Soru Sormayı Sever Misiniz?

Soru sormaktan vazgeçtiğimiz gün kendimiz olmaktan çıktığımız gündür. Yaşamın akışına, olup bitene, kendine dair sorular sordukça ayakta kalır insan.

yazı resimYZ

Soru sormaktan vazgeçtiğimiz gün kendimiz olmaktan çıktığımız gündür. Yaşamın akışına, olup bitene, kendine dair sorular sordukça ayakta kalır insan.

Onurunu ancak böyle koruyabilir; kendine olan saygısını da Bu yoksa, derin yanılgılar içinde sürüklenip gider de ruhu bile duymaz.. Başkalarının; kendisi dışında üretilmiş düşüncelerin, yönlendirmelerin güdümünde düşünmeye, giderek onların doğru olduğunu kabullenmeye başlar. Durduğu yerden kilometrelerce uzaklaşır; ama farkına varamaz bunun. Tüm yorumlarını, çıkarsamalarını önüne konulanlar üstüne yapmaya durur. Doğrularını bu hazır bilgiler, haberler ve yorumlar içinde arıyordur artık. Bunların içinde at iziyle it izi çoktan karışmıştır oysa. Artık hangisinin sesi kulağına hoş geliyorsa, hangisini daha gönül okşayıcı buluyorsa ona inanmaya, onu alkışlamaya başlar. Onlar ki tümden yanılgı içindedir, tümden köksüzdür

Soru sormayı unuttuğunuzda hakikât yerine ehven-i şer olana yapışmışsınız demektir. Ehven-i şerin hakikât olduğunu kim iddia edebilir? Hoşa gidecek sözler söyleyenlerin, söylev kahramanlıklarına soyunanların hakikati konuştuğuna inanabilir misiniz? Onların bugün böyle yarın şöyle konuşmayacağını nereden bileceksiniz? Ya da dün nasıl konuştuklarını akıldan nasıl çıkarabilirsiniz?

Bir kere sapmaya görün durduğunuz yerden; yanılgılar, kaymalar, güdümlü düşünmekler kaderiniz olur çıkar ve yazık ki bu durumun farkına bile varmazsınız. Çok geçmez, alkışlayacak yalancı kahramanlar bulursunuz kendinize. Onların icraatıyla gurur duymaya başlarsınız. Aldatıcı bir aydınlık, bir erken bahar bile düşlediğiniz olur. Saatiniz çoktan durmuştur oysa, pusulanız ise sapmıştır. Bir şehirden uzaklaşmak gibi değildir bu; düşüncenizden, varoluş nedeninizden, kendinizden uzaklaşmaktır.
Kulebinin, Tokata Doğru şiirindeki:

Irmaklar gibi uzaklaşır
Bir türkü kadar uzak
Tekerlekler iki çizgi bırakır,
Hamutlar şak şak eder, dön geri bak.
dediği gibi

Geri bakmak, yeniden sorular sormaktır. Yakıcı, öldürücü, iç kanatıcı sorular Yerinde durabilmek; eğilmeden, bükülmeden, yanılsamadan, rahatı kaçmış bir ağaç olabilmektir. Düşler kurabilmektir; yakınmak, üzülmek, yas tutmak, sormak, soruşturmak Kendi ayakları üstünde onurlu bir ağaç gibi durabilmek Onurlu, sapmaz biri olarak yaşamak, belki de Ataçın dediği gibi, kendisine başka bir adammış gibi bakmasını bilmekle mümkündür. Kendisine dıştan biri gibi bakmakla Kendini eleştirmeden, yanılgılarında kıyameti koparmadan, sapmalara çuvaldız batırmadan, bir ağaç gibi dimdik durabilmek var mı? Kendimizi, insanı ve çevremizi adamakıllı kuşatan yalan çemberini, her gün biraz daha daralan çemberi kırmanın başka yolu var mı?

Bir çocuk gibi ardı arkası gelmeyen sorular sorarak kurtulabiliriz ancak bu yalan rüzgârının çemberinden. Kanatıcı, kışkırtıcı, öldürücü sorular Neden böyle? Kim bunlar? Bunların arkasındakiler, ehven-i şerler? Kim ne alıp veriyor? Kim neyi amaçlıyor? Kimi kim tutuyor? Ve niçin, niçin, niçin? Yeryüzünde hiçbir soru, niçin? kadar anlamlı değildir ve hiçbir soruya alacağımız cevap, niçin?e verilen cevabın içindeki bir hakikât kırıntısı kadar insanı gerçekten mutlu edemez. Niçin?leriniz ne kadar çoksa o kadar az aldanıyorsunuz demektir. Ve hiç kapağını kaldırmıyorsanız niçin?in, siz hiçbir yerde, sağlam ayak üstünde durmuyorsunuz demektir. Ve mutmainsiniz yaşadıklarınızdan, başkalarının yaşadığından da

Yanılgılar çağında, yalan rüzgârları esiyor akşam sabah dört yandan. Fırtınalar, kasırgalar Yazık ki hakikâtin bir ucunu örtmek isteyenlerin çoğu, hakikât havarisi sanılıyor. Öyleyse nerede hakikâtin gerçek arayıcıları? Ve biz, neden hâlâ rüzgârın etrafa dağıttığı çer çöple oyalanıyoruz?

Kaderin cilvesine bakın, yolumun üstüne bir Dada şairi çıkıyor; Düşünceli Alevler şairi Hans Arp
Şöyle diyor:
Niçin
tinsel kristali aramıyorsunuz?
Niçin son uzaklığın çekirdeğini çıkarmak istiyorsunuz?
Niçin delice
boşluğa selam veriyorsunuz? Dünyayı ve tüm yıldızları
yıldız gibi
dağıtmak mı istiyorsunuz? Niçin
insansız insan olmak istiyorsunuz?

Kalın sağlıcakla

Yorumlar

Başa Dön