..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Her devrim yokolup gidiyor ve peþinden yalnýzca yeni bir bürokrasinin artýklarýný býrakýyor. -Kafka
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Bireysel > Bekir Karadeniz




27 Haziran 2002
Yaþlý Adam Hikayesi 1  
Bekir Karadeniz
Doðayla içiçe yaþayan yaþlý bir adamýn öyküsü.


:DHIB:
Yýllar, çok uzun yýllar önce daðköyünün birinde yaþlý bir adam ve karýsý yaþardý. Adam yaþlý olmasýna yaþlýydý ama hiçbirþey kurtulmazdý elinden. Sürekli çalýþýr, hep yapacak iþ bulur, bir an bile boþ durmazdý. Tarlada ya da bahçede yapacak þey yoksa, köþe bucakta ufak tefek iþler yaratýrdý kendine. Her zaman onaracak birþey bulurdu. Yine de boþ kalýrsa, kapý önündeki alçak kütüðe oturur, hava kararýncaya dek kaþýk, sepet yapar, gelen geçenle laflardý. Öyle çok kaþýk yapardý ki, komþularýna armaðan olarak verdiklerinin dýþýnda dünya kadar da geriye kalýrdý. Onlarý da baþka yerlerdeki akraba ya da tanýdýklarýna yollardý.

Ancak ormanlarda dolaþmanýn mutluluðu ve keyfini baþka hiçbirþey vermezdi ona. Gözüne kestirdiði aðacý devirirdi. Boy boy sepetler yapar, evinin çatýsýný kaplardý. Bazý zaman bir av hayvanýnýn peþine takýlýr, býkmadan, usanmadan, havanýn karardýðýný bile farketmeden saatlerce dolaþýr dururdu ormanlarda.

Koca bir kayanýn üzerine serpiþtirilmiþ beþ on evden oluþan küçük daðköyünde fazlaca toprak yoktu iþlemeye. Biraz buðday ya da arpa, biraz da patates ekmeye yetecek kadardý iþte.

Kýþ aylarýnýn sonuna doðru, baharýn ilk çiçekleri eriyen karý delip gün ýþýðýyla buluþur. Sular giderek daha bulanýk, coþkun akar. Toprak ýsýnýr, doða canlanýr. Önce dere boylarýnda, vadilerde yeþeren yaþam, daðlara doðru ilerlerken küçük daðköyünün insanlarýný da sürükler götürürdü peþinden.

Yaþlý Adamla karýsý baharýn ilk günleriyle birlikte bahçe kazmaya, tarla sürmeye baþlarlardý. Bir çift öküzle birkaç gün içinde sürerlerdi tarlalarýný. Ondan sonraki birkaç günse tarlaya tohum serpmeye yeter de artardý bile.

Ýþlerin yoðun olmasýndan dolayý bir süre ormana gidemezdi Yaþlý Adam. Gün doðmadan kalkýp günbatýmýna deðin neredeyse dinlenmeksizin çalýþýr, akþam yemeðinden sonra da yataða zor atardý kendini. Aslýnda yorgun olmasa geceleri yine ormana giderdi. Hiç deðilse kurduðu tuzaklarý gözden geçirir, deðiþik, yeni yerler keþfederdi. Tarla bahçe iþlerini iyi yapmasýna karþýn pek sevmezdi. Onun kafasý sürekli daðlarda, ormanlardaydý. Hele yazlarý ormana gidip orada gecelediði çok olurdu. Yaþlý karýsý böyle zamanlar korkuyla beklerdi yolunu Yaþlý Adamýn. Baþýna birþey gelecek, ölüsünü bile bulamayacak kimse diye düþünürdü. Ne denli söylense de söz geçiremezdi.

»Etme eyleme herif,' derdi, »birgün kurda kuþa yem olacaksýn.'

Dinleyen kim?

Yaþlý Adam hiçbirþeye karþý çýkmazdý. Uslu bir çocuk gibi sözünü dinlerdi karýsýnýn. Herhangi bir sorun çýktýðýnda tartýþmaz, »Peki, dediðin gibi yapalým,' diye karýsýnýn gönlünü alýrdý. Ancak ormana gitmek sözkonusu oldu mu dünya dururdu. Taþ olur, aðaç olur dinlemez, duymazdý kimseyi.

Büyük bir sabýrla çalýþýr, bir an önce baharýn yoðun iþlerini bitirmeye uðraþýrdý. Hasat dönemine kadar epey zaman kalýrdý kendisine. Tüfeðini kaptýðý gibi yola koyulurdu ormana doðru.

Yine bir yaz sabahý býçaðýný biledi, doksan üçten kalma tüfeðini temizledi, karýsýna seslendi:

»Biraz azýk koy da yola düþeyim hele.'
Yaþlý Kadýn ters ters baktý ama elden ne gelir? Birkaç tandýrekmeðiyle bir avuç kuru peyniri bir bohçaya sarýp kapý önüne býraktý. Birþey demedi. Biliyordu ki ne dese iþe yaramayacaktý zaten. Bu adam bir gitti mi ne zaman döneceðini kimse kestiremezdi.

Aceleyle kurduðu yersofrasýna irice bir tas, birkaç tandýrekmeði ve Yaþlý Adamýn yaptýðý iki tahta kaþýk koyduktan sonra ocaktan indirdiði sýcak ýsýrganotu çorbasýný doldurdu.

»Gel otur gel! Kimbilir kaç gün sýcak birþey geçmeyecek boðazýndan.'

Sonra kendi kendine söylendi:

»Dönüp dönmeyeceði de belli deðil ya!'

Aðýr aðýr sofraya oturup sessizce karýnlarýný doyurdular. Karýsýnýn sofrayý toplamaya baþlamasýyla birlikte kalýn ceketini sýrtýna geçirip dýþarý çýktý Yaþlý Adam. Duvara dayadýðý tüfeðini alýrken lastik ayakkabýlarýný da ayaðýna geçiriyordu. Tüfeðini omzuna astýktan sonra karýsýna dönüp þöyle bir baktý gözucuyla. Kapý önündeki azýðý koluna taktý. Daðlarýn ardýndan yükselmekte olan güneþe bir gözattý ve yola koyuldu. Yürürken karýsýnýn, arkasýndan bakýp bakmadýðýný düþünüyordu.

Daðköyünün en son evine dek köpeði Zalim eþlik etti Yaþlý Adama, sonra döndü geriye. Her zamanki yerine tembel tembel uzandý. Baþýný önayaklarýnýn arasýnda topraða koyup gözleriyle çevreyi izlemeye baþladý.

Köyün tam üstünde küçük bir koru vardý. Mezarlýðýn da içinde bulunduðu güzel bir çamlýktý. Köylüler bu çamlýða asla dokunmazlar, aðaç kesmezlerdi. Yalnýzca kuruyan, kýrýlan dallarý toplar odun olarak kullanýrlardý. Ölülerine olan saygýdan mý yoksa baþka bir gelenekten mi bilinmez, bu çamlýðýn adý Yasak olarak bilinirdi. Herkes özenle uyardý bu yasaða. Ormanlara giden yol buranýn altýndan iki yana doðru geçerdi köyün üstünden.

Yaþlý Adam yollarýn hiçbirine sapmadan doðruca ormana daldý. Dinlenmeden birkaç saat yürüdü. Çoktan girmiþti ormanýn derinliklerine. Ancak, daha çok yolu vardý kayalýklara kadar. Kendi ayak sesleri dýþýnda yabancý bir ses yoktu ormanda. Küçük kuþlar, Yaþlý Adamý ormanýn doðal bir parçasý sayarcasýna ötüþüp duruyordu. Bazý baþýnýn üstünde dönüyor, bazý da neredeyse omzunu dokunurcasýna kanat çýrpýyorlardý saðýn da solunda. Birkaç alacakarga ve bir daldan ötekine büyük bir ustalýkla atlayan küçük bir sincap onlara eþlik ediyordu. Herbiri ayrý bir havada ama usta bir þefin yönettiði bir çalgý grubu kadar da ahenkliydi.

Yaþlý Adam ormanda dolaþmaya çýkmýþ biri gibi sakin bir rahatlýkla yürüyor, yürüdükçe açýlýyordu. Bir süre sonra iri sakýzlarý ta uzaktan parýldayan bir köknar aðacýna rastladý. Hemen tüfeðini, azýðýný bir yana koyup aðaca týrmandý. yollar sakýzla ceketinin derin ceplerinden biri doldu hemen hemen. Anlaþýlan bugün þansý yerindeydi. Köknardan inmeden önce aþaðýya baktý. Ne kadar da yüksekti! Bir ürperti duydu içinde. Ondan sonra da bir daha bakmadý aþaðýya. Ayaklarý topraða deðince aþaðýdan yukarý doðru baktý. Olduðu yere oturdu. Sonra nemli topraða uzandý sýrtüstü. Çürümüþ dallarýn, bitkilerin küflü aðýr kokusunu çekti içine.

Güneþ, sýk aðaçlar arasýndan sýzýp Yaþlý Adamýn gözüne batacak kadar yol buluyordu. Daha epey vardý öðleye. Susamýþtý. Yavaþ yavaþ doðruldu, eþyalarýný aldý, yola koyuldu. Bir saatten önce küçük pýnara ulaþacaðýný biliyordu. Orada yabançileði de toplayabilirdi öðle yemeði için. Her zaman yaptýðý gibi, özenle çevresini dinliyordu yürürken.

Güneþ tam tepeye, Yaþlý Adam da pýnara ulaþmýþtý. Pýnarýn çevresinde aðaç olmadýðýndan güneþ yakýyordu iyice. Ceketini çýkarýp çimene serdi. Gömleðinin kollarýný katladý, baþýný suyun altýna sokup dayanabildiði kadar tuttu öylece. Kafasý uyuþunca doðrulup pýnarýn yanýna çöktü. Azýðýný açýp peynir ekmeðini çýkardý ve karnýný doyurdu. Birkaç baþ soðan hiç fena olmazdý. Buz gibi sudan içti kana kana. Önce yabançileði toplamak için ayaða kalktý, sonra yeniden oturdu. Karný doyunca, caný baþka birþey istemez olmuþtu. Bir süre öylece kalakaldý oturduðu yerde. Bir karakartal öttü. Baþýný kaldýrýp kýsýk gözlerle yukarý baktý. Gözüne güneþ battýðýndan hiçbirþey göremedi. Azýðýný özenle topladý, düðümledi. Ceketini silkeleyip omzuna attý. Azýðý tüfeðine taktý, omzuna atýp yola çýktý. Düþündüðü gibi olur ve þansý yardým ederse kayalýklarýn çevresinde bir daðkeçisi avlayabilirdi.

Daðkeçileri gün doðarken suya iner, gün batarken yeniden gelirlerdi bir daha. Orman kenarýndaki çayýrlarda karýnlarýný doyurur, yýrtýcý hayvanlardan korunabilmek için en iyi sýðýnak olan kayalardan da fazla uzaklaþmazlardý. Öðlen sýcaðýndaysa suya inmezlerdi.

Yaþlý Adam eðer þimdi denk getiremezse geceyi ormanda geçirmeyi kuruyordu kafasýnda. Hele bir terslik olup daðkeçilerini ürkütürse, günbatýmýný beklemenin bir yararý yoktu artýk. O zaman ayný çevreye gelmeleri için epey zaman geçmesi gerekirdi. Bu bazen birkaç gün bazen daha uzun zaman demekti. Aslýnda ormanda kalmaktan sýkýlmak biryana büyük zevk duyardý. Yalnýzca, sýrtýnda bir daðkeçisiyle dönmek istiyordu evine.

Yürüyordu ve bunlarý düþlüyordu. Derenin geçtiði ormanlýk bölgeye girince küf kokusunu ve serinliði hissetti yine. Ceketini giydi. Susamýþtý. Tuzlu peynirden dolayý içi yanýyordu.

Ormanýn dinlendirici havasýna kendini býrakmýþ dalgýn dalgýn ilerliyordu. Birden önüne birþey atladý ve koþmaya baþladý: Boz bir tilki. Yaþlý Adam tüfeðine sarýldý. Tilki, yirmi otuz adým kadar yamaca yukarý koþup durdu. Arka ayaklarýnýn üstüne çöküp bakmaya baþladý Yaþlý Adama. Böyle yapardý tilkiler genellikle. Biraz koþar sonra geri dönüp bakarlardý insana. Hele bir de arsýzý olursa dalga geçercesine dikilip dururdu insanýn karþýsýnda. Elinde olmadan indirip, tilkiye çevirdiði tüfeðini yeniden astý omsuzuna. Azýðý yoktu; tüfeði hýzla omzundan indirirken savrulup yamaç aþaðý yuvarlanmýþtý. Yaþlý Adam tilkileri sevmezdi. En çoðu da tavuklarýna dadandýklarýndandý. Ama arsýzlýklarý hoþuna giderdi yine de.

»Defol lanet hayvan, tepemi attýrma!' diye baðýrdý.

Küçük bir taþ alarak tilkiye savurdu. Tilki pek oralý olmuþa benzemiyordu. Telaþsýzca birkaç adým daha týrmandý. Dönüp incelemeye baþladý yeniden. Yaþlý Adam azýðýn yanýna indi. Üþenerek eðilip aldý. Tüfeðine takýp söylene söylene yürüdü. Tilkiyse zafer kazanmýþçasýna Yaþlý Adamýn arkasýndan bakýyordu.

Güneþ, gökyüzünü terkederek daðlarýn ardýna çekiliyordu. Ertesi sabah yeniden gülümsemek üzere ormanda yalnýz býrakýyordu Yaþlý Adamý. Koyu maviye dönüþtü gökyüzü. Ormanýn sessizliðinde, tepenin öbür yanýndaki derenin akýþý duyuluyordu. Gökyüzü lacivert olup ilk yýldýzlar göz kýrpmaya baþladýðýnda neredeyse dereye varmýþtý. Ayýþýðýnda parýldayan dereyi görünce susuzluðu arttý. Adýmlarýný iyice sýklaþtýrdý.

Az sonra omzundakileri býrakmýþ, derenin duru bir yerini aramaktaydý. Bulduktan sonra, dizüstü çöküp suya eðildi. Ýçti, içti. Doðruldu, yandaki taþlardan birine oturdu. Daha sýcaktý taþ. Hava da orman içlerine göre oldukça sýcaktý. Oturduðu yerde bir süre kaldý öylece. Kalkýp tüfeðini aldý. Çevreye göz gezdirdi. Gecikmiþti. En az bir saat önce burada olmalýydý. Daðkeçileri çoktan çekilmiþtir kayalara. Dere boyunca dolaþýp iz aradý. Derenin karþý öteki kýyýsýnda birþeyler seçebildi alaca karanlýkta. Karþýya geçip izleri inceledi. Eliyle yokladý; daha kurumamýþtý. Ýyiye iþaretti bu. Sabah bekleyebileceði yeri belirlemeye çalýþtý üstünkörü. Geri dönüp iri taþlarýn arasýnda bir yer hazýrladý kendine. Sýrtýný saðlama almalýydý. Ayrýca ateþin görünmesini engellemiþ olurdu taþlarýn arasýnda. Lastik ayakkabýlarýný, yün çoraplarýný çýkardý. Ayaklarýný suya soktu; soðuk su dinlendirici olmuþtu. Gecenin serinliðini hissedince kalktý, ayakkabýlarýný giydi, çoraplarý elinde eþyalarýný býraktýðý yere geldi. Yakmak için birþeyler aramaya koyuldu. Gece bastýrmýþtý. Tek tük yýldýzlar belirmiþti gökyüzünde. Biraz sonra döndü. Arada bir yýldýzlara bakarak karnýný doyurdu.

Ýlerleyen gecede parýldayan ateþin yanýna uzanmýþ dinleniyordu. Derenin düzenli akýp giden gürültüsü çam odununun yanarken çýkardýðý sesle birleþerek ninni söylüyordu Yaþlý Adama. Ayýþýðý, suyu daha berraklaþtýrýyor, güzelleþtiriyor, ama arkadan vurduðu kayalara ýþýk veremiyordu. Yine de dikkatlice baktý. Birþey göremiyor ancak oralarda bir yerde olduklarýný biliyordu. Tehlike sezmedikleri sürece yerlerinden kýpýrdamadan sabaha çýkardý daðkeçileri. Daðkeçilerini düþünürken uyuyakaldý. Kocaman alevlerle yanan ateþ ise geceyarýsýna dek nöbet tuttu Yaþlý Adamýn yanýbaþýnda. Sonra o da yoruldu, uykuya geçti sessizce.

Bir ara uyandý Yaþlý Adam. Ayaklarý üþümüþtü. Çoraplarýný aldý, giyindi. Yarý açýk, yarý uykulu gözlerle gökyüzüne baktý; yýldýz doluydu. Ayýþýðýna bakarak, olsa olsa geceyarýsýdýr diye düþündü. Yeniden uzanýp uykuya daldý.

Serin, nemli bir sabahla gözlerini açtý. Kýpýrdamadan kulak kabarttý; beklediðine benzer bir ses duyamadý. Bir an geç kaldýðýný, çok uyuduðunu sandý. Oysa gün ýþýmamýþtý. Tam zamanýydý. Doðruldu, kayalara baktý. Bu kez iyi görünüyordu. Derenin oldukça yavaþ ve duru aktýðý yerlerde su içerdi daðkeçileri. Belki de çoktan inmiþlerdi kayalardan. Kalktý, sessizce toparlandý, akþamdan kararlaþtýrdýðý yere yöneldi. Birkaç dakika sonra aðaçlarýn arasýnda yerini aldý. Tüfeðini yokladý, ateþe hazýrladý. Kafasýný çevirmeden gözleriyle çevreyi izliyordu. Derenin öte yakasýnda izler pek belli olmuyordu ama yerini biliyordu Yaþlý Adam.

Çok geçmeden, karþý aðaçlarýn arasýndan irili ufaklý bir sürü daðkeçisi göründü. Bazýlarýnýn boynuzlarý kuyruklarýna dek uzanýyordu. Küçüklerse en çok birkaç aylýktý daha. Ürkek bakýþlarla dereye vardýlar. Özenle suya girmemeye çalýþarak içmeye baþladýlar. Hepsi benzer hareketlerle biraz içiyor, sonra çevreyi dinliyor, yeniden içiyordu. Büyükler daha dikkatli ama tümü de olaðanüstü sessizdi. Tüfeðini az oynatmayla gözüne kestirdiði iri daðkeçisine çevirdi. Biraz yandan görüyordu onu. Tek kurþunla yýkacaðýndan emindi. Niþan aldý, tetiði yoklayýp boþluðunu aldý. Daðkeçisi suyunu içmiþ, kýpýrdamadan duruyordu. Sadece baþýný saða sola döndürüp diðerlerine bakýyordu arasýra.

Yaþlý Adam derin bir soluk aldý, býraktý. Ýþte ne olduysa o arada oldu. Birden üst yanýndan birþey fýrladý dereye doðru. Yaþlý Adam tetiðe dokundu, ormanýn sakinliði korkunç patlamayla bozuldu. Kayalar peþpeþe yankýlandý, birkaç patlamayla karþýlýk verdi. Ýri daðkeçisi gövdesinden beklenmeyen bir çeviklikle fýrlamýþtý çoktan. Diðer daðkeçileri de doðallýkla. Göz açýp kapayýncaya dek karþý aðaçlarýn arasýna karýþmýþtý hepsi. Yaþlý Adam çabucak kalktý, aþaðý doðru atlayarak birkaç adýmda dereye indi. Birden durdu. Yeni aklýna gelmiþti. Neydi daðkeçilerini böyle ürküten? Gözleri fýldýr fýldýr çevreyi dolaþýyordu. Arkasýndan bir ses duydu. Döndü; yine tilki. Ayný tilki olmalýydý. Yaþlý Adamýn azýðýný kapmýþ, gözden yitiyordu neredeyse. Ne yapacaðýný bilemedi, tilkiyi mi izlesin, daðkeçilerini mi? Ýleri geri bir iki adým attý kararsýzca.

»Eh lanet hayvan, ben de senin kökünü kurutmazsam o zaman söyle!' diye baðýrdý.

Taþlarýn üzerine basa basa dereyi geçti. Acele ve heyecandan az kalsýn dereyi boyluyordu. Hýzla aðaçlýða yöneldi. Koþuyor, bir yandan da lanetler yaðdýrýyordu. Birara durup geriye baktý. Tilkiden eser yoktu. Orman yine önceki sessizliðine dönmüþ, derenin akýþýný dinliyordu. Yeniden karþý aðaçlýða doðru koþmaya baþladý. Bir an önce aðaçlýðý geçip kayalara ulaþmak istiyordu. Ancak aþaðýdan kayalara týrmanmasý olanaksýz olduðundan yolu biraz uzatarak üst yana çýkmasý gerekirdi. Baþka türlüsünü olsa olsa bir daðkeçisi becerebilirdi. Yavaþladý. Bir çýtýrtý duydu. Kuru bir dalýn kýrýldýðýný sandý bir an. Yoksa kendi ayak sesleri miydi? Bilemedi.

Aðaçlýðý geçip kayalara yöneldiðinde ortalýk tümüyle aydýnlanmýþtý. Güneþ, Yaþlý Adamýn gecelediði yerleri ýsýtýyordu artýk. Aklýna karýsý geldi. Þimdi kalkmýþ, evin önündeki bostana inmiþtir herhalde. Ama doðru dürüst birþey de yememiþtir.

Yokuþ yukarý týrmanýrca yürürken arada bir kayýyor ve yosunlara, topraða tutunmak zorunda kalýyordu. Çiðden ýslanan, çamurlanan elini pantolonuna siliyordu. Tüfeði hiç yere deðdirmiyordu. Kan ter içinde kalmýþtý. Ancak, yolun yarýsýný bile týrmanmamýþtý daha. Nasýlsa daðkeçilerinden hýzlý deðildi. Oturdu. Tüfeðini dizlerinin üstüne yatýrdý. Dereyi süzdü. Gecelediði yere baktý. Bir süre öylece soluklandý olduðu yerde. Sonra kalktý. Teri kurumadan yola düþmeliydi. Yavaþ yavaþ týrmanýrken bir yandan da çevreye kulak kabartýyordu. Artýk yalnýzca dikine deðil, giderek yana doðru yürüyordu. Böylelikle daha rahat yolalýyor ve dere boyunu izleyebiliyordu aþaðýda. Sabah güneþinde parýltýyla akýyordu dere. Yaþlý Adam tepeye ulaþtý. Daha güzel görünüyordu buradan aþaðýsý. Yalnýz çok uzaklar, vadi içlerinde sisliydi yer yer. Kayalardan tüm çevreye gözatarak daðkeçilerinin ne yana gittiklerini kestirmeye çalýþtý. Ya kayalarý dolaþarak ya da aralardan öte yana aþmýþ olabileceklerini düþündü. Ýki olasýlýk da geçerliydi daðkeçileri için. Ýnsanýn eriþemeyeceði yerlerden rahatlýkla sýçrayarak geçebilirlerdi. Bundan dolayý Yaþlý Adamdan çok önce aþmýþ olmalýydýlar kayalarý. Oldukça zayýf bir olasýlýk daha vardý: Kayalardaki maðaralardan birine girmiþ olabilirdi bazýlarý. O zaman uygun bir gözetleme yeri bulup pusuda beklemeliydi, bir (ya da birkaç) daðkeçisinin tehlike sezinlemeyip, dýþarý çýkmasýna dek. Oldukça yorulmuþ ve acýkmýþtý. Bu durumda kayalarýn öte yakasýnda iz sürmektense, orada, böyle bir olasýlýðý beklemek iþine geldi.

Yüzükoyun uzanýp aþaðýyý gözetleme baþladý. Terinin kurumaya yüztutmasýyla yorulduðunu hissetti. Özellikle bacaklarý epey aðrýyordu. Vücudu soðudukça yorgunluðu arttý. Üþümüyordu. Güneþ boydan boya vuruyordu kayalara. Oldukça sýcaktý. Tüfeðini göz kararý maðaralardan birine çevirdi. Yüzükoyun uzandýðý yerde öylece bekledi uzun süre. Sessiz olmak, önemlisi ise hareketsiz kalmak zorundaydý. Her ne kadar maðaranýn üstünde deðil, epeyce yandan görecek bir yerde olsa da daðkeçileri için çok önemli deðildi bu. Küçücük bir taþ parçasýnýn yuvarlanmasý bile uyarmaya yeterdi onlarý.

Hareketsizlikten kollarý, bacaklarý uyuþuyor ama yine de uzun süre kalýyordu kýpýrdamadan. Midesi guruldamaya baþladý. Azýðýný çaldýðý, daðkeçilerini ürküttüðü için lanetler yaðdýrdý tilkiye. Aslýnda tepeden hangi yana inerse insin mantar bulabilirdi. Tuzu olmamasýna karþýn hiç yoktan iyiydi. Çam közüyle bir güzel kýzartýr, afiyetle yerdi.

»Hiç deðilse aþaðýda olup su içebilseydim,' diye söylendi.

»Ýki su bir ekmek yerine.'

Büyük bir sabýrla beklemesine karþýn maðaralarda hiçbir daðkeçisinin olmama olasýlýðýndan korkuyordu. Ne denli düþünmemeye çalýþsa da gelip gelip saplanýyordu kafasýna bu olasýlýk. Beklemeye baþlayalý birkaç saat geçmiþti. Umudunu yitiriyordu artýk giderek. »En iyisi vazgeçmek,' diye mýrýldandý, yanýndaki birine söylercesine »Burada olabileceklerini düþünmekle yanýlmýþým.' Aslýnda böyle düþünmekle yanýldýðýný kanýtlamak istercesine, kocaman boynuzlu bir daðkeçisi belirdi maðaranýn önünde. Ürkek ürkek baktý saða sola ve yeniden gerisin geri girdi. Ýçi içine sýðmaz oldu Yaþlý Adamýn. Boþa beklemediðine sevindi. Ayaða kalktý çevik bir biçimde. Birkaç küçük taþ parçasý yuvarlandý kayalardan. Tüfeðini omzuna astý. Bulunduðu yerle maðara arasýnda bir yol aradý gözleriyle. Ne denli tehlikeli olduðunu biliyordu. Biliyordu ancak onu artýk içindeki duygu yönlendiriyordu. Daðkeçisinin olduðu maðaranýn üstüne geldi. Saðlam taþlara, güçlü bitkilere tutunarak inmeye baþladý. Tutunacaðý yeri elleri, basacaðý yeri ayak uçlarýyla yokladýktan sonra aðýrlýðýný býrakýyordu.

Bu denli yüksek olmamasýna karþýn birçok kere týrmanmýþtý kayalara. Týrmanmak daha kolaydý onun için. Kayadan inmekse aðaçtan inmekten zordu, tehlikeliydi. Yine de deðerdi herþeye karþýn tehlikeyi göze almaya. Aþaðýya bakmamaya çalýþarak iniyordu yavaþça. Yaklaþtýkça heyecaný artýyordu. Avýna ne denli yaklaþýrsa o denli haz duyardý. Tüfekle vurmayacak da üzerine atýlýp pençeleriyle devirecekmiþ gibi yaklaþýrdý. Tetiði hep en son anda çekmek için kendini zorlardý. Avýnýn kurtulmasýyla kurtulmamasý arasýndaki an en heyecan verici an’dý. Bazý zaman elini çabuk tutup tüfeðini ateþlemek zorunda kalýrdý. Çoðunlukla ise iyi bir siper bulunca tadýný çýkara çýkara gözetlerdi avýný. Her ne kadar niþan alýr gibi baksa da ateþ etmezdi son an’a dek. Avýyla arasýnda kendine göre bir iletiþim kurardý. Öyle bir duyguyla dolardý. Avýnýn can alýcý noktasýna tüfeðini çevirince kaçýp gitmesini isterdi bir yandan. Kaçýp gidince de kýzardý kendi kendine. Garip bir oyuna dönüþmüþtü bu. Ne duygularý onu ne o duygularýný yenebilirdi.

Yaþlý Adam nasýl becerdiðine kendi de þaþarak, yandan maðaranýn önündeki çýkýntýya ayaklarýný basýnca rahat bir nefes aldý. Dizüstü çökerek içeri baktý; karanlýktý. Güneþin parlak ýþýðýnda kýsýlýp küçülmüþ gözleri pek iþe yaramýyordu. Dizlerinin üstünde ilerleyerek maðaranýn aðzýna yaklaþtý. Tüfeðini maðaraya doðrultmuþ hazýr tutuyordu. Soluksuz bakýyordu. Gözleri karanlýða alýþmýþtý iyice. »Nasýlsa avcumun içinde,' diye geçiyordu kafasýndan. »Ama bu koca þeyi nasýl çýkaracaðým buradan?' En iyisi daðkeçisini vurduktan sonra hemen köye dönüp birkaç kiþi getirmekti. Ondan önce uçurumdan aþaðý býrakýp dere kenarýnda bir yerlerde gömmeliydi. Yoksa orada öylece býrakýrsa döndüðünde ancak daðkeçisinin kemikleriyle yetinmek zorun da kalýrdý. Çevrede insan olayýnca çakallar, kurtlar hemen paylaþýrdý böylesi hazýr bir avý.

Birtakým sesler duydu, daðkeçisi de birþeyler sezdiðinden yerinde duramýyordu. Daðkeçisi tehlikeyi görmüþtü. Yaþlý Adamýn yerinden kalkmasýyla yuvarlanan taþlar yeterince uyarýcý olmuþtu onun için. Ancak Yaþlý Adamýn bunlarý düþünmesine zaman kalmadan, maðaradan fýrlayan daðkeçisinin çarpmasýyla uçurumu boyladý. Daðkeçisi de boþluða býraktý kendini Yaþlý Adamla birlikte.

Yaþlý Adamýn öðleyin de köye dönmemesi üzerine, yakýnlarýndan birkaçý Yaþlý Kadýnýn yanýna gelmiþti. Akþama doðru, Yaþlý Adamýn geceyi geçirmiþ olabileceðini düþündükleri komþu mezraya köyün delikanlýlarýndan birini göndermiþler, ancak orada olmadýðý haberi gelince de endiþeleri artmýþtý. Gençlerden bazýlarýnýysa ormana yollamýþlardý Yaþlý Adamý aramak üzere. Her kafadan baþka bir ses çýkýyor, herkes kendine göre bir olasýlýk uyduruyordu. Yaþlý Kadýn ve öteki bazý kadýnlar aðlýyordu sessizce. Yaþlýlardan birkaçý, Yaþlý Adamýn daha önce de ormanlarda kaldýðýný, korkmasýna gerek olmadýðýný söylediler Yaþlý Kadýna. Olup biteni anlamamalarýna karþýn olaðan dýþý birþeyler sezinliyordu çocuklar. Kimi anlamsýzca gülüyor, kimi annesinin yanýndan ayrýlmýyor, kimi de oynuyordu kapý önünde arada bir annelerine gözatarak. Genellikle evin çevresinde olan Zalim ise ortalarda görünmüyordu sabahtan beri. Gece havladýðýný da duyan olmamýþtý.

Yaþlý Adam evden ayrýlmadan önce konuþtuklarýný hatýrladý, kýzdýðýndan dolayý piþmanlýk duydu Yaþlý Kadýn. Haklý olduðunu biliyordu kendisinin. Böyle düþündükçe huzursuzluðu artýyordu. »Kurda kuþa yem olacaksýn!' Aklýndan çýkmýyordu bu. Ýstediði oymuþ da dediði olmuþ gibi suçluluk duyuyordu. Akþama kadar dolanýp durdu insanlar. Kimsenin yapacak birþeyi yoktu zaten. Belki birkaç kiþiyi daha yeniden ormana yollamak, hepsi bu.

Küçük mezrada hemen herkes akrabaydý. Uzun yýllardýr, Yaþlý Adamýn kardeþinin dýþýnda kimse ölmemiþti. Kendisinden çok gençti. Diðer yakýnlarýnýn yanýsýra Yaþlý Adam için oldukça büyük bir acýydý. Sýrtýnda getirdiði odunu yere indirdikten hemen sonra karnýndaki sancýyla yýðýlýp kalmýþtý Yaþlý Adamýn kardeþi. Birkaç saat ateþler içinde kývranmýþ sonra da ölmüþtü. Ýþte o günden buyana kimseyi yitirmemiþti küçük daðköyü insanlarý.

Güneþ son ýþýklarýyla evlerin, aðaçlarýn gölgelerini uzatýyordu. Yaylaya yollanmamýþ birkaç keçi ve ineðin çanlarý akþamý karþýlýyordu. Bazýlarý otlamaktan dönen hayvanlarýný ahýra kapatmak ya da saðmak üzere gittiler.

Yaþlý Adamý aramaya giden gençler geç saatlerde döndü. Hiçbirþey demediler. Kimse de birþey sormadý onlara. Bulamadýklarý belliydi bakýþlarýndan. Ertesi gün yeniden aramaya çýkmak gerektiðini söyledi biri. Kimlerin aramaya çýkacaðýný konuþtular. Herkes daðýldý sessizce. Uzunca bir köpek havlamasý duyuldu. Sonra da derin bir sessizliðe gömüldü daðköyü. Bazýlarý uyudu bazýlarý dönüp durdu sabaha dek yataklarýnda. Aðlayan bebekleri emzirdi anneler. Yaþlý Kadýn gözünü kýrpmadan oturduðu yerde sabah etti. Ve günün ilk ýþýklarýyla Yaþlý Kadýnýn yanýna toplanmaya baþladý insanlar.

Boþluða kendini býrakan daðkeçisi son anda havada ters dönüp boynuzlarýnýn üstüne düþtü. Yeniden döndü, doðruldu ustalýkla, taþlardan atlayarak gözden yitti. Uçuruma yuvarlanan Yaþlý Adam maðaranýn birkaç metre altýndaki çýkýntýlardan birine yüzükoyun kapaklandý.

Bayýlmýþtý.

Kendine geldiðinde ne olup bittiðini anlamak için bir süre daha hareketsiz kaldý olduðu yerde. Boynunda nemli bir sýcaklýk hissetti. Eliyle yokladý; kýpkýrmýzý oldu parmaklarý. Kan pýhtýlaþmadýðýna göre fazlaca baygýn kalmamýþtý. Düþerken baþýný çarpmýþ olmalýydý. Önündeki yarý kurumuþ otlardan bir tutam koparýp baþýna bastýrdý. Herhangi bir yerinde acý hissetmiyordu. Doðrulup oturdu. Olanlarý ancak toparlayabildi kafasýnda. Bir an kendini kayalarýn dibinde düþündü paramparça olarak. Aþaðýda tüfeðinin parýldadýðýný gördü. Ayaða kalktý. Cebindeki çamsakýzlarý etrafa saçýlmýþtý. Bulabildiklerini üfleyip temizleyerek cebine doldurdu aceleyle. Biryerinin kýrýlmadýðýna sevindi. Týrmanmaya baþladý. Maðaranýn önüne çýktý. Hiç beklemeden, daha önce maðaraya indiði yerden týrmandý. Tepeye ulaþtý. Sýrtüstü yattý, dinlendi biraz. Gözleri kapalý olanlarý düþündü bir daha. Ölmediðine mi sevinmeli yoksa daðkeçisini avlayamadýðýna mý üzülmeliydi?

Daldý gitti.

Gözünü açtýðýnda güneþ batmak üzereydi. Epeyce uyumuþ olmalýydý. Geldiði gibi dereye inmeye koyuldu. Bir yandan mantar topluyordu bayýrda. Topladýklarýný mendiline doldurdu. Dereye vardýðýnda, sabah daðkeçilerinin bulunduðu yerde su içti doya doya. Elini yüzünü, kanayan baþýný ve boynunu yýkadý. Dereyi geçip gecelediði yere kadar yürüdü. Kuru çam dallarý toplayýp ateþ yaktý küllerin üzerinde. Dallardan birinin kabuðunu soydu býçaðýyla, bir þiþ yaptý. Derede mantarlarý yýkayýp temizledikten sonra tek tek ve þiþe dizip döndü yerine. Tuzsuz olmalarýna karþýn kýzaran mantarlarý iþtahla yedi. Güneþ daðlarýn ardýnda kaybolmuþ ancak hava daha tam kararmamýþtý. Yaþlý Adam toprak dökerek ateþi söndürdü. Tüfeði aklýna geldi. Dereyi geçti yeniden, kayalara dek yürüdü. Namlusuna toprak dolmuþ, dipçiði birkaç yerden zedelenmiþ tüfeði oradaydý. Eski Rus Beþlisi gerçekten çok saðlamdý.

Yaþlý Adam ormanda ilerlerken gece bastýrmýþtý iyiden iyiye. Geceleri ormanda yürümek doðru deðildi. Her an uyumakta olan bir ayý ya da yabandomuzuna rastlayabilirdi. Öte yandan dere kenarýnda bir gece daha geçirmek istememiþti. Daðkeçileri bir ürktü mü bir daha denk getirmek neredeyse olanaksýzdý birkaç günden önce.

Geceyarýsýný çok geçmiþti pýnara yaklaþtýðýnda. Uzaktan bir ses duydu belli belirsiz. Kurt ulumasý diye düþündü. Açýk alanda ne denli tehlikeli olduðunu biliyordu kurtlarýn. Yazlarý pek sürü halinde dolaþmazdý kurtlar ama yine de tüfeðini indirdi omzundan. Ormaný arkada býrakýp küçük pýnara yöneldi. Ses giderek daha bir belirginleþti. Bir köpek sesiydi bu. Birkaç dakika sonra ayýþýðýnda kendisine doðru koþan köpeði gördü. Zalim, sevinç sesleri çýkararak Yaþlý Adamýn üzerine sýçradý. Yüzünü gözünü yalamaya baþladý. Yaþlý Adam sarýldý köpeðine. Duygulandý. Uçup gitti yorgunluðu sanki. Dinlenmek için hafif nemli çimene boylu boyunca uzanan Yaþlý Adamýn çevresinde dönüp duruyordu Zalim.

Ayýþýðý giderek soluklaþtý. Yaþlý Adam pýnarýn yanýnda uzanýp derin bir uykuya daldýðýnda orman, kuþ sesleriyle çýnlamaya baþlamýþtý bile.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Selma'nýn Hikayesi
Mahkeme Hikayesi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sevda Þiirleri [Þiir]
Ayrýlýk [Þiir]
Sevdiðim 2 [Þiir]
Yar Beni [Þiir]
Sevdiðim [Þiir]
Deðiþmem [Þiir]
Ona Yanarým [Þiir]
Usta [Þiir]
Dinle Ýsrail [Þiir]
Zeynep [Þiir]


Bekir Karadeniz kimdir?

Halk þiiri ve türkülere iliþkin ayrýntýlý araþtýrmalar yapýyor. Bunlardan 5 tanesi yayýmlandý. Geleneksel ve serbest tarzda 6 þiir kitabý yayýmlandý. Almanca þiirin önemli þairlerini Türkçeye aktardý. Bunlardan 4 tanesi yayýmlandý. Þiirleri, öyküleri ve denemeleri çeþitli ülkelerde yayýmlandý. Dünya folkloruna iliþkin geniþ bir müzik arþivi bulunmaktadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Oðuz Atay, G. G. Marquez, J. Amado


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bekir Karadeniz, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.