"Hayat bir sınavdır, ama kopya çekmek serbesttir; yeter ki yakalanmayasın." - Oscar Wilde"

yazı resim

Dışarıda huzur veren bir gece var. Hele ki yatsının uluhiyet kokan rahlesinden çıktıktan sonra, insan bambaşka bir âleme doğuyor. Herkes uykudayken uyanık olmak, kul ile Rabbi arasındaki bağa tarifsiz bir derinlik katıyor. Sanki birilerini uyandırmamak için sessizce konuşuyorsunuz O’nunla… Uzun zamandır görmediğiniz bir dostla gizlice hasret gidermek gibi… Yıldızların altında, O’nunla buluşmak gibi… Lahuti âlemlerde dolaşır gibi.

Kaç insan farkında acaba bu sevginin kudsiyetinden? Kaç yürek bu hazin sırra vakıf? İçimde yankılanan bu soruya cevabım şu oldu: Allah, dünyada O’nunla hasbihal eden kullarını ötelerde de mutlaka buluşturacaktır. Belki bir mecliste bir araya gelecek, “Hey gidi günler!” diyeceğiz. Çünkü bu duygunun esiri olmuş ruhlar, kötülük nedir bilmezler. Onu düşünmek, O’nun da seni düşünmesi demektir; böyle olunca insanın gözü başka hiçbir şeyi görmez.

Gece, muzdariplerin ve çilekeşlerin aşklarını, hasretlerini, dualarını bir konser gibi göklere yükseltir. Gönül mizmarından çıkan bu ezgiler, gökkubbeyi delip ötelerin semasına ulaşır. İşte gecenin dostları; yıldızların arasında seyrüsefer eden sevdalılar gibidir. Onlar imanlarında hissettikleri cennetlerde dolaşır, talihlerine tebessüm ederler. Çünkü gözleri daima güzeli görür, Rablerini âşikâr hissederler.

Batın-ı kalp, ayine-i Samed’dir. Bir kalp Allah’a imanla çarpınca, bir anda ne kadar derinleştiğini ve nasıl yükseldiğini görmek için Asr-ı Saadet’e bakmak yeterlidir. Her müminin bu manada nasibi vardır; kimisi bir damla, kimisi bir okyanus. Ama herkes, kalbinde Allah’ın huzurunu duyduğu ölçüde yücelir.

Yorumlar

Başa Dön