..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak bir aðaç gibi tek ve hür / Ve bir orman gibi kardeþçesine...
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Öykü Yüzer




30 Kasým 2006
Evler  
Öykü Yüzer
Ensemin keyfi bilir. Bir adým atarým deniz...bir adým atarým evciðim...bir adým atarým deniiizzzz...bir adým atarým evciðiiiimm...Hem yürür hem þarkýlar söylerim...bir durur, bir bakar, birden de koþarým. Ýstersem. Ýsterim.


:BHAE:
Kurtuluþ’taki o ev benim ilk evim deðildi. Aslýnda evim bile deðildi. Ben orada bir gölgeydim sadece..bir yer doldurucu, unutturucu bazen...Ben o evin, hani denir ya “kadýný” olamayacaktým ki zaten...ama birazcýk uðraþmadým da deðil...bile bile de olsa uðraþmamazlýk edemezdim. Birkaç balýk desenli havlu bile almýþtým Kurtuluþ’a. Sonra hasýrdan ayakkabýlýk ve havluluk almýþtým...yoo pardon, almamýþtým..ilk evimde kullandýðým þeylerdi onlar...ben onlarý ona, Kurtuluþ’a vermiþtim. Benim malým senin malýndýr hesabýýý!
Benim ayakkabýlarým o hasýr ayakkabýlýða bir türlü yerleþtirilemedi ama. Olsun. Aslýnda baþýndan beri biliyordum. Ben onlarý Kurtuluþ’a hediye etmiþtim zaten.
O kullanacak ve zamaný geldiðinde evin “asýl hanýmý” nýn ayakkabýlarý dizilecekti yanyana o saman sarýsý hasýr ayakkabýlýða. Kim bilmiyordu ki bunu? Kurtuluþ’un kedisi uyurdu bazen ayakkabýlýðýn içinde. Kýsacasý ben yoktum orada, bir gölgeydim...gölge girdim, gölge çýktým Kurtuluþ’tan ben. Kapýdan çýkarken (iyice gölgelenmiþ bir halde) uzun bacaklý, çinli gibi bir adam ve onun ele avuca sýðmaz kedisi bana bakýyorlardý. Eþikte, yanyana ayakta durup bana el salladýlar. Gölgeye baþbaþ...
Ben Kurtuluþ’u da pek sevmemiþtim aslýnda. Çok kalabalýktý kendisi.
Ben kalabalýklarda çok boðulduðumdan olsa gerek...
Sorun Kurtuluþ’ta yaþamak mýydý?
Hayýr.
Sorun, bu gölge oyunuydu. Benim gölgeli rollerimdi. Benim gölgem çok esintiliydi bir de...rolünü hiç mi hiç benimseyememiþ olan biri çok eser. En azýndan ben öyleyim. Hem de poyraz! Tekneler batar, en azýndan karaya oturur bazýlarý.
Böyle de oldu.

Oysa ilk evim, hani þu Ankarada ki...hakikaten de benim evimdi. Sadece ve sadece benim evimdi. Gölgeler girer ve çýkarlardý. Ben gölge deðildim. Bu iyiydi.

Ankara’ya üniversite okumak için geldiðimde 19 yaþýndaydým...
Yalnýz yaþayacaktým; bir oda ve bir salonlu bir teras katýnda... Eyvah, eyvah, eyvah... ben ne kadar yalnýzdým, ben nerdeydim? Ben çok uzaktým. Ben o þehirde hiç kimseyi tanýmýyordum ki... Gitsem mi geri?

Ben Ankara’yý sevmemiþtim pek.

19 yaþýmý sürüyordum; oraya öðrenmeye gitmiþtim. Neyi? Evim kýsa süre içinde Shakespeare, Beckett, Blake ve onlarýn arkadaþlarýyla dolup taþacaktý. Bunlarý mý öðrenmeye gelmiþtim? Ve ben yalnýzlýðýmla dost bile olabilecektim. Yalnýzlýktan dost olur muydu?

Patates nasýl alýnýr? Kaç kilo istenir?
Taneyle alýnýr mý? Mesela 5 kilo alsam, taþýyabilir miyim?
Deneme yanýlma yöntemini ilk patates alýrken kullandýydým. Sonra bu yöntem hayatýmýn her ama her anýnda, kararýnda etkili oldu. Hep denedim ve ne ilginçtir ki hep te yanýldým.
Bu förmülü kim bulmuþsa...öptüm.

Yalnýzlýk;
Sanýrým yapacak iþlerim çoðaldýkça, yalnýzlýðýmýn farkýna varacak vakit bulamýyordum. Ben bu yüzden ( sanýrým) sýk sýk evi siler, toplardým, sýk sýk 5 kilo patates taþýrdým, sýk sýk kahve piþirirdim. Kahve tiryakiliðimin baþlama tarihidir Ankara’ daki ilk senem. Gitarým herþeyimdi uzun bir süre için. Hatta söylemesi garip (hissetmesi çok zevkliydi) gittiðim odalara taþýrdým gitarýmý...örneðin patateslerimi soyarken (uzun sürerdi) mutfakta dururdu gitarým. Bu denli canlýydý iliþkimiz. Zamanla mutfakta bana eþlik eden arkadaþlarým olmaya baþladý. Evim insanlarla dolup taþmadý ama hiç. Ýstemezdim fazla hareket evimde. Nasýl derler, giren çýkan belliydi yani...Ýlk gün azýlý düþmaným olan yalnýzlýðým artýk beni kendine büyük bir aþkla baðlamýþtý. Aramýza izinsiz, selamsýz girenlere hadlerini feci þekilde bildirirdik. Bu bildirme iþlemleri, habersiz gelenlere kapýyý açmamaya kadar giderdi. Çok saygýlý bir sevgilim de olmuþtu bir süre sonra, o kadar saygýlýydý ki, bu saygý aramýzda yýkýlamayacak kalýnlýkta bir duvar örmüþtü zamanla. Beni yüreðinde sýmsýký taþýdýðýný bilirdim ama yorulurdum da ona ulaþabilmek için o kalýn duvara bir merdiven dayamaktan, týrmanmaktan, öbür tarafa geçmekten, sonra ayný yolu gerisin geriye dönmekten. Sürekli fýkralar anlatýrdý, huzursuzluðumuzu gölgelemek amacýyla. Ve sýklýkla bir arkadaþýný getirirdi yanýnda, neden baþbaþa olmayý çok az tercih ederdi? Hala düþünürüm. Yemeðim bitmesin diye yemezdi, tok gelirdi hep.Valla....Can yoldaþýmdý diye hatýrlarým onu hep.Kýrmýzý bir vosvosu vardý.Sesini duyunca geldiðini anlar, terasa çýkar, yarý belime kadar eðilerek “huhuuuuu” diye baðýrýrdým.

Okul hayatým yavaþtan kendi düzenini kurmaya baþlamýþtý. Þiirler, romanlar, oyunlar girmiþti evime kadar...Hamlet’in içinde bulunduðu durumu kendime uyarlamýþtým bazý bazý, sonra Shylock girdi hayatýma, haketmiþ miydi varýný yoðunu kaybetmeyi, cimri, hasis Shylock?
En son da Godot. Hiç gelmeyecek olan Godot...

Çok ama çok büyük bir terasým vardý kutu evimi 2 yandan çevreleyen. Gün batýmýný seyrederdim mutlaka. Kahvem elimde, gitarým da dizimin dibinde olurdu, gri ve boyasý dökülmüþ terasýmda. Gerilerde Ankara Kalesi yükselirdi...Ben Ankara Kalesine gitmeyi severdim, baþka bir dünya vardý kalenin içinde...sümüklü gecekondu çocuklarý birkaç pahalý restoranýn önünde yakar-top oynarlardý...Sonra Kaleden çýkar ve eskicilerin olduðu yokuþa doðru izlerdim yüreðimi, fare kapanlarý, tahta kaþýklar, çuvallardan taþan ýhlamurlar hatýrlýyorum en çok, o kýrýk dökük dükkanlarda. Ihlamur alýrdým...Ihlamur severdim...Ben ýhlamur koklarken arkadaþlarým Tunalý Hilmi caddesinde olurlardý herhalde...
Eskicilerin olduðu yokuþ ve kalenin içindeki o garip mahalle sanýrým tanýdýk birþeyler hatýrlatýrdý bana...Ýstanbul’u? Mýsýr çarþýsý, Yenikapý?...Sürekli ýhlamur aldýðým yaþlýca bir amca edinmiþtim zamanla gide gele o yokuþa... Bana kuru karanfil ve çubuk tarçýnlar hediye etmeye baþlamýþtý o amca...Ihlamuru, tarçýn ve karanfille kaynatmaya bu þekilde baþlamýþtým.

“Bu evde huzur buluyorum” derlerdi dostlarým...”bu evde garip bir büyü var” demiþti bir arkadaþýmýn erkek arkadaþý...sanýrým arkadaþýmýn erkek arkadaþý beðenmiþti bulunduðu mekaný ve sanýrým arkadaþým biraz kýskanmýþtý erkek arkadaþýnýn benim evimde huzur bulmasýný...
Bu evde huzur vardý...Sanýrým hayatýmýn o döneme kadarki en huzurlu eviydi...
Hep te öyle kalacaktý belki...
Bu benim ilk evimdi. Nur Apartmaný. Daire:26.


Bir de Kurtuluþ’tan 2 sene sonra filan bir evim daha oldu benim. 3. evim. Bak bak, evim diyorum. Nasýl da benimsemiþim, beni beni...Taaa Atina’da. Evet, evet bildiðimiz Yunanistan’ýn Atinasý...
Bu evin “ hanýmý” yaptýlar beni. Ama ne haným...kraliçe hatta.
“Burasý benim ulan! Ayakkabýlarýný çýkar girerken. Þu gömleklerini de atýyorum, bak...yakalar yemiþ ayvayý. Þu beyaz fanilaný da toz bezi yaptým. Ne demek sorsaydýn önce? Burasý benim ulannnn! Ayakkabýlarýný çýkar girerken dedik”.

Bu derece!

Kurtuluþ’taki gölgeliðimin acýsýný çýkarýyordum. Feci. Evin aslýnda sahibi olan hareli yeþil göz, þaþkýn ama dirençliydi vesselam. Seviyordu, “yeter ki gitmesin” diyordu geceleri...ben uyurken, beni seyrederken...
O direndikçe, benim fýrtýnalar þiddetleniyordu. Onu delirtmeden söküp atamazdým Kurtuluþ’un acýsýný. Hadi delirrrr, lütfen delirrr...
Ve delirdi nihayet.

Þiirdeki gibi oldu, aynen öyle “kalýrsa da içinde bir derin sýzý kalýr”. Diðer sýzýlara arkadaþlýk etsin diye. Beraber yaþarlar isterlerse.
Atinanýn son gecesinde, yaþadýðým ev gayet sessizdi..hafif bir baþaðrýsý ve sevgili yürek sancýlarým vardý yanýmda sadece. Babaannemden kalma küçük eski, kýrmýzý, soluk halý umutlarla, kaçýþlarla süslenmiþ evin bir parçasý olmak istemiyordu artýk. Sokak ta sessizdi o gece. Çok arada bir “eela, eela do” ve bazý miyavlamalar duyuyordum. Bir dönemin sonuydu o gece. Uyanmak üzereydim ben. Gözlerimi Moda’da açmak istiyordum. Kaldýðým yerden, oradan devam edecektim, evet. Sýfýrlanýp... Eski umutlar, yenilerini selamlarken, ben yoruluyordum aslýnda. Ciddi, sopsoðuk bir yalnýzlýktý yaþadýðým. Zor bir geceydi. Geçecekti elbet, acaba beraberinde neleri götürecekti? Keþke bir kedim olsaydý...

Ve ben 3. evimin kapýsýný da dýþarýdan kapadým. 2. den farký ise þuydu: eþikte bana baþbaþ yapan kimsecikler yoktu. Gitme diye aðlayan biri vardý ama. Deliydi herhalde. Heheyt...benim eserim!

4.Evim: hayallerimi týka basa içine doldurduðum Moda! Çocukluðumun çok özel dönemlerini geçirdiðim sokaðýndayým hem de. Þimdi burada çocuk deðilim artýk. Arkasýnda evler býrakmýþ, çocuk görünümlü bir kadýným. Yalnýzlýðýn ne demek olduðunu biçim biçim yaþamýþ biriyim artýk. Kalabalýk yalnýzlýk, gölge yalnýzlýðý v.s... Artýk ben biliyorum bu iþleri.
Sokaðýmýn en baþýnda Mehmet Amca’ nýn bakkal dükkaný hala duruyor. Mehmet Amca ona komþu geldiðim için çok sevindi. Benimle ayný gün ayný saatte doðmuþtu kýzlarýndan biri...küçükken erkek Fatma..þimdilerde çok güzel bir anne adayý...
Çocukluk arkadaþlarýmýn hepsi gitmiþler, birçoðu evlenmiþ, yurdu terkedenler de olmuþ...kuaförün üstünde oturan yaþlý ve aksi teyze ölmüþ (bir keresinde çok gürültü yapýyoruz diye camdan aþaðý bir leðen su boca etmiþti...zavallý ben ýslanmýþtým donuma kadar). O dönemler keman çalan, civardaki bir fransýz okuluna giden ve yaptýðý uçak maketlerini tavana astýktan sonra onlarý yakan ve bu yüzden bir keresinde evi de yakan örümcek görünümlü sevgilim de yok artýk...görsem tanýmam ki...Kendimi çok ait hissettiðim ve huzur bulduðum bir yerdi Moda ve özellikle bu sokaðý...çocukken, evde patýrtýlar yaþanýrken, salyalar, sümükler ve gözyaþlarý oluklardan gümbür gümbür akarken beni Moda’ya yollarlardý, teyzemlere...þimdi oturduðum apartmanýn tam karþýndaki apartmana...akran kuzinimle çýkardýk sokaklara, onun arkadaþlarý benim arkadaþlarýmdý artýk...ben Modalýydým artýk...Herkes gittikten sonra da ben Modalý kaldým. Teyzemler, akran kuzinim ve arkadaþlarým gittikten sonra ben Moda’ya döndüm. Geçmiþin yataðýna uzanmýþ, geleceði röntgenliyorum. Çok zevkli.
Arman ve Ardalarýn apartmanýnda oturuyorum..Onlar gideli yýllar olmuþ...
Köþeyi döner dönmez deniz...bazen pat pat motor sesleri balýkçý teknelerinin. Sahile inebilirim istersem hemen. Oradan adalarý istediðim kadar izleyebilirim...güneþi batýrýrým, ayý çýkarýrým istersem. Ýsterim. Sahilden Moda’nýn taaaa burnuna kadar yürürüm de ayrýca...Orada durup tekrar seyredalarým herþeyi etrafýmdaki...çoluk, çocuktur bazen...kedi köpek de etrafta olabilir, hiç sakýncasý yok...belki sadece ben varýmdýr o gün çünkü bardaktan boþanýrcasýna yaðýyordur yaðmur...ama hava güneþli de olabilir, mutlaka falcý gelir...kim bilir? Bu defa bakasýn be falcaðzýma deyiveririm...Bana bir harf söyler...aþkla dolar içim...Moda, Modacýðým, benim dar sokaklý, rutubetli, bol kokonalý, bol köpek boklu Modam, Modacýðým...deeeerr ve dondurma yerim..Ensemin keyfi bilir. Bir adým atarým deniz...bir adým atarým evciðim...bir adým atarým deniiizzzz...bir adým atarým evciðiiiimm...Hem yürür hem þarkýlar söylerim...bir durur, bir bakar, birden de koþarým. Ýstersem. Ýsterim.
Modadayým. Böyle.



6.12.2003




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn bireysel kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sabahat Haným
Kim Ulan Bu Cahide?
Kokteyl

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kaos
Bir... Bir...Bir...Bir...
Sis ve Rüzgar
Kalýrsa, Ýçinde Biraz Lavanta Kalýr
Matruþka Tükürük Hokkasýnda
Orman
Ýstiklal Caddesinde Tütsü Kokularý
Renklerin Dili, Damaðý ve Diþleri
Al bu kestaneler senin...
Balýklý Günlere Hamhumþaralop Bir Flashback


Öykü Yüzer kimdir?

.

Etkilendiði Yazarlar:
edgar alan poe, sait faik abasýyanýk


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Öykü Yüzer, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.