• İzEdebiyat > Deneme > Sanat |
161
|
|
|
|
Edirne' ye yaklaştıkça tarif edilmez bir heyecan sarıyor beni. Hele hele o, göğe uzanan minareleri uzaktanda olsa görür görmez içim içime sığmıyor. Edirne' de sanki bütün yollar Selimiye' ye çıkar misali, kendimizi Selimiye' nin önünde buluyoruz. Yabancısıyız Edirne' nin ama Selimiye ki; bir şaheser... Alıp götürüyor yabancılığımızı üzerimizden de onun yerine göz kamaştırıcı güzelliğiyle esir ediyor bizi kendisine. Her ne kadar Süleymaniye' den aşina olsakta Mimar Sinan' ın maharetine; yine de Selimiye' nin görkemi bir başka sanki.
|
|
162
|
|
|
|
günümüz toplumunda neden cumhuriyetçiler,tanzimatçılar ya da milli edebiyat döneminde olduğu gibi kaliteli,okunan,geleceğe kalabilen şairler ya da yazarlar neden yetişmiyor. |
|
163
|
|
|
|
"Müzik, her yerde anlaşılabilen, gerçek anlamda ortak olan dildir: Bu nedenle üzerine tüm ülkelerde ve tüm yüzyıllar boyunca ciddi bir şekilde konuşuldu ve anlamlı, çok şey ifade eden bir melodi, kısa sürede tüm dünyaya yayılmaktadır. Buna karşın anlam yoksunu ve bir şey ifade edemeyen bir melodinin içeriği çok daha anlaşılabilir bir şeydir. Fakat melodinin dili kelimeler kullanmaz, daha ziyade istemin tek gerçekleri olan mutluluk ve acılardan bahseder: Bu nedenle beyinlerimize çok fazla bir şey söylemez, kalbimize seslenir. Aksini beklemek müziği alet etmektir...
A. Schopehauer
|
|
164
|
|
|
|
korkmamak gerektiğini öğrenirsiniz.
Baharla beraber, toprağa köksalan bitkiler gibi, sizde hayatta kök salmaya başlarsınız. Çünkü artık size ait bir şey vardır. Bu da dergi ve fikirdir. Ete kemiğe bürünmüş, önünüzde duran bir parçanız vardır. Siz gelişirsiniz, sizinle dergi gelişir, dergiyle hayatta dair söyleyecekleriniz yeşerir… |
|
165
|
|
|
|
Şiir gökkuşağına benzer. Şiirin yazıldığı an ise yağmurun yağmasına ve şiirin oluşum süreci ise kara bulutların gökyüzünü kaplamasına. |
|
166
|
|
|
|
http://yeniturkcizgiroman.blogspot.com/ dan alınmış, ülkemizdeki çizgi roman sektörünün nasıl batı kültürünün etkisinde kaldığını ve bunun önemli sonuçlarını anlatan deneme. |
|
167
|
|
168
|
|
|
|
şiirin canlı bir nesne olduğunu ve yaşadığını belirtir özgün yazı.. |
|
169
|
|
|
|
Boş kağıtlara aşığım
Bomboş oldukları halde, insansın diyorlar bana...
|
|
170
|
|
|
|
Paradoks olan ne?
Eğer beni gerçekten seviyorsan,şimdi kendini bu uçurumdan atarsın.
Attım gitti. Atmamak paradoks olurdu, hem sev hem de ispatlayama, olmaz!
Paradoks sözcüğü benim en sevdiğim sözlerden bir tanesi.
Eski yunancada dóxa sözcüğünden kaynaklanır ve aynı kökenli dógma sözcüğünün taşıdığı anlamı içerir. Düşünce-Ön yargı-İnanç demektir.
Pára - karşı anlamına gelir.İki sözcük birleştiğinde paradoks ortaya çıkar.
Paradoks yani kökleşmiş inanışlara aykırı olarak ileri sürülen düşünce. |
|
171
|
|
|
|
Dışarıda deli bir yağmur, yeri göğü inletiyor. Üstelik televizyonda maç da var. Yani, hiç konser havası değil ama salon ağzına kadar hınca hınç dolu. Seyirci muhteşem bir konser olacağını önceden biliyor. Çünkü sanatçılar çok iyi. Gerçekten de öyle. Opera dünyasının en çok sevilen parçalarından seçilen bir program hazırlamışlar. Bir an kendimizi özel yılbaşı konserlerinden birinde hissediyoruz. |
|
172
|
|
|
|
Şiirle müzik arasındaki bağlantıları anlattığım bir yazım. |
|
173
|
|
|
|
Dalıp gittiğin o deniz ve soluk bir kaldırım izi gibidir geçmişin ellerinden kurtulan sis. |
|
174
|
|
|
|
İnsanlar bazı zamanlarda,özellikle efkâr saatlerinde büyük bir duygu yoğunluğu içerisinde bulunurlar.Bu vakitlerde içi içine sığmaz sözkonusu kişinin…Yanında birisi varsa onunla paylaşır yoğunlaşan duygularını!.. |
|
175
|
|
|
|
Şimdiye kadar yaşamımda izlemeye fazla vakit ayıramadığım , ne kadar sever gibi olsam da gerçek bir sanat ögesi kategorisine koyup hak ettiği ilgiyi göstermediğim , benim için hep “öteki” olan tiyatroyu “öteki tiyatro” da izlemeye karar verdim bu sefer. “Erkeklik Halleri” adlı oyunu cazip kılan öncelikle konusuydu. Tanıtım broşüründeki ; küfür düzeyinin duyma bozukluğuna yol açabileceği uyarısı daha oyunu izlemeden beni düşünmeye sevk etmişti erkeklik hallerimiz hakkında. Üçüncü tekil olarak kendimi izleme fırsatını kaçırmamak için bir apartmanın bodrum katındaki sahnede yerimi aldım. |
|
176
|
|
|
|
Çocukluğumu düşünüyorum. Gökyüzü, sanki çevremi kuşatan, saran dağların başıyla birleşir gibiydi. Küçük dünyamın belki mutlu, fakat bilgiden uzak bir insanıydım. Benim için dağların ötesi yoktu. |
|
177
|
|
|
|
Taşlaşan Kalplerimizden Gelen Sesler |
|
178
|
|
|
|
Yazının icadıyla başlayan bir serüven onlarınki. Kalemin gücü, kelamın gücüyle birleşince, kılıcı alt etmiş. Kadim devirlerden beri, söz sultanlarının, cihan sultanlarına galebe çalması da buna bağlı bir durum olsa gerek. Avazenin cihana salınmasıyla kubbede bir hoş seda bırakması da kelamın söyleniş biçimine bağlı, üslup ve tarz meselesi. Sözün uçup yazının kalması da kalemin ve kelamın birlikteliğini güçlendiren unsur.
|
|
179
|
|
|
|
Sen hiç o şarkıyı dinledin mi peki? Hani Sezen Aksu, " Geri Dön " diyordu. Seni hatırladığım o şarkının her notasında kalbim narkoz yemiş bir bedenin içindeydi sanki. Hatıran neşter gibi bedenimi keserken, sana sardığım kollarım kayıtsızca yanlarıma düşüyordu. Senin yokluğun beni böyle kolsuz kanatsız bırakırken, kimbilir sen kimin yanında kelebeğe dönüşüyordun. |
|
180
|
|
|
|
Şairlerin toplum nezdindeki önemini ve zaman içinde layık görüldükleri olumlu ve olumsuz muameleleri işlemeye çalıştım... |
|