Memleketimin Delileri - 1
Mizah sevenlere tavsiye edilebilir...Fazla uzatmadan sadece 2 bölüm halinde yayımlanacaktır.
"Yazarın şöhreti, okuyucunun tembelliğiyle doğru orantılıdır." - Mark Twain (kurgusal)"
"Yazarın şöhreti, okuyucunun tembelliğiyle doğru orantılıdır." - Mark Twain (kurgusal)"
Mizah sevenlere tavsiye edilebilir...Fazla uzatmadan sadece 2 bölüm halinde yayımlanacaktır.
Kayaköy muhtarı, yanında ağzı laf edebilen, eli ayağı düzgün bir iki kişiyle birlikte sabah erkenden Kabaloğlu çiftliğine ulaştı...
Etimi yiyecek tenha bir yer buldum. O sırada fark etmemiştim, etten az bir parça kaldığında gözüme ilişti. Az ileride Kuyruksuz Bacı yattığı yerden yalvaran gözlerle bana bakıyordu. Acıdım. O istemedi ama ben götürüp bu son lokmayı ona verdim. Bir kerede yuttu.
Karlı bir günde geldiği yere geri dönmeye çalışırken karaya vurmus balıklar vardır.
Kent Meydanı´nın orta yerinde ayaklar altında kalan ve ağzında yaşam öykülerini taşıyan suskun balıklar vardır. Balıklar benim gibi, senin gibi, bütün bu insanlar gibi.Kar altında kalan balıklar, ır- maklardan geriye doğru yüzemeyen ve karaya
"İnsan bu çağda bile ne kadar yalnızlaşırsa yalnızlaşsın kulunu doğru yola
sokmak için mutlaka bir mekanizması vardır" dedi Engin.
"Meknizma demek ha..." dedi Nihal.
"Sence nasıl bir mekanizma bu?... Yani hepimizin peşinde bir melek mi var..."
Sevcan bu sohbetten fazlası
Yeraltında bulunan ateş yeryüzüne fışkırınca ağaçları, hayvanları, insanları, binaları cayır cayır yakacak; hatta demiri bile eritecek. Akarsular, göller, denizler sıcaklığın etkisiyle fokur dokur kaynayacak. Çıkan buhar, yanan maddelerin dumanı ile birleşerek dünyanın etrafını siyah bir örtü gibi saracak. Ay, yıldızlar, hatta güneş görünmez olacak. Bu simsiyah bulut tabakası
gece çökmüştü berlin'e.Tüm canlılar bir tarafa kaçışıyordu.Kimse ne yapacağını bilmeden yaşayamaya çalışıyordu ama umarsızca hiçbir şeye bulaşmadan.Böyle kötü bir ortamda biri geliyordu herkes için umut getiriyordu.Düşmanlarıyla cesurca ve ölümüne savaşıyordu ama bu savaşın sonunda kim ölürdü kim sağ kalırdı o bir bilinmezlik.Karanlığa bir güneş gibi doğmayı umuyordu
İyilik ve kötülük tıpkı karanlık ve aydınlık gibi iç içe ve birbirlerini tamamlayarak bir insanın içinde veya bir yerlerde öylece yaşarlar. Safi iyilik veya safi kötülük yoktur derler ama buna rağmen birileri iyi birileri kötü olur. Zaman bunu değiştirir mi?
Bana bulutlardan bahset dedi küçük kız.Yanındaki genç kız gökyüzüne bakarak beyaz masum hayaller gibi sonsuz gibiler ama.. ama diye devam etti kız onlarında her zaman sonu var diyip kalkıp gitti.Küçük kız yağmur olup yağdıktan sonra yeniden doğarlar farklı bir şekilde farklı yerlerde ama yeniden doğarlar diye fısıldadı
"Her bir kelimen beni kendine daha da aşık etmeni sağlıyor. O kadar bilinçli konuşuyorsun ki..." diyor. Gülümsüyorum.
üç kuşağın geçişli olarak birbirlerine psikolojik açıdan yaptıkları etki. Büyük dedenin yaptığı hata sonucu oğlunun çocuğuna kadar yansıması ve ödenen bedeller.
Bir yandan terlerini silerken, diğer yandan da sigaralarını yaktılar. Masadaki içkilerinden birer yudum aldıktan sonra Nazan, dudağının kıyısına yerleşmiş gülümseme ve gözlerinde, sevgiyle karışık bir ışıltıyla Arzu’ya baktı.
Arzu:
“Ne o kız, beni becerecekmişsin gibi bakıyorsun” dedi gülerek.