günlük-4
Amacım anlamak, anlaşılmak, yazmak için düşünmenin kazandırdığı farkındalıktan yararlanmak, insan olarak yeryüzüne kendimden birşey vermek ve benzerlerime ulaşmak.
Amacım anlamak, anlaşılmak, yazmak için düşünmenin kazandırdığı farkındalıktan yararlanmak, insan olarak yeryüzüne kendimden birşey vermek ve benzerlerime ulaşmak.
‘Ben bir kitap karakteriyim.’ dedi adam. ‘Yazılmaya başlanmış, kurgusu olan ama bitmemiş bir romandaki tiplemelerden biriyim yani. Benim gibiler dünyada çoktur. Ya tekrar kitaplara dönmeye çalışırlar...’ Selçuk ve bana baktı..
Çevreme aldırmadığım, tamamen kendime dönük olduğum, beynimin ve ruhumun sıkı alıştırmalarla eğitilmeye çalışıldığı bir dönemdi bu.
"Her bir kelimen beni kendine daha da aşık etmeni sağlıyor. O kadar bilinçli konuşuyorsun ki..." diyor. Gülümsüyorum.
Bir hikaye, bir anne ve bir ogul, yazilmamis bir sevda söylenmemis sözler, bir hayata son verirken ardinda bir umut icin acik bir pencere............yeniden baslamak hayata
Bu; "kendini gerçekleştirmeye adanmış" sıradan birinin öyküsüdür. Sizden farklı birisinin, kendinin farkında olabildiği kadar dürüstlükle yansıtılmış ruh dehlizlerinde gezineceksiniz. ...
Mizah sevenlere tavsiye edilebilir...Fazla uzatmadan sadece 2 bölüm halinde yayımlanacaktır.
Sonra gülüyorum, elimde değil. Bana karşı hissettiği bu duygular o kadar muhteşem ki. Çok kıymetli, çok erişilemeyecek, çok saf duygular bunlar.
Bir yandan terlerini silerken, diğer yandan da sigaralarını yaktılar. Masadaki içkilerinden birer yudum aldıktan sonra Nazan, dudağının kıyısına yerleşmiş gülümseme ve gözlerinde, sevgiyle karışık bir ışıltıyla Arzu’ya baktı.
Arzu:
“Ne o kız, beni becerecekmişsin gibi bakıyorsun” dedi gülerek.
Karlı bir günde geldiği yere geri dönmeye çalışırken karaya vurmus balıklar vardır.
Kent Meydanı´nın orta yerinde ayaklar altında kalan ve ağzında yaşam öykülerini taşıyan suskun balıklar vardır. Balıklar benim gibi, senin gibi, bütün bu insanlar gibi.Kar altında kalan balıklar, ır- maklardan geriye doğru yüzemeyen ve karaya
Taksim’de otobüsten indiklerinde saat yediye geliyordu. Nazan, saatine baktığında, annesinin onu en geç iki saat sonra evde beklediğini düşününce içinden korkuyla karışık bir ürperti geçirdi
Sevmek illaki sahip olmak değildir. Sevdiğinin mutlu olması da yetebilmeli bazen sevene. İlla karşılığı olması gerekmez sevginin, sadece sevmek de güzeldir ve sevilmek şart değildir her zaman. Karşılık olmaz sevgide, sevilmese de sevdiğine hizmet etmeli insan. Yoksa ticaretten ne farkı kalır sevginin...
Bireyin değişimi. İnsanın; “düşünce, bilgi, fikir ve değerlerden oluşan” bilincinin; sonucu olan eylemlerin tahlili. İnsan tabiatının, temelini oluşturan fikirlerin; eylemlerine nasıl yansıdığı. Entrika-tema: Siyasi, eski bir hücre mahkûmunun; ömür boyu kaçtığı, insafsız bir toplumun önyargılardan, kurtuluş yolları araması.
Metrodan indiğinde yağmur hâlâ yağıyordu. Şemsiyesini açtı ve küçük ama hızlı adımlarla yürümeye başladı. Eve kadar on dakikalık bir yürüme mesafesi vardı.
Gençlik yıllarımda Doğu Karadenizin şirin ilçelerinden Ünye ve Fatsa bölgelerinde yapmış olduğum fındık işçiliğim sırasındaki gözlemlerimi aktarmaya çalıştım...
saf, sade basit birini anlamak hayatın karmaşasına karışmış bizler için o ldukça zor ki...
…”kadın var varlığını bilmek yeter”…tekrarladı son cümlesini…yineledi…bir kez daha…özümsemeye başladı son cümlenin içerdiği anlamı…gözlerini kapattı…başı hafifçe dönemeye başladı…”kadın var varlığını bilmek yeter”…