Eleştiri Kümeleri (Toplam 2133 Eleştiri, son bir ayda 140 yeni Eleştiri) |
21. YÜZYIL (2) |
21. Yüzyıl Gençlik Kültürü |
Kesinlikle Karşıyım! (27) |
Çağdaş Sanat |
Çocuk Yetiştirme |
Dinler, İnançlar ve Ateizm (4) |
Doğa ve Uzay |
Dostluk ve Düşmanlık |
Günlük Olaylar (2) |
Güven ve Güvensizlik (7) |
İnternet ve Gerçek Dünya |
İstanbul |
İş Dünyası ve Aile Yaşamı |
Modernizm ve Post-Modernizm |
Özgürlük ve Eşitlik (6) |
Politik Olaylar ve Görüşler (11) |
Popüler Kültür (3) |
Savaş ve Afetler (3) |
Sevgi ve Nefret (1) |
Sinema ve Televizyon (7) |
Siyah - Beyaz (En Uçlar) (10) |
Tarihsel Olaylar (5) |
Toplum ve Birey (28) |
Türkiye (4) |
Unutulamayan Dönemler (6) |
Varsıllar ve Yoksullar (2) |
Yazarlar ve Yapıtlar (12) |
Eleştiride
İlk Yirmi |
1
|
|
|
 |
Dansa başlayacağınız zaman direk seçimini iyi yapmanız lazım yukarıda ki bu sanatçı kızımız gibi. Direkleri kalın kalın seçtiğiniz zaman biraz zor olabilir, direk dansı. İnce direkleri de seçtiğiniz zaman sıkı bir tutma ile direkler eğilip bükülebilir... Ha siz de insanlar eğilip bükülüyor, direkler bükülmüş çok mu diyorsanız o sizin bileceğiniz iş... |
|
2
|
|
|
 |
Türkiye Cumhuriyeti devletinde iki şeyi ben anlayamıyorum; biri merkezi sınavlarda öğretmen görevlendirilmesi, diğeri de seçim sandıklarında öğretmen görevlendirilmesi. |
|
3
|
|
|
 |
İnternette ne ararsanız buluyorsunuz. Videolar, kitaplar, belgeler, eşyalar… Mini bir taramayla istediğiniz dokümana anında ulaşabiliyorsunuz. Bir zamanlar “yakın bir gelecekte internetten tıraş bile oluruz” diye espri yapmıştım ama bunun da gerçekleştiğini gördüm.
|
|
4
|
|
|
 |
Üç gün arayla gelen nefret... Başbağlar... Yirmi sekiz ölü... Otuz yedi yakılan, yirmi sekiz kurşunlanan masum insan... Her iki cinayetin failleri de ya bulunamıyor, ya ortalıkta yasa gereği elini kolunu sallayarak geziyor. |
|
5
|
|
|
 |
Samimiyet istiyor insan dili süslü, yüzü sahte gülüşlü, beyni çıkar sürüşlü insanlar görmek istemiyor. Madalyonun diğer tarafından bakacak olursak konuya bu insanlar bize ne olmamız değil ne olmamamız gerektiğini öğretiyor aslında ama yine de ders almıyor, hatalarımızın farkına dahi varamıyoruz.
Bitmiyor ki hiç insanın kendisiyle kavgası bu aslında tümüyle benlik davası.
Ey insan uslan, yeter kendinle kavgan. |
|
6
|
|
|
 |
Günümüzde de, özellikle bize yakın coğrafyalarda irili ufaklı başka diktatörler de var. Despotizmi marifetmiş gibi halkın gözüne sokuyorlar. Yalana ve talana dayalı farklı propagandalarla halkı uyutmaya çalışıyorlar. |
|
7
|
|
|
 |
Biz ilkokula giderken tebeşir vardı, kara tahta vardı... Tabi ki kırk senede elli senede çok değişti eğitimin maddi elemanları ve kalitesi, ancak her ne olursa olsun yüz yüze eğitimden vazgeçilmemeli... Sevginin, birlikteliğin, dayanışmanın anahtardır yüz yüze eğitim... O derslerden sonra nefes alınan, bir oh denilen teneffüslerde, çocuklar haşır neşir olurlar... Zaman zaman birbirlerine gazoz tost ısmarlarlar... Belki birbirlerine sevdalanırlar... |
|
8
|
|
|
 |
Aslında her şey pekala bitebilir… Gelmesi gereken zamanından geç de gelmeyecek… Yanıldın be Nostradamus |
|
9
|
|
|
 |
Vınnnn! diye bir geçer yanınızdan, hem de bir sağ bir sol yapıp şerit değiştirerek... Durur mu dil ve beyin ’’Bunun da tek rakibi herhalde Türk Hava Yolları.’’ Acelen ne, eceline mi susadın? Ya da dünya çok sıktı hemen öleyim gideyim derdindesin... Başka ne denir bunlara ’’Slalom yapacaksan Uludağ’a ya da Sarıkamış’a oğlum.’’
|
|
10
|
|
|
 |
Eğitimde her sömestri döneminde bir ara tatil uygulaması… Öğrenci için dinlenme öğretmen için seminer dönemi…
Neden seminer? Yönetenler kendilerinde gördüğü her eksikliğin başkalarında da olduğunu varsaydığı bir süreçten geçiyoruz. |
|
11
|
|
|
 |
Yıl 2006 altı. Kendisini ziyarete giden bir öğretmene "Sizi öpüyor ve Maliye Bakanı'na yolluyorum." diyen bir bakan, Yusuf kuyusuna bir taş atıyor. Attığı taş önce çıkarılmaya uğraşılıyor, ancak sonradan taşı sevimli ve sevimsiz bulanlar arasında bir tartışma başlıyor. Taş lehimize nasıl çevrilebilir? Nedeni ise çöken bir ekonomide bir pula muhtaçlık. |
|
12
|
|
|
 |
Eskiden trafik kazalarının bir numaralı sebebi aşırı hızdı. Hatta hızın aşırı oluşu, yolun, arabanın ve trafiğin durumuna bağlı olarak değişirdi. Bir yerde aşırı sayılmayan hız, farklı şartlarda aşırı sayılır. Fakat en açığı, hız göstergesini alabildiğine yükseltme arzusudur.
|
|
13
|
|
|
 |
Şu meşhur Bodrumu hepiniz bilirsiniz. Bodrumda bir lahmacunun fiyatı 200.00 Türk Lirasıymış. Buna söylenecek cümle ohaaa ve de çüşşşş olurdu ama, hadi söylemeyelim yine. Düşünsenize beş kişi girmişsiniz Lahmacuncuya, beş kişi, ikişer lahmacun yeseniz on çarpı, iki yüz, eder 2000.00 Türk Lirası... Gidin kredi alın bankadan. Bazı bankalar da varmış lahmacun kredisi... |
|
14
|
|
|
 |
Vuslat Yolculuğu Kitabı Çıktı |
|
15
|
|
|
 |
Ermeni soykırımı iddiasının kabulü için meclis önergesi veren Garo Paylan "7 yıldır aynı teklifi veriyorum, böyle bir linçe maruz kalmadım" diye açıklamada bulunuyor. Yedi yıldır hiçbir tepki görmemesi enteresan değil mi?
Ben her tür önergenin her ortamda verilebileceğini düşünüyorum. Çünkü aslı astarı olmayan şeyleri meşrulaştırıp, kendisine düşman sağlayıp, sonra da bunlarla mücadelede başarılı olduğunu gösterme çabası içinde olan bir hükümet var. |
|
16
|
|
|
 |
Günümüzde yaşasaydı ne derdi Yunus Emre? Girdim ilim meclisine eyledim kıldım talep, dediler ilimciler artık her yerde, illa beyin illa beyin… |
|
17
|
|
|
 |
İhanetin içinde olan bu salaklar, unvanları ve kademeleri ne olursa olsun, bildikleri doğrulardan (içlerinde çok azı müstesna) bir adım geriye gitmeyeceklerdir çoğu kere. Onların doğruları ile sizin doğrularınızda birebir örtüşmediği zaman çatışmada burada başlar zaten...
|
|
18
|
|
|
 |
İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’nin Dolmabahçe’de kestiği 112 anıt çınar ağacının acısını içimden bir türlü söküp atamıyorum… “Altı üstü ağaç değil mi abi! Kanserliymiş kessinler bir şey olmaz” diyenleri şuracıkta bir kaşık suda boğabilirim… |
|
19
|
|
|
 |
İlk kitabı “İntihar İlacı (1985)”ndan bu yana; içe dönüklüğü, alaycılığı, dağınıklığı ama cebirsel kurgulu şiiriyle kendine has bir üslubu ve dili olan Hüseyin Atlansoy’un “Yarın Bekleyebilir” şiir kitabını okudum ve çok beğendim. Aslında kitap hakkında tek cümlecik özet istense: Atlansoy’un kendi ifadesiyle: “Yarın bekleyebilir, beklesin!” sözüyle tanımlayabilirim.
|
|
20
|
|
|
 |
Büyük marketlerden birisine girdim, domates alayım diye... Bir de ne görsem, görmekle de kalmadım kıpkırmızı oldum. Domates, o ekmeğe katık ettiğimiz güzelim sebzenin fiyatı 29.90 Tl... Yani otuz lira veriyorsunuz, on kuruş size geri veriyorlar... Artık o kuruşu nelerde harcarsınız onu da bilemem? |
|