İhsan İpek Cankurt ve Hevsel Dergisi...
İhsan İpek Cankurt'un yayınladığı Hevsel Edebiyat ve Şiir Dergisi'nin tanıtımıdır.
İhsan İpek Cankurt'un yayınladığı Hevsel Edebiyat ve Şiir Dergisi'nin tanıtımıdır.
Deneme amaçlı olarak hazırladığım şiir kitabımın ön anlatımlarından bir tanesi...
'Maneviyat, İslam, Türklük, Hümanizm, Vicdan, Ahlâk ... gibi kavramların sonsuz değerinin ve öneminin muhafaza edilmesi kesinlikle doğru ve gereklidir. Öncelikle, bu kavramları menfaatleri için kötüye kullananlarda, çarpıtanlarda, saygısızlık yapanlarda mevcut olan değersizlik her insan tarafından fark edilmelidir. Tüm Dünya'da değerlere (iyi niyetli her kavrama) saygı duyulması ve muhafaza
Şiir gökkuşağına benzer. Şiirin yazıldığı an ise yağmurun yağmasına ve şiirin oluşum süreci ise kara bulutların gökyüzünü kaplamasına.
"Bir eserin, bütün insanlık için yararlı olması için, iyi ve kötüyü ayırması, güzel ve anlaşılır olması gerekmektedir. Sanat ancak, belli bir sınıf için değil, büyük kitleler için yarar sağladığı zaman sözü edilebilir bir değere ulaşır.
Yakup Fırat, Üstat Said Nursi’nin ifade ettiği gibi şöhreti hep “zehirli bal” olarak gördü ve tatmadı.
Popülarite, makam, mevki gibi konularda kafa yormadı Yakup Fırat.
Bu tür konulara kafa yoranlara gülümseyerek, yanık ve davudi sesiyle sazın teline dokunarak seslendi;
“Aldanmayın aldanmayın
Yazmaya dair dikkatimi üstünde çalıştığım seslerle ilgili romandan ayırmamalıyım aslında. Fakat su istediğim gibi akmıyor. Motivasyon eksikliğim had safhada. Adımı hatırlamıyorum desem yeridir.
Her insan özünde kendi romanını yaşar. İlk kez görüp de tanıştığınız onca insanla ilk bir kaç dakika içinde kontak kurmak zorundaysanız, işiniz kolay olmayacaktır. Böyle anda, elinizde sihirli bir değnek olmasını istersiniz.
Herkes kendini yazar. Hayata neresinden tutunmuşsa onu yazar. Hayatınkendi bilincine yansıdığı kadarını yazar. Ve nihayet, hayatın neresinde saf tutmuşsa ona göre yazar. Bazen de yazıyormuş gibi yapar. Yazıyormuş gibi yapan, aslında gerçek yaşamda da öyle
Derin bir iç çekiyorsun. Ve kestirmeden gülüp geçiyorsun hayata. Ve hayat içinde varolmaya çalışan insan tanımlamalarına....
yerel sanatçıları teşvik etmek, diğer sanatçılarla tanıştırmak, sanat üzerine, kültür üzerine söyleşilere de bir ortam hazırlamaktı amaç. sanatçılar, yazarlar ciddi anlamda ve düzenli olarak bir araya gelemiyorlar.
Orhan Pamuk'un kitapları yerken hoşa giden ama bitirdikten sonra ağızda kötü tad bırakan tatlılar gibi geliyor bana. .....
Bu kuşatma altında bazı cesur, mert, yüreği güneş gibi harlayan yazarlarımız dik durabiliyorlar, her şeyi göze alıp gerçeği ulu orta yılmadan söylüyorlar ve ceremesini cesurca çekiyorlar. Hiç kimseye mihnet duymadan, dimdik ayaktalar.. Kitaplarını her türlü baskıya rağmen yazıp halka sunuyorlar.