• ÝzEdebiyat > Deneme > Sanat |
101
|
|
|
|
Yazmak demek;unutmak demek,daðýnýklýk edip kendi düþüncelerin arasýnda yoðrulup konuþtuklarýn olduðu kadar susacaklarýnýn da olduðunu bilmek demek.
|
|
102
|
|
|
|
Türk Musýkisinin önemli icracýlarýndan biri olan Perihan Altýndað Sözeri' yi tanýtan bir yazý.... |
|
103
|
|
104
|
|
|
|
Ýþte Muffy, böyle tonton bir edayla kalbimize giriverdi.
Sanki kendi evinin oturma odasýndaymýþçasýna gayet rahat, öylesine sallanan koltuðuna kurulmuþ ve ayaklarýný da yumuþacýk pufa uzatmýþ vaziyetlerde, yüreciðimizin odacýklarýndan birine, bir daha hi |
|
105
|
|
|
|
Bazý þiirler vardýr ki; dizelerinde barýndýrdýðý tasvir gereçlerinin altýnda ezilir, okuruna vermek istediði masum duygular. |
|
106
|
|
|
|
Nasýl demiþti hem; Martý Jonathan zirveyi zorlarken:
“Özgürlüðü kýsýtlayan ne varsa kaldýrýp atmak gerek” |
|
107
|
|
|
|
Þairin ömrü þiirlerinin ömrü kadardýr. |
|
108
|
|
|
|
Yazýlý basýnda, medyada süregiden özgürlük daralmasý, ona baðlý olarak geliþen yazýnsal kabýzlýk ve tekelleþme, güdümlenme, içe kapanma, internet sitelerinde acemice bir arayýþa itti beni. Genelleme yapmama bakmayýn. Sözlerim, yazýlý basýnda, vaktiyle bir biçimde yer edinmiþ, sayýlarý iyice azalmýþ gerçek sanatçýlarý kapsamýyor. |
|
109
|
|
|
|
Arapça bir kelimedir þiir… “Bilme, tanýma, anlama” olarak açabiliriz bu kelimenin anlam bohçasýný… TDK Sözlüðünde “Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanýmýyla ortaya çýkan, hece ve durak bakýmýndan denk ve kendi baþýna bir bütün olan edebî anlatým biçimi, manzume, nazým, koþuk…” ifadeleri kullanýlýyor þiir için…
|
|
110
|
|
|
|
Bir sanat eseri baþkalarý deðer verdiði için deðil, o deðeri hak ettiði için deðerlidir. Bu eser belki olumsuzluklar içinde vücut bulmuþtur. Önemli olan sanatçýnýn emeðinin eser üzerinde kristalize olmasýdýr. |
|
111
|
|
|
|
“Oyunculuk magazinlerde, ya da gece kulüplerinde boy göstermek deðildir…”
|
|
112
|
|
|
|
Derin bir iç çekiyorsun. Ve kestirmeden gülüp geçiyorsun hayata. Ve hayat içinde varolmaya çalýþan insan tanýmlamalarýna.... |
|
113
|
|
|
|
Mektup arkadaþý ‘Sevgili Allah’ ile samimiyeti ilerletince Oscar’ýn hastanede geçen bir gününü anlattýðý o çok özel mektuplara tanýk oluyoruz.
Büyümüþte küçülmüþ Ocar, ‘seni öpüyorum’ diye bitirdiði mektuplarda öpücüðü tam |
|
114
|
|
|
|
Ýnsanýn ruhuna dokunan bir þeyler var bu gözlerde. Binlerce kelime sadece duygu olup insaný ele geçiriyor. Bunu yüreðinde hisseden bir Fransýz soylusu geçtiðimiz yýllarda Mustafa Kemal Paþa’nýn tablosunu satýn almak ister. Bundan bir kaç yýl önce, Paris Louvre Müzesi Carousell Salon Sergisinde yer alan Atatürk portresi Fransýz soylusunu yüreðinden vurur. Fakat ressam Korkut Uluð Çanakkale Þehitleri Sergisinde sergileyeceði için tabloyu satmaz. Çünkü bunlar, insanýn ruhuna bakan duygu yüklü tablolar.
|
|
115
|
|
|
|
Ýþte dil varlýðýmýzda âdeta raks ededuran bütün bu sesler müzikal bir zenginlik kaynaðý olarak, en güzel edebi eserlerin verilebileceði yegâne dili; yâni Türkçemizi iþâret ediyorlar. |
|
116
|
|
|
|
Evrende basit bir kural vardýr: Hiçbir þey birilerinin tekelinde olamaz. |
|
117
|
|
118
|
|
|
|
Haziran ayýyla birlikte yüreklerimiz pýr pýr etmeye baþlar. Biz, “Efes Yolcularýnýn” kentlerini tavaf etme vakti gelmiþtir. Bir otobüse doluþur, takýmýn tamam olup olmadýðýna bakar, yüzlerce yýl önce yaþadýðýmýz kente hasret gidermeye gideriz. Bir zamanlar, bundan yüzlerce yýl önce yaþadýðýmýz Efes Antik Kenti’nin mermer döþeli sokaklarýnda eski yaþamlarýmýzýn izlerini arar, bir ses, bir koku, soluklaþmýþ ama bugün bile içimizi titreten canlýlýkta bir anýnýn peþine düþeriz.
|
|
119
|
|
|
|
Küçük yaramaz bir kadýnýn renkli gölgesi tuvallerin üzerinde yürüyor. Sek sek oynayan soket çoraplý bir kýzýn adýmlarýyla eteklerinde maviden fýstýk yeþillerine, mordan pembelere kadar rengarenk bir dünyanýn izlerini býrakarak yürüyor. Arada bir kadýnýn sureti vuruyor tuvale, kim olduðunu çýkaramýyoruz. Sahi, bu kim? Hatýrasý giderek uzaklaþmýþ, silinmeye yüz tutmuþ anýlardan biriymiþ gibi duruyor. Yaþanmýþ küçük an parçalarý belleðimizde þimþek gibi çakarken kadýnýn kimliði de belirsizlik içinde kayboluyor. |
|
120
|
|
|
|
Bir eser meydana getirirken ve özellikle de eser uzun bir zaman sürecinden beri akýlda bir taslak olarak taþýnmýþ ise , tarz ve türde kararsýzlýklar meydana gelebilmektedir.
"Söyleyecek Sözü Az Olan Adam " hakkýnda , nihayet karar verebildim.Tiyatro eseridir.Üç perdedir . Felsefi ve absürd yapýdadýr . Zaman , mekan , insan , aþk ve seçme özgürgürlüðümüz gerçekten var mý ? Var yada yok ise , bunun günlük yaþam diye yaþadýðýmýz vasatta yeri nedir ? Ve hatta resmin dýþýna çýkýp bütün bunlarý sorgulamak bu kompozisyonun neresinde yer alýr yada almaz ? Bir de bütün bunlar mümkün olan en az söz ile anlatilabilir mi ? Anlatýlýrsa bir þeye faydasý var mý ? Yada günlük hayatýmýzda bir þey deðiþtir mi ? Bu eser taslaðýnýn konusudur .
Bundan sonrasý , belirli kompozisyon ve repliklerin oluþmasý , derlenmesi , ara boþluklarýn doldurulmasý , son gözden geçirme ve bitiþ þeklinde olacak .
Derleme aþamasýnda , ilham ile yazýlan esgizleri yayýmlayacaðým ve daima " Deneme - sanat " kümesinde bulunacaklar .
Okuyan ve yorumlayanlara deðerli yönlendirmeleri için önceden , þimdiden ve daima teþekkür ederim . Sevgi ve saygý ile .. |
|