"Sanat, hayatın tozunu ruhumuzdan siler. Ama bazen o toz, eserin kendisi olur." - Pablo Picasso (Kurgusal)"

Hasretin uzağında, sensizliğin karanlığında

yazı resim

Bütün hasretlerim sana yöneliyor.

Her çığlığım, her gözyaşım, sana dair sessiz bir feryat gibi içimden taşıyor. Bir damla su dokunsa yüreğime, yankısı tın tın çınlıyor boşluklarda. Günlerim birbirinden kopuk, sayfalarım yırtık, hayatım parçalı… Derlerdi ya, her zamanda ölmek zordur. Benim için en zor olanı, bu eylülün gitme çağrısı. İçimde başka türlü bir iştiyak, başka türlü bir firak var.

Hani yoksun, hani busun… Ne uzaksın bana ne de yakın.

Sana söylediğim türküler dudaklarımda yaslı, her ezgi kırık, her söz yetim. Giderken geriye sadece baktım, yüreğimi de götürdün. Bana kalan, avuçlarımdan süzülen yaşlarım oldu. Geçmiş günler boğazımda bir yumru, hatıralar ise hiç eskimeyen bir kevser gibi duruyor. Anlayacaksın, işte buyum artık: sensiz, eksik ve hiçim.

Bugün durgunum.

Oysa sana yazacağım bir mektuba “mutluyum” diye başlamayı ne çok isterdim. Ama mutluluk kelimesi bana yalan, bana uzak. Zamanın ayak seslerini dinliyorum; her düşen yaprakla iç çekiyor ömrüm. Ne gideni geri getirebiliyorum, ne de gelene hoş geldin diyebiliyorum. Yollar uzuyor, yazılar uzuyor, kalemler uzuyor. Duygularım bir cenderede sıkışıyor. Ve ben yaşıyorum işte o firakı: adı hayat olan bir sürgünü. Ayrılık, bin kere ölmekmiş meğer; haklıymışlar.

Kelimeler lal, ben ise suskunluğun ağırlığında eziliyorum.

Merdivenler sayısız, çıkıyorum ama bitmiyor. Sürgünümün biteceği bir diyar var mı, bilmiyorum. Sokaklar sevda yanığı, sensizlik omzumda taş gibi. Hasretini rüzgâr okşuyor, adını fısıldıyor geceye. Biliyorum ki bu yolun sonu yok. Biliyorum ki sensizliğin ötesi yok. Saliseler, saniyeler, seneler… Sensizliğin içinde hepsi aynı.

İklimimde karla kaplı yollar, üşüyen yürüyüşler. Ellerim ceplerimde, gözlerim buğulu. Varlığın bana öyle uzak ki; hasretinse öyle yakın. Geçmişin şehrayinleri yaşanıyor sonbaharımda; tıpkı sen gibi, tıpkı biz gibi… Ey benim haykırışım, ey benim yıkılmaz sanılan dağım!

Artık iliklerimde senin bakışların üşüyor.

Bakışlarımda ölümün soğukluğu geziniyor. Yakamozların arasında uyuyamıyorum artık. Gönüllü prangalarım var; sensiz yarım kalmış yürüyüşlerim, griyle siyahın arasında kaybolan düşlerim…

Ve anlıyorum:

Sensizlik, yalnızca uzaklık değil; sensizlik, içimde bitmeyen bir sonbahar.

Yorumlar

Başa Dön