"Bugün cuma mıydı? Ben de sandım ki sadece varoluşsal bir boşluk." — Franz Kafka"

Roman

Köpeğin Adı Badi - 10

Poşetin içinden ekmek, bira, şarap ve biraz da tavuk göğsü çıktı. İçerdeki tezgahın üzerine bunların hepsini koydu. Ocağı yaktı, tavanın içine azıcık yağ döküp kızdırdı. Tavuk etini bu kızgın yağlı tavada kızarttı, ocağı söndürdü.

Taşların Gölgesinde: 5. Bölüm

Nimali sözlerine başlarken ve devam ederken, Gri mavi gözlü arkadaşına doğru atağa geçen elinde kalınca zincir olan biri, onu zarar verici nitelikte salladı. Rakibi hiç tereddüt etmeden kılıcı ile bir kaç hareket eşliğinde sanki bir müzik aletinin tellerine uyumlu bir şekilde dokunur gibi metal ve görünüşe göre paslı

Paşazade... 2

Yurdun müdavimi çocuklar, oyun saatlerini büyük avluda geçirmekteydi. Fiziksel olarak yeterliği olanların bazısı ateşli taraftarları önünde futbol, basketbol, voleybol oynamaktaydı. Fiziksel yapıları bunları yapmaya yeterli olmayanlar da yakar top, saklambaç, körebe türü oyunlarla eğleniyorlardı. Elleri kıçları üstünde bağlı birkaç görevli avlu boyunca gidip gelerek gözcülük yapıyorlardı.

Kimsesizler Mezarlığı Bölüm 1

Hayalet dadandığı izbe, terk edilmiş evin içerisinde volta atıyordu. Sanki Yıkılmış bir binanın moloz yığınından çıkmış gibiydi. Karmakarışık gri saçları, paçavraya dönmüş takım elbisesi derisi kurumuş suratı ile korkutucu görünüyordu. Volta atarken bir şeyler mırıldanıyordu.
bu mezarda yatanlarrr dedi. Sonra düzeltti Bu kabirde yatanlar, yok yok

Paşazade…1.

Sübyanlar Yetiştirme Yurdu iki katlı, eski, büyük bir taş binaydı. Yurdun büyük avlusu cezaevlerini çağrıştıran büyük, parmaklıklı bir demir kapıdan şehrin en işlek ana caddesine açılmaktaydı. Ana girişi cadde tarafında bulunan ve yeni, betonarme bir bina olan müdür lojmanından avluya küçük bir arka kapıyla gelinebiliyordu.

Baytar

Bir rivayete göre köy, dere kenarında kurulan bir çiflik ve müştemalatı olarak başlamış,daha sonra burada çalışanların ve dışarıdan gelip buraya yerleşmesindan sonra köy haline dönüşmüş.

İçeriden Bir İroni: Bir Kuşağın Çöküşü, Beş Günlük Arayış

Tahsin Yücel’in “Peygamberin Son Beş Günü” romanı, yalnızca bir karakterin ya da bir hikâyenin değil, bir kuşağın, bir düşüncenin, hatta bir dil anlayışının da sorgulandığı metinlerden biri. Mizahla bezeli anlatım, yer yer hüzünlü, yer yer acımasız; ama her daim keskin. Bu yazım, Yücel’in romanını bir parodi olmaktan çıkarıp

Başa Dön