CAM KIRIKLARI VE GİZLİ YARA
Dün gibi taze, sızın dinmeyen, kanayan bir yara,
Kabuk bağlamaz gönül, hep aynı yerden açılır.
Sen hem eski sızımsın, hem daimi bir kara,
Yüreğimde gezinen o görünmez hançerdir, saklı kalır.
Her anım ameliyat masası, ruhumda inceden bir neşter,
Paramparça kelimeler, dökülürken bir bir ağzımdan.
Gözlerin bana değmez, beni hiç görmezler,
Ben ki mezarlıklar şairi, bir gölge gibi süzülürüm aranızdan.
Bir cam kırığı saklı içimde, ince ince sızlar,
Ne atabilirim, ne de unutup gözden silebilirim.
Biliyorum, kimse bu sızıyı, bu yangını anlamaz,
Kendi kuyumda yankılanır bu sessiz, boğuk feryadım.
Ne vakit bu dertler biter, ne vakit huzur gelir?
Korkarım o gün geldiğinde, ben çoktan yorulmuş olurum.
Beklemek mi, gitmek mi, hangisi kalbime iyi gelir?
Bir bilinmezde savrulur, bu canı zorla tutarım.
Doğuş Kılınç der; bilirim, bu yara hiç kapanmaz,
Her nefesimde acır, her düşümde kanar.
Bu yürek, sensiz bir mezar, bir daha ışık tanımaz,
Zaman da, kader de, her şey de bana düşman.






