• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
681
|
|
|
|
Yaşadıklarını üç harften görenler, çözemezler gizini. Bilmezler ki ayn'ın içi Cennet, şin'in içi Cehennem ve kaf'ın içi de Araftır... |
|
682
|
|
|
|
“Ellerimi bulamıyorum, yardım edin bana.”
İyi ki bulamıyorum, tutunmak isteyebilirdim.
Bu düşler, sakıncalı düşler.
Nereden çıktı şimdi?
Ölü bir yüreği yeniden canlandırma hayáli, adi üzerinde hayál.
Gerçekte ben diye bir insan yok.
Gerçekte sen diye bir insan da yok.
Kalmadık.
|
|
683
|
|
|
|
Cevabı okur okumaz bakmasını bilen kadının erkeğin başını döndürmesinden çok ... |
|
684
|
|
|
|
Yeni dekore edilmiş bir cafe ve sana doğru yeni dekore edilmiş bir kalp farkettirdi warlığını benden öte sana doğru... |
|
685
|
|
|
|
ALEVİN PERVANESİ NE KADAR ÇOK OLSA DA, HEPSİNİ YAKIP YALNIZ KALIR SONUNDA... |
|
686
|
|
|
|
Olmazdı sana mihnetim nede hasretim
Yada eğilmezdim önünde yerlere kadar
Seviyorum demezdin yüzüne karşı
Kalbime ve aklıma söz geçirebilseydim
|
|
687
|
|
|
|
Söylesene Frezya; kaç Mecnun Leyla'sından vazgeçmişti peşinde? Kaç Yusuf oluk oluk kan kaybederdi sırtında bıraktığın tırnak izlerinde? Kaç Aslı Keremini verem etti derdinle? Ve Kaç Ferhat çelik alaşımlı bilekler tüketti, pamuk balyası dağlarında aşk yorgunu elleriyle?... |
|
688
|
|
|
|
SEVMEKTEN VAZGEÇEMEDİĞİME.... |
|
689
|
|
|
|
ölenler bırakır bizleri arkasında yalnız ve çaresiz, ağıdım olsun sana o vakit bu yazı... |
|
690
|
|
|
|
katedrallerde, kiliselerde sözü edilen, şeytanın asli görevini üstlenen, hiç tanınmamış ama kızgın yürek yangınlarının hayallerde yarattığı, tanrıçaları kıskandıran güzellerin neye benzediğini biliyorum artık... |
|
691
|
|
|
|
Eğer gerçekten seviyorsanız ve cesaretsizliğinizin asıl sebebi korkularınız değil de engellerse, kaldırın onları ve kendinize aşkı armağan edin. Ancak cesaretsizliğinizin sebebi korkularınızsa; onun o kişi olduğundan şüpheleniyorsanız, unutun gitsin onu. Unutmayın ki aşkta şüpheye yer yoktur!
|
|
692
|
|
|
|
Sen yokken, ben sensizliğe ıslık çaldım her gece. Her gece, ‘ihtiyacım varken', cennet bakışlarının örtülerini uyku tutmayan bebeklerin ağlamalarına sardım ben. Tebessümlerinden beslenirken bu kalbim, ben gözlerinin kahve renkli mevsimlerini örttüm üşüyen kelebeklerin kanatları üstüne. Çaresiz bir annenin duaya kalkan elleri gibi açıp ellerimi, gözlerinden martı gülüşleri biriktirdim heybeme. Tebessümünün tarif edilemeyen renklerini döktüm gökkuşağının grileşmiş rengine. Tüm kirli yanlarımı senin adınla yıkayıp gözlerinin uçurumlarına astım korkmadan. Yalnızlığıma değil kimsesizliğime, sensizliğe türkü yaktım ebruli. 'Sen" dedim sustum, 'Ebruli" dedim sustum, içime kuyular dolusu cam kırığı döktüler, getiremedim gerisini ah! |
|
693
|
|
|
|
Sen benim için kendinden vazgeçtin sevgili.Bildiğin ve güvenli dünyanı bırakıp aşkın o belirsiz ve tehlikeli gezegeninin yıldırımların çaktığı ve fırtınaların koptuğu
atmosferini soludun.
|
|
694
|
|
|
|
Ve dostun sarf ettiği her söz, yüreğinize ve ruhunuza merhem kabilindendir.
Yerine göre dostun attığı gülün taş, taşın gül mesabesinde olması da dostluğun bir cilvesidir demek lazım gelir.
|
|
695
|
|
|
|
Sana destek olsunlar, seni yalnız bırakmasınlar diye… Gelsin yüreğine yerleşsin, hep varım desin diye mor dağların ardındaki beyaz bulutlardan göndermek istiyorum.
|
|
696
|
|
|
|
Cümlelerim tuzak kuruyor bana…Aslında anlatmak istediğim şeyler başka….. |
|
697
|
|
|
|
ve kirli bir dünyanın içinde direnen mavi ışıkların
uzantısındaki okşayan gülüşlerde tattım renginin sevda yeşilini. |
|
698
|
|
|
|
Mecnunun Leylasından vazgeçtigi o yokuşun yamacında banada yardım et diye bi dolu cümle yolluyorum ,semaya... |
|
699
|
|
|
|
Uzaktan sevmek daha güzeldir bazen. Ne incitir, ne acıtır. Ne yaralar ne kanatır. Gözlerinle görmediğin ama sesini duyduğun, varlığıyla huzur bulduğun bir denizin yakınında yürümek gibidir böyle sevmek… Uzaktan sevmek en güzelidir bazen. |
|
700
|
|
|
|
Hayat devam ediyor.... Ve ben savruluyorum...
Savruluyorum...
|
|