"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sırtında elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Edebiyat dairesinin içine güzele dair ne varsa yerleştirebilirsiniz. Her renk ayrı bir öneme haizdir. Renklerin ısrarına karşı dirençli olmaya çalışmamalıdır edebiyatçı. Kör bir rengin taraftarlığına düşme cehaletinden uzak durması gerektiğini unutmamalıdır. Şunu iyice bellemeli ki edebiyat, dilbilgisi kaidelerine mahkûm edilemez. O kalıplar edebiyata dar gelir. Edebiyatı kalıplara sıkıştırmak, edebiyatçıyı kafese koymakla eşdeğerdir. Edebiyatçı, çözülmez muammaları; değer dünyasında yer verdiklerinden güç ve ilham alarak, değer dünyası ile duygu dünyasını örtüştürebilmeli, bunları çatışmalara sokmamalı, birinin bir diğerine üstünlüğünü ispatlama arayışına girmemelidir. Bu ilkeleri önemseyen dinamikleri, yazdıklarının her bir yerine taze kan olarak sürmeli, bunu yaparken de ideolojik kaygılara asla düşmemelidir. Edebiyatçı, beklentilerinin iddialarını kapsamasını, davasının da iddialarını kucaklamasını başarabilmelidir. Aksi takdirde ya dava edebiyata ya da edebiyat davaya kurban edilir ki, her ikisi de edebiyatçıyı zayıflatmaktan başkaca bir işe yaramayacaktır. Şu gerçek unutulmamalıdır ki, iddiasız insan davasız insan demektir. Bu gerçeği, karanlıktan gün yüzüne çıkarmaktan ziyade bir arayışın içine girmenin, kendini tekrar etmekten, okuyucuyu sinirlendirmekten başka bir işlevi olmaz. Edebiyatçı aşklarıyla adamlığını ortaya koymayı aklından uzak tutmayan insandır. Edebiyatçıların, dizginlenemeyen direnişleri, kaidelere bağlanamayan aşkları olmalıdır. Edebiyat bir mayın tarlasıdır. Oraya girenin aklına kaçmak gibi bir fikir, çıkmak gibi bir hayal gelmez. Mayınlara basmadan yürümeyi kafasına koyanların o tarlada işi yoktur. Zira o risk her zaman mevcuttur. Edebiyatçı kendi kişisel tarihini yazmaya ya da yaşamaya ahdetmiş insandır. Değerlerine ait motiflerini duygu dünyasında nakış nakış işleyen, yazın dünyasının işçileridir edebiyatçılar. Kendi tarihlerinin şahsiliğine bakmadan, bunun dayatmalarına aldırış etmeden, yol yürümeyi kafasına koymuştur edebiyatçı. Diğer bir ifadeyle edebiyatçı, kendi tarihine ait mazinin geride kaldığı bilincinde olduğu halde, maziye sırtını dönmeyi düşünmez. Edebiyat güvendir. Güven, duyguların yaşayabileceği en sıhhatli zemindir. İşte bu zemin üzerinden yükselen yapılar dayanıklı olurlar. Edebiyatçılar bu sanatın mimarlarıdırlar. Bu mimarlardan biri olan Hikmet Temel Akarsu bakın nasıl tanımlıyor edebiyatçıyı: "Edebiyatçı, insan ruhunun karanlık dehlizlerinde dolaşan, orada karşılaştığı şaşırtıcı bulgularla yeni düşünce evrenleri kuran, bunu türdeşlerine anlatıp yeni maceralara kapılar aralamaya çalışan, insanı insan yapan iyi ve kötü bütün özellikleri yoğurup bunlardan yeni yeni düşünce biçimleri yaratan, dahası tüm bunların peşinde koşmaktan kendini alamayan kişidir. Edebiyatçı kimi zaman insanlığın vicdanıdır, kimi zaman sağduyusu, kimi zaman bir provokatördür, kimi zaman ise bir uyumsuz. Kimi zaman bir kahramandır, kimi zaman bir hain, kimi zaman bir kurtarıcı, kimi zaman ise bir yadsıyıcı ya da nihilist. İyi bir edebiyatçı bunlardan herhangi biri olabilir. Ama bir özelliği vardır ki edebiyatçının; onu belirler: O, düşündüklerini ve yarattıklarını insanlığın kadim zamanlardan bu yana yaratmış olduğu en gelişkin işaretleşme tekniği olan dili kullanarak aktarmak ister. Bu da onu bir nevi sosyal kişilik, 'yarı peygamber'; yani irşat eden noktasına taşır." Her edebiyatçının toplum diye bir derdi vardır. Yaşadığı topluma artı değer katmak, ait olduğu toplumun gözü, kulağı ve dili olmak gibi ağır dertleri vardır. Bunların eşgüdümlü çalıştığı kalp ve beyin denen iki önemli güç kaynağı vardır. Edebiyatçı, tüm bunları senkronize ederek ideal toplum hedefinde yürekler inşa etmeye adamıştır kendini. Edebiyatçı asıl öldükten sonra anlaşılabilen ideal toplumun hayalperesti olan saygın şahsiyettir.
İzEdebiyat yazarı olarak seçeceğiniz yazıları kendi kişisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluşturmak için burayı tıklayın.
|
|
| Şiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleştiri | İnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babıali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratıcı Yazarlık | Katılım | İletişim | Yasallık | Saklılık & Gizlilik | Yayın İlkeleri | İzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Girişi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
İzEdebiyat bir İzlenim Yapım sitesidir. © İzlenim
Yapım, 2024 | © Mehmet Kızılay, 2024
İzEdebiyat'da yayınlanan bütün yazılar, telif hakları yasalarınca korunmaktadır. Tümü yazarlarının ya da telif hakkı sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadır. Yazarların ya da telif hakkı sahiplerinin izni olmaksızın sitede yer alan metinlerin -kısa alıntı ve tanıtımlar dışında- herhangi bir biçimde basılması/yayınlanması kesinlikle yasaktır. Ayrıntılı bilgi icin Yasallık bölümüne bkz. |