"Yazmak, beyninizi boşaltmak değil; orada ne kadar saçmalık varsa, onu derleyip bir kahkaha patlatmaktır." – Mark Twain"

Sevda-yı ebedî gazeli

Bu klasik Osmanlı şiir geleneğinden ilham alan aşk gazeli, sevgilinin güzelliğini, ona duyulan hasreti ve kavuşma arzusunu zarif bir dille anlatıyor. Şair, sevgilisini bir gül, kendisini bülbül olarak tasvir ederken, aşkın sonsuzluğunu ve birlikteliğin verdiği mutluluğu samimi duygularla dile getiriyor. Her mısrada özlem ve tutku hissedilen bu içten şiir, kalplere dokunuyor.

yazı resim

Ey mâh-rû-yi dilber, nazarın bir bâde-i nûş,
Gönlümde muhabbet, âteş-i hasretle bir kûş.
Sîne-i virânemde, özlemin bir nâle-i şevk,
Sana vuslat arzusu, her dem bir âh u enîn-i dûş.

Lebin gül, sözün âb-ı hayât, kalbin bahârân,
Birlikte gezmek âlemde, saadet-i bî-pâyân.
Bağ-ı muhabbetde, elbet sen bir gül-i ra’nâ,
Ben bülbül-i âşık, her nefeste terennüm-i cânân.

Sâat-i visâlde, dilde kelâm-ı aşk u sevdâ,
Bir bûse-i cân-bahş ile başlar her dem sefâ.
Çemenzâr-ı âlemde, el ele bir seyr-i dilküşâ,
Seninle geçer vakt, her ân bir lem’a-i bî-intihâ.

Ne ta’n-ı âlem, ne hicrân-ı yârân eder te’sîr,
Aşkınla mestûr gönlüm, bulur her demde zevk-i kâmil.
Ey nûr-i dîde, sende başlar her saadet-i ezelî,
Zülfün gölgesinde, muhabbet bir bahr-i bî-nihâye-i celîl.

Hece hece dokurum, kalbinle nakşolur her mısrâ,
Sevdâ-yı lâyezâlî, âlemde bir sır-ı müstesnâ.
Ali Osman der ki, yâr, vuslatın dilde bir nûr,
Sende biter hicran, sende doğar ebedî bir sürûr.

Mefâîlün Feûlün Mefâîlün Feûlün

Yorumlar

Başa Dön