ve Ne Zaman Yýkýldý?
Kitapsýz Bir Din Doðdu,haberiniz Var mý?
Kýzýlderili Soykýrýmý / American Natives Genocide
Bayraðýn Türklerde Önemi
Facebook’a Bir Önerim Var
Maðaranýn Kamburu Romanýndan Seçmeler…
Eleþtirinin Eleþtirisi - 3
Ýktidara Gelebilmek Ýçin Tüyolar!

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.