• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
181
|
|
182
|
|
|
|
Eylül geceleri...Dip ve tepe aralığı... |
|
183
|
|
|
|
Bilgim; hiç doymamacasına, rahatsızlık vermeyen açlığım ve sana açılan kapının adı...
Gürültüm; beynimdeki isyanın hortlaması, sessizliğimin cilası, sensizliğim…
Yalnızlığım; kendime yetemediğim durumdaki uğultunun sesi, varlığında yokluğun... |
|
184
|
|
|
|
Kalbimin kavında usul usul yıllanan, adı güzel, tadı güzel sevgili… gitme... |
|
185
|
|
|
|
Günün en sakin zamanlarında hoyrat bir alışkanlığa terkettiğim hatıralarımı çalıyorum aşktan yana . Serenad öykünmelerinde paranoya kurgularına gömülüyor tutkularım... |
|
186
|
|
|
|
Susma ölümü dudaklarına kutsayan genç. Kelimelerini dudaklarına gömme sakın. Hani sen yazardın, hani sen hüznü en iyi anlatandın. Susmasana. Anlatsana bizi / beni. Sığınma kapısı açık bırakılmış cümle sonlarına. Sen benim sevdiğimsin / bu kadar çabuk pes edemezsin. Beni sensizliğe itemezsin koca yürekli adam. Hani tedavin sonrası kentime ilk geldiğinde gözlerimden izleyecektin denizleri. Hani gözlerim kirpiklerine dayandığında avuç içlerine sakladığın gülleri serpecektin saçlarıma. Ne oldu yaşamak zor mu geldi yoksa ya da sevdaya kanat çırpmak yordu mu seni ? Susuyorsun hala / susabildiğin kadar yaşa o zaman. Hani sen kelimeleri ustaca örerdin satırlara. Hani yazdığın her aşk denemesinde okuyanları kendine hayran bırakırdın. Ne oldu da tüm sesli kelimelerini yuttun. Yoksa suskunluğun bıçağı mı değdi boğazına. |
|
187
|
|
|
|
Gün geldi benden uzaklardaki varlığınla mutlu olup senin gözyaşlarında kanadım durdum. Biz seninle iki yakası birbirine hiçbir zaman kavuşmayacak uçurum olsak ta delice sevdik birbirimizi. Kâh seninle ayrı bulutlardan düşen iki damla olup aynı sevda toprağına yağdık kâh aynı yürekle gülümseyip aynı gözle imkânsızlığımıza ağladık. Evet, biz seninle takvimlerden düşen zamana yenildik sevgili. Aynı gökyüzüne serilmiş birbirine bir nefes uzaklıkta birbirine yabancı iki yıldız olduk. Sen, ay ışığıyla dans eden yıldız olmuşken; ben gecenin tüllerine yüreğiyle tutunan ve her an kaybolmaya hazır bir yıldız oldum. Bir gece kaysam da gökyüzünden ben hep sende olacağım sevgili. Çünkü biz seninle yaşadığımız hayat kadar yalan, ölüm kadar gerçektik … |
|
188
|
|
|
|
‘ Bezminde kadeh kırdığımız sevgililer yok artık’ |
|
189
|
|
|
|
Benim olmayan bir masal kahramanım vardı… Masaldaki gibi öperek uyandırsın istemiyordum! Tam tersi elleriyle gözlerimi kapatsın istiyordum. Gözlerimi kapatsın ve ona yaslanarak uyuyayım. Hem de öyle bir uyku olsun ki bu , sonsuza dek sürsün |
|
190
|
|
|
|
Ben böyle değildim deniz gözlüm…Acılara yelken açardım gece gün demeden.Pembe şafaklarda kızıllığa ağıtlar yakacağımı deseler inanmaz,güler geçerdim.Oysa şimdi billur kadehlerde yudumladığım hasret boğazımda düğümleniyor.
|
|
191
|
|
|
|
ey sevgili herkes sevdiceğine seni seviyorum der. ben seni görünce nutkum tutulur, sesim kısılır; ben seni görünce konuşamam ki. ey sevgili seni görünce yüreğim duracak gibi olur, nefesim tıkanır. sana seviyorum desem ardından selam okunur. herkes sevdiceğine bas bas sevgisini bağırır. ben seni görsem susarım. ey sevgili bir anlasan suskunluğum sana çok şey anlatır. |
|
192
|
|
|
|
Erguvan rengi bir pelerin bu gece üzerimde... İmparatorluk moru de istersen. Gücün, kudretin, kuvvetin simgesiymiş bir zamanlar firavunlar diyarında... Hayallerimde sarıldım sımsıkı mor bir düşün düşüncesiz düşmanlığına... Hem düştü hem düşmandı. Mor, düş ve düşmanlık sarhoşluğumda cılız adımlarla boş sokaklarda sallandı...
|
|
193
|
|
|
|
Sevda mucizesinin yeniden tezahür ettiği gözlerinde yaşat beni..Sonra da yeşil Cennetindeki gonca güllerine sar beni…Hadi sevgili durma öyle..Mavi bilyelerin cam soğukluğunda üşüyen yüreğimi sıcak şefkatinle kundakla. Üzerinde ütüsüz gömleği bir de yamalı pantolonu ile sana koşan bu adamı ilkokul cağındaki örgülü saçlarıyla siyah- beyaz fotoğraflara bile renk katan yaşı küçük ama yüreği büyük o kahve gözlü kızın yüreğine al..Gözlerinde her gün tekrarlanan bayram sabahlarının güzelliğine kat beni..Baktığın her gökyüzünde benim gülen yüzümü görebilecek kadar benimse beni..Bir an tıkanan hayatın içinde anlamını idrak edemediğimiz ama onsuz mevcudiyetimizi idame ettiremediğimiz nefesinde yaşat beni..İçine çek beni.. Taaa ciğerlerine doldur beni. Uzaklığımı unut, nefesime sokul usulca.. Şah damarlarımdan bir an bile ayrılma sevgili..Mesai bitimi yoğunluktan bitap düşen yüreğimi nefesinle tazelendir..Hadi " el gibi " sevgili durma yanımda . Ne olursa olsun yaşat beni yaşadığın sevdanın en yalın zamanında..Kapı ziline basan kişinin aşikâr olmasına inat sen hep benden başka her şeyi unutacak kadar sev beni.. |
|
194
|
|
|
|
Aşk...
...yer yer sağanak duygu yağışlı güneşli bir havadır.
|
|
195
|
|
|
|
''Korkunun olduğu yerde aşk yoktur cesarettir sevmek'' der bir özlü söz. Cesaretin varsa vatanını seversin ve ölüme bile gözünü kıpmadan gidersin, arslan yürekli Mehmetçik'ler gibi. Cesaretin varsa beğendiğin bir kıza aracılar yolu ile değil de, gider kendin söylersin''Seni Seviyorum''diye. Cesaretin varsa edebiyata, şiire ve yazmaya, çalışmaya, yüreğini koyarak ortaya öyle yazarsın yazılarını, cesaretin yoksa bazı lümpen yazarlar gibi havadan sudan yazılardan, şiirlerden dem vurursun, suya sabuna dokunmazsın. Cesaretin varsa eğer Uğur Mumcu gibi, Ahmet Taner Kışlalı Hoca gibi kalemini holding gazetelerine kiraya vermezsin asla... |
|
196
|
|
|
|
Yoruyor artık zaman
Dinlemiyor onsuz dinlediklermizi |
|
197
|
|
|
|
Sen konuşmaya başladın sonra, geçmişini, daha doğrusu hiçbir zaman geçmemişini, sadece takvim yapraklarından düşmüş hikayeni anlatmaya başladığındaysa, içimin ürpermesiyle irkildim ilk önce, sevmeyi bilmiyordun sen.. |
|
198
|
|
|
|
Her Aşığın Sevgilisine hissettiği duyguların Kağıda Dökülmüş Hali.. |
|
199
|
|
|
|
Bayat ekmeğin üzerine sürülmüş acılarla geçiştirilmiş öğle paydoslarında sevdim seni.Gazoz kapaklarından alıntı yaptığım filintalı, şatafatlı sözlerle değil Anadolu’nun küçük bir kasabasının yarı bozuk yarı argo şivesi ile anlattım seni. Soğuk bir kışın izlerini barındıran demir sefer taslarına konmuş yemeklerden önce aç karnına içtim gözlerini. Gasp edilmiş çocukluğumu ararken gözlerinde, koca bir özlem cümlesi oldu sustuklarım.Bilmediğim bir sokakta hayatının bir harfine denk gelecek bir nefesi keşfetmişken tenimde, bir nihavent şarkı olur ömrüm dizlerinin dibinde. |
|
200
|
|
|
|
Şimdi, öylece çıkıp gel… İçtiğin bir kahvenin tadı düşsün damağına ve unuttuğun bir şarkı gibi dolansın adresim yollarına... |
|