• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
201
|
|
|
|
Devrildim öylece..
Kalbimin sağına seni,
Soluna hayatı alıp özledim öylece..
Sonra da sana sarılırcasına cümlelere sarıldım.
Cümleler aktıkça yüreğimden..
Sen oldum..
Bir kıyı belledim kendime..
Seni özledikçe koşuyorum o kıyıya..
Seni anlatıyorum sonra..
Sonra dudaklarım kuruyor...
Susadıkça seni içiyorum...
Ne de olsa sen bana hayatsın...
“ Özlenin sen olduğu bir yerde senden başka neyi özleyebilirim ki...” |
|
202
|
|
|
|
Şimdi, öylece çıkıp gel… İçtiğin bir kahvenin tadı düşsün damağına ve unuttuğun bir şarkı gibi dolansın adresim yollarına... |
|
203
|
|
|
|
Gidişinde çok ani oldu ya gelişin gibi... İşin doğrusu varlığına alışmaktan daha zor oldu yokluğuna alışmak. Alıştım mı bilmiyorum.. Ama mecbur olduğumu biliyorum... Boşver coşkusu da çok güzeldi varlığının. Yokluğunun acısı da hiç fena değil hani… |
|
204
|
|
|
|
Her insan yalnızdır aslında ama bazıları daha yalnızdır...
|
|
205
|
|
|
|
Seksin amacı nedir? Az önce de söylediğimiz gibi bedensel bir gerilimi ortadan kaldırılması, bir boşalma. Boşalmayla rahatlama arasındaki bu karşılaştırma sonucu, en kesin farklılıklardan biri ortaya çıkmaktadır. Seks doygunluk, sevgi ise mutluluk arar.
|
|
206
|
|
|
|
Saat yine üç,
Belki biraz beş geçiyor.
Ben yine biraz sessizim. Yine biraz bulanık…
Yine biraz derinlerdeyim. Yine biraz soğuk…
Kış gibi üşüyorum bugün… Kış gibi soğuk geliyor haziran…
|
|
207
|
|
|
|
Bir kadin girer hayatina... Seversin... Sevilirsin... En derininden, en guzelinden hem de... Hayatinin once guzel bir parcasi zamanla da ruhunun butunu ilan edersin. O beklese de beklemese de surprizlere bogarsin. Onun mutlulugu senin icin her seydir cunku |
|
208
|
|
|
|
Yanlış anlaşılmaları düzeltmek için, iletişim kurmaya çalışıyorum karşıdaki kişiyle. Telefon etmek istiyorum. ona. Ya meşgul oluyor ya da çağrılarıma cevap vermiyor. Aradaki mesafe, söz anlamında kilometrelerce büyüyor. Yan yana hiç gelemediğimiz için, nerede ve nasıl yaşadığımı bilmiyor. Onun yaşamını bildiğim için, telefonda konuşurken acılarını hissedebiliyorum. |
|
209
|
|
|
|
yazdığım, yazabildiğim, sevebildiğim, duygularımı bir kafese sıkıştırmadığım sürece, bazen bir insana, bazen peygamberime, bazen allahıma olan aşkımı gizlemem. |
|
210
|
|
|
|
Tam olumlamanın ortasında,ben kendimi kaybetmiş bir haldeyken çakıştık bir şekilde msn de:)Takıldım,''saatlerdir çekim yapıyorum,sizi çağırıyorum,nerdesiniz ya siz'' diye...Hala kararsız tabii arkadaş,benim de çenem durmaz ya,illa sulandıracam,''tekliff ediyorum,benim üstüm,yetkilim olurmusunuz'' dedim.''Sen edersen olurum tabii'' dedi...''Şarkının aslı bu değildi tabii'' dedim,hani devamını anlatacam;''böyle böyle oldu,bir yazı okudum,çok eğlenceliydi,ordan takıldı bu şarkı dilime'' diyecem;diyemedim...''Benimle evlenirmisin'' dedi!!!''Evlenirim'' dedim.''Ciddiyim ben'' dedi;''bende'' dedim.Aslında cidden de çok ciddiydim,gerçi ben teklif etme moduna girmiştim bu gece,yani teklif benden gitmeliydi ama,olsun,ne farkeder ki,nasılsa 2 kişi evleniyor,kimin önce söylediğinin ne önemi var:)''Konuyu okudum'' dedi;''çekim konuları çok eğlenceli''...''Eğlenceli meğlenceli,nasıl işe yarıyor,bakın size evlenme teklifi ettirdim'' deyince,adam neye uğradığını şaşırdı,resmen dumur oldu.''Sen mi yaptırdın gerçekten,nasıl yazdım ben onu'' dedi,''ay bir dakika,ne oluyor,ben birşey yapmadım,tabii siz özgür iradenizle evlenme teklif ettiniz,bana bakın,kaçmak yok,laf ağızdan bir kere çıkar'' demeye kalmadı;özür diledi,kaçtı gitti! |
|
211
|
|
|
|
Bilirsin, ellerim küçüktür benim.Küçük ellerime düşleri giydirip yüreğinin resmini çizdim gökyüzüne. Alnındaki ince cizgileri işledim bulutların narin gözlerine.. Oysa irin toplamış acıları soğuk kaldırımlarda dövmekte usta olan ellerim, yüreğinin resimini gökyüzü tuvaline yapamayacak kadar acemiydi. Oysa alnındaki ince çizgileri bulutların gözlerine işlemekten aciz ve bir o kadar kabaydı...Gözlerini, suya; yüreğini semaya yazdım.Küçük ellerimle nasıl çizdim bilmiyorum ama dün gece seni " sana " yazdım.
|
|
212
|
|
|
|
Biz böyle değildik gülüm...
Şafaklarımızı hasret rengine boyadılar. İncitmekten korktuğumuz goncaları soldurup, yerine hicran tohumları bıraktılar. Umutlar çağlardı içimizde, özlem setleri örüp ömrümüze, hayallerimizi, ümitlerimizi unutturdular...
|
|
213
|
|
|
|
........ Neden mi yazamadım?
Gözler buğulu
Yürek kırık dökük
Eller titrek.
Saatlerdir yazamıyor bir satırı.
Korkuyorum yokluğundan ecelcesine.
|
|
214
|
|
|
|
aşkın hiçlikle ilişkisinin içeriğinin ne olduğu sorusunun yanıtını arama çabası |
|
215
|
|
|
|
Ölene dek yalnızca senin olayım. Düşlerime bile başka renkte iki göz düşmesin, tenim başka hiçbir tene değmesin, kalbim kimseyi sevmesin. ‘seninim’ diye haykırdı ‘senin’. Sen olmasan bile senin. Hala erkeğimsin sen… |
|
216
|
|
|
|
sıradanlıksa eğer bu
güler geçerim...
sevgi olur düşlerim
gerçeğimdir AŞK... |
|
217
|
|
|
|
Ah! Tarla kuşuydu, Juliet! Ve bunu hiç düşünmemişti Romeo... Gün battıktan sonra sabahı beklemek, nereye konacağımı hiç bilmeden... Sabah çekip gitmek... Lanet ve lanet üstüne yine lanet...
|
|
218
|
|
|
|
Alevlerinden kaçmış ruhani bir kısrak çıkıyor kadının içinden. Yağmurun terbiyelediği, kabarmış toprak gibi... |
|
219
|
|
|
|
Dil; bazen gönlün her istediğinin dışından akar, tersine koşar, aksine eser... Her şeyi geride bırakıp uzaklaşmak isteyenlerin değil de kalmak istediğini söyleyemeyen aşkların cümlesidir bazen “Ben gidiyorum” |
|
220
|
|
|
|
Mağlup yanıma diklenen kirpiklerinde kanamasın düşlerin... |
|