• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1241
|
|
|
|
günümüzde aşk için sevda için bir çok tanım yapılmış ve alakası olmayan yerlere bu kelime sığdırılmaya çalışılmıştır. oysaki aşkın; birçoğunun yanlış bildiği ve yanlış bilgilenerek yanlış yaşadığı bir sıradanlık haline gelmeye başlayacağını hiçbir insan akıl edememiştir.
|
|
1242
|
|
|
|
Ne zaman bir reyhan kokusu duysam, annem kokar her yan. |
|
1243
|
|
|
|
Ey yâr! Beni bana bıraktığın o günden beri tenha yüreğime sakladım en gizil sevdalarını. Ve bir gün en güzel elbiselerimi kuşanarak çıkacağım huzuruna. Uzaklarda ötelerin ötesi var hayalimde. Elimi uzatıyorum tutacakmış gibi tutamadığım. Hem çok yakın ve hem de çok çok uzak. Sanki dersin Kaf dağının ardında. Ne varacak takatim, nede vuslatını tahayyül edecek mecalim var.
|
|
1244
|
|
1245
|
|
|
|
Gözü tok, yüreği enkaz adamlardandın; Canın çekmesin cehaleti, bir anlık gaflet için iffet yakardın! |
|
1246
|
|
1247
|
|
1248
|
|
1249
|
|
|
|
Her dalında çiçekler açan bir bahar olamadım ömrünün son deminde affet… Lakin yüreğin yüreğime değdiğinde duyamadığın sessiz çığlıklarım karışırdı geceye, hiç bilmedin. Nefesin saçlarıma değdiğinde rüzgarlı bir Eylül gününde buldum kendimi. Gözlerimi çaldı yağmurlar, ufka bakan kirpiklerimden özlemler akıttım sana doğru. Sevdalı bir mektup olup savruldum, ümitsiz bir heyecan ile avuçlarında can bulduğum hayattın sen… Kirpiklerine dudaklarım değdiği vakit düşlerimde, yaşamanın daha kutsal bir amacı yoktu gönül memleketimde. Ne garip… Şimdi senden yadigar hüzünlerimle tam oluyor eksiklerim. Bir de şu hasret dedikleri sancı olmasa… |
|
1250
|
|
|
|
Yağmur altında dolaşmak sevgili ile ne kadar güzel ise, yalnızlığın şemsiyesini alıp dolaşmak o kadar acı verir insana |
|
1251
|
|
|
|
Şimdi ışığında, sıcağında, yangınlarındayım...Vuslata çok var bilirim. Güneş öldü! Rüzgar korkuda! Mevsimler sıraya geçti...
Sen sus! Ses etme, öğrenmesinler rakiplerinin onlardan biri; bir BULUT olduğunu!
Kavgamı ben başlattım ben bitiririm.Ama bana söz ver? Kaybedersem ıslatmayacaksın toprağı!!! |
|
1252
|
|
|
|
Sustular, sarılamadılar. Dokunsalar bütün kent yangınlarında yok olurdu sanki. |
|
1253
|
|
|
|
günlük tarzında aklıma gelen iç seslere anlık verilen cevaplar. Bir direniş yazısı bence bu. |
|
1254
|
|
|
|
Elim ayağım birbirine dolanıyor |
|
1255
|
|
|
|
Seni seviyorum ama ....... diye başlayan konuşmayı unutmam mümkün mü? O AMA her şeyin sonuydu , gittin ve şimdi başka biri var hayatında. Aşkımız o güller gibi soldu. Ama ben senden kalan o güllerden bir tane sakladım , hep saklayacağım. O gül bana aşkın ne boş, acı veren ve yalan olduğunu hatırlatıyor. Belki yanlış birini fazlaca sevdim ama bazen kendimi teselli etmek için diyorum ki, iyi ki sevmişim. Kaç insan bu dünyadan hiç sevmeden sevilmeden göçüp gidiyor. |
|
1256
|
|
|
|
"Karanlıklarıma bir avuç güneşin yetiyordu meğerse herşeyin yalanmış. Bir Kasım günü ait olduğun kollara geri döndün. Bir nefes sanmıştım seni lakin bıçağın en keskin yerinde kanattığın yüreğimi farkededim. Bilseydim gözlerinin yalan olduğunu, bilseydim gözyaşlarınnda baharlarımın solduğunu. Şimdi yüreğimin tozlu raflarında " yalnızlığa " gömdüm seni. Gittin demiyorum sana çünkü sen bana hiç gelmemiştin ki ."
|
|
1257
|
|
|
|
Yokluğun..hiç alışamayacağımı biliyorum.Her mutluluk acımın gölgesinde tüllenecek.Ve ben seneler geçsede hüzünleneceğim.Acılarım yansımayacak güleç yüzüme.Ben seni hep seveceğim inci tanem… |
|
1258
|
|
|
|
Her insanın bir parça yalnızlığı vardır. Herkesler bunu göremez. O herkeslere de acır. |
|
1259
|
|
1260
|
|
|
|
Gül açan şafaklarda , dibacesinde gül olan taze bir başlangıçtır sevdan… Zaman yelesi alev alev bir yılkı koşan. Yolun sonunda sen varsan, her meşakkate katlanır bu emanet can. |
|