Hiçbir zaman karakterlerimin hüzünlü olduklarýný düþünmedim. Tersine yaþam dolular. Trajediyi seçmediler, trajedi onlarý seçti. -Juliette Binoche |
|
||||||||||
|
Bilim, hastalýklarýn ve aðýr iþlerin yükünü hafifletmiþ, çevremiz ve rahatýmýz için yararlý aletler üretmiþ olabilir, ama bize gizemsiz bir dünya býraktý. Günbatýmlarýmýzdan artýk dalga boylarý ve frekanslarla bahsediliyor. Evrenin karmaþasý matematiksel denklemlere indirgendi. Hatta insan olmanýn bile kýymeti ucuzlatýldý. Bilim, Dünya Gezegeni ile onun üstünde yaþayanlarýn, evrensel boyutta önemsiz noktacýklar olduðunu söylüyor. Kozmik bir kaza... Bizi birleþtirmeyi vaat eden teknoloji bile bizi birbirimizden ayýrýyor. Artýk her birimiz tüm dünyayla elektronik baðlantý içindeyiz, ama aslýnda son derece yalnýzýz. Vahþet, ihtilaf, ayrýlýk ve ihanet bombardýmanýna tutulduk. Þüphecilik fazilet oldu. Alaycýlýk ve kanýt talebi, aydýnlanmýþ düþünce kabul ediliyor. Ýnsanlýðýn artýk tarihteki herhangi bir dönemden çok daha fazla buhrana sürüklenmesine þaþmamak gerek. Bilimin saydýðý herhangi bir þey var mý? Bilim, doðmamýþ ceninleri inceleyerek cevaplar bulmaya çalýþýyor. Hatta bilim kendi DNA’mýzý yeniden sýraya dizmeye cüret ediyor. Anlam aramak adýna Tanrý’nýn dünyasýný gitgide daha küçük parçalara ayýrýyor... Ve tek bulabildiði aslýnda daha fazla soru... Bilimle din arasýndaki eski savaþ sona erdi... Siz kazandýnýz. Ama hakkýnýzla deðil. Cevaplar sunarak kazanmadýnýz. Toplumumuzu o kadar radikal deðiþikliklere uðratarak kazandýnýz ki, bir zamanlar yön gösterici olarak kabul ettiðimiz gerçekler, þimdi kullanýlmaz oldu. Din bununla baþ edemez. Bilim katlanarak geliþiyor. Bir virüs gibi kendi kendini besliyor. Her keþif, yeni keþiflere kapý açýyor. Ýnsanlýðýn tekerlekten arabaya geçmesi binlerce yýl almýþtý. Ama arabadan uzaya geçiþ arasýnda on yýllar var. Artýk bilimsel geliþmeleri haftalarla ölçüyoruz. Kontrolden çýkmak üzereyiz. Aramýzdaki mesafe giderek açýlýyor ve dini dýþlayan insanlar kendilerini ruhani bir boþluðun içinde buluyorlar. Anlam bulmak için kendimizi harap ediyoruz. Ve inanýn bana, gerçekten harap ediyoruz. UFO’lar görüyoruz, baðlantýlar kuruyoruz, ruh çaðýrýyoruz, beden dýþý deneyimler yaþýyoruz, geçmiþ hayatlarýmýzý sorguluyoruz... Tüm bu tuhaf fikirleri bilimsel bir kalýba uyduruyorlar, ama hepsi de düpedüz mantýksýz. Yalnýz, azap çeken, kendi aydýnlanmasýnýn ve teknolojiden baðýmsýz herhangi bir þeyin olabilirliðini kabul edemeyiþinin esiri olmuþ modern ruhlarýn çaresiz yakarýþlarý... Bilim bizi kurtaracak diyorsunuz. Ben, bilim bizi mahvetti diyorum. Kilise, Galileo döneminden beri bilimin durmak bilmeyen ilerleyiþini yavaþlatmaya çalýþýyor, bazen yanlýþ yöntemlerle ama her zaman iyi niyetle. Böyle olmasýna raðmen, insan cazibesine karþý koyamadý. Sizi uyarýyorum, etrafýnýza bakýn. Bilim verdiði sözleri yerine getirmedi. Verimlilik ve kolaylýk vaatleri, kirlilik ve kaostan baþka bir þey getirmedi. Bizler yok olma yolunda ilerleyen... Kopuk ve ümitsiz türleriz... Kim bu bilim tanrýsý? Ýnsanlarýna, nasýl kullanacaðýný açýklayacak ahlaka sahip olmadan, güç teklif eden Tanrý kim? Nasýl bir Tanrý çocuða ateþ verip tehlikeleri hakkýnda onu uyarmaz? Bilim dilinde iyi ya da kötü diye yön göstericiler yok. Bilim kitaplarý bize nükleer reaksiyonun nasýl oluþturulacaðýný anlatýyor ama hiçbir bölümde iyi ya da kötü olduðunu sormuyor. Bilime þunu söylüyorum. Kilise yorgun. Sizin yön göstericileriniz olmaktan bitkin düþtük. Sizler daha küçük çipler üretip daha fazla kâr etmek arayýþýnýza devam ederken, denge unsuru olma kampanyamýz yüzünden kaynaklarýmýz kurumaya baþladý. Neden kendinizi idare edemediðinizi deðil, nasýl edebileceðinizi soruyoruz? Sizin dünyanýz o kadar hýzlý dönüyor ki, yaptýklarýnýzýn etkilerine bakmak için bir an olsun dursanýz, bir baþkasý önünüze geçerek size toz yutturacak. Bu yüzden ilerlemeye devam ediyorsunuz. Kitle imha silahlarý üretiyorsunuz, ama liderleri sükûnete davet ederek dünyayý dolaþan kiþi Papa. Yaþayan canlýlarý klonluyorsunuz, ama yaptýklarýnýzýn ahlaki etkilerini düþünmeye davet eden yine kilise. Ýnsanlarý telefonla, video ekranlarýyla ve bilgisayarlarla haberleþmeye teþvik ediyorsunuz, ama kapýlarýný açýp insanlarla olmasý gerektiði gibi yüz yüze iletiþim kurmayý hatýrlatan yine kilise. Hayat kurtaracak araþtýrmalar adýna doðmamýþ bebekleri öldürüyorsunuz. Bu mantýðýn kusurlarýný ortaya koyan yine kilise. Ve tüm bunlar olurken, kilisenin cahil olduðunu iddia ediyorsunuz. Ama cahil kim? Yýldýrýmý açýklayamayan mý, yoksa onun korku veren gücüne saygý duymayan mý? Kilise size elini uzatýyor. Herkese elini uzatýyor. Ama biz uzattýkça siz bizi o kadar uzaða itiyorsunuz. Bana Tanrý’nýn var olduðuna dair kanýt göster diyorsunuz. Cennete bakmak için teleskoplarýnýz kullanýn ve bana Tanrý’nýn nasýl olmadýðýný söyleyin diyorum!... Tanrý’nýn neye benzediðini soruyorsunuz. Ben bu sorunun nereden geldiðini soruyorum. Cevaplar birbirinin ayný ve tek bir cevap var. Bilimde Tanrý’yý görmüyor musunuz? Nasýl oldu da onu atladýnýz! Yerçekimindeki ya da atom aðýrlýðýndaki en ufak bir deðiþikliðin, evreni gökcisimleriyle dolu bir deniz yerine, içinde hayat olmayan bir sise çevireceðini iddia ettiðiniz halde, nasýl oluyor da bu iþin içinde onun eli olduðunu anlamýyorsunuz? Milyarlarca kaðýt arasýndan doðru kartý çektiðimize inanmak gerçekten de o kadar kolay mý? Bizden daha büyük bir güç yerine, matematiksel imkânsýzlýklara inanacak kadar din inancýmýz tükettik mi? Tanrý’ya ister inanýn, ister inanmayýn... Ama buna inanmalýsýnýz. Bizden daha büyük bir gücün varlýðýna olan güvenimizi kaybettiðimiz anda, sorumluluk duygumuzu yitiririz. Ýnanç... tüm inançlar... anlayamadýðýmýz bir þey olduðunu nasihat eder, sorumlu olduðumuz bir þeyin... Ýnanç sayesinde, birbirimize, kendimize ve daha büyük bir gerçekliðe karþý sorumluluk duyarýz. Din yara aldý ama sadece insan yara aldýðý için. Eðer dýþ dünya bu kiliseyi benim gördüðüm gibi görebilseydi... þu duvarlarýn ardýna bakabilseydi... modern bir mucize görürdü... çýðýrýndan çýkmýþ bir dünyada, sadece þefkatin sesi olmak isteyen, basit ve kusurlu ruhlarýn kardeþliðini... Bizim modamýz geçti mi? Bu adamlar dinazor mu? Ben öyle miyim? Dünyanýn gerçekten fakirin, güçsüzün, eziyet çekenin, doðmamýþ çocuðun sesi olacak birine ihtiyacý var mý? Gerçekten de mükemmel olmadýklarý halde, yolumuzu kaybetmememiz için hayatlarýný ahlaki yol göstericiler olmaya adayan adamlara ihtiyacýmýz var mý?... Bu akþam, bir uçurumun eþiðinde oturuyoruz... Hiçbirimiz duyarsýz kalamayýz. Bu kötülüðü ister þeytan, ister yozlaþma, ister ahlâksýzlýk olarak nitelendirin... karanlýk güç yaþýyor ve her gün biraz daha büyüyor. Bunu görmezden gelmeyin... Bu kuvvet, güçlü olduðu halde yenilmez deðil. Ýyilik yaþamaya devam edebilir. Kalplerinizi dinleyin. Hep birlikte bu cehennemden uzaklaþabiliriz. ---------------------------- Dan Brown Melekler ve Þeytanlar Sh: 386-390
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Orkun Levent BOYA, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |