..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Küle deðil, ateþe üflemelidir." -Divanü Lügat-it Türk, Savlar
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Toplumcu > Doðan ÜNAL




15 Kasým 2008
Köy Delisi  
Doðan ÜNAL
Köyden ayrýlýþ hikayem...


:AHHB:
Dün akþama doðru yorgun - argýn bir vaziyette iþten geldim.
Hemen herzaman yaptýðým gibi, yine kahvemi aldým, sigaramý sardým ve pencerenin kenarýna oturdum; hem biraz soluklanayým , yorgunluðumu atayým, hem de günlük gazetemi okuyayým istedim.
Benim en iyi yorgunluk atma aracým kahve ve sigara eþliðinde gazete, dergi ve kitap okumak.
Ýyi ve zengin bir kitaplýðým var, nede olsa otuz yýllýk birikim, herbirini gözüm gibi korurum.
Yaþar Kemalden - Dostoyevskiye, Gorki den  Asým Bezirciye...Behrengiye...
Hayatta edindiðim tek özel! mülkiyetim, renk renk, cilt cilt, sayfa sayfa... romandan - þiire, politikadan  felsefeye...anýya...
Geçenlerde kitaplýðýmý düzenlerken  ki bunu sürekli yenilerim  sayfalardan birinin arasýndan bir yaprak düþtü, aðaç yapraðý.
Neden koyduðumu bilmiyorum, okuduðum sayfalarý karýþtýrmamak mý, yoksa bir çoðunuzun yaptýðý gibi yaprak, çiçek kurutmasý biriktirdiðim için mi tam anýmsayamadým...
Hatýrladýðým tek þey, bu yapraðýn, sýrtýmý gövdesine dayayýp, gölgesinde kitap okuduðum o aðacýn bir yapraðý olduðu.
O aðaç yine gözüme takýldý.
Pencereden baktýðýmda, karþýmda, camýn buðusundan sonra, onca aðaca raðmen, gözüme takýlan ilk aðaç odur.
Ve ben bu sahneyi tam yirmidokuz yýldýr izlerim.
Bahar gelince yapaklarýn ilk fýþkýrýþýndan tutun, sonbaharda altýn renkli yapraklarýný dökmesine, cývýl cývýl ötüþen kuþlarý taþýyan dallarýn, kýþýn karlarýn aðýrlýklarýný nasýl taþýdýðýna þahidim.
Kökünden en ucuna kadar dallarýný tek tek bilirim.
Kaç yaþýnda olduðunu bilmiyorum ama, artýk ömrünü yavaþ yavaþ tamamlamak üzere olduðunu gün be gün görebiliyorum.
Çünkü; hafif bir rüzgarda bile dallardan birinin kýrýldýðýný, gövdenin eðrildiðini, topraða daha yaklaþtýðýný rahatça görebiliyorum.
Böyle giderse eðer, malesef, çok yakýnda boylu boyunca yere serileceðini kendi gözlerimle görebileceðim.
Sonrasý malum; balta ve bir yýðýn odun ....
Bir meraktýr sardý beni, aðaçlar nasýl yaþlanýr, nasýl ve neden kururlar diye...
Bu sürecin bir sürü evresi var ve bilimsel birtakým açýklamalarý var. Ama sizin bu süreci bildiðinizi bildiðim için, o yönüne fazla girmeyeceðim, kafanýzý fazladan þiþirmeye hakkým olmadýðýný düþünüyorum.
Ýþin çok basit bir açýklamasý þu; bütün canlýlarda olduðu gibi hücreler yaþlanýr ve ölür. Bu ölüm sürecinin aðaçlardaki yansýmasý ise, kökten dallara, yapraklara kadar su taþýyýcý gözeneklerin ölmesi, su taþýyamaz olmasý ... ve böylece aðaç kurur. Kurudu...
Bu durumu insnlarla ve baþta kendimle kýyasladým.
Kýyaslamaz olaydým, çünkü karþýma çýkan sonuç -kaçýnýlmaz bir gerçek- korkunç bir durum... Ölüm.
Korkunçluðun bu kadar alameti ve yakýnlýðý ise, baþkalarýný bilmem ama beni ürküttü...
Çünkü, aðacýn durumuyla benimkinin benzerliði; gözeneklerin kurumasý...

Bir yudum kahve, derinden derine çekilen bir duman ve bir kaygu... eyvah dedim, eyvah.
-     Ulan oðlum sen en son ne zaman aðladýn?
Almanyaa gelirken sevinçten mi, hüzündenmi olduðunu tam anlayamadýðýn o derin aðlamadan bu yana otuz yýl geçti, kaç defa aðladýn?
Hafýzamý þöyle bir yokladým, torlasan toplasan bir elin parmaklarýný geçmeyecek kadar az geldi bana.
Yahu düþünürsen aðlamak için o kadar sebep varken... sevinç, hüzün, keder, hatta bir sinema sahnesi bile...
Öyleyse, ben bunca zamandýr neden bu kadar az aðladým.
Aðlamaya neden bu kadar taktýn demeyesiniz sakýn ha, ne dedik biraz önce; aðaçlarýn gözenekleri...
- A aaa, yoksa...
Ben ki, beni tanýyanlar bilecektir, ben her durumda, her vesilede aðlayan biriydim.
Hani derlerya sulu gözün teki, her vesile benim için bir aðlama sebebi...
Her çocuk gibi eline diken batar aðla, arý sokar aðla, eþþek çifteler aðla, abam dürüm vermez aðla, aðla derler aðla, aðlama derler ona da aðlar...
Aðladýðýmý görmesinler diye duvar diplerine saklanýrým, bulurlar, bu sefer buldular diye utançtan aðla...
Bir de benim özel bir durumum vardý, köyden çýk Beþþiktepeyi geç hemen aðla...
Ben ortaokula baþlayýp köyden ayrýlmaya baþlayýnca aðlama serüvenim dahada arttý. Okulu sevmezmiydin, severdim, severdim sevmesinede köyden ayrýlmak varya... Köyde sanki evlek evlek tarlalarým, sürü sürü koyunlarým, sanki ayrýlamayacaðým bir yavuklum var.
Aðla babam aðla...
Hele hesaplayýn bir defa, okul açýlýr, giderken aðla, bayram dönüþleri aðla, yarýyýl tatili dönüþü aðla, mektup alýrsýn aðla, bir de bu tatillerde köye gideceðim diye sevin aðla, tatil bitecek ,dönüþlerinde aðla...
Aðla babam aðla...
Hem de öyle sýradan bir aðlama deðil ha, o kadar yürekten aðlardým ki mesleyi bilmeyen birisi duysa kesinlikle bana katýlýr, katýla katýla aðlaþýrýz.
Tek yapmadýðým ya da yapamadýðým þey ise; ooyyy, ooyyy diye yakarmadan, aðýt söylemeden, sessizce sýzlanmam.
Bunlardan bir tanesi varki, onu yazmazsam, yazdýklarým sanki eksik kalacak gibi geliyor ve dediklerime belki inanmazsýnýz. Ama inanýn bir kelimesi bile abartý deðil, hatta eksik...

Ortaokul ikinci sýnýf öðrencisiyim, Bilecikte okuyorum ve bayram tatilini geçirmek için köyün diðer çocuklarýyla (Endercan , Haydar, Hüseyin ) köye gideceðiz...
Benim durumumu hissedebiliyorsunuz deðil mi... Ne ise geldik köye.
Oh be... köy, tandýr baþý, helle, arabaþý, gavýrga, çokelikli dürüm...
Bir de okullusun ya etin yarýsý, yumurtanýn sarýsý senin...
Çabuk geçer sayýlý günler, geldi çattý son gün.
Sabahtan kalktým içim biraz buruk ama, dedimki kendime; tut oðlum kendini, kapýp koyuverme, hiç olmazsa bu sefer sýk diþlerini...
Dedim demesine ya zaten zor tutuyorum kendimi kimi görsem karþýmda Gahrik edemi..
Gahrik edem bilirya benim zayýf halkamý;
- Ne o lan daha sen sulanmadýn mý... demezmi.
Gayrý tut tutabilirsen beni.
Garý Pýnarýnýn soðuk suyunda yüzümü yýkamaya gerek kalmadý, gözlerim oldu iki oluk... ne yumurtanýn sarýsý, ne çay geçiyor boðazýmdan düðümlendi sanki...
Bindik motora, salaca taþýný geçtik gözüm arkada, okulu geçtik, söðütleri geçtik dönüp bakmaktayým, Beþþiktepeyi geçerken bir daha baktým...baktým...
Ne ise ki arka tekerliðin üstünde çamurlukta oturuyorum ve arkaya bakýyorum, ya önüme baksam diyorum, gözümden akan su sel gibi akar, tekeri patanaj yaptýrýr valla.
Ýþte orasý umudun kesildiði yerdir; Beþþiktepenin ardý... Ankaraya kadar.

Ankara bizim ikinci evimiz, Döndü bacýmýn evinde (hakkýný hiç ödeyemeyiz) bir gece kalýyoruz. Ne güzel olurdu Mustafayla boðuþmak, sabahlarý Kahramanýn yataðýmýn üstüne atlamasý, birbirimizi havkalamamýz, cimciklememiz...
Garajlara gitmek için bindik dolmuþa, benim yine baþým düþtü önüme, içten içe sessizce dökmekteyim.
Bilet alacaðýz, yok, hangi yazýhaneye sorsak, Zümrütü, Pamukkalesi, Çayýraðasý, Varaný vuraný yok, yok efendim yok, tüm otobüsler dolu, tatil dönüþü.
Baba yiyesiceler baþka zaman olsa çekiþtirirler kolundan, kulaklarýný patlatýrcasýna baðýrýrlar... çýk sahip çýkabilirsen valizine...
Kaldýk ortada, ya okula geç kalýrsak, gidemezsek ne olacak, bu sefer bunun telaþý, kaldýk ortada, al sana bir aðlama sebebi daha...
Bir ses geliyor biraz uzaktan, bir bayan sesi, kulak kesiliyoruz...
- Lan Enni bakala þu gýz ne diyo,
dinliyoruzki kýz yolcu arýyor. Bileciðe gidecek yolcu varmý aman yetiþ Enni, koþuyoruz; biz varýz.
- Gelin öyleyse bizimle...
Bilecik Kýz Meslek Lisesi kýzlarý kendileri otobüs kiralamýþ, hem de 302 mercedes, iki kiþi gelmeyince diyorlarki; yazýk kimse kalmasýn bu karmaþada ve hem de iki yolcunun parasý, cep harçlýðý...
Otobüsün içi tümden silme kýz dolu, sarýþýný esmeri, bir sürü güzel kýz, ön kapýdan binip arka koltuða varýncaya kadar, ister istemez bakýyorsun göz ucuyla, hem de kendi haline bakmadan.
-     Nereye?
-     Ertuðrul Gazi lisesine.
-     O oo tam bizim okulun yaný, geçin oturun þuraya...
Oturduk koltuklara, ben pencere tarafýna, kapattým kafamý perde ile, niye? Niye olacak kýzlar görmesin diye...
Þoför sanki gaza deðil benim yüreðime bastý. Otobüs frenleinden boþanmadan benim göz pýnarlarým boþanmaya baþladý bile.
Perde ile saklýyorum kafamý ama þu hýçkýrýklarý saklamak mümkün mü, belki onlar olmasa kimse farketmeyecek.
Otobüsün içi sanki bir bayram yeri, kýzlar iyi hazýrlanmýþlar yolculuða, çörekler-börekler, müzik çalýyor; oynak oynak ve kýzlar oyun oynuyor, halay çekiyor koridorda. Bizide çaðýrýyorlar oyun oynamaya, ama bende oynayacak ne hal var ne dermen.
Zaten utanýyorum da bir yandan. Üstelik ben hala sýzlanýyorum yavaþtan...
Bizim yanýmýza gelen bir kýz Enniye nesi var bunun, niye aðlýyor deyince, vay sen misin bunu soran, ben tümden efkarlanýyorum ve Enninin köyden ayrýlmak zor geliyor demesiyle, iyice kapýp koyuveriyorum derinden.
Bütün kýzlar yýðýlyor baþýmýza, güya beni teselli edecekler, onlar aðzýný açtýkça, ben dahada delleniyorum. Sustur susturabilirsen...
Kimisi börek  çörek veiyor, köy çöreði aklýma geliyor,
Kimisi saçlarýmý okþuyor  yumþacýk elleriyle!- abam aklýma geliyor,
Kimisi mendil veriyor sümüklerimi sileyim diye, inanýn bütün otobüs tek tek, gurup gurup yanýma geliyor.
Býrakýyorlar oyunu, dalgayý, þamatayý, benimle uðraþmak, susturmak için, ben daha da koyulaþtýrýyorum.
Göz ucuyla bir bakýyorum ki kýzlarda aðlamaya baþlamýþ, benim durumumamý aðlýyorlar, onlarda da mý hasret hortluyor ne, onlar da aðlýyor.
Otobüsün muavini bana durmadan su getiriyor ya, bakýyorum onun gözleride sulanmýþ.
Bizim çevremiz oluyor matem alaný.
Enni kýpkýrmýzý kesilmiþ benim etimi çekiþtiriyor; kes artýk dýrdýrlanmayý, rezil ettin bizi herkese, kes...
O kadar kýzýn içinde hadi benimki ne isede, onun erkeklik karizmasýný çizdirip, erkekliðe bok sürüyorum, Enninin derdi o.

Polatlýyý geçiyoruz, artýk býkýyor kýzcaðýzlar, bakýyorlar benim susacaðým falan yok dönüyorlar kendi havalarýna.
Ortalýk biraz sakinleþince, bu sefer kendime kýzmaya baþlýyorum, hakkat rezil olduk ulan bunca insana, ulan hepside kýz, hepisi dünya güzeli, esmeri- sarýþýný, sen ne yapýyorsun; aðlýyorsun, üstelik o kadar çöreði-böreði...
Bu sefer, hadi bir aðlama dalgasýda daha, kýzgýnlýktan, utançtan...
Allahtan yorgunluk yardýmýma yetiþmiþ, bir açtým ki gözümü Eskiþehirdeyiz.
Ondan sonra hiç bitmesin bu yolculuk diyorum, ama nafile, her yolculuðun olduðu gibi bu yolculuðunda bir sonu var...
Aynaya bakýyorum, dökülmüþ saçlarým yapraklarý, çürüyen diþler; dallarý, bükülen, eðrilen belim; gövdeyi, gözaltý çukurlarým; çürüyen kökü gösteriyor sanki...
Ýþte diyorum kendime, iþte, sen o zamanlar kuruttun gözenekleri...

Tek teselli bulacaðým sebep ise bütün gözyaþlarýmýn bir köy sevdasý uðruna dökülmesi, sevdiklerim ve hep seveceklerim uðruna akmýþ olmasý..

Bir þeyler yapmalýyým, birþeyler bulmalý, belki...
Belki, yeniden açabilirim gözenekleri...
Dokunmayýn, bak, yeniden baþlarým ha...
Belki..!



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumcu kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Deli Tavýk...

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bi Avýç Toprak
Haftalýk Pusu
Üsüyüne Griz Mekdubu...
Haftalýk Pusu - III - Eþþekten Çektiði
Haftalýk Pusu – II – Kýþkýrtma
Ha Yavrum Ha...
Haftalýk Pusu - IV - Göç Kervaný.


Doðan ÜNAL kimdir?

Ben iþçiyim, ama yazýyorum da. . . Her gün birþeyler yok oluyor, yerine konulan yeniler eskisini ne kadar karþýlayabiliyor diye sorarken yazmýya baþladým. Bir de. . . belki unutulmamalý diye. . . Dil kirleniyor, yozlaþtýrýlýyor hatta yýlda binlerce lehçe þive kayboluyor. . . Ben de inat olsun diye kendi köyümün diliyle yazýyorum.

Etkilendiði Yazarlar:
Her kitabý okuduðumda mutlaka beni etkiledi, onun için listem kalabalýk...Kemal'lerden-Tolstoy'a...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Doðan ÜNAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.