• İzEdebiyat > Deneme > Sevgi ve Aşk |
1641
|
|
|
|
"Benden habesiz çikolatalı dondurma yiyeceksin, gökyüzüne-denize bakacaksın..... Delicesine sevdiğin o renge gömeceksin gözlerini....."
|
|
1642
|
|
1643
|
|
|
|
Tek bir kelime etmeden vur boynumu. Acıma, merhamet etme. Bir nefes kadar değerli bildiğin bu yüreği en kötü haliyle bil. Güya ömrünü mahveden tek kişi olarak gösterdiğin bana tüm günahlarını en güzel hediyen olarak bırak. Hayatında biriktirdiğin öfkelerin hesabını benden kes sevgili. Mahşere kalmasın hesabın.Yenik başladığın hayatın tek hatası olarak beni göster. Hançeri al, gözlerime sun. Giderken son hediyen olsun kanlı hançerin. Vur hadi, vurabildiğin kadar...
|
|
1644
|
|
|
|
Her nefesin uçurum çaresizliği gibi duvarlardan geri dönüyorsa ruhunun dehlizlerine, bırak ta yalnızlığın içinde büyüt beni. Kavuşmaların peçelerine sarılmış taş kundaklarında uyut beni. |
|
1645
|
|
1646
|
|
|
|
Seni hep yarım hatırlıyoruz, silik hayalin... parça parça küçücük… Binlerce parçasın sen içimizin bulmacasında. |
|
1647
|
|
|
|
Dünyamıza güneş getiren gözlerinle,anlamsız gülümsemeni gördüm ilk,sonra kokun sardı etrafı,varlığına sanki yıllar öncesinden sahipti ruhum.Nefes alıp verişlerinde yapabileceğim tek şey vardı küçücük ellerin için,seni bizi bağışlayana şüküretmek. |
|
1648
|
|
1649
|
|
|
|
bu gecenin sonunda yine anladım ki sensizlik zormuş |
|
1650
|
|
|
|
Aşk sizi esir alacak kadar güçlüdür. Duygularınız, dudağınızdan dökülecek sözleriniz, davranışlarınız artık sizin değil onun kontrolü altındadır. Yani Aşkın...Aşık olunca aptallaşır, çocuklaşır, hassas ve kırılgan bir hale gelirsiniz. |
|
1651
|
|
|
|
Sanki önemsiz bir gün gibi yalnızlar için. |
|
1652
|
|
|
|
Bulutun maviyi, dalganın denizi yutması mıdır nedir .. |
|
1653
|
|
|
|
sevmem ne eylül'ü ne iki de birini ne de bir'in ikisini |
|
1654
|
|
|
|
Canımdan can gidiyor. Bir anne’nin canından can gibi gidiyorsun. Dilimden düşmeyen dualara, Allah’a sığınıyorum. İçine biraz huzur işliyorum./Dualar ziyan. |
|
1655
|
|
|
|
Çok kızgınım aşka, ne güzel rahattım ben yahu. Aklımda sadece yolda yürürken acaba kaç karınca ezdiğim vardı. Ah pardon birde matematik. |
|
1656
|
|
|
|
Sensizlik varken hangi güneş ısıtır hasretinin gözyaşlarını ? Hangi ateş susturur dilimdeki kanayan kelimeleri ? |
|
1657
|
|
|
|
Bir kırık aşk öyküsüydü bu. Kanadı kırık serçe kuşu. Ne bir masal olacak kadar şaşalı ne bir anka kuşu kadar uzun yol yolcusu. |
|
1658
|
|
|
|
gözyaşlarıyla hissetmek yalnızlığı |
|
1659
|
|
|
|
Önce seni, sonra beni, en sonra da evi yakacağım. Bacasından hiç duman tütmeyecek evin. Ne senin bana yandığını ne benim sana yandığımı kimse bilmeyecek. Bir yangın ki alevi sade yürekleri yakacak. Duygular harlanacak. Ne polisler cesedimizi tanıyacak ne de itfaiye bu yangını söndürebilecek. |
|
1660
|
|
|
|
Birini, birşeyleri feda etmeden sevmekten daha büyük mutluluk ne olabilir ki .Acıyorum sevmeden ölmek zorunda kalanlara. ag |
|