Beynimizin Oyunlarından Biri Ms
MS denilen oyun, yerli değil…Gelişmiş, gelişmemiş bir çok ülkede var. Günah keçisi tanımı bize ait.
"Yazarın hayatı, kendi zihnine hapsolmuş bir mahkumun her gün yeni bir hapishane inşa etmesidir." – David Foster Wallace"
"Yazarın hayatı, kendi zihnine hapsolmuş bir mahkumun her gün yeni bir hapishane inşa etmesidir." – David Foster Wallace"
MS denilen oyun, yerli değil…Gelişmiş, gelişmemiş bir çok ülkede var. Günah keçisi tanımı bize ait.
Adına yaşam mücadelesi deyip sürekli birbirinin yüzüne bakarak ailede, akrabada, arkadaş, grup, çevre, din, parti, toplum ve devlet ilişkilerinde, her türlü hile ve cambazlık oyunlarıyla ben daha üstünüm demek, asla insan olmanın gereği sayılamaz. Tüm bunların en büyük ve tek sorumlusu devlet sistemleridir.
İnsan sadece madde değildir, insanın mana olduğu da görülmelidir, diye başlayan; genel bağıntılardan kopuk bir çıkarım; inanç olmaktan öte gidemez. Her fikir gibi bu fikir de doğru olandan bir yan taşır. Ama önümüzü gösteren; ufku açan; düşünme devinmesi yaptıran bir fikir olmayıp; aklı karartan ve orada durup duran
Takdimi yapılıp ta devam eden yazının bölümüdür.
Bu metin, denge, değişim ve evrimle ilgili felsefi düşünceleri ele alıyor. İnsan gelişiminden fizik yasalarına uzanan örneklerle, varlıkların asla aynı kalamayacağını, dengenin doğadaki tersinmez süreçlerle ilişkisini ve sistemlerin kaçınılmaz dönüşümünü anlatıyor. Bardağın kırılması ve süpernova patlaması gibi metaforlarla evrendeki düzen-düzensizlik dengesini ve hayatın hassas doğasını sorgulayan derin bir
İlk insan ataları olan Primat ve Neandertaller M.Ö. 200 ve 165 bin yıllarında koku, ses, korku, ışık işaret dilini kullanarak, anlaşılmaz bir düzen, duygu ve düşünce içerisinde yaşama başlamışlardır.
Anılan dönemdeki insan ve düşüncenin niteliğini belirtmek gerekirse, hayvani özellikten pek bir farkı bulunmamaktadır. Bu dönemin insan
Doğayla buluşturan iki yıllık ön lisans programı: Arıcılık Bölümü! Bal arılarının biyolojisi, koloni yönetimi ve arı ürünleri üretiminde uzmanlaşan eğitim. Sadece bal değil, polen, propolis ve arı sütü üretimini de öğrenin. Mezunlar kendi işletmelerini kurabilir veya kamu kurumlarında çalışabilir. Sürdürülebilir arıcılıkla hem doğaya hem ekonomiye katkı sağlayın!
O günden bu güne, toplumda suç oranı, artan bir ivme ile gidiyor. Bakalım nereye kadar gidecek? Bizler belki olgunlaşmış insanlar olarak fazla etkilenmeyiz, ancak çocuklarımız, onları nasıl koruyacağız? RTÜK denen kuruluşun, bu tip dizileri, çok iyi etüt etmesi ve denetlemesi lazım...
Beynimiz, dış dünyayı algılayan bir ekran gibi çalışır; gördüğümüz, hissettiğimiz ve deneyimlediğimiz her şey aslında gerçekliğin beynimizdeki yansımalarıdır. Camdan manzarayı izlerken bile, aslında dış dünyayı değil, beynimizde oluşan kopyaları görürüz. Bu çarpıcı gerçek, zihnimizin hem karmaşıklığını hem de sınırlılıklarını ortaya koyar.
Yakın zamana kadar evrende yaşayan zeki varlıkların sadece dünyada var olduğu görüşü hakimdi. Bu görüşte insanoğlunun megaloman düşünceleri rol oynuyordu. Sonsuz bir evren sanki sadece insanın hizmetine sunulmuştu.
23 Nisan'lar, 29 Ekim, 30 Ağustos'lar hep onun eseri. Harf Devrimi, Kadın Hakları, Gençliğe Emaneti... daha neler neler ! Tekkelerin kapatılması
Akıl ve aklını kullanmasını, makine yapmasını bilen tek varlık olarak bizler ne yapıyoruz? Yaptığımız tek şey kendi ellerimizle yaşadığımız zamana ve geleceğe, çocuklarımızın geleceğine ihanet etmek, dünyayı yaşanılabilir olmaktan çıkarmak için elimizden geleni ardımıza koymamak. Sorarım size bu mu insanlık, bu mu ortak akıl, bu mu Tanrı inancı