vurduğun gemleri söküp attığım vakit göç başladı vehimler yürüyün
hiçliği kökünden silen keyfiyet cilveler beni nefes nefes sürüyün
kafileyi kırıp geçirdi hastalık enseme sokulmuş buzdan bir nefes
balta girmemiş bakir yokluğun önünde ilerleyen bir beyaz enfes
zamandan firar eden o an’da orada nabızların vuruşu susmuş
yanımda gölgeden süzülmüş rüya uyandığım uzun bacaklı bir düşmüş
varlığın en mahrem bucağındayım şahdamarımdan sızdın taa içeri
denizi şarap bir limana sığındım kayıp kıtalarda koptu zelzelesi
gökler kainat aydaki gece adını sayıkladık o en büyük
İnledikçe ölüm ve mesafe dinle geldim huzurdayım al beni körkütük